Mehmet Ali Akman Mahallesi’nin yüzde 75'ini 50 yıldır bu mahallede yaşayan, yaş ortalaması yüksek kişiler oluşturuyor.
İlk günden bu yana mahalle içine stadyum fikrine karşı çıktık. Kimsenin umurunda olmadı, kimse bizi takmadı ve stadyum hizmete başladı.
Mahalle içinde, UEFA standardında 20 bin kişilik stadyum, gerçekten çok parlak bir fikir öyle değil mi ?
Mahallemizin takımı Göztepe, kesinlikle bu standartta olan bir stadyumu hak ediyordu. Buna kimse laf edemez ama alınması gereken önlemleri de mahalle olarak biz hak ediyoruz.
Nezih, güvenli ve temiz bir mahalle istemek bizim en doğal hakkımız.
Açılış Beşiktaş maçıyla yapılmıştı. Çelik bariyerlerle apartmanlarımızı korumaya almışlardı. İnanılmaz bir taraftar gurubu İstanbul’dan otobüslerle gelip mahalle içinde ana avrat küfürlerle içeri girdiğinde, "İyi ki bizi böyle korumaya almışlar, varmış bir bildikleri" diye düşünmüştük.
Sonra git gide aldıkları önlemleri azaltmaya başladılar. Polis sayısı azalmaya başladı; olaylar, kavgalar, promil aşımı yaşayan insanlarla ister istemez mahalleli muhatap olmaya başladı.
Maç günleri yaşadığımız mağduriyete döneceğim ama öncelikle maç olmadığı günler ve maç sonrası yaşanan sıkıntılardan bahsetmek istiyorum. Stadın bina şekli kullanıma uygun tasarlanmamış olacak ki, maç olmadığı günler bile çevresi tamamen çelik bariyerlerle kapatılıyor ve oyun oynayan üstüne tırmanan çocuklar için tehlikeli olan bu bariyerler insanların yollarını uzatmalarına, her türlü çilesini çektiği stadyumun ne gölgesinden, ne de yağmurda korumasından yararlanmasına izin veriyor.
En azından maç olmayan günler çelik bariyerler kalksın diye muhtarlığı şikayet yağmuruna tuttuk. Kimisi valiliğe yazı yazdı, muhtarlık kaymakama bildiriyor, belediyeyi arayın deniyor, belediye ve zabıtaya şikayet ediyoruz, çünkü alenen tehlike ve sakinler için zorluk oluşturuyor. "Biz karışmıyoruz emniyete söyleyin çünkü bariyerler onlara ait" deniyor. Emniyetten sonrası yok!
Alınan tek cevap; çünkü öyle olması gerekliymiş!
Şikayetçiyiz ve hala bir muhatap bulamadık.
Koca bir mahalle ancak bu kadar yok sayılır.
Gelelim maç sonrası yaşananlara, 20 bin kapasitesi olan stadyumun sanırım temizlik görevlisi yok, ya da var, fakat maç sonrası temizliğe karışmıyor. Binlerce kişinin geldiği maç sonrası belediye sabahtan yollardaki pislikleri temizliyor fakat bariyerin arkasında kalan bütün çöpler, haftalarca duruyor ve oradan her gün rüzgarla mahalleye yayılmaya devam ediyor. Bir gün, sabah temizlik yapan belediye temizlik görevlisine sordum; bu bira kutuları, pet şişeler, sigara kutuları ve en önemlisi kırık şişeler, çöpler ne olacak?
Kaldırımdan sonrasına karışma yetkileri yokmuş. Kaldırım ve stadyum arasındaki yeşillik onların alanı değilmiş, stadyum sorumluymuş.
Açıkçası Göztepe gibi bir takımın duyarlı taraftarına maç ertesi temizliği için de buradan açık bir davet yollayalım. Onlar her konuda duyarlı ve güzel bir taraftar grubu. Böyle bir konuda duyarsız kalacaklarını hiç sanmam.
Bir kaç kez HİM'e görüntülerle şikayette bulunduk sonra stadyum dürtüldü. Bir zahmet temizlik yaptılar ve hatta belediyeden şikayetiniz giderilmiştir diye arandık. Sonraki maçlar yine aynı temizlik sorunu yaşanmaya devam etti ve ediyor.
İnanır mısınız? 11 Haziran'da yapılan Fenerbahçe ve Başakşehir maçının pislikleri hala stadyum içinde. Bu tarihe gelmemize rağmen tek bir izmarit temizlenmedi. Şöyle ifade edeyim; boş meşaleler, polislerin oturduğu plastik sandalyeler bile devrilmiş halde duruyor. Hiçbir şeye dokunulmadığını oradan anlayın.
Geçenlerde bir gazeteci arkadaşa görüntüleri attım. Pisliğe ayrı, duyarsızlığa ayrı şaşırdı.
Gelelim en son yaşadığımız en izdiham güne. 11 Haziran'da yapılan, binlerce kişinin geldiği o maça.
Bu maçta Göztepe taraftarı bile yoktu.
Bu sefer ilk kez bu kadar az polis vardı. Açılıştaki Beşiktaş maçı ile mukayese edilmeyecek bir izdiham olmasına rağmen, apartmanlarımızı koruyacak bariyerler konulmadı, dikkatimi çektiği için sürekli bahçeden görüntü aldım, sadece 4-5 polis vardı, olanlar da bütün gün telefonlarıyla meşguldü. Bahçemde köpeğim olduğu ve yarı bilincini kaybetmiş kalabalık yüzünden bahçeme girilmemesi için nöbet tuttum.
Tutmaz olaydım! Bahçede ben olduğum halde, abartmıyorum, yüzlerce kişi gelip bahçe duvarıma tuvaletlerini yaptılar. 3 saat içinde mahalle sıcağın etkisiyle idrar koktu.
Polislere seslendim; bunu engelleyemez misiniz? Bahçede ben olduğum halde bunu yapıyorlar, iki adım ileride hala tuvaletini yapan insanları gösterdim. Polis yüzüme bakıp, tebessüm edip, haklısınız deyip tuvaletini yapan insanlara very cool bir bakış atıp telefonla oynamak için yerine döndü.
Yani şimdi düşününce polis ne yapacaktı? O da haklı herhalde.
Sonra apartman zillerine basıp apartman içine tuvaletini yapmaya çalışan, alkolden ayakta zor duran bir taraftarı üst komşum; "Burası aile apartmanı" diyerek, tekme tokat kemeri fermuarı açık halde dışarı attı. Ya o kişinin yanında delici bir alet olsaydı? Bu sefer bir muhatap bulur muyduk sizce?
Bu kadar insanı bir araya toplayıp, seyyar tuvaleti düşünemeyen kim?
İlk günden bu yana şikâyetlerimiz için bir muhatap bulamadığımız için soruyorum.
Alkol alan insanların bahçemize, apartmanlarımıza girmelerini, kapımızın önünde bayılmalarını, kavga etmelerini engellemek bizim görevimiz mi?
Mahalleli olarak, yeni lig başlamadan artık şikayetlerimiz, sıkıntılarımız giderilsin istiyoruz.
Mahallemizin takımı Göztepe’nin duyarlı taraftarı semtini sever, korur. Mahallemizi temiz ve güvende tutmaları için onlardan tam yardım ve tam destek bekliyoruz, çünkü tam 35 J
Lütfen elden ele, çok gizli ve gizemli yetkili muhataba bu yazıyı iletir misiniz?
Birinin canı yandıktan sonra alacağınız önlemleri istemiyoruz!