Kendin olmak...
Bu ifade çoğu kişisel gelişim kitabının kapağında büyük harflerle yazılıdır. Ancak, bu kadar basit bir önerinin aslında ne kadar karmaşık olduğunu çok az kişi düşünür. İnsan hayatı boyunca sayısız maskeyle karşı karşıya kalır ve bunları takmak zorunda bırakılır. Aile, toplum, arkadaşlar... Herkesin beklentileri vardır. İnsan, kendine yabancılaştığını fark ettiğinde, o maskelerin bir parçası olduğunu anlar. Ama gerçek şu ki, çoğumuz o maskelerin ardında ne olduğumuzu bile unuturuz. Kendi olmanın zorluğu, aslında başkalarının kabulünden vazgeçmeye cesaret edebilmektir. İnsanların çoğu, başkalarının düşüncelerini kendilerinden önde tutar; çünkü kabul görmek, bir tür güven hissi yaratır. Ancak bu güven, aslında sahte bir güvenliktir çünkü insanlar gerçeği duymaktan hoşlanmazlar. Onlara gerçeği söylemek, genellikle olumsuz tepkiler almanıza neden olur. Bu durumda insanın kendi olma cesareti, gerçekten de toplumun genel beklentilerine karşı bir duruş sergilemeyi gerektirir. Arkadaşlık, iş ilişkileri, hatta aile içinde bile, kendin olmanın zorluğu sürekli karşımıza çıkar. Gerçekten dürüst olmanın bedeli, bazen yalnız kalmak olabilir. Ancak bu yalnızlık, aslında insanın kendine daha yakın olduğu bir yalnızlıktır. İnsanların çoğu, yalnız kalmaktan korkar. Fakat asıl yalnızlık, kalabalıklar içinde kendi sesini duyamamaktır. Konfor alanından çıkmak... Bu da kişisel gelişim dünyasının vazgeçilmez klişelerinden biridir.
Eğer bir insanın huzur bulduğu, kendini iyi hissettiği bir alan varsa, neden oradan çıkması gerekir? İnsanların sürekli olarak kendilerini zorlamaları gerektiği, hep bir adım daha öteye gitmeleri gerektiği gibi bir baskı yaratılıyor. Oysa bazen, bulunduğun yerde kalmak ve orada mutlu olmak, gerçek başarı olabilir. Herkesin sınırları vardır ve bu sınırlar, insanın kendini koruma mekanizmasıdır. Bence insanın kendini bulma yolculuğu, dışarıdan gelen baskılara ve beklentilere karşı bir direnişten geçiyor. Başkalarının düşüncelerine bağımlı olmamak, belki de bu yolculuğun en kritik adımıdır. Kendini bulmak, aslında başkalarını kaybetme pahasına da olsa, kendi özünü keşfetmekle ilgilidir. Çünkü gerçek anlamda bir kayıp, seni senden uzaklaştıran şeyleri tutma çabasıdır. Sonuç olarak, insanın kendine giden yolda karşılaştığı engeller, büyük ölçüde dış dünyanın ona dayattığı kalıplardır. Bu kalıpları yıkmak cesaret ister. Ama bu cesareti gösterebilenler, kendilerini bulduklarında gerçekten özgür hissederler. Kaybetme korkusu olmadan yaşamak, insanın en büyük özgürlüğüdür. Başkalarının beklentilerine göre şekillenmek yerine, kendi gerçeğini yaşamak hem zor hem de ödüllendirici bir yolculuktur.
Başkası olup sevilmek yerine, kendin olup nefret edilmek, aslında kendi gerçekliğinle barışık olmanın en doğru yoludur.
Çünkü en nihayetinde, insanın gerçek benliği, onun en büyük zenginliğidir.
Kendinizi sevin...
Sevgiler.