Milli Rüzgar Sörfü Takımı’nın en genç sporcusu Emine Yade Şen oldu. Yade henüz dokuz (9) yaşında. 15-22 Nisan tarihlerinde Roma’da ülkemizi temsil etti. Avrupa Sahnesinde Türkiye’nin dört bir yanından seçilen 27 sporcudan biri olmayı bu küçük yaşta büyük çaba göstererek başardı. Rüzgarınız bol olsun diye yolladığımız sporcularımız gururla geri döndüler. Yade, hep kendinen büyüklerle o koca yüreğiyle yarıştı. 17 ülkeden 300 sporcunun katıldığı Techno 293 Avrupa Şampiyonasında 51 sporcuyla yarışarak dereceyle döndü. Yade’nin ilk deneyimiydi ve genel kızlarda 12., 5-06 yelken sınıfında da 7. likle döndü.
Sinem ve Uğur Şen sporcu bir anne baba. Bugünlerde kızlarının başarılarıyla çok gururlu ve mutlular. Beş yaşında başlattıkları cimnastikle Yade’nin sporcu alt yapısını hazırlamaya başlayan ebeveynleri Yade’ye çok güzel bir spor geleceği inşaa ettiklerinden habersizmiş. Gittikleri bir gezide Yade, rüzgar sörfü yapanları gördüğünde ‘’Ben de yapmak istiyorum!’’ demiş. Bir ay sonra ailesi onu rüzgar sörfüne yazdırmış. Ve Yade’nin de yarışma ve seçme maceralarına da yelkeni hızla açılmış, rüzgarı da bol olmuş ve Türkiye’nin en genç milli sporcusu olarak spor tarihindeki yerini de almış.
Her zaman en küçük sporcu olarak yarışan Yade gönüllerde de devleşerek Roma’ya kadar gitti. Roma’yı yakmamış ama disiplini ve şirinliğiyle sert bir rüzgar estirdiği kesin küçük hanımın. Şubat ayından beri milli sporcu olarak kaderini yazmaya başlayan Yade’yi kutluyoruz.
Annesi Sinem 100 metre atletizm koşucusuydu. Babası Uğur futbol oynuyordu. Her ikisi de Ege Üniversitesi Spor Yüksekokulu mezunu. Biricik kızlarının her adımını planlı bir şekilde kontrol ederek, sevgiyle, yumuşaklıkla, Yade’ye her yeni günü daha da çok sevdirerek bir şampiyon yetiştiriyorlar. Öyle ki Yade antrenmanlarına fırtınada yağmurda da ara vermeden ilk günden itibaren büyük bir özveri ve istekle devam ediyor. Aile belli bir kas kütlesine eriştikten sonra Yade’yi istediği branşa yönlendirmiş.
Yaz kış demeden sudan çıkmayan Yade, bu küçük yaşında çok büyük bir şeyi başarıyor ve gururla, aşkla ülkemizi temsil ediyor.
Sinem ve Uğur’un anne babalığı bizlere de bir şey öğretiyor. Sinem Şen çocuğu olduktan sonra çocuğunun hayatına entegre bir hayat yaşamaya başlıyor. Eşler birbirleriyle yaptıkları görev dağılımını, sadece Yade’ nin gelişimine ve eğitimine göre şekillendiriyor. Anne ve babanın katkısı da burada görmezden gelinemez. Anne ve babalığınızla da tatlı Yade ile duyduğunuz gurur kadar gurur duymalısınız. Hem sizi hem Yade’yi güzel günlerde yeni başarılarla yazmak için sabırsızlanıyorum. Herkese örnek olmanız dileğiyle, umutlarınız hiç ertelenmesin güzel anne ve baba.