Kimi insanlar için küfürlü konuşma bir yaşam biçimidir. Cem Yılmaz'ın da sahnede sürekli ettiği gibi, insanlar bu küfürleri, el hareketlerini görmek için para öder. Küfürü kişiselleştirmek hafif kalır aslında, toplumsal da bir anlayış ve seçimde denebilir. En sevilen şairlerimizden Can Yücel ne demiş ''Bana şiirlerinde küfür etmeyin diyorlar usulsüz; lan bu kadar o…spu çocuğunu nasıl anlatayım.'' Küfür edebiyatımızın da büyük bir parçasını oluşturur, çok satan yazarlara bir bakın. Can Yücel'in şu şiirini de çok severim mesela, 'Gidiyorum ben hoşçakallar, sı…mışım ortalık yerinize. Kı…mın fosforuyla aydınlanın artık siz.’’
Neyzen Tevfik hele, bayıldığım şairlerimizden bir diğeri, cesaret mi yaptığı, terbiyesizlik mi? Yoo sadece edebiyat;
‘’Bana yar olmayan devr-i devranın,
İzzeti ikramını si…im.
Yansın bu i…neler
Su veren itfaiyenin hortumunu s…yim…’’
Türkçe yapı itibarıyla en zengin küfür dilidir. Küfür ve Argonun günlük iletişimdeki yeriyle ilgili tez çalışmaları vardır. Herkes kendisi küfür eder, ama başka biri için ‘O ediyor ayıp’ der. Bu ikiyüzlülüğü de en güzel her zaman Can Yücel abimiz anlatır.
Spordaki küfüre ne demeli? Karşıyaka’nın basketbol maçlarındaki küfürlü sloganları hangimiz atmadık? İzmirli olup da omuz omuza verip avaz avaz küfür etmemiş kaç kişi kalmıştır?
‘Ya…ğımı ye fener’’ diye opera sanatçısı metroda slogan attı diye ceza da yemedi kınanmadı da. Ama metrodaki bir kız tokadı bastı, metrodaki yolcuklar coştu, kadını erkeği hep bir ağızdan ‘’Ya…ğımı ye fener’’ diye slogan atmaya başladı. Biz de bunları sayfa editörleri olarak adıyla sanıyla kahkahalar eşliğinde haberlere yazdık. Küfür bir yaşam biçimidir. Mizah olarak algılamak ya da algılamamak, içselleştirmek ya da içselleştirmemek de kişisel bir tercihtir.
Küfür işaret dili bile var. Bana eski patronum Aydın Bilgin, Küfür Lugatı kitabı hediye etmişti. Çok gülerek eğlenerek gazetede arkadaşlarla her gün okuyorduk, o kitabı evime götüremedim gazetenin malı oldu. Küfür etmeyen kaç gazeteci vardır bilmiyorum, çünkü ben hiç rastlamadım. Ama daha sonra bir Adana milletvekili ziyaretimize geldiğinde, küfür lugatımız asıl o zaman şahlanmıştı. Bana göre Adanalılar bu işin uzmanı. Ayy hele patronumuzun Jako cinsi papağanı gazeteye o dönem Mesut Yılmaz ve ekibinin ziyaretinde, bildiği tüm küfürleri sıralaması. Çünkü bizde entelektüel olarak hangi seviyede olursanız olun kuşlara küfür öğretilir. Bu en unutulmaz anılardan biridir ve mutlaka Aydın Bilgin’ e anlattırılmalıdır.
Bir de ait oldukları dillerde hiçbir şekilde hakaret olmayan kelimelerin dilimizde küfüre çevrilmişliği var. Onlar Arapça, Farsça, Romence, Gürcüce, Ermenice ve Kürtçe’ de ‘’Erkek çocuk, oğul, oğlan çocuğu’’ gibi oldukça masum anlamlar taşıyorlar. Türk milleti olarak küfür konusunda oldukça iştahlı ve yaratıcı olduğumuzu söyleyebiliriz. Hatta bu kelimeler cidden yaratıcı anlamlara da bürünüyor. Ama bunu Türk Dili Edebiyatı dergilerine makale olarak ayrıca yazmak gerek. Sizi sıkmak niyetinde değilim sevgili okuyucularım, daha ilk yazıdan kaçırtmayayım.
Eğitimde de argonun yeri vardır. Ankara Koleji’nin de stadlara bando eşliğiyle çıkışını da tebessümle anımsayarak ayrılıyorum, ‘’ Sımsıkı taş gibi sımsıkı taş gibi dimdik dimdik, Ankara Koleji geliyor şimdik’’