Oysa bugün sizlere Altay’ın tükenmez bir okul olduğunu yazacaktım. Şimdiki teknik direktörü, Türk Futbolunun ilk devrimcisi Mustafa Denizli’nin Altay altyapısından yetişmiş bir oyuncu olduğunu, ligin ilk haftasında rakip olan Kayserispor’un teknik direktörü Yalçın Koşukavak’ın da Altay altyapı ihracı olduğunu anlatacaktım. Yine ikinci haftaki rakip Alanyaspor’un da teknik direktörü Çağdaş Atan’ın Altay markalı bir teknik direktör olduğunu hatta Çağdaş Atan’ın, Altay’ın süper lige veda eden son kadrosundaki oyunculardan biri olmasının tesadüfünü anlatacaktım.
Ama İzmir’e bir dirhem emeği geçmiş kişinin bile ismini yaşatmaya ant içmiş, ömrünü ve tüm enerjisini İzmir’e hizmet edenlere vefa göstermeye adamış ‘İzmir Baba’ Sancar Maruflu’yu yitirince bu yazıyı ona adamak bir borç ve görev oldu.
Onu anmak, hatırasını yaşatmak için başta yakın dostu Okan Yüksel olmak üzere birçok üstat çok özel yazılar yazdı. Belki bana bir yazı sırası gelmesi için onlarca kişiyi beklemeliyim… Ama başlıkta belirttiğim gibi bir İzmirli olarak ona borçlu hissediyorum. Giden bir insana borç nasıl ödenebilir? İsmini anmak ve yaşatmak, gidenin hayat felsefesini yaşatmak bir anlamda gidenle sağlıklı vedalaşabilmenin tek yolu. Bu yazıyı da bu borç ödemenin bir çabası olarak kabul edebilirsiniz.
Sancar Ağabey ile en son Ali Mütevellioğlu’nu yitirdikten sonra telefonda konuşmuştuk. Haberin gerçekliğini bana teyit ettirmiş, Mehmet Ağabey’in acısını derinden hissetmişti. Eşi Ayla Hanımın vefatından beridir olduğu gibi sesi yine hüzünlüydü. Eşini yitirmiş olmanın acısını kabullenmekte bu kadar zorlanırken bir evladı yitirmenin ne kadar çok zor olabileceğini söylerken sesi boğulmuştu. Bir vefa insanıydı İzmir Baba. Herkesi kucaklayabilecek, herkese şefkat gösterebilecek kadar bir babaydı.
Görev yaptığım Eşrefpaşa Hastanesinde uzun zaman misafir etmiştik kendisini. Her hasta odasını ziyarete gittiğimde sımsıcak karşılar, mutlaka dostlarla dolu odasında var olan ziyaretçilerine en iyi şekilde takdim ederdi beni. Altaylılığımı över, hekimliğime iltifatlar eder, hayatım boyunca verdiğim emekleri öyle takdir ederdi ki, onun yüksek gönlü karşısında mahcubiyet hissederdim. Rahatsızlığı sebebiyle katılamayacağı Esin Özgener anma törenini benim organize etmemi rica etmesi bana verebileceği en büyük görevdi.
Defterindeki vefa görevlerini eksiksiz tamamlamak hayat hedefiydi. Onu yaşatmaya devam etmek istiyorsak, onun görev bildiklerini üstlenmek, bu görevleri üstlenenleri desteklemek bizlerin artık Sancar Babaya borcu.
Sancar Maruflu’nun Altay tarihine de büyük bir armağanı vardı. 14 Ekim 1925’de Atatürk’ün Altay Kulübü ziyareti ile ilgili detayları tarihin tutarlılığı içerisinde aktarmış ve Behçet Uz ile yaptığı sözlü röpartajları buna kaynak olarak göstermişti. Annesinin Altay Kulübünün ilk kadın bisikletçilerinden olmasını her zaman gururla ifade ederdi.
Eşi Ayla Hanımı yitirdikten sonra bir yanı hep hüzünlü olan bir çınar bizlerden koparak, hasretine dayanamadığı eşine kavuştu. Onun hayallerini ülkülerini yaşatmak artık İzmirlilerin görevi. İzmir kent belleği, seni hiç unutmayacak İzmir Baba. Bizleri hep o güler yüzünle izlemeye devam et.