Öncelikle Altay-Göztepe derbisi öncesinde iyi oynayan kazansın diyebilen İzmirli futbolseverlere ve maç sonrasında Altay galibiyetini büyük bir centilmenlikle tebrik eden Göztepeli dostlarıma teşekkür ediyorum. İzmirli futbolseverlerin yıllardır özlemini çektiği maçta, kazanmak için elinden geleni yapan iki takım oyuncu ve teknik ekiplerini kutluyorum.
İki takımın başındaki teknik adam da maçın önemini hissetmiş ve oyuncularına aktarabilmeye gayret etmişti. Bu tip derbi mücadelelerini defalarca hem sahada hem saha kenarında deneyimlemiş Mustafa Denizli, rakibinin genç teknik adamı karşısında bu açıdan çok avantajlıydı. Mustafa Denizli geçmişten gelen güveni oyuncularına aktarabilmiş ve maçın ilk düdüğü ile birlikte kazanmayı hedeflediğini hissettirmişti.
Göztepe teknik adamı 38 yaşındaki Maestro’ya derbinin önemi mutlaka detaylı anlatılmıştı. Maç sonu açıklamaları genç teknik adamın psikolojisini ele veriyordu. Son 40 yılda Altay’ın rakibine karşı ezici üstünlüğü belli ki rakip takımın hocasında Göztepe’nin son dönemde üst liglerde daha deneyimli olma avantajını yitirtmiş ve maçı öncelikle kaybetmeme prensibi ile oynamasına sebep olmuştu. Henüz maçın başında oyun temposunu düşürmeye gayret eden Göztepe belki de lige yeni çıkmış birçok rakibine psikolojik üstünlük sağlayabiliyorken Altay’a baştan yenik başlamıştı.
Altay ilk yarıda henüz gol olmamışken kaçırdığı penaltıyı gole çevirmiş olsa muhtemelen sahada çok farklı bir skor da elde edebilirdi. Ama kaçırdığı penaltının akabinde yediği penaltı golüne rağmen doksan dakikanın bütününde, bazı bölgelerde belirgin yetersizliğine rağmen, maçı bir şekilde çevireceğinin güvencesini tribünü dolduran taraftarlarına hissettiriyordu. Bu güven dün gece sadece sahada onbir oyuncunun bireysel özgüvenlerinden öte, onlarca yılda en zor koşullarda dahi bu derbiyi en iyi şekilde oynamayı başarmış bir kulübün gelenekleri ve kulüp kültürüyle de ilişkili olduğunu düşünüyorum.
Futbolun içinden gelen birçok spor adamı, gazeteci ile görüştüğümüzde her zaman Altay’ın farklı bir camia olduğunun altı çiziliyor ve Altay’a rakip olmuş kişiler bile Altay kültürüne saygılarını ifade ediyorlar. Bu kültür ve gelenekler Altay’ı büyük yapmayı başarıyor ve birçok kulübün düştüğü yerden kalkamadığı durumlarda bir şekilde camianın dinamiklerinin harekete geçmesiyle ayağa kalkmayı biliyor. Dünkü karşılaşma aslında sembolik olarak 18 yıl önce geriye düşen bir camianın tekrar eski günlerine döndüğünün tesciliydi. 18 yıl önce ara verilen geleneklerin devam edeceğinin göstergesiydi.
Altay dün sadece ligde üç puan kazanmadı. Altay dün sadece ezeli rekabette üstünlüğüne bir halka daha eklemedi. Bunlarla birlikte tekrar Süper Lig’in İzmir’inin Büyük Altay’ı olduğunu da kendine gösterdi. 18 yıl boyunca armanın tekrar en iyi şekilde temsil edilmesi için mücadele edip de bugünü göremeyenlerin huzurla uyuduklarına inanıyorum. Sizlerin Büyük Altay’ı anılarınızda kaldığı yerden devam ediyor.