TFF 1.Lig Play-off yarı finallerinde oynanan rövanş maçlarıyla, İki İzmir ekibi Altay ve Altınordu, Süper Lige yükselen üçüncü takımı belirleyebilmek için oynanacak finalde oynamaya hak kazandı. Tarafsız İzmirli futbol lezzetçilerinin hayalinin gerçekleştiği final, seneye Süper Ligde İki İzmir takımının birden olmasını sağlayacak. Bu haftaki yazımda futbola çok yakın olmayan İzmirliler için finalistler Altay ve Altınordu için bazı bilgiler vermek istiyorum. Peşinen hak edenin, daha çok isteyenin kazanmasını umuyorum.
1914 yılında İttihat ve Terakki Partisinin İzmir ve çevresinde ulusal kimliği örgütlemesi amacıyla, o dönem partinin bölge yöneticisi Celal Bayar’ın planlaması ve Vali Rahmi Bey’in desteği ile Altay Kulübü İzmirli aydın ve vatanseverlerin de katılımıyla kurulmuştur. Altay’ın kurucuları Vasıf Çınar ve Mustafa Necati Bey, son nefeslerine kadar hem Altay Spor Kulübü ile bağlarını korumuşlar hem de yüce önder Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşlarından olmuşlardır.
29 Ekim 1923’de hepinizin bildiği gibi cumhuriyet kurulmuştur. Cumhuriyet kurulduğunda Atatürk’ün beraber mücadele ettiği bazı kişilerle de yol ayrımı yaşadığı malumdur. Cumhuriyetin ilanından bir ay sonra Kasım 1923’de, Altay Kulübü Ankara’ya Türkiye’de ilk defa gerçekleşen deplasman organizasyonunu yapmıştır. Bu ziyarette Mustafa Necati Bey kafilenin her an yanında olmuş, İsmet İnönü Altay’ın Ankara karması ile maçlarını izlemiştir. Yolculuğun sonunda ise Altay Kulübünün en onurlu anlarından biri yaşanmış, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Ankara Kerpiç Restaurant’ta yolları kesişmiş ve Gazi tarafından kulüp onurlandırılmıştır.
Yolculuk sonrasında İzmir’e dönüşte nedeni bilinmeyen bir sebep denilerek kulüp içinde bazı tartışmalar oluşmuş ve bu tartışmalar neticesinde Altay’dan ayrılan kişilerle Altınordu kulübü 1923 Aralık ayında kurulmuştur. Benim kendi düşüncem, bu ayrılığın içinde siyasi düşünce farklılıklarının payı çoktur. Altınordu kulübünün ismini sonradan kapanan İttihat Terakki Partisinin resmi kulübü ve başkanı Talat Paşa olan İstanbul Altınordu kulübünden alması ilgi çekicidir. Kulübün kurucularından bazı önemli isimlerin Celal Bayar’ın ileride kuracağı Demokrat Parti içerisinde siyaset yapmaları bu düşüncemi desteklemektedir. Yine Altay kulübünün her zaman öne çıkardığı Mustafa Necati isminin sembol ettiği değerler, kulübün resmi olmayan ideolojisinin göstergesidir. Altay kulübünün arması kuruluşundan itibaren temel hatlarından hiç uzaklaşmamış olsa da, Altınordu kulübünün kuruluşundan 7 yıl sonra 1930-1935 yılları arasında kulübünün armasını, o günün dünya siyasetinde yükselen bir güç ile şekillendirmesi, ayrılığın içinde siyasi düşünce farklılıklarının göstergesi olduğuna inancımı perçinlemektedir. Türkiye’de sportif rekabetin neredeyse olmadığı bir dönemde 1920li yılların başında iki takım arasında oynanan kadın voleybol maçının bile kavgalar sebebiyle yarıda kalması, bu rekabetin sadece sportif bir rekabet olmadığını düşündürtmektedir.
1960larda İzmir sporunda iki ezeli rakibin en çok taraftara sahip kulüpler olması iddiasına küçükken inanmakta zorlanırdım. Ama o yılları yaşayan birçok büyüğüm bu rekabetin derinliğini ifade etmektedirler. Oysa yakın zamana kadar bu iki kulüp arasında çok sıkı bir dostluk bulunmaktaydı. Altay kulübü taraftarları her zaman Altınordu’ya sempati beslemekteydi. Fakat Altay’ın güç kaybettiği yıllarda Altınordu’nun şirketleşerek güç kazanması ve Türkiye’de örnek olan altyapı hamlesini yaparken, Altay Kulübünün altyapısının hocalarını ve oyuncularını Altay kulübünün günün şartlarında karşılayamayacağı ücretlerle transfer etmesi iki kulübün dostluğunun zaman zaman gerginliğe dönüşmesine sebep olmuştur.
Bunların üstüne Alsancak semtinin takımı olan Altay ile özdeşleşmiş, tüm Türkiye’nin Altay Alsancak Stadı olarak kabul ettiği stadyumda Agora semtinin takımı olan Altınordu’nun hak iddia etmesi, son zamanlarda sosyal medyada kırıcı atışmaların zeminini oluşturmaktadır. Bu iki ezeli rakip, Çarşamba gecesi yepyeni bir ortamda kulüp tarihlerine yeni bir sayfa açabilmek için mücadele edecekler.
Bugün iki kulübün finale yaklaşımı da birbirinden çok farklıdır. Altınordu AŞ sahibi, kulübün başkanı Mehmet Seyit Özkan, finaller arifesinde süper lige çıkmak istemediklerini ifade etmiştir. Oysa 3.lige düştüğünde 7’den 70’e seferberlik ilan eden, kulüp kültürünün daim olmasını dileyenlerin çocuklarına sevdalı oldukları kulübün ismini veren Altaylılar, şampiyon olmayı, kulüplerini ve temsil ettiği değerleri en üst seviyede temsil etmeyi her şeyden çok istiyorlar.
Kazanan İzmir olacak. Hak edenin ve daha çok isteyenin kazanmasını dilerken açık bir hile yapıyorum. Altınordulu dostlarıma ifade ettiğim gibi hiç kimse Altaylılar kadar isteyemez. Ama yine de son sözüm rekabet ezeli, dostluklarımız ebedi olsun.