Gün içinde hangi Altaylı dostumla konuşsam Giresun deplasmanından umutluydu. Hadi bizim tayfa her maç öncesi gaza gelir de, söz konusu Altay olunca tanıdığım en karamsar adam cerrah Atasel bile içinin kıpır kıpır olduğunu, maçı kazanacağımızı iddia ediyordu. Devre arasında yenik durumdayken, Sinan Hoca ikinci yarıda maçı döndüreceğimizi iddia ediyordu ki, ben bu iyimserliği alkolün faydalı etkilerine bağlamıştım. Çay içtiğinde maç için umutlanabilme şansınız yok gibiydi. Gerçekçilikten uzak beklentiler sadece hayal kırıklığı ve öfke sebebi oluyor. Oysa gerçeklerimiz ortada.
Takımın sezon başından beridir iki stoperi İbrahim Öztürk ve Murat Akça, gerçekten muhteşem insanlar ve takım içinde birlik için büyük emek veriyorlar. Geçen yıl bu dönemlerde kulüp başkanımız ağır bir covid hastalığı geçirdiğinde, insanlar Altay dağılacak, oyuncular kaçacak dedikoduları başlattığında İbrahim Öztürk, Özgür Özkaya ile takımı psikolojik olarak bir arada tutan en önemli faktörlerdendi. O gün dağılmayan takım sezon sonunda şampiyon oldu. Haklarını ödeyemeyiz.
Diğer taraftan Murat Akça 40 yıllık Altaylı gibi genç oyuncularımıza en çok ağabeylik yapan, onlara sahip çıkan kişilerden. Yayıncı kuruluşun röportajında bile onlara övgüler veren iyi bir ağabey. Mutlaka bu iki iyi yürekli insandan ileride Altay camiası içerisinde teknik ekip kadrosunda, altyapı eğitimciliğinde faydalanılmalı. Ama bu iki oyuncu üstüne kurulu takım anlayışı, hem onları tüketiyor hem de Altay’ın ligde zor günlerini hazırlıyor. Bizim Kenan abi de çok iyi insan, tanıdığım en büyük Altaylılardan ama sahaya çıkıp oynamıyor.
Bu yetersiz kadroda bu oyuncular ellerinden geleni yapıyor ama o kadar. Eğer maç sonunda hocamız Mustafa Denizli’nin takıma tek takviyenin yeterli olacağı sözleri son iki maçta eldeki oyuncuların motivasyonunu korumak için söylenmemiş ve kendi duygusallığı içerisinde gerçeklerden uzak bir değerlendirme ise ikinci yarı çok üzüleceğimiz maçlar olur ve sezon sonunda kazandıklarımızı fazlasıyla yitirdiğimiz bir sezon olur.
Oyuncularımızın iyi niyetinden şüphemiz yok. Ama hayatta herkesin olduğu gibi onların da bir sınırı, kapasitesi var. Şu an Altay ringde dayak yiyen, ayakta kalabilmek için gongun çalmasını bekleyen boksör gibi. Önümüzde iki zorlu maç var. Emekleriyle oyuncularımız bu maçlardan ne çıkarsa kardır ama devre arasında dar kadro mutlaka genişletilmelidir. Elde fırsat varken ligde tutunabilmek için tüm olanaklar zorlanmalıdır. Ha şunu da yine söyleyeyim. Bunlar oldu ya da olmadı. Ligin ikinci yarısında ligde kalabilmek için yapılacak mücadelede tek yürek bir camia olmak da bizlerin görevi olmalı diye inanıyorum.