Süper Ligin bana göre bütçelerine göre en iyi kurulmuş iki ekibi olan Altay ve Karagümrük’ün mücadelesi futbolseverlere tat ve keyif vermeye aday bir maçtı. Mükemmel bir zeminde, oldukça motive olmuş bir taraftarın önünde oynanan maç gerçekten ligin üst seviyesinde bir mücadeleyi izlememize olanak verdi. Fakat ligin vasat altı hakemlerinden olan maçın orta hakemi Suat Arslanboğa ve VAR hakemleri, belki art niyetli ama kesinlikle yetersiz ve beceriksiz yönetimleriyle bu keyifli maçı sinir harbine dönüştürerek, sahadaki herkesin gerilerek evlerine gitmelerine sebep oldular. Ligin hakemler hakkında en az konuşan teknik adamlarından biri maç olan Mustafa Denizli bile maç sonunda isyan ederek, hakemlerin tutarsız kararlarıyla, hayatında yemediği bir cezayı almamak için çok sabır gösterdiğini ifade etti. İstanbul takımları tepki gösterdiğinde maçlarına aylarca verilmeyen Suat Arslanboğa’nın bu yıl ikinci defa Altay maçında görevlendirilmesini yadırgıyoruz ve her iki maçta verdiği tüm kararlarda takdir haklarını Altay aleyhine kullanmasını iyi niyetli olarak görmüyoruz. Yetersiz ve beceriksizliği İstanbul takımlarınca da ifade edilip maçlarına istemedikleri Arslanboğa’yı biz de sezon sonuna kadar Altay maçlarında görmek istemiyoruz.
Hakemin hafif dille ifade edersek tüm beceriksizliğine rağmen Altay kazanabilir miydi? Aslında golü yediği ana kadar ilk 15 dakika içerisinde Altay, Pinares’in uzaktan vurduğu harika şut ve Ryan’ın harcadığı iki net pozisyonla maça ağırlığını koymuştu. Takımın yine kazanmak için sahaya çıktığı belliydi. Fakat yenilen golde Cebrail’e yapılan açık faulün hem orta hakem hem de VAR hakemleri tarafından tespit edilememesi oyuncularda maçı kazanacağız ümidini baltaladı. Tüm maç boyunca takımın en etkili olduğu anlarda bile bu psikolojik baskı hissedildi.
Kısıtlı bir kadroya sahip Altay’da Martin Rodrigez’in eksikliği yoğun şekilde hissediliyor. Hamle oyuncusu olarak kendini gösterebileceği bir sezon yakalama şansı olan Eren Erdoğan’ın da sakatlığı hem kendisi hem de takım için önemli bir kayıp.
Daha önceki maçlarda çok başarılı olan kanatlar bu maçta maalesef çok etkisiz kaldı. Tüm iyi niyetine ve çalışkanlığına rağmen Cebrail zaman zaman pozisyon hataları yaparak defansif anlamda büyük risklere sebep oluyor. Ama taraftar olarak herkes onun kapasitesini kabullenmiş ve çabasını takdir eder durumda. Peki, ya Naderi? Önceki maçlarda takımın en etkili isimlerinden olmayı başaran Naderi’nin bu maçtaki düşüşünün sadece tek maça özgü olmasını dileriz. Kendini geliştirmesi halinde değil Türkiye, Avrupa’da bile önemli kulüplerde oynayabileceğini düşündüğümüz Naderi’nin Malatya maçıyla birlikte eski performansına dönmesini umuyoruz. Takımın dar kadrosunda önemli bir yer bulan Murat Akça’nın sakatlığı ciddiyse Altay’ı önümüzde zor günlerin beklediğini üzülerek söyleyebiliriz.
Forvette Bamba ne kadar etkiliyse, Ryan, Kappel ve sonradan oyuna giren Marco o kadar bal yapmaz arılardı. Poko takım için büyük kazançken, Thiam yeni pozisyonunda gerçek yerine göre başarılı olamadı. Kalede Lis ise, çok kritik anlarda muhteşem kurtarışlar yapsa da maçın sonucunun değişmesine çabası yetmedi.
Altay taraftarı her zaman yürekten oynayan takımını alkışlar. Dün de yürekten oynayan oyuncularını maç sonunda tribüne davet ederek onlara takdirlerini sundular. Ama yenilgi ne taraftarın ne de sahada elinden geleni yapan takımın hakkıydı. Hakem adaleti göstermek yerine eyyamı tercih eden Suat Arslanboğa oyuncunun emeğini çalarak, taraftarın hayallerini gasp ederek futbola ihanet etti. Bizim de hoşgörü sınırımız böyle hakemle ancak bu kadar olabiliyor.