Saliha KİRİŞCİ/ EGE'YE BAKIŞ Türkiye'de son yıllarda ekonomik koşullara bağlı intihar girişimleri artış gösteriyor. İntihar edenlerin çoğunluğu genç nüfusu kapsıyor. 2002-2022 yılları arasında intihar eden 65.545 kişinin 6 bine yakını ekonomik sebeplerle intihar ettiği biliniyor. İntihar vakası en sık görülen yaş grubu 15-24. 2000'lerin başlarında her yıl 2000'li rakamlarla ifade edilen intihar sonucu ölüm vakaları, 2012 yılından itibaren 3000'li rakamlara çıkmış durumda.Uzman psikiyatr Dr. Endam Köybaşı ekonomide olumsuz şartların gençleri nasıl etkilediğini anlattı. Türkiye koşullarında sosyal aktivitelere, kültürel ve sanatsal etkinliklere bütçe ayıramayan gençlerin yaşam koşulları da olumlu bir izlenim vermiyor. Bu konuda gençlere tavsiyeler veren ve ekonomik koşulların öğrenciler üzerindeki psikolojik etkisini açıklayan Köybaşı "Gençlik kimlik oluşumunun sürdüğü ve devam etmiş olduğu süreçtir. Kişinin hem bugününü hem de geleceğini belirleme gayreti gösterdiği bir dönem de diyebiliriz. Böyle bir dönemde daha fazla anlaşılmaya, değer görmeye ihtiyaç duyulur. Bunlar karşılanmadığı takdirde olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu sonuçlardan bazıları ağır depresyon ve siyatik hastalıklar olarak önümüze çıkıyor. Ağır depresyon vakalarında da kimi zaman intihar girişimi, hatta bazen ölümle sonuçlanan intihar olayları yaşanabiliyor." GENÇLER EMEK SÖMÜRÜSÜNE MARUZ KALIYOR
Böyle durumlarda alınması gereken önlemlere de değinen Dr. Köybaşı, gençlerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ve sosyal ortamlarının zenginleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu alanlarda zayıf kalındığı takdirde hem psikiyatrik hastalıkların önlenmesi hem de tedavi süreçlerinin zorlaşması gibi durumlarla karşı karşıya kalınabileceğini de ekleyen Köybaşı "Gençlerin ekonomik olumsuzluklar nedeniyle çalışıyor olması eğitimin bir parçası değil ve olmamalı. Yine de çalışma hayatı yaşanacaksa bu süreç keyif verici ve kişiyi zenginleştiren bir süreç olmalı. Ancak şu anda Türkiye'de bu süreç neredeyse işkence haline gelmiş durumda çünkü Türkiye zaten mutluluk endeksinin düştüğü ülkelerden bir tanesi. gençler hayatta kalabilmeli için tam zamanlı çalışmak durumunda kalıyorlar. Öğrenciler, yoğun emek sömürüsünün bir parçası haline gelmiş durumda. Bu koşullar da genç danışanlarımızın psikolojisini olumsuz etkilediği yönünde bir tablo çiziyor" şeklinde konuştu. Ülkede yaşanan olumsuzlukların gençleri mutsuzluk ve karamsarlığa sevk ettiğini de ekleyen Uzman Psikiyatr Köybaşı, gençlerin bu koşullarla başa çıkabilmek için yurtdışına gitmek, bağımlılık yapıcı madde kullanımlarına yönelmek, sigara ve uyuşturucuya başvurmak gibi yollara başvurduğunu dile getirdi. "Kişi kendini güvende hissetmediğinde, huzursuz hissettiğinde kötü sonuçlar doğuracak çözüm arayışlarına yönelir. Şu anda Türkiye'de de bu durum oldukça sık karşımıza çıkıyor. Ülkedeki gençler kendilerini buraya ait hissedememekle beraber hem kendi sağlıklarını hem de toplumun sağlığını olumsuz etkileyecek tehlikeli maddelere yöneliyor. Aynı zamanda uyuşturucu madde kullanımının yaşı da gün geçtikçe düşüyor."
GENÇLER TEDAVİ KAYNAKLARINA ERİŞEMİYOR Antidepresan kullanımın arttığını da doğrulayan Dr. Köybaşı " Antidepresan kullanımın artmasının nedenlerinden biri de Türkiye'nin sağlık sisteminin psikiyatri hastalıklarının teşhis ve tedavisinde yetersiz kalmasıdır. Kamu hastanelerinde en uzun süre randevu beklenen bölümlerden bir tanesi psikiyatri bölümü. Asıl sorun antidepresan kullanımı değil, psikiyatrik sorunları olan bireylerin, gençlerin tedavi kaynaklarına erişememesi" dedi. Bu konularda gençlere tavsiyeler veren Köybaşı aynı zamanda gençlerin Psikiyatr seanslarını karşılayabilecek şartlarda olduğunu düşünmediğini de dile getirdi. "Ben bir psikiyatri olarak gençlerin seans ücretlerini karşılayabileceklerini düşünmüyorum. Bu ücreti kendi başına karşılayabilecek çok az bir kesim olduğunu söyleyebiliriz. Zaten bu süreç de bir ihtiyaç olmasına rağmen lüks olarak görülüyor. Bunun dışında gençlere mutluluk duyacakları ortamlarda var olmalarını, birlikte dayanışma içerisinde olmalarını ve eğer varsa bağımlılık verici maddelerin kullanımını en aza indirmeye çalışmalarını tavsiye ediyorum."
Böyle durumlarda alınması gereken önlemlere de değinen Dr. Köybaşı, gençlerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ve sosyal ortamlarının zenginleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu alanlarda zayıf kalındığı takdirde hem psikiyatrik hastalıkların önlenmesi hem de tedavi süreçlerinin zorlaşması gibi durumlarla karşı karşıya kalınabileceğini de ekleyen Köybaşı "Gençlerin ekonomik olumsuzluklar nedeniyle çalışıyor olması eğitimin bir parçası değil ve olmamalı. Yine de çalışma hayatı yaşanacaksa bu süreç keyif verici ve kişiyi zenginleştiren bir süreç olmalı. Ancak şu anda Türkiye'de bu süreç neredeyse işkence haline gelmiş durumda çünkü Türkiye zaten mutluluk endeksinin düştüğü ülkelerden bir tanesi. gençler hayatta kalabilmeli için tam zamanlı çalışmak durumunda kalıyorlar. Öğrenciler, yoğun emek sömürüsünün bir parçası haline gelmiş durumda. Bu koşullar da genç danışanlarımızın psikolojisini olumsuz etkilediği yönünde bir tablo çiziyor" şeklinde konuştu. Ülkede yaşanan olumsuzlukların gençleri mutsuzluk ve karamsarlığa sevk ettiğini de ekleyen Uzman Psikiyatr Köybaşı, gençlerin bu koşullarla başa çıkabilmek için yurtdışına gitmek, bağımlılık yapıcı madde kullanımlarına yönelmek, sigara ve uyuşturucuya başvurmak gibi yollara başvurduğunu dile getirdi. "Kişi kendini güvende hissetmediğinde, huzursuz hissettiğinde kötü sonuçlar doğuracak çözüm arayışlarına yönelir. Şu anda Türkiye'de de bu durum oldukça sık karşımıza çıkıyor. Ülkedeki gençler kendilerini buraya ait hissedememekle beraber hem kendi sağlıklarını hem de toplumun sağlığını olumsuz etkileyecek tehlikeli maddelere yöneliyor. Aynı zamanda uyuşturucu madde kullanımının yaşı da gün geçtikçe düşüyor."
GENÇLER TEDAVİ KAYNAKLARINA ERİŞEMİYOR Antidepresan kullanımın arttığını da doğrulayan Dr. Köybaşı " Antidepresan kullanımın artmasının nedenlerinden biri de Türkiye'nin sağlık sisteminin psikiyatri hastalıklarının teşhis ve tedavisinde yetersiz kalmasıdır. Kamu hastanelerinde en uzun süre randevu beklenen bölümlerden bir tanesi psikiyatri bölümü. Asıl sorun antidepresan kullanımı değil, psikiyatrik sorunları olan bireylerin, gençlerin tedavi kaynaklarına erişememesi" dedi. Bu konularda gençlere tavsiyeler veren Köybaşı aynı zamanda gençlerin Psikiyatr seanslarını karşılayabilecek şartlarda olduğunu düşünmediğini de dile getirdi. "Ben bir psikiyatri olarak gençlerin seans ücretlerini karşılayabileceklerini düşünmüyorum. Bu ücreti kendi başına karşılayabilecek çok az bir kesim olduğunu söyleyebiliriz. Zaten bu süreç de bir ihtiyaç olmasına rağmen lüks olarak görülüyor. Bunun dışında gençlere mutluluk duyacakları ortamlarda var olmalarını, birlikte dayanışma içerisinde olmalarını ve eğer varsa bağımlılık verici maddelerin kullanımını en aza indirmeye çalışmalarını tavsiye ediyorum."