Hande TURAN-EGE'YE BAKIŞ/ CHP'li büyükşehir belediye başkanları, İzmir’de düzenlenen “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi”nde "Başka Bir Su Yönetimi Mümkün" sloganıyla bir manifesto yayınladı. Yayınlanan manifestoya CHP'li 11 Büyükşehir Belediye başkanları ve bazı il belediye başkanları imzalarını attı.
Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da katıldı.
CHP'li 11 Belediye başkanı ve Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ve Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan’ın imzaladığı manifesto şöyle:
"Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Yaşam suda başlayıp serpilmiş, dünyadaki tüm varlıklar suyla birbirine bağlanmıştır. Su olmazsa yaşam da olmaz.
Türkiye'mizin çok büyük kısmı kurak iklim coğrafyası" olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok 'u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir.
Bizler Türkiye'nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün. 22 Mart 2021de. Dünya Su Günü'nde İzmir'de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak Türkiye için başka bir su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır.
iklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır:
1- Katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. Su yönetimi, şehir, havza ve ülke ölçeğindeki su kullanıcısı tüm paydaşların; tarım örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanıcıları. meslek örgütleri, doğa ve çevre örgütlerinin içinde yer alacağı yepyeni, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.
2- Tüm kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen
kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir.
3-Su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Su kaynaklarının, yer üstü ve yer altı sularının miktarının, su bütçesinin hangi kullanımlara tahsis edileceği havza
ölçeğinde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanımlarının sektörel tahsis miktarlarını aşmasına izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatırımlarının birbirini nasıl etkilediği kümülatif olarak ölçülmeli yatırım kararlan havza ölçeğinde bu stratejik değerlendirme yapıldıktan sonra alınmalıdır. Asgari harcama ile azami verim esas olmalıdır.
4-Doğanın su döngüsünün korunması, 1960'lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Ülkemizdeki su kullanım hedefleri. iklim krizi dikkate alınarak yeniden tarif edilmelidir. Yatırımlar planlanırken yer altındaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varlığının sürdürülebilirliği dikkate alınmalıdır. Canlıların ihtiyacı olan suyun ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
Suyun ekosistem ve sektörler arası döngüsel kullanımı. Tarımda, sanayide ve
evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler ve ekosistem arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, aşağıdaki 10 somut adım hemen atılmalıdır:
L Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir.
2. Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası
planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir.
3. Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atik su master planlarına göre yapılmalı: kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır.
4. iklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı: iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanun Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.
5. Kuruyan göllerin. Salda Gölü. Burdur Gölü, Tuz Gölü. Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır.
6. Su havzalanındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı: merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir.
7. Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az P oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir.
8. İstanbul'a yapılmak istenen "Beton Kanal" gibi suyun doğal döngüsüne zarar veren tüm israf
projeleri iptal edilmelidir.
9. Güncelliğini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuatı yeniden düzenlenmeli: büyükşehir statüsünde olmayan diğer illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalıdır.
10. Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır.
Biz Türkiye'nin 22 belediye başkanı, yetki, görev ve sorumluluklanmiz doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikası ülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz:
Başka bir su yönetimi mümkün!"
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı “Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi’nde toplantının moderatörlüğünü yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, açılış konuşmasını gerçekleştirdi.Soyer, “Türkiye’de son 60 yılda Marmara Denizi’nden daha büyü sulak alan kurutuldu. Doğal karakterini koruyan sağlıklı akan nehir ekosistemi neredeyse hiç kalmadı. Yer atı sular yüzlerce metre derinlere çekildi. Ülkemiz susuzluk ve kuraklık nedir bilmezdi, ancak tarihte ilk defa bu dönemde tanıştı her yıl bu sene suyumuz yetecek mi kaygısını taşmaya başladık. Türkiye’nin bugün kuraklıkla tanışmasının sebebi suyumuzun yarım asıra yakındır yanlış yönetilmesi. Bu eskimiş politikanın topyekûn terk edilmesi bekleniyordu. Yazık ki bunu yapmak bir kenara, eski politikanın fay hatlarını daha da derinleştiren kararlar ve altındaki imzalar çoğalıyor. Daha bir gün önce dünya kuraklıkla mücadele ederken Türkiye’de sulak alanların korunması yönetmeliğinde değişiklik yapıldı. Yıllardır korunan sulak alanlarda büyük alt yapı projelerine izin verildi. 2019 verilerine göre sularımızın yüzde 77’si tarım alanlarında kullanılıyor. Bilim insanları, içme suyumuzu koruyarak kuraklık ve susuzlukla mücadele etmenin yol haritasını çiziyor. Türkiye tarımı artık bereketli değil kurak ve verimsiz hale geldi. İzmir’de bugün, bu durumu tersine çevirmeye başladık. Burada ülkemiz için susuzluğun kader olmadığını gösteren çağdaş bir su politikası açıklayacağız. Türkiye’nin 22 belediye başkanın imzasını taşıyan bu manifesto için cesaretle koruduğumuz kararlılığımız, umudumuz, birlik ve beraberliğimizle birlikteyiz. Bugün her birinin kendi kentinde başarılı hikâyeleri yazan aynı zamanda Türkiye’nin gelecek umudunu koruyan, dahası Türkiye’nin geleceğini inşa eden başkanlarımız burada. Hepsine şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar: “Tunç başkana böyle bir toplantı tertip ettiği için çok teşekkür ediyorum. Dünya’nın ve ülkemizin geleceğini ilgilendiren konuları da ön plana çıkardığı için ayrıca teşekkür ederiz.. Su ve verimli toprak, bundan 40 sene sonra dünyanın en değerli kıymeti olacak. Bugünden ciddi sıkıntısını çekmeye başladık. İklim değişikliğini de göz önünde bulundurursak dünyada yaşayan insanların yarısının bu sıkıntıyı yaşayacağı aşikâr. İklimin değişikliği engellenemezse, tedbir alınmazsa son derece sıkıntılı zamanlar bizi bekliyor.”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş: “Öncellikle bu toplantının tertip edilmesi bu sorunun çözümü açısından çok önemli. Ülkemiz kuraklığa doğru gidiyor. Özellikle bizim yaşadığımız Orta Anadolu Bölgesi, 20-25 yıl içerisinde çölleşecek. Ancak hiçbir tedbir alınmıyor ve su konusunda hiç bir karar alınmıyor. Daha önce yaptığımız incelemede kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olan yurt dışındaki ülkelerde sondaj vurulmuyor, gölden keyfe keder su alınmıyor. Belli bir plan dâhilinde alınabiliyor. Biz bunu biraz geç keşfettik. Şuan Ankara’da hobi bahçelerimiz var. Biz bu konulara ilişkin görüşlerimizi zaman zaman Çevre Bakanlığı’na bildiriyoruz. Kademeli tarifeye geçilmesini söylüyoruz. Türkiye’nin yarısını yöneten belediye başkanları olarak yan yana gelip bir manifesto hazırladık. 11 büyükşehir belediye başkanları ve diğer belediye başkanlarımız eşliğinde dünyaya bir çağrıda bulunacağız. Biz genelde bir şeyi kaybettikten sonra tedbir alıyoruz. Ancak ilk defa kaybetmeden tedbir alan bir yönetim var. Hepinize teşekkür ediyorum”
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu: “Doğal su kaynaklarımızı korumalıyız. Özellikle de yer altı kaynaklarımızı çok ciddi bir şekilde maalesef vahşice kullanıyoruz. Özellikle kaçak açılan sondaj kuyuları için acil bir önlem alınması ve denetimlerin en sık noktada yapılması gerektiğine inanıyorum. Tarımda modern sulama sistemlerine gidilmeli ve bir planlama yapılmalı. Son olarak da susuzluk bizi yönetmeden biz suyu yönetelim"
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen; “Suyun insan hayatı ve diğer canlıların yaşamlarındaki önemini tekrarlamaya gerek yok. Evlerimizde yaşanan birkaç saatlik su kesintisinin bile hayatımızı nasıl çileye dönüştürdüğünü hepiniz yaşamışsınızdır. Bilinenin aksine su zengini olmayan bir ülkeyiz. Ülkemizde bulunan akarsu, dere, çay, göl ve sulak alanların yer altı suları itibariyle fakir olduğumuzu hepimizin kabul etmesi lazım. Bu nedenle kullanırken çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bugün 85 milyon nüfusu sahip bu toprakların geleceği açısından suyu güvence altına almalıyız. Biliyorsunuz, doğanın kendisini savunma yollarından biri de göllerin kuruması, yeraltı sularının yer değişmesi. Genellikle çoğu kesimde vatandaşlarımız istediği kadar suyu kullanabilmek istiyor. Bu yanlış bir algı. Çünkü parası karşılığında, islediği miktarda kullanabilme algısını değiştirmek zorundayız. Okulda çocuklardan başlayarak halkın her kesimine bu sıkıntımızın ne kadar büyük tehlike olduğunu anlatmak zorundayız. Suyun verimli kullanımı açısından tarımla uğraşan kesimi aydınlatmak zorundayız. Çünkü tarım modellemesinin belli programlara dayandırılması gerekiyor. Ancak ne yazık ki hükûmetimiz buna değer vermiyor. Bu nedenle Eskişehir’de bunun çok sıkıntısını çekiyoruz. Vahşi sulamayla Porsuk Çayı’nın sularını kullanmak istiyorlar. Biz vatandaşlarımızı her mevsim başında uyarımızı yapıyoruz. Ancak bu düzenlemenin yasaya bağlı olması gerekiyor."
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş; “Bazı problemler vardır ki çat kapı yapar, hayatını alt üst eder. Bazılar da yıllarca bağıra bağıra gelir ve siz çaresiz bir şekilde gelişini seyredersiniz. Covid19 aniden hayatımıza girdi. Bu insanoğlu için çok sürpriz bir mesele. Bunun çözümü için bilim adamları çalışıyor. Diğer taraftan su meselesi, herkes Türkiye su konusunda fakir bir ülke. Yıllardır kuraklığa doğru emin adımlarla gidiyoruz. Bizler siyasetçiyiz ancak sağlık ve bilim olduğu zaman siyasetin bir tarafta olması lazım. Tüm ilgili makamların el ele vermesi lazım."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu; “ Ülkemizin her gece bazen her sabah gündeminin yoğun değiştiği bir ortamdayız. Ancak bizler bugün çok kıymetli bir konuyu konuşmaya geldik. Meselemiz gerçekten çok önemli Bu su meselesini şuanda burada 11 büyükşehir belediyemiz ve bizimle beraber 11 il belediyelerimizle konuşuyoruz. Ülkemizin yüzde 65ini temsil ediyoruz. Bu meselenin geçici olmadığını unutmayalım. Ülkemizde bir çok problem var, ekonomi, eğitim sağlık ve siyaset.. Bunlar hakkında her gün konuşabiliriz, ancak bir gün gelir bu sorunları çözebiliriz. Su meselesi bir süreç meselesidir. İstendiğinde bir anda çözüm bulabileceğimiz bir mesele değil. Büyük bir iradeyi hep birlikte ortaya koyma sorumluluğumuz var. İklim değişikliği ve kuraklık.. Su kaynaklarının ülkemizde tahrip edilmesine yönelik adım atanlara fırsat vermemeliyiz. Hepimizin en değer verdiği bir prensip vardır, milletle inatlaşılmaz diye. Doğayla da inatlaşılmaz. Doğaya karşı bir takım hamlelerde bulunmak çok ciddi hasarlar yaratıyor. Bunlardan bir tanesini de İstanbul’da yaşamaktayız. İstanbul’da yapılması istenen beton kanalı 16 milyon insanın hayatını negatif yönde etkileyecek büyük bir ihanettir. Bir seferlik mücadelesini başlatmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Hep beraber 85 milyon vatandaşımızın ve STK’larımızın, el birliği ile sürece dahil olması gerekiyor. İnşallah ülkemizin geleceğinde kuraklık olmadığı ve çevremizin korunduğu bir süreci çocuklarımıza emanet ederiz."
Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vahap Seçer: “Çağımızın en önemli sorunu, tüm dünyanın şu anda boğuştuğu küresel ısınma ve onun getirdiği iklim değişikliği. Bunun sonucunda gelen kuraklık. Artan insan nüfusu, ihtiyaçların artması insanların ihtiyacını giderecek alanlarda özellikle bizim gibi hala gelişme çabası içinde olana ülkelerde yanlış uygulamalar.. Sanki dünyada su bitmeyecekmiş gibi tüm dünya bir arada ortak akılla çözüm üretemiyor.. Biz öncelikli yerel yöneticiler olarak kendi alanlarımızda yapmamız gerekenleri yapmalıyız. Bizde yetki ve sorumluluk içerisinde yapabiliyoruz. Biz yasalar çerçevesinde işler yakabiliyoruz. Başta TBMM kararları bizi direkt etkileyen unsurlar. Başta tarım olmak üzere, sanayi ve insanların temiz suya erişiminde mutlaka bilimin çağın gerçeklerine uygun politikalar izleme zamanıdır. Belediyeler olarak bizler insanların temiz suya erişimi göreviyle sorumluyu. Alt yapıdan kaçak kayıba kadar her alanda bizlerinde yenilik anlayışı içinde olma zorunluluğu var. Alt yapıya çok bütçe ayırıyoruz insanlığın geleceği açısından çok önemli."
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün; “Bundan sonra ne yapmalı? Sistematik olarak öncelikle su kaynaklarını korumakla ilgili mutlak süreçte bir protokol hazırlanması gerekiyor. Başka hiçbir kurumun örneğin maden yasasıyla ilgili her yerde maden arama ruhsatı veren kuruluşların buraya müdahale etmesinin engellenmesi lazım. Havzaların korunması lazım. Kullanımla ilgili konularda protokol yapmak ve disipline almak gerekiyor. Suyumuzun yüzde 70 tarımda kullanılıyor ve vahşi sulama yapılıyor. Bununla beraber topraklarımızı da heba ediyoruz. Çağdaş bir sulama sistemine geçilmesi gerekiyor. Gri su dediğimiz kullanılmış suyun dönüştürülerek tekrar kullanabilir hale getirilmesi oldukça elzem. Yağmur suyunun toplanırken bunun daha sonra diğer amaçlarla kullanılmasını temin etmemiz lazım. Tüm bunları yapma için su havzaların vahşice kullanılması açısında su bakanlığı kurularak bunu esas alan bir sistematiğin kurulması lazım. Dileriz ki ileride, böyle bir bakanlığı bizler kurarız ve gereğini yaparız."
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak; "Yer altı suyu daha derine indikçe kalitesi düşüyor. Geldiğimiz noktada, çözüm var mı evet var. Biraz sonra manifestoyu imzalayacağız. Biz bunun sözünü veriyoruz. İnşallah, inançlıyız. Kendimize güveniyoruz. Sizlere güzel bir gelecek vadediyoruz."
Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da katıldı.
CHP'li 11 Belediye başkanı ve Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ve Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan’ın imzaladığı manifesto şöyle:
"Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Yaşam suda başlayıp serpilmiş, dünyadaki tüm varlıklar suyla birbirine bağlanmıştır. Su olmazsa yaşam da olmaz.
Türkiye'mizin çok büyük kısmı kurak iklim coğrafyası" olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok 'u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir.
Bizler Türkiye'nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün. 22 Mart 2021de. Dünya Su Günü'nde İzmir'de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak Türkiye için başka bir su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır.
iklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır:
1- Katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. Su yönetimi, şehir, havza ve ülke ölçeğindeki su kullanıcısı tüm paydaşların; tarım örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanıcıları. meslek örgütleri, doğa ve çevre örgütlerinin içinde yer alacağı yepyeni, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.
2- Tüm kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen
kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir.
3-Su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Su kaynaklarının, yer üstü ve yer altı sularının miktarının, su bütçesinin hangi kullanımlara tahsis edileceği havza
ölçeğinde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanımlarının sektörel tahsis miktarlarını aşmasına izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatırımlarının birbirini nasıl etkilediği kümülatif olarak ölçülmeli yatırım kararlan havza ölçeğinde bu stratejik değerlendirme yapıldıktan sonra alınmalıdır. Asgari harcama ile azami verim esas olmalıdır.
4-Doğanın su döngüsünün korunması, 1960'lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Ülkemizdeki su kullanım hedefleri. iklim krizi dikkate alınarak yeniden tarif edilmelidir. Yatırımlar planlanırken yer altındaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varlığının sürdürülebilirliği dikkate alınmalıdır. Canlıların ihtiyacı olan suyun ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
Suyun ekosistem ve sektörler arası döngüsel kullanımı. Tarımda, sanayide ve
evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler ve ekosistem arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, aşağıdaki 10 somut adım hemen atılmalıdır:
L Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir.
2. Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası
planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir.
3. Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atik su master planlarına göre yapılmalı: kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır.
4. iklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı: iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanun Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.
5. Kuruyan göllerin. Salda Gölü. Burdur Gölü, Tuz Gölü. Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır.
6. Su havzalanındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı: merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir.
7. Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az P oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir.
8. İstanbul'a yapılmak istenen "Beton Kanal" gibi suyun doğal döngüsüne zarar veren tüm israf
projeleri iptal edilmelidir.
9. Güncelliğini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuatı yeniden düzenlenmeli: büyükşehir statüsünde olmayan diğer illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalıdır.
10. Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır.
Biz Türkiye'nin 22 belediye başkanı, yetki, görev ve sorumluluklanmiz doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikası ülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz:
Başka bir su yönetimi mümkün!"
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı “Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi’nde toplantının moderatörlüğünü yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, açılış konuşmasını gerçekleştirdi.Soyer, “Türkiye’de son 60 yılda Marmara Denizi’nden daha büyü sulak alan kurutuldu. Doğal karakterini koruyan sağlıklı akan nehir ekosistemi neredeyse hiç kalmadı. Yer atı sular yüzlerce metre derinlere çekildi. Ülkemiz susuzluk ve kuraklık nedir bilmezdi, ancak tarihte ilk defa bu dönemde tanıştı her yıl bu sene suyumuz yetecek mi kaygısını taşmaya başladık. Türkiye’nin bugün kuraklıkla tanışmasının sebebi suyumuzun yarım asıra yakındır yanlış yönetilmesi. Bu eskimiş politikanın topyekûn terk edilmesi bekleniyordu. Yazık ki bunu yapmak bir kenara, eski politikanın fay hatlarını daha da derinleştiren kararlar ve altındaki imzalar çoğalıyor. Daha bir gün önce dünya kuraklıkla mücadele ederken Türkiye’de sulak alanların korunması yönetmeliğinde değişiklik yapıldı. Yıllardır korunan sulak alanlarda büyük alt yapı projelerine izin verildi. 2019 verilerine göre sularımızın yüzde 77’si tarım alanlarında kullanılıyor. Bilim insanları, içme suyumuzu koruyarak kuraklık ve susuzlukla mücadele etmenin yol haritasını çiziyor. Türkiye tarımı artık bereketli değil kurak ve verimsiz hale geldi. İzmir’de bugün, bu durumu tersine çevirmeye başladık. Burada ülkemiz için susuzluğun kader olmadığını gösteren çağdaş bir su politikası açıklayacağız. Türkiye’nin 22 belediye başkanın imzasını taşıyan bu manifesto için cesaretle koruduğumuz kararlılığımız, umudumuz, birlik ve beraberliğimizle birlikteyiz. Bugün her birinin kendi kentinde başarılı hikâyeleri yazan aynı zamanda Türkiye’nin gelecek umudunu koruyan, dahası Türkiye’nin geleceğini inşa eden başkanlarımız burada. Hepsine şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar: “Tunç başkana böyle bir toplantı tertip ettiği için çok teşekkür ediyorum. Dünya’nın ve ülkemizin geleceğini ilgilendiren konuları da ön plana çıkardığı için ayrıca teşekkür ederiz.. Su ve verimli toprak, bundan 40 sene sonra dünyanın en değerli kıymeti olacak. Bugünden ciddi sıkıntısını çekmeye başladık. İklim değişikliğini de göz önünde bulundurursak dünyada yaşayan insanların yarısının bu sıkıntıyı yaşayacağı aşikâr. İklimin değişikliği engellenemezse, tedbir alınmazsa son derece sıkıntılı zamanlar bizi bekliyor.”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş: “Öncellikle bu toplantının tertip edilmesi bu sorunun çözümü açısından çok önemli. Ülkemiz kuraklığa doğru gidiyor. Özellikle bizim yaşadığımız Orta Anadolu Bölgesi, 20-25 yıl içerisinde çölleşecek. Ancak hiçbir tedbir alınmıyor ve su konusunda hiç bir karar alınmıyor. Daha önce yaptığımız incelemede kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olan yurt dışındaki ülkelerde sondaj vurulmuyor, gölden keyfe keder su alınmıyor. Belli bir plan dâhilinde alınabiliyor. Biz bunu biraz geç keşfettik. Şuan Ankara’da hobi bahçelerimiz var. Biz bu konulara ilişkin görüşlerimizi zaman zaman Çevre Bakanlığı’na bildiriyoruz. Kademeli tarifeye geçilmesini söylüyoruz. Türkiye’nin yarısını yöneten belediye başkanları olarak yan yana gelip bir manifesto hazırladık. 11 büyükşehir belediye başkanları ve diğer belediye başkanlarımız eşliğinde dünyaya bir çağrıda bulunacağız. Biz genelde bir şeyi kaybettikten sonra tedbir alıyoruz. Ancak ilk defa kaybetmeden tedbir alan bir yönetim var. Hepinize teşekkür ediyorum”
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu: “Doğal su kaynaklarımızı korumalıyız. Özellikle de yer altı kaynaklarımızı çok ciddi bir şekilde maalesef vahşice kullanıyoruz. Özellikle kaçak açılan sondaj kuyuları için acil bir önlem alınması ve denetimlerin en sık noktada yapılması gerektiğine inanıyorum. Tarımda modern sulama sistemlerine gidilmeli ve bir planlama yapılmalı. Son olarak da susuzluk bizi yönetmeden biz suyu yönetelim"
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen; “Suyun insan hayatı ve diğer canlıların yaşamlarındaki önemini tekrarlamaya gerek yok. Evlerimizde yaşanan birkaç saatlik su kesintisinin bile hayatımızı nasıl çileye dönüştürdüğünü hepiniz yaşamışsınızdır. Bilinenin aksine su zengini olmayan bir ülkeyiz. Ülkemizde bulunan akarsu, dere, çay, göl ve sulak alanların yer altı suları itibariyle fakir olduğumuzu hepimizin kabul etmesi lazım. Bu nedenle kullanırken çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bugün 85 milyon nüfusu sahip bu toprakların geleceği açısından suyu güvence altına almalıyız. Biliyorsunuz, doğanın kendisini savunma yollarından biri de göllerin kuruması, yeraltı sularının yer değişmesi. Genellikle çoğu kesimde vatandaşlarımız istediği kadar suyu kullanabilmek istiyor. Bu yanlış bir algı. Çünkü parası karşılığında, islediği miktarda kullanabilme algısını değiştirmek zorundayız. Okulda çocuklardan başlayarak halkın her kesimine bu sıkıntımızın ne kadar büyük tehlike olduğunu anlatmak zorundayız. Suyun verimli kullanımı açısından tarımla uğraşan kesimi aydınlatmak zorundayız. Çünkü tarım modellemesinin belli programlara dayandırılması gerekiyor. Ancak ne yazık ki hükûmetimiz buna değer vermiyor. Bu nedenle Eskişehir’de bunun çok sıkıntısını çekiyoruz. Vahşi sulamayla Porsuk Çayı’nın sularını kullanmak istiyorlar. Biz vatandaşlarımızı her mevsim başında uyarımızı yapıyoruz. Ancak bu düzenlemenin yasaya bağlı olması gerekiyor."
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş; “Bazı problemler vardır ki çat kapı yapar, hayatını alt üst eder. Bazılar da yıllarca bağıra bağıra gelir ve siz çaresiz bir şekilde gelişini seyredersiniz. Covid19 aniden hayatımıza girdi. Bu insanoğlu için çok sürpriz bir mesele. Bunun çözümü için bilim adamları çalışıyor. Diğer taraftan su meselesi, herkes Türkiye su konusunda fakir bir ülke. Yıllardır kuraklığa doğru emin adımlarla gidiyoruz. Bizler siyasetçiyiz ancak sağlık ve bilim olduğu zaman siyasetin bir tarafta olması lazım. Tüm ilgili makamların el ele vermesi lazım."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu; “ Ülkemizin her gece bazen her sabah gündeminin yoğun değiştiği bir ortamdayız. Ancak bizler bugün çok kıymetli bir konuyu konuşmaya geldik. Meselemiz gerçekten çok önemli Bu su meselesini şuanda burada 11 büyükşehir belediyemiz ve bizimle beraber 11 il belediyelerimizle konuşuyoruz. Ülkemizin yüzde 65ini temsil ediyoruz. Bu meselenin geçici olmadığını unutmayalım. Ülkemizde bir çok problem var, ekonomi, eğitim sağlık ve siyaset.. Bunlar hakkında her gün konuşabiliriz, ancak bir gün gelir bu sorunları çözebiliriz. Su meselesi bir süreç meselesidir. İstendiğinde bir anda çözüm bulabileceğimiz bir mesele değil. Büyük bir iradeyi hep birlikte ortaya koyma sorumluluğumuz var. İklim değişikliği ve kuraklık.. Su kaynaklarının ülkemizde tahrip edilmesine yönelik adım atanlara fırsat vermemeliyiz. Hepimizin en değer verdiği bir prensip vardır, milletle inatlaşılmaz diye. Doğayla da inatlaşılmaz. Doğaya karşı bir takım hamlelerde bulunmak çok ciddi hasarlar yaratıyor. Bunlardan bir tanesini de İstanbul’da yaşamaktayız. İstanbul’da yapılması istenen beton kanalı 16 milyon insanın hayatını negatif yönde etkileyecek büyük bir ihanettir. Bir seferlik mücadelesini başlatmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Hep beraber 85 milyon vatandaşımızın ve STK’larımızın, el birliği ile sürece dahil olması gerekiyor. İnşallah ülkemizin geleceğinde kuraklık olmadığı ve çevremizin korunduğu bir süreci çocuklarımıza emanet ederiz."
Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vahap Seçer: “Çağımızın en önemli sorunu, tüm dünyanın şu anda boğuştuğu küresel ısınma ve onun getirdiği iklim değişikliği. Bunun sonucunda gelen kuraklık. Artan insan nüfusu, ihtiyaçların artması insanların ihtiyacını giderecek alanlarda özellikle bizim gibi hala gelişme çabası içinde olana ülkelerde yanlış uygulamalar.. Sanki dünyada su bitmeyecekmiş gibi tüm dünya bir arada ortak akılla çözüm üretemiyor.. Biz öncelikli yerel yöneticiler olarak kendi alanlarımızda yapmamız gerekenleri yapmalıyız. Bizde yetki ve sorumluluk içerisinde yapabiliyoruz. Biz yasalar çerçevesinde işler yakabiliyoruz. Başta TBMM kararları bizi direkt etkileyen unsurlar. Başta tarım olmak üzere, sanayi ve insanların temiz suya erişiminde mutlaka bilimin çağın gerçeklerine uygun politikalar izleme zamanıdır. Belediyeler olarak bizler insanların temiz suya erişimi göreviyle sorumluyu. Alt yapıdan kaçak kayıba kadar her alanda bizlerinde yenilik anlayışı içinde olma zorunluluğu var. Alt yapıya çok bütçe ayırıyoruz insanlığın geleceği açısından çok önemli."
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün; “Bundan sonra ne yapmalı? Sistematik olarak öncelikle su kaynaklarını korumakla ilgili mutlak süreçte bir protokol hazırlanması gerekiyor. Başka hiçbir kurumun örneğin maden yasasıyla ilgili her yerde maden arama ruhsatı veren kuruluşların buraya müdahale etmesinin engellenmesi lazım. Havzaların korunması lazım. Kullanımla ilgili konularda protokol yapmak ve disipline almak gerekiyor. Suyumuzun yüzde 70 tarımda kullanılıyor ve vahşi sulama yapılıyor. Bununla beraber topraklarımızı da heba ediyoruz. Çağdaş bir sulama sistemine geçilmesi gerekiyor. Gri su dediğimiz kullanılmış suyun dönüştürülerek tekrar kullanabilir hale getirilmesi oldukça elzem. Yağmur suyunun toplanırken bunun daha sonra diğer amaçlarla kullanılmasını temin etmemiz lazım. Tüm bunları yapma için su havzaların vahşice kullanılması açısında su bakanlığı kurularak bunu esas alan bir sistematiğin kurulması lazım. Dileriz ki ileride, böyle bir bakanlığı bizler kurarız ve gereğini yaparız."
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak; "Yer altı suyu daha derine indikçe kalitesi düşüyor. Geldiğimiz noktada, çözüm var mı evet var. Biraz sonra manifestoyu imzalayacağız. Biz bunun sözünü veriyoruz. İnşallah, inançlıyız. Kendimize güveniyoruz. Sizlere güzel bir gelecek vadediyoruz."