Hande Turan-Ege'ye Bakış/ İzmir Büyükşehir Belediyesi, deprem sonrası kentte yaşamı normale döndürme çalışmalarını sürdürürken, Fuar İzmir’in ev sahipliği yaptığı İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması'nın ilk oturumu bugün tamamlandı.Türkiye’nin deprem ve afetler konusunda önde gelen isimleri söz aldığı buluşmanın birinci günü bilim insanlarının görüş ve önerileri dinlendi.Buluşmanın açılış konuşmalarını İzmir Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Alim Murathan, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği Genel Başkanı emin koramaz ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı tunç soyer yaptı.
BU KADAR KAYIP YAŞANMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜToplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Alim Murathan, depremin yıkıcı etkilerini azaltmak ve ihtiyaçları belirlemek için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tek başına baş etmesinin mümkün olmadığını ve kentin bilim insanlarının, STK’ların ve derneklerin oluşturduğu ortak bir akıl buluşmasına ihtiyaç olduğunu ifade etti. Murathan, “2020 yılında dünyada deprem istatistiklerine baktığımızda 9 depremi 7 üzerinde olduğunu görüyoruz. Dünyada kayıp sıralamasında en ön sıradayız. Yaşadığımız yüzyılda ülkemizde bu kadar kayıp yaşanması gerçekten düşündürücü ve üzücüdür. Bilim ve teknik depremlerin yıkıcı etkisine karşı her türlü önlemi alabilecek niteliğe ulaşmış durumdadır. 30 ekim depremi özellikle Bayraklı bölgesinde yaşayan yurttaşlarımızda çok ciddi güven problemi oluşturdu. İnsanların en temel ihtiyacı kendilerini güvende hissetmektir. Deprem sonrası yurttaşlar kendilerini güvende hissetmemektedir” dedi.
İZMİR'DE 687 BİN KAÇAK YAPIYA RUHSATTürkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği olarak 1999'da yaşanan Marmara Depremi'nin ardından yapılan değişikliklere rağmen yapılan binaların güvenlikli olmadığı düşündüklerini ifade eden TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, ayrıca toplanan deprem vergilerini sordu. Koramaz, “Büyük Marmarma Depremi'nden sonra deprem zararlarıyla mücadele için geçiçi bir vergi getirildi ancak kalıcı oldu. Bu vergilere ne oldu? Demiryolları ve Hava Yolları için kullanıldığını söylüyorlar. Deprem toplanma alanları rant uğruna imara ve yapılaşmaya açıldı. Kentsel dönüşüm son derece gerekli bir mücadele. Afet riski altındaki alanların güçlendirilmesi ya da yıkılıp yererine yeni yerler inşa edilmesi gerekiyor. Biz TMMOB olarak 1999'dan sonra inşa edilen yapıları güvenlikli bulmuyoruz. Teknik bir incelemeden geçirilmelidir. 1999'dan önce yapılan binaların ise tamamen güvenliksiz olduğu düşünüyoruz. 17 Ağustos depreminden almamız gereken dersleri almamışız. İzmir'de de 673 bin kaçak binaya ruhsat verildi. Halkımızın deprem gerçekliğiyle yaşamayı öğrenmesi için kızılay gibi STK'lardan eğitimlerin vatandaşa verilmesi gerekiyor. Bu çalışmalarda da yetersiz kalındığını son depremde gördük” diye konuştu.
ASIL BEKLENEN DEPREM 6,6'NIN DÖRT KATI BÜYÜKLÜĞÜNDESeferihisar'da meydana gelen 6,6'lık depremin beklenen deprem olmadığını ifade eden Koramaz, 30 Ekim'de meydana gelen depremin İzmir'de asıl beklenen depremin sadece dörtte biri olduğu vurguladı. Yaralı sayısının 74 bin olacağını öngördüklerini aktaran Koramaz, “İzmir Depremi'yle doğa bize güçlü bir uyarı göndermiştir. Halkın deprem öncesinde eğitilmesine, imar sorununa kadar bir çok sorunun acil olarak koordinasyonlu bir şekilde çözülmedli. Depreme dayanıklı yerleşim alanlar ve yapılar tasarlayalım. Can kaybının azaltılmasının bilinen tek yolu Mimarlık ve Mühendisliğin akıllıca uygulanması. Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalar için kamu yararı gözetilmelidir. Ülkemizin deprem ve afet planlaması değiştirilmelidir. Kent planlaması ve yapı denetimi bütünlüklü bir şekilde ele alınmalıdır” dedi.
SOYER: YEREL YÖNETİM REFORMU ŞARTİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer depremin İzmir için jeolojik bir gerçeklik olduğunu vurguladı. Olası bir deprem karşısında verilecek mücadelenin siyaset ve fikir ayrılıkları bırakıldığından üstesinden gelinebileceğini aktaran Soyer, afetle mücadelede yerel yönetimlerin daha etkin yetkilendirilmesi gerektiğini ve yerel yönetim reformunun şart olduğunun altını çizdi. Soyer, “Bugün ülkemizde afet yasası 1954'te çıkan bir yasa. Ancak bu yasal düzenlemeler yeniden ele alınmalıdır. Belediyelerin bu sürece daha çok katılımı olmalı. Bu noktada bir yerel yönetim reformu şarttır. Afetle mcüdadele yerelde başlar ve yerelde kazanılır. Afet yasasının yerel yönetimleri kapsamalıdır” şeklinde konuştu.
“BU DEPREM MİLAT OLSUN”Afetlere hazırlık, acil müdahale, zararların tahribatın azaltılması gibi tüm süreçlerde başarılı olabilmenin yegane yolunu ortak akılda birleşek olduğunu ifade eden Soyer, “Mevzuatımızda kentsel dönüşüm aynı şekilde etkileyecekse sosyal bir finansman modelinin de oluşturulması gerekiyor. Bu koşullar altında acil müdahalede zararların azaltılması için kentsel dönüşüm ve risli yapı stoğunun birleştirilmesi gibi tüm süreçlerde ortak akılda birleşilmelidir. TMMOB bunları meslek edinen insanların oluşturduğu bir birlik. Bu konuda uzman TMMOB'u sürecin dışında bırakmak mümkün değildir. Yol haritamızı ortak akılla oluşturmaya çalışacağız. Umuyorum ki bu deprem ülkemizde afetlere karşı çok daha bilinçli yürütülecek bir sürecin miladı olur” dedi.
BU KADAR KAYIP YAŞANMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜToplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Alim Murathan, depremin yıkıcı etkilerini azaltmak ve ihtiyaçları belirlemek için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tek başına baş etmesinin mümkün olmadığını ve kentin bilim insanlarının, STK’ların ve derneklerin oluşturduğu ortak bir akıl buluşmasına ihtiyaç olduğunu ifade etti. Murathan, “2020 yılında dünyada deprem istatistiklerine baktığımızda 9 depremi 7 üzerinde olduğunu görüyoruz. Dünyada kayıp sıralamasında en ön sıradayız. Yaşadığımız yüzyılda ülkemizde bu kadar kayıp yaşanması gerçekten düşündürücü ve üzücüdür. Bilim ve teknik depremlerin yıkıcı etkisine karşı her türlü önlemi alabilecek niteliğe ulaşmış durumdadır. 30 ekim depremi özellikle Bayraklı bölgesinde yaşayan yurttaşlarımızda çok ciddi güven problemi oluşturdu. İnsanların en temel ihtiyacı kendilerini güvende hissetmektir. Deprem sonrası yurttaşlar kendilerini güvende hissetmemektedir” dedi.
İZMİR'DE 687 BİN KAÇAK YAPIYA RUHSATTürkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği olarak 1999'da yaşanan Marmara Depremi'nin ardından yapılan değişikliklere rağmen yapılan binaların güvenlikli olmadığı düşündüklerini ifade eden TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, ayrıca toplanan deprem vergilerini sordu. Koramaz, “Büyük Marmarma Depremi'nden sonra deprem zararlarıyla mücadele için geçiçi bir vergi getirildi ancak kalıcı oldu. Bu vergilere ne oldu? Demiryolları ve Hava Yolları için kullanıldığını söylüyorlar. Deprem toplanma alanları rant uğruna imara ve yapılaşmaya açıldı. Kentsel dönüşüm son derece gerekli bir mücadele. Afet riski altındaki alanların güçlendirilmesi ya da yıkılıp yererine yeni yerler inşa edilmesi gerekiyor. Biz TMMOB olarak 1999'dan sonra inşa edilen yapıları güvenlikli bulmuyoruz. Teknik bir incelemeden geçirilmelidir. 1999'dan önce yapılan binaların ise tamamen güvenliksiz olduğu düşünüyoruz. 17 Ağustos depreminden almamız gereken dersleri almamışız. İzmir'de de 673 bin kaçak binaya ruhsat verildi. Halkımızın deprem gerçekliğiyle yaşamayı öğrenmesi için kızılay gibi STK'lardan eğitimlerin vatandaşa verilmesi gerekiyor. Bu çalışmalarda da yetersiz kalındığını son depremde gördük” diye konuştu.
ASIL BEKLENEN DEPREM 6,6'NIN DÖRT KATI BÜYÜKLÜĞÜNDESeferihisar'da meydana gelen 6,6'lık depremin beklenen deprem olmadığını ifade eden Koramaz, 30 Ekim'de meydana gelen depremin İzmir'de asıl beklenen depremin sadece dörtte biri olduğu vurguladı. Yaralı sayısının 74 bin olacağını öngördüklerini aktaran Koramaz, “İzmir Depremi'yle doğa bize güçlü bir uyarı göndermiştir. Halkın deprem öncesinde eğitilmesine, imar sorununa kadar bir çok sorunun acil olarak koordinasyonlu bir şekilde çözülmedli. Depreme dayanıklı yerleşim alanlar ve yapılar tasarlayalım. Can kaybının azaltılmasının bilinen tek yolu Mimarlık ve Mühendisliğin akıllıca uygulanması. Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalar için kamu yararı gözetilmelidir. Ülkemizin deprem ve afet planlaması değiştirilmelidir. Kent planlaması ve yapı denetimi bütünlüklü bir şekilde ele alınmalıdır” dedi.
SOYER: YEREL YÖNETİM REFORMU ŞARTİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer depremin İzmir için jeolojik bir gerçeklik olduğunu vurguladı. Olası bir deprem karşısında verilecek mücadelenin siyaset ve fikir ayrılıkları bırakıldığından üstesinden gelinebileceğini aktaran Soyer, afetle mücadelede yerel yönetimlerin daha etkin yetkilendirilmesi gerektiğini ve yerel yönetim reformunun şart olduğunun altını çizdi. Soyer, “Bugün ülkemizde afet yasası 1954'te çıkan bir yasa. Ancak bu yasal düzenlemeler yeniden ele alınmalıdır. Belediyelerin bu sürece daha çok katılımı olmalı. Bu noktada bir yerel yönetim reformu şarttır. Afetle mcüdadele yerelde başlar ve yerelde kazanılır. Afet yasasının yerel yönetimleri kapsamalıdır” şeklinde konuştu.
“BU DEPREM MİLAT OLSUN”Afetlere hazırlık, acil müdahale, zararların tahribatın azaltılması gibi tüm süreçlerde başarılı olabilmenin yegane yolunu ortak akılda birleşek olduğunu ifade eden Soyer, “Mevzuatımızda kentsel dönüşüm aynı şekilde etkileyecekse sosyal bir finansman modelinin de oluşturulması gerekiyor. Bu koşullar altında acil müdahalede zararların azaltılması için kentsel dönüşüm ve risli yapı stoğunun birleştirilmesi gibi tüm süreçlerde ortak akılda birleşilmelidir. TMMOB bunları meslek edinen insanların oluşturduğu bir birlik. Bu konuda uzman TMMOB'u sürecin dışında bırakmak mümkün değildir. Yol haritamızı ortak akılla oluşturmaya çalışacağız. Umuyorum ki bu deprem ülkemizde afetlere karşı çok daha bilinçli yürütülecek bir sürecin miladı olur” dedi.