Didem Karaman Şimşek yeni nesil öğretmenlerden, öyle ki bu şahane öğretmenin kendisini donanımlandırmadığı alan neredeyse yok. Artık çocuklarımızı her konuda donanımlı, şefkatli ellere bırakmanın rahatlığıyla okullarına teslim edebiliyoruz. Didem Öğretmeni en çok üzen konu pandemi döneminde öğrencileriyle sanal ortamda yaptıkları mezuniyet töreni olmuş, onlara doyasıya sarılamamanın hüznünü hala capcanlı yaşıyor. Didem Öğretmeni en mutlu eden konu ise öğrencilerine eğlendirerek öğretmek, işte bütün bu sertifikaların altında yatan temel neden de bu. Oyun çağındaki çocuklar okuldan nasıl sıkılmazın vücut bulmuş hali kendisi. Öğretmenliğini şu üç duyguyla tanımlıyor Şimşek, sevgi, aidiyet ve gurur!
- Öğretmenlik sizin için neden özel?
Öğretmenlik benim aslında çocukluk hayalimdi. Birinci sınıfa başladıktan sonra kararımı sınıf öğretmeni olacağım diye vermiştim ve hep bunun için çalıştım. Okul süreci bitip ilk öğrencilerimle buluştuğumda onların büyüme, öğrenme süreçlerine tanık olmak paha biçilemez bir duyguydu. Her öğrencimle yıllar içinde ayrı ayrı gönül bağımız oldu, olmaya devam ediyor. Çocukların hayatlarına dokunabilmek enim için çok büyük bir değer.
- İlkokul öğretmenliğinin en güzel seneleri hangi seneler?
Aslında bunun için özellikle belirteceğim bir kademe yok. Çünkü daha küçükken sınıfıma gelen öğrencimin dördüncü sınıfta yavaş yavaş ergenliğe adım atışını, duygu ve düşüncelerinin değişimini görebiliyorum. Belki akademik olarak zorluk derecesi olabilir. Birinci sınıf hem güzel hem de zorlu bir süreçtir. Okuma yazma sürecinde hem aileler hem de öğretmenler zorluk yaşayabiliyorlar ama bizim "mısırlar patlıyor" dediğimiz zaman geldiğinde yani arka arkaya çocukların okumayı sökmeye başladıklarında her zaman heyecan verici olmuştur.
- Gelen yeni jenerasyonlarda farklılıklar gözlemliyor musunuz? Gözlemliyorsanız bunun kaynağı ne olabilir?
Her gelen yeni nesil daha da sabırsız ve biraz da önüne hazır gelmesini bekleyen bir nesil oluyor. Bunun en büyük sebebi de bana göre sınırsız teknolojiye erişimleri. Daha bebekken çocukların eline yemek yemesi için tablet ve telefonları vermeye başlıyoruz. Bu da küçük yaştan itibaren bir teknoloji bağımlılığına neden oluyor. Her şeye hızlıca erişebilmeleri bir süre sonra sabırsızlığa sebep veriyor. Bir yandan da düşünme tarzı yavaş yavaş değişiyor. Fikirlerini açıkça söyleyen, daha özgüvenli bir nesil aynı zamanda. Aslında her jenerasyonda bahsedilen iyi ve kötü yanlar bu jenerasyonda da mevcut diye düşünüyorum.
ABC ve Ali topa bak tan kkk kkk seslerini çıkararak öğretilen bir yeni dönemdeyiz, bu yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önceleri fişlerden kelimeleri ezberleyerek okuma yazma sürecine başlıyorduk. Yani bütünden parçaya ulaşıyorduk. Şimdi ise Türkçe ses yapısına daha uygun olan ses temelli öğretim ile çocuklar okuma yazma sürecinde ilerliyorlar. Sesi hissettikten sonra diğer seslerle birleştirme mantığını kavratmaya çalışıyoruz. Zorlu bir süreç olsa da aslında dilimize daha uygun bir yöntemle ilerliyoruz.
- Sizi sınıfınızda ağlatan duygu yüklü bir an yaşadınız mı?
Dördüncü sınıfın ikinci dönemi her zaman zor geçmiştir benim için. Pandemi döneminde çocuklarımla online olarak mezuniyet töreni yapmıştık. Yüz yüze olup onlara tek tek sarılıp uğurlayamamış olmak hala içimde bir yara. Aynı şekilde geçen sene mezun ettiğim çocuklarımla da hatta velilerimle de ağlayarak ayrıldık birbirimizden. O neden her dördüncü sınıfın sonları zorlu geçer benim için.
- Öğrencilerin velileriyle de dört yıl sürekli birlikte olmak durumundasınız, velilerde öğretmenleri sıkan ne gibi durumlar oluyor? Herkes öğretmenden beklenti içinde, öğretmenlerin velilerden beklentileri neler?
Okul hayatı veli-öğretmen-yönetim üçlüsünün uyumu olmadan çok zor aslında. Çocuklar için en iyisini bu üçlü beraber hareket ettiğinde yakalayabiliyoruz. Bir nevi hepimiz öğrenci için varız diyebilirim. İster akademik olsun ister davranışsal isterse sosyal-duyuşsal olsun öğrencinin zorluk yaşadığı bir durumu ancak beraber hareket edebilirsek çözüme ulaştırıyoruz ve çocuğa yanında olduğumuz mesajını verebiliyoruz. Bu nedenle şahsen benim velilerimden beklentim öğrencilerim için en iyisini yapabilmek adına beraber ortak paydada buluşabilmemiz. Zaten bunu sağladığımızda okul ve ev ortamı da çocuk için daha uyumlu bir hale geliyor.
- Artık velilerinde öğrencilerle oturup ders çalıştığı bir dönemdeyiz, veliler çocuklarının dersleriyle aşırı ilgili, biz böyle bir jenerasyondan gelmiyoruz, sizce bu ne kadar sağlıklı?
Aslında veliden en çok destek istediğimiz dönem okuma yazma sürecinin olduğu dönem. Sonrasında öğrencinin artık kendi sorumluluğunu almaya başlamasını istiyoruz. Ebeveynlerin de aşırıya kaçmadan yeteri oranda öğrencilere destek vermesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
- Size öğrencileriniz hayran, en başında kızım Rüya sizin için çıldırıyor, hasta olduğunda hatta istifra ediyorken bile ‚yarın okuluma giderim inşallah, dikte çalışmam var‘ diyen bir çocuk çıktı karşımıza. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Çocukların birey olma yolundaki öğretmenleriyle kurdukları iletişim samimiyet temelli. Onlara karşı samimi olduğumuzda rahatlıkla bağ kurabiliyoruz. Öğretmenin de en büyük gücü zaten çocuklara karşı olan sevgisi. Çocuklar bu sevgiyi hissediyorlar ve masum kalpleriyle bunun karşılığını sevgi olarak yansıtıyorlar. Zaten o bağ kurulduğunda bir daha kolay kolay kopmuyor. Dürüstlük ve tutarlı olmak da çocuklar açısından çok büyük kriterler. Bunu onlara hissettirdiğinizde onlar da size sonsuz güven duymaya başlıyorlar.
- Gün içinde sizi en çok ne güldürür?
Aslında gün içinde yüzümü güldüren bir çok şey oluyor. Bazen çocukları birbirine yardım ederken görmek ya da öğrendikleri bir espriyi bana anlatmaları gibi anlık olayları çok fazla yaşıyorum.
- Kendinizi geliştirmek ve tecrübe edinmek için Almanya da da öğretmenlik yaptınız. Başka ülkelerle aramızda ne gibi farklar var? Mesela benim kuzenimin eşi Hollandalı, Hollanda da yaşıyorlar ve okulda istenmeyen veli ilan edildi kuzenim, çünkü o kızının yazısı düzgün olsun istiyor, okul ‚bu onun karakteri buna karışamayız‘ diyori. Karşılıklı birbirlerini çıldırtıyorlar...Farklı bir ülkede de çalıştığınız için soruyorum, sizce durum nasıl?
Almanya'daki okullarda sınıf mevcutları, sınıfların fiziki şartları ve okul süreleri çok daha farklı. Bizler öğrencinin kalem, defter tutuşundan, yazı karakterlerine kadar tek düze yapmaya odaklanmış durumdayız. Oysaki her çocuğun daha doğrusu her insanın yazısı, kalem defter tutuşu farklıdır. Bu konuda belki çocukları biraz daha özgür bırakmak gerekiyor olabilir. Aynı zamanda bizde çok yoğun bir müfredat mevcut. Almanya'da Sachunterrich (Hayat Bilgisi) dersinin bir konusu sadece bir kirpiyi incelemek gibi konulardan oluşuyor. Velilerde kuzeninizde olduğu gibi bizdeki kadar öğrencinin okul ortamına müdahale etmiyorlar. Bu da bence çocuğa hem kendi sorunlarını çözüme ulaştırma hem de daha özgür bir ortam sağlıyor.
- Öğretmenliği üç duyguyla anlatın desem hangi üç duygu olur?
Sevgi-aidiyet-gurur
- Şimdi öğretmenlikte de herşeyde olduğu gibi insta öğretmenliği fırtınası var. bomba aktivitelerle öğretiyoruz iddiaları görüyoruz. çok takipçisi olan öğretmen iyi öğretmen midir? Öğretebilir olmak mesleğinizde hangi ölçülerle değerlendirilebilir?
Çok takipçili öğretmen iyi öğretmendir kavramı bana çok uygun gelmiyor açıkçası. Sosyal medya hesabı olmayıp kendisinden çok şey öğrendiğim birçok meslektaşım oldu. Ama diğer öğretmenler ile işbirliği yapabilmek, fikir alışverişinde bulunabilmek konusunda da sosyal medyanın kolaylaştırıcılığı yadsınamaz.
- Hiçbir maddi sorunun olmadığı distopik bir eğitim ortamı hayal ettiğinizde karşımıza neler çıkar?
Bana göre bizim ülkemizde her alanda olduğu gibi eğitimde de maddiyat ile öğrencilerin aldığı eğitim farklılaşıyor. Özellikle pandemi döneminde bu uçurum daha da büyüdü. Böyle bir durumun olmadığı eğitim dünyasında doğal olarak çocukların hepsi eşit eğitim öğretime erişim sağlamış olurlardı. Bu da bence çocuklar arasındaki sosyalleşmeden kullandıkları eğitim araç gereçlerine kadar her şey eşit hale gelmiş olurdu.
- İlkokul dönemi için en faydalı dersler sizce hangileri?
En büyük sıkıntımız bizim için yoğun bir müfredat içinde olmamız. Her ders çocukların gelişimi için ayrı ayrı önemli ama sosyalleşme fırsatı buldukları drama, resim, müzik gibi dersler özellikle ilkokul için daha da önemli. Bizim ülkemizde ne yazık ki bu dersler genellikle biraz arka plana atılabiliyor. Matematik dersinden 100 alması resim yeteneğinden daha ön planda tutulabiliyor. Oysa ki küçük yaş grubunda özellikle sanat dersleri daha ağırlıklı olsa iletişim kurma, sosyal ilişkileri daha olumlu yönde gelişebilir çocukların.
- Öğrencilerinize en çok neyi aşılamak istiyorsunuz? Hayvan sevgisi, kitap okuma, empati yeteneği vb gibi...
Aslında hepsini aşılayabilmek amacımız. Öğrencilerim ilk okula başladıklarında önceliğim her zaman okulu sevmelerini sağlamak oluyor. Çünkü sevdikleri ortam verilen sorumlulukları, eğitimi de daha benimseyerek alıyorlar. Akademik başarı tabii ki önemli ancak saydığınız hayvan sevgisi, kitap okuma, yardımlaşma, sorumluluk alma gibi beceriler insan olarak hepimizin edinmesi gereken beceriler. Bu nedenle önceliğim bunları çocuklara kavratabilmek. Ama bu yine tek başıma yapabileceğim bir şey. Burada da yine ailelerin desteği devreye giriyor. Evde kitap okunmayan bir çocuğa kitap sevgisi aşılamak çok zor. Rol model olarak önce bizler bunları yapacağız ki çocuklarımız da bu becerileri görerek kavrayabilsinler.
- İlkokul öğretmeni unutulmaz tek öğretmendir, bu size kendinizi nasıl hissettiriyor, yolda yürürken ben özelim diye düşündürdüğü oluyor mu? Sizi ilk tanıdığımda mezun ettiğiniz öğrencilerinizi özlüyordunuz, bu çok tatlıydı.
Ben özelim diye düşündüğüm olmadı açıkçası hiç ama boyumu geçmiş öğrencilerimi gördüğümde hissettiğim gurur paha biçilemez. 4 yılın sonu gelip çocuklarımla ayrıldığımızda sonrasında büyüyüp bana whatsapp veya sosyal medyadan mesaj attıklarında içimde hep bir heyecan duyuyorum. Hatta daha yeni bir öğrencim eski gönderilerimden birine ‘öğretmenim çok güzel günlerdi’ yazdığında kendi kendime demek ki bir şeyleri doğru yapmışım kalplerinde yer etmişim diye o heyecanı tekrar duydum.
DİDEM KARAMAN ŞİMŞEK KİMDİR?
Projeler
05/2022 – 07/2022 Öğretmen Ağı Değişim Elçileri Yaz Buluşması
Yaz buluşması için program akışı ekibinde yer aldım. Buluşmayı birçok paydaş ve içeriklerle 3-4-5/07/2022 tarihinde İstanbul Özyeğin Üniversitesinde gerçekleştirdik.
10/2021 - 05/2022 Ağaçların Diliyle Kentim ÇEKÜL Vakfı işbirliği ile yürütülen ekoloji projesi
05/2021 - 03/2022 Dijital Çözümler Topluluğu Öğretmen Ağı Değişim Elçileri olarak kurduğumuz toplulukta öğretmenlere dijitalde uygulayabilecekleri çözümler üreterek dijital ortamda içeriklerimiz yayınlandı.
09/2021 - 12/2021 Sıfır Atık Projesi TEMA Vakfı işbirliği ile yürütülen ekoloji projesi
01/2021 – 05/2021 Kırmızıda Dur De! TOG Vakfı ile yürütülen çocuk hakları projesi
10/2017 - 06/2018 Yavru TEMA, Tema Vakfı işbirliği ile öğrencilerimle Yavru TEMA projesine katılım sağladık
05/2014 – 04/2015 Serbest Yazarlık Minval YayınlarıGönüllü yazarlarla beraber Otizm Vakfı yararına ‘BİZ VARIZ’ kitabı çıkarıldı
04/2013 - 05/2013 Proje Çalışması Dokuz Eylül Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı Bilim Şenliği, İzmir
Fen Bilgisi ve Teknoloji dersi katı-sıvı ve gazlar hakkında metaryal geliştirme ve tanıtma
Seminer ve Eğitimler
07/2022 eTwinning Yaz Okulu Eğitim 3.0
03/2022 ETZ AkademiEğitim Teknolojileri Zirvesi
07/2021 Neo Skala Sunum Becerileri Eğitimi
06/2021 Global Al Hub Yapay Zekaya Giriş Eğitimi
03/2021 Disleksi ve Hiperaktivite Derneği Dislekside Eğiticiler İçin Anlayarak Hızlı Okuma Teknikleri
02/2021 Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Çevrimiçi Çocuk Gelişimi Eğitim Zirvesi Semineri
02/2021 Tohum Otizm Vakfı Edebiyatla Otizme Farkındalık Kazandırmak
01/2021 Kocaeli İl Milli Eğitim MüdürlüğüYaratıcı Problem Çözme Atölyesi
12/2020 STEM Öğretmen Enstitüleri STEM Eğitim Zirvesi
02/2020 Z Generation in Digital Classrooms, İzmir STEM Çalıştayı
06/2019 Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV), İzmir 16. Yaratıcı ve Yenilikçi Öğretmen Semineri
04/2014 Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV), İzmir 11. Yaratıcı ve Yenilikçi Öğretmen Semineri
05/2012 Kariyerim Akademi Eğitim Kurumu, İzmir Beden Dili, Hitabet Sanatı, Diksiyon, Etkili İletişim Eğitimleri
Sertifikalar
08/2022 ODTÜ Bilge İş Teknoloji ile Öğretim (e-Teach)
12/2021 Mor Sertifika (Toplumsal Cinsiyet Eğitimi) Sabancı Üniversitesi
01/2021 STEM Eğitmen Eğitimi Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
11/2020 Zeka Oyunları Öğreticiliği Tüm Akıl ve Zeka Oyunları Federasyonu
07/2020 Değerler Eğitimi ve STEM eTwininnig Mesleki Gelişim Programı
07/2020 Yaratıcı Yazarlık Eğitimi İstanbul İşletme Enstitüsü
07/2020 Eğitimcinin Eğitimi İstanbul İşletme Enstitüsü
12/2019 Oyun ve Masal Terapisi, İzmir Yenipazar Sürekli Eğitim Merkezi
12/2019 Disleksi Eğitmen Eğitimi, İzmir Yenipazar Sürekli Eğitim Merkezi
05/2019 Drama Eğitim, İzmir Konak Halk Eğitim Merkezi
08/2015 Rheinland Privatschule, Essen/Almanya Almanca C1 Sertifikası (Not ortalaması: %85,20)
05/2012 Kariyerim Akademi Eğitim Kurumu, İzmir
· Beden Dili Sertifikası
· Hitabet Sanatı Sertifikası
· Diksiyon Sertifikası
· Etkili İletişim Sertifikası
26.09.1991 yılında Almanya’nın Neumünster şehrinde doğdum. Lise sonunda kadarki eğitimimi Denizli’de tamamladıktan sonra 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü kazanarak İzmir’e taşındım. 4 yıllık üniversite eğitimi sonrasında Almanya’ya giderek hem mesleki olarak hem de dil eğitimi için iki sene boyunca çeşitli kurumlarda eğitim aldım. Sonrasında tekrar İzmir’e yerleşerek sınıf öğretmenliği mesleğimi yapmaya başladım. Bu süreçte aynı zamanda Öğretmen Ağı Değişim Elçiliği, Öğrenme Tasarımları Gönüllüsü, TEMA Gönüllüsü olarak da çeşitli alanlarda faydalı olmaya çalışıyorum. (Jülide Şehitoğlu)