Hande Turan- Ege'ye Bakış/ TMMOB İzmir Mimarlık Merkezi'nde düzenlenen toplantıya, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Aydemir, İzmir tabip odası Başkanı Lütfi Çamlı, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, CHP İzmir İl yöneticileri, CHP Buca İlçe Başkanı Hacer Taş, CHP eski dönem milletvekili Musa Çam ve çok sayıda oda üyesi katıldı.
SORUMLULUK ZİNCİRİ 3-5 MÜTAHHİTTEN Mİ İBARET?Binaların yıkılmasının sorumlulularının sadece müteahhitler olmadığını ifade eden DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, depremin can ve mal kaybının arttığı felakete dönüşmesini ranta dayalı imar affı gibi kaçak yapıları olağan haline getiren kararların olduğu aktardı. Sarı, “30 ekim 2020 günü 6,9 şiddetinde olan depremde bayraklıda 17 apartman yıkıldı. 115 yurttaşımıza mezar oldu. Adliye ve sağlık kurumları okullar başta olmak üzere kullanılmaz duruma geldi. Acımız büyük. Yakınlarını kaybeden yurttaşların acılarını paylaşıyoruz. Bu depremin sonuçla bir kez daha deprem değil bina öldürür gerçeğini gözler önüne serdi. Soruyoruz: 115 kişinin hayatını çalan, on binlerce yurttaşı sokakta yaşamaya iten sorumluluk zinciri 3-5 müteahhitten mi ibarettir? Bu ölümcül hırsızlığa göz yuman, binaların temel kamusal denetimlerini gerçekleştirmeyenler neden yargılanmıyor? Ülkemizin acil ve yaşamsal sorunu olan depremlerden kaynaklanan tahribatların üstü kolayca örtülemez” dedi.ENGELLENEN İZMİR HALKININ DAYANIŞMASIDIRPlanlı ve geniş caddelerin, parkların bulunduğu deprem alanında plansızlık ve koordinasyonsuzluk olduğunu ifade eden Sarı, “Arama kurtarma ekipleri can kurtarma derdinde iken, kendilerini göstermeye çalışan bakanları gördük enkaz üzerinde. Çadırların kurulması, yardımların toplanması ve ulaştırılması noktasında da iktidar partizanlıkta sınır tanımadı. Yerel yönetimleri, meslek örgütlerini süreçten dışlamaya çalıştı. İktidar yanlısı her türlü oluşum her türlü serbestlik içinde hareket ederken halkın yardımlarını depremzedelere ulaştırmaya çalışan, sadece maddi olarak değil ruhsal olarak da depremden zarar görenlere moral destek sunmaya çalışanlar çadır alanlarından çıkarıldı. Engellenmek istenen İzmir halkının dayanışmasıdır. Bundan sonra da İzmir halkının dayanışma konusunda sergilediği örnek tutumun sürmesi için İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri elinden geleni yapacaktır” dedi.
İZOLASYONDA OLAN VATANDAŞLAR EVSİZ KALDISözlerine yakınlarına kaybedenlere başsağlığı dileyerek başkayan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, pandemi sürecine denk gelen depremin İzmir'de vaka sayılarını arttırdığını vurguladı. Toplumsal hareketliliği yavaşlatacak ve bulaşı azaltacak radikal önlemlerin alınması gerektiğin konusunda yetkililere çağrıda bulunan Çamlı, “Bu deprem aynı zaman pandemin giderek yaygınlaştığı bir süreçte ortaya çıktı. Gerek kurtama çalışmalarında gerek barınma yerlerine yerleşmedeki ilk zamanlarda kontrolsüz ortamlar oluştu. Hijyen şartları açısından olumsuz görüntüleri kaygıyla izledik. İzmir Tabip Odası hep alandaydı, halen geçiçi barınma merkezlerini gözlemlemekte ve rapor hazırlmaktadır. Bu konuda uyarılarımız da oldu. Özellikle geçiçi barınma yerlerinin girişilerinde HES kontrolünün yapılması ve kontrolün sağlanaması yönündeydi. Bu arada evlerinde izolasyonda olan vatandaşlardan da evlerini terk etmek zorunda kalanlar oldu. Bu vatandaşların tespit edilenlerini yurtlara transferlerini gerçekleştirdik. Bu alanda hizmet veren çalışanların düzenli testlerinin yapılması çok önemli. Şuan geçici barınma yerlerinde yaşayan vatadanaşların aciliyetle konut tipi barınmaya geçmesi gerekiyor. Gerek yurtlar gerekse kamunun tesisleri kullanılabilir” dedi.İZMİR'DE 100 KİŞİDEN 25'İ POZİTİFİzmir'de her 100 kişiden 25'inin pozitif çıktığını açıklayan Çamlı, “Yaklaşan kış şartlarında depremzedelerimizi daha uygun yerlere geçirmemiz lazım. Mevcut geçiçi barınma merkezlerinde gördüğümüz yanlışları iletiyoruz. Burada çadırlar arasında mesafe az, yer yer soba vb ısınma araçlarının kullanıldığı bunların yangın ve zehirlenme tehlikesi oluşturabileceği konusunda uyarılarda da bulunduk. Ancak sahada görev yapmak, katkı sunmak ve gözlemlerimizi ekiplerle paylaşmak için çabamıza karşı iş birliği talebimiz karşılık bulmadı. Dün itibariyle bu alanları terketmemiz konusunda uyarı geldi. İzmir Tabip Ddası toplum sağlığını korumak adına alanda olmaya devam edecektir. Bu gördüğümüz yanlışları söylemeye devam edeceğiz. Pandeminin artması duruma karşı vatandaşlarımızı uyarıyorum. Geldiğimiz nokta itibariyle her 100 kişiden 25'i pozitif çıkmakta. Sadece eğlence merkezlerinin kapanma saaatlerinin 24.00'dan 22.00'a çekilmesi yeterli değil. Toplumsal hareketliliği yavaşlatacak ve bulaşı azaltacak radikal önlemlerin alınması gerektiğini buradan yetkililere duyuruyorum” dedi.Sözlerine dayanışma vurgusu yaparak son veren Sarı, Ak Parti'yi deprem vergileri konusunda eleştirdi. Sarı, “Hükümet İzmir'den deprem için toplanan vergilerin sadece yüzde 12 sini İzmir'e geri göndermiştir. İzmir Büyükşehir'in İller Bankası'ndan hisselerini kesmiştir. Bu yaşadığımız afete rağmen İzmir'i afet bölgesi ilan etmemiştir. AK Parti iki şeyden korkuyor. Biri dayanışma diğeri ise sokak. Biz İzmir'deki yaraları sarmak için dayanışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
SORUMLULUK ZİNCİRİ 3-5 MÜTAHHİTTEN Mİ İBARET?Binaların yıkılmasının sorumlulularının sadece müteahhitler olmadığını ifade eden DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, depremin can ve mal kaybının arttığı felakete dönüşmesini ranta dayalı imar affı gibi kaçak yapıları olağan haline getiren kararların olduğu aktardı. Sarı, “30 ekim 2020 günü 6,9 şiddetinde olan depremde bayraklıda 17 apartman yıkıldı. 115 yurttaşımıza mezar oldu. Adliye ve sağlık kurumları okullar başta olmak üzere kullanılmaz duruma geldi. Acımız büyük. Yakınlarını kaybeden yurttaşların acılarını paylaşıyoruz. Bu depremin sonuçla bir kez daha deprem değil bina öldürür gerçeğini gözler önüne serdi. Soruyoruz: 115 kişinin hayatını çalan, on binlerce yurttaşı sokakta yaşamaya iten sorumluluk zinciri 3-5 müteahhitten mi ibarettir? Bu ölümcül hırsızlığa göz yuman, binaların temel kamusal denetimlerini gerçekleştirmeyenler neden yargılanmıyor? Ülkemizin acil ve yaşamsal sorunu olan depremlerden kaynaklanan tahribatların üstü kolayca örtülemez” dedi.ENGELLENEN İZMİR HALKININ DAYANIŞMASIDIRPlanlı ve geniş caddelerin, parkların bulunduğu deprem alanında plansızlık ve koordinasyonsuzluk olduğunu ifade eden Sarı, “Arama kurtarma ekipleri can kurtarma derdinde iken, kendilerini göstermeye çalışan bakanları gördük enkaz üzerinde. Çadırların kurulması, yardımların toplanması ve ulaştırılması noktasında da iktidar partizanlıkta sınır tanımadı. Yerel yönetimleri, meslek örgütlerini süreçten dışlamaya çalıştı. İktidar yanlısı her türlü oluşum her türlü serbestlik içinde hareket ederken halkın yardımlarını depremzedelere ulaştırmaya çalışan, sadece maddi olarak değil ruhsal olarak da depremden zarar görenlere moral destek sunmaya çalışanlar çadır alanlarından çıkarıldı. Engellenmek istenen İzmir halkının dayanışmasıdır. Bundan sonra da İzmir halkının dayanışma konusunda sergilediği örnek tutumun sürmesi için İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri elinden geleni yapacaktır” dedi.
İZOLASYONDA OLAN VATANDAŞLAR EVSİZ KALDISözlerine yakınlarına kaybedenlere başsağlığı dileyerek başkayan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, pandemi sürecine denk gelen depremin İzmir'de vaka sayılarını arttırdığını vurguladı. Toplumsal hareketliliği yavaşlatacak ve bulaşı azaltacak radikal önlemlerin alınması gerektiğin konusunda yetkililere çağrıda bulunan Çamlı, “Bu deprem aynı zaman pandemin giderek yaygınlaştığı bir süreçte ortaya çıktı. Gerek kurtama çalışmalarında gerek barınma yerlerine yerleşmedeki ilk zamanlarda kontrolsüz ortamlar oluştu. Hijyen şartları açısından olumsuz görüntüleri kaygıyla izledik. İzmir Tabip Odası hep alandaydı, halen geçiçi barınma merkezlerini gözlemlemekte ve rapor hazırlmaktadır. Bu konuda uyarılarımız da oldu. Özellikle geçiçi barınma yerlerinin girişilerinde HES kontrolünün yapılması ve kontrolün sağlanaması yönündeydi. Bu arada evlerinde izolasyonda olan vatandaşlardan da evlerini terk etmek zorunda kalanlar oldu. Bu vatandaşların tespit edilenlerini yurtlara transferlerini gerçekleştirdik. Bu alanda hizmet veren çalışanların düzenli testlerinin yapılması çok önemli. Şuan geçici barınma yerlerinde yaşayan vatadanaşların aciliyetle konut tipi barınmaya geçmesi gerekiyor. Gerek yurtlar gerekse kamunun tesisleri kullanılabilir” dedi.İZMİR'DE 100 KİŞİDEN 25'İ POZİTİFİzmir'de her 100 kişiden 25'inin pozitif çıktığını açıklayan Çamlı, “Yaklaşan kış şartlarında depremzedelerimizi daha uygun yerlere geçirmemiz lazım. Mevcut geçiçi barınma merkezlerinde gördüğümüz yanlışları iletiyoruz. Burada çadırlar arasında mesafe az, yer yer soba vb ısınma araçlarının kullanıldığı bunların yangın ve zehirlenme tehlikesi oluşturabileceği konusunda uyarılarda da bulunduk. Ancak sahada görev yapmak, katkı sunmak ve gözlemlerimizi ekiplerle paylaşmak için çabamıza karşı iş birliği talebimiz karşılık bulmadı. Dün itibariyle bu alanları terketmemiz konusunda uyarı geldi. İzmir Tabip Ddası toplum sağlığını korumak adına alanda olmaya devam edecektir. Bu gördüğümüz yanlışları söylemeye devam edeceğiz. Pandeminin artması duruma karşı vatandaşlarımızı uyarıyorum. Geldiğimiz nokta itibariyle her 100 kişiden 25'i pozitif çıkmakta. Sadece eğlence merkezlerinin kapanma saaatlerinin 24.00'dan 22.00'a çekilmesi yeterli değil. Toplumsal hareketliliği yavaşlatacak ve bulaşı azaltacak radikal önlemlerin alınması gerektiğini buradan yetkililere duyuruyorum” dedi.Sözlerine dayanışma vurgusu yaparak son veren Sarı, Ak Parti'yi deprem vergileri konusunda eleştirdi. Sarı, “Hükümet İzmir'den deprem için toplanan vergilerin sadece yüzde 12 sini İzmir'e geri göndermiştir. İzmir Büyükşehir'in İller Bankası'ndan hisselerini kesmiştir. Bu yaşadığımız afete rağmen İzmir'i afet bölgesi ilan etmemiştir. AK Parti iki şeyden korkuyor. Biri dayanışma diğeri ise sokak. Biz İzmir'deki yaraları sarmak için dayanışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.