Hande Turan-Ege'ye Bakış/ İzmir Büyükşehir Belediyesi, deprem sonrası kentte yaşamı normale döndürme çalışmalarını sürdürürken, Fuar İzmir’in ev sahipliği yaptığı İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması'nın ilk oturumu bugün tamamlandı.Türkiye’nin deprem ve afetler konusunda önde gelen isimleri söz aldığı buluşmanın birinci günü bilim insanlarının görüş ve önerileri dinlendi.Toplantının ilk gününde deprem, yer bilimleri, yapı, imar ve şehirleşme konusunda çok sayıda yetkin isim ve bilim insanının görüş ve önerileri dinlenecek. İkinci gün ise katılımcılar ile yuvarlak masa toplantıları düzenlenecek, sorunlar, çözüm önerileri ve geleceğe yönelik projeler değerlendirilecek.İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. A.M. Celal ŞENGÖR canlı bağlantıyla katıldığı toplantıda İzmir'in depremi neden daha yüksek hissettiğini anlattı. Şengör, İzmir depremi aslında 8 şiddetinde hissetti, İzmir’in talihsizliği son derece faal tektonik ortamda yer almasıdır.” dedi.Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ise deprem riskinin konut binalarında çok yüksek olduğuna değinerek, “Bu deprem tüm İzmir için bir test yaptı. 5 kattan yüksek ve 2000 yılından önce yapılmış tüm binalar yüksek riskli binalardır” diye konuştu.“KÖTÜ YAPILMIŞ BİNALAR ÇOK ZARAR GÖRÜR”İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. A.M. Celal Şengör ise İzmir’deki depremin aslında 8 şiddetinde hissedildiğini vurgulayarak “Böyle bir depremde iyi yapılmış binalar az, kötü yapılmış binalar çok zarar görür. Zarar gören binalar, deprem gerçeği düşünülmeden yapılmış binalardır. İzmir’in talihsizliği son derece faal tektonik ortamda yer almasıdır. Bundan sonraki iş artık inşaat mühendisleriyle, deprem mühendisleriyle konuşmaktır. İzmir’in doğru yapılmış 1/5000 jeolojik haritası var mı bunların araştırılması gerekir?” dedi.
“KAYNAKLARIMIZI BELİRLEMEMİZ GEREK”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ise deprem riskinin konut binalarında çok yüksek olduğuna değinerek “Bu binalar vahşi bir pazar ortamında üretilmiş binalardır. Öncelikli olarak buralara eğilmemiz gerekiyor. Kahramanca afet yönetimi yaparak bir yere varamayız. Bu bir kaynak meselesi. Konut yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmek muazzam bir kaynak gerektiriyor. Bunun için kaynaklarımızı belirlememiz gerekiyor. Hükümet desteği olmadan uluslararası finans bulunabiliyor mu? Risklerimiz neler, onları belirlememiz lazım. Bir sonraki depremde bina yıkılmasın istiyorsak, yıkılma riski çok yüksek binaları belirlememiz önemli. Bunlar patlamaya hazır birer bomba gibiler. Bu deprem tüm İzmir için bir test yaptı. 5 kattan yüksek ve 2000 yılından önce yapılmış tüm binalar yüksek riskli binalardır” dedi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, “30 Ekim2020 Ege Denizi Depremi ve Bölgenin Sismolojik Özellikleri” konulu sunumunda depremin büyüklüğünün değişmediğini ancak ve ancak depreme bölgesinde alınacak önlemlere göre büyüklüğünün değişebileceğini söyledi.DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ DEĞİŞMEZ ŞİDDETİ DEĞİŞİR
Ege Denizi Depremi ve Bölgenin Sismolojik Özellikleri konusunda sunum yapan Kandilli Rasathanesi'nden Dr. Doğan Kalafat, Ege Denizi bölgesinin fayların yoğunlukta bulunduğu aktif bir alan olduğunu ifade etti. Kalafat, “Uluslararası sismoloji projelerde bölgenin ve ülkemizde birçok büyük deprem üretecek sismik kaynak olduğunu gösteriyor. Batı Anadolu’da 1899’dan 1970’li yıllara kadar büyüklüğü 6‘nın üzerinde olan 10 tane büyük deprem oluyor. 71 yıl içerisinde 17 deprem olmuş. Bu, bölgede her 4 yılda bir 6 üzeri deprem olmuş demektir. Yani bu bölge deprem aktivitesi bakımından önemli bir bölge. Bunun bilincinde olmalıyız. Yakın tarihe baktığımızda bölgemizdeki en önemli deprem Sisam’da. Bunu Ege Denizi olarak değerlendirebiliriz. Biz bugün sismolojik açıdan Ege Denizi depremini İzmir depremi olarak değerlendiremeyiz. Ama nüfus yoğunluğu ve yapı tarzı nedeniyle Sisam daha az etkilenmiştir ve İzmir daha çok etkilendiği için depremi olarak nitelendirilmiştir. Bu deprem 6.8 büyüklüğünde. Depremle ilgili farklı veriler vardı. Depremin büyüklüğü değişmez. Şiddet, toplumların deprem bölgesinde alacağı önlemlere göre değişir. Depremin iki kimlik kullanımı var. Biri büyüklük ki o da değişmez. Biz deprem öncesi bilinçli, bir toplum yaratır, zemin koşullarına göre tasarlanan depreme dayanıklı binalar inşa edersek depremin şiddeti 4’ü geçmez. Ama bizde zarar çok olduğu için şiddet de yükseliyor” dedi.
“DEPREMİN ŞİDDETİ 7’DİR”
Ege Denizi’nde bulunan Sisam Adası taraflarında olan depremlerin İzmir’i de etkilediğini belirten Kalafat, Batı Anadolu’da tetiklenmiş depremlerin görüldüğünü söyledi. Kalafat, “Bu depremler ağırlıklı olarak stres düzensizliği, yüksek ısı patlaması ve basınç gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Yaşadığımız 6.9 büyüklüğündeki deprem küçük bir deprem değildi. Bu depremin şiddeti dar alanda 8’dir. Genelde 7’dir. Artçı depremler 10 gün sonra istenilen şekilde yani 3 bin 500 civarındadır. Bundan sonraki süreçte artçı depremler son derece azaltacaktır. Hem sıklıkları hem büyükleri azalacaktır. Ama ağırlıklı olarak artçı şiddet ve yoğunluğu bitmiş değildir” ifadelerini kullandı
“KAYNAKLARIMIZI BELİRLEMEMİZ GEREK”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ise deprem riskinin konut binalarında çok yüksek olduğuna değinerek “Bu binalar vahşi bir pazar ortamında üretilmiş binalardır. Öncelikli olarak buralara eğilmemiz gerekiyor. Kahramanca afet yönetimi yaparak bir yere varamayız. Bu bir kaynak meselesi. Konut yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmek muazzam bir kaynak gerektiriyor. Bunun için kaynaklarımızı belirlememiz gerekiyor. Hükümet desteği olmadan uluslararası finans bulunabiliyor mu? Risklerimiz neler, onları belirlememiz lazım. Bir sonraki depremde bina yıkılmasın istiyorsak, yıkılma riski çok yüksek binaları belirlememiz önemli. Bunlar patlamaya hazır birer bomba gibiler. Bu deprem tüm İzmir için bir test yaptı. 5 kattan yüksek ve 2000 yılından önce yapılmış tüm binalar yüksek riskli binalardır” dedi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, “30 Ekim2020 Ege Denizi Depremi ve Bölgenin Sismolojik Özellikleri” konulu sunumunda depremin büyüklüğünün değişmediğini ancak ve ancak depreme bölgesinde alınacak önlemlere göre büyüklüğünün değişebileceğini söyledi.DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ DEĞİŞMEZ ŞİDDETİ DEĞİŞİR
Ege Denizi Depremi ve Bölgenin Sismolojik Özellikleri konusunda sunum yapan Kandilli Rasathanesi'nden Dr. Doğan Kalafat, Ege Denizi bölgesinin fayların yoğunlukta bulunduğu aktif bir alan olduğunu ifade etti. Kalafat, “Uluslararası sismoloji projelerde bölgenin ve ülkemizde birçok büyük deprem üretecek sismik kaynak olduğunu gösteriyor. Batı Anadolu’da 1899’dan 1970’li yıllara kadar büyüklüğü 6‘nın üzerinde olan 10 tane büyük deprem oluyor. 71 yıl içerisinde 17 deprem olmuş. Bu, bölgede her 4 yılda bir 6 üzeri deprem olmuş demektir. Yani bu bölge deprem aktivitesi bakımından önemli bir bölge. Bunun bilincinde olmalıyız. Yakın tarihe baktığımızda bölgemizdeki en önemli deprem Sisam’da. Bunu Ege Denizi olarak değerlendirebiliriz. Biz bugün sismolojik açıdan Ege Denizi depremini İzmir depremi olarak değerlendiremeyiz. Ama nüfus yoğunluğu ve yapı tarzı nedeniyle Sisam daha az etkilenmiştir ve İzmir daha çok etkilendiği için depremi olarak nitelendirilmiştir. Bu deprem 6.8 büyüklüğünde. Depremle ilgili farklı veriler vardı. Depremin büyüklüğü değişmez. Şiddet, toplumların deprem bölgesinde alacağı önlemlere göre değişir. Depremin iki kimlik kullanımı var. Biri büyüklük ki o da değişmez. Biz deprem öncesi bilinçli, bir toplum yaratır, zemin koşullarına göre tasarlanan depreme dayanıklı binalar inşa edersek depremin şiddeti 4’ü geçmez. Ama bizde zarar çok olduğu için şiddet de yükseliyor” dedi.
“DEPREMİN ŞİDDETİ 7’DİR”
Ege Denizi’nde bulunan Sisam Adası taraflarında olan depremlerin İzmir’i de etkilediğini belirten Kalafat, Batı Anadolu’da tetiklenmiş depremlerin görüldüğünü söyledi. Kalafat, “Bu depremler ağırlıklı olarak stres düzensizliği, yüksek ısı patlaması ve basınç gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Yaşadığımız 6.9 büyüklüğündeki deprem küçük bir deprem değildi. Bu depremin şiddeti dar alanda 8’dir. Genelde 7’dir. Artçı depremler 10 gün sonra istenilen şekilde yani 3 bin 500 civarındadır. Bundan sonraki süreçte artçı depremler son derece azaltacaktır. Hem sıklıkları hem büyükleri azalacaktır. Ama ağırlıklı olarak artçı şiddet ve yoğunluğu bitmiş değildir” ifadelerini kullandı