ÖMER FARUK ALTIN/EGE’YE BAKIŞ - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda “Her Çocuğun Hakkı: Şiddet, İhmal ve İstismardan Korunma” başlıklı bir panel düzenledi.
Panelin açılış konuşmasını; CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Gölge Milli Eğitim Bakanı Suat Özçağdaş, CHP Gölge Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Aylin Nazlıaka gerçekleştirdi.
"ÇOCUKLAR HAYATA HEP GETİREN BAŞLIYOR"CHP Gölge Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Aylin Nazlıaka, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:“Türkiye'deki birçok çocuk, gelişim sürecindeki diğer çocuklara kıyasla hayata daha geriden başlıyor. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. İşte o yüzden bu atamızın kurduğu Cumhuriyet'te her çocuk dünyaya eşit olarak gelir. Ama günümüzde ne yazık ki yoksul hanelerde dünyaya gelen çocuklarımıza yoksulluk eli değdiğinden bir yara kalıyor. Yüksel Taşkın'ın ifadesiyle bir türlü yoksulluk çemberini kırıp hayatlarını daha yüksek bir standartta yükseltemiyorlar. Çünkü sağlıklı gıdaya erişemiyorlar. Çünkü eğitim ve fırsat eşitliğine sahip olmuyorlar. Çünkü kamu sağlık kaynaklarına erişemiyorlar. Yani o çocuklar hayata hep geriden başlıyor ve geride kalmaya devam ediyorlar. Oysa ki Cumhuriyet’i çekirdekten kurduğumuz dönemleri hatırlayalım. O zaman adalet vardı, eşitlik vardı. Fırsat eşitliği vardı. O sayede bir çobanın oğlu cumhurbaşkanı olabilmişti. O sayede bir memur bürokratının kızı bürokraside en üst kademeye erişmişti. Ama bugün bu mümkün mü? Değil. Bunları da birlikte sağlamalıyız. Biliyoruz ki eşitsizlik giderek derinleşiyor. Şunu vurgulamak istiyorum: Türkiye bugün kadınlar ve çocuklar açısından son derece güvensiz bir ülke. Aslında genel olarak güvenlik tehdidi altındayız, ama özellikle kadınlar ve çocuklar bundan en fazla zarar gören, güvenlik yoksunu. Nasıl olmasın? İstanbul Sözleşmesi ki bizim can simidimiz ve teminatımız olan Medeni Kanun için konulan bir çatı sözleşmeydi, parçalanıyor. Bir başka Adalet Bakanını düşünün; istismar uğrayan çocuklar için küçüğün rızasından bahsedebiliyor. Geçmişte olan bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanını düşünün; ailelere çocuklarınıza çığlık atmayı öğretebiliyor. Yani devlet olarak çocuklardaki koruma sorumluluğunu almak yerine ailelere sorumluluk yüklüyor. İşte böyle bir düzen içerisinde yaşıyoruz."BU AYIBI ÖRTMEK İÇİN KENDİLERİNİ KUTLADILAR"Dört artı dört artı dört sistemiyle hem çocuk işçiliğinin hem de erken yaşta ve zorla evliliklerin önünü açtılar. Gene AKP döneminde çocuk istismarının adeta aklanması için istismarcıları aklayan bir kanun teklifini usul usul önümüze getiriyorlar. Allah’tan bu ülkede kadın hareketi çok güçlü. Bu ülkede muhalefet çok güçlü. Her seferinde onları geri püskürtüyoruz. Ama biliyoruz ki o hep onların masalarında duruyor. Yani istismara uğrayan çocuk bir de o istismar eden kişiyle evlendirilecek. Böylelikle o istismarcı aklanacak, öyle mi? Bu çocuğun hayatını cehenneme çevirmeye hiç kimsenin hakkı yok değerli arkadaşlar. Ve bu ülkede biz nasıl bu noktaya geldiklerini düşündüğümüzde, Karaman’da 45 evladımız istismara uğradığında, bu ülkenin bakanına 'Bir defadan meşgul çıkmaz' dedik. Nasıl diyebildik? Ve sonra onu ilgilendiren gençler soru reddedilince, o partinin milletvekilleri, açıkça söyleyeyim, AKP’nin milletvekilleri sıraya girip 'Büyük bir başarı elde edilmiştir' ve bu bakanı tebrik ettiler. Sanırsınız ki bakan birisinin hayatına dokunmuş. Bir ayıbı örtmek için kendilerini kutladılar. Biz bu günlere nasıl geldik? Biz bu günlerin basın üzerindeki baskısının olduğu bir iktidar sayesinde geldik"2016 YILINDA İSTİSMAR CEZALARINI DÜZENLEMEYE GİDİLDİ""Buna göre, nişanlı çocukların ortaokula kayıt olma kıstasını kaldırdılar. Bir süre sonra, evli çocukların da ortaokula kayıt olma kıstasını kaldırdılar. Yani ortaokul çağındayken, çocukların nişanlanması, evlenmesi meşrulaştırıldı. Sanki doğal bir şeymiş hâline getirdiler. Erken yaşta ve zorla evlilikleri işte böyle desteklediler. 2013 yılında MEB’de bir değişiklik yaptılar ve tarikatlara, cemaatlere ücretsiz öğrenci pansiyonu açma izni verdiler. 2015’te ise resmî nikâh olmaksızın dinî nikâh kıyılmasının cezasını kaldırdılar. Zaten iki yıl sonra da yani 2017 yılında da müftülere nikâh yetkisi verdiler. 2016 da çok önemli bir yıldır. Ensar Vakfı’nın 45 çocuğumuzun ne yazık ki istismara uğradığı bir gerçeğiyle karşılaşmıştık. Ve işte o 'küçüğün rızası', 'bir defadan bir şey olmaz' gibi cümleler o dönemde sarf edildi. Ve çok vakit kaybetmeden aynı yıl 2016 yılında istismar cezalarını düzenlemeye gidildi. Buna göre çocuğun rıza yaşı 15’ten 12’ye indirildi. Şu gördüğünüzde 11 yargı paketi var"ÇOCUKLARI NASIL ÇUKURA İTTİKLERİNİN EN TEMEL GÖSTERGESİDİR"“İlk kez İstanbul Sözleşmesi’ni feshettiler. Ayrıca dördüncü yargı paketini çıkardılar. Dördüncü yargı paketine göre istismara uğrayan çocuğun mutlaka bir delil getirmesini istediler. Görsel bir delil olabilir, bir video olabilir. Hatırlayacaksınız, belki bir çocuğumuz istismara uğradı. Delil mi toplayayım diye arkadaşını yanına alıp bunu istismar eden kişiyle buluştu. Bu sebeple iki çocuk birden istismara uğradılar. Yani, çocukların nasıl bir çukura ittiklerinin en temel göstergesidir aslında dördüncü yargı paketinde yaptıkları bu düzenleme. Şimdi sırada ne var? Yine izin vermeyeceğiz. Ama, 2007 yılında imzalanan, Türkiye’nin 2010 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçen, 2011 yılında uygulamaya koyduğu Lanzarote Sözleşmesi var. Yani, Avrupa Konseyi’nin çocukların cinsel istismara ve sömürüye karşı korunması sözleşmesi. Ve bunu da aslında feshedelim diye birtakım tarikatlar, cemaatler tam tam çalıyorlar. İşte o tarikatların, cemaatlerin de yol açanları ilk seçimlerde göndermek durumundayız"BU SORUNA SADECE CEZALARI ARTTIRAN BİR BAKIŞ AÇISIYLA YAKLAŞMIYORUZ"“Meseleye nasıl yaklaştığımızdan bahsettim. Az önce yerelde belediye başkanımız yerelde ne kadar güzel uygulamalar yaptıklarını söyledi. Aslında bunları ülke politikasına dönüştürmek, hak temelinde yaklaşımla çocukları da karar alma sisteminin içerisine dâhil etmek ve tüm çocuklarımızın huzur içerisinde, güvenlik içerisinde yaşadığı bir Türkiye’yi inşa etmek gibi görevlerimiz var. Biliyoruz ki çocuğa yönelik istismar sadece bireysel hesapların sonucu ortaya çıkmaz. Eğitimsizlik, yoksulluk, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve erken yaşta zorla evlilikler, dijital denetimsizlik gibi bunu besleyen birçok unsur var. Bu soruna sadece cezaları artıran bir bakış açısıyla yaklaşmıyoruz. Biz bu soruna, önleyici, caydırıcı tedbirleri alıp çocukların temel haklarına sahip çıktığımız bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. İşte o yüzden diyoruz ki bu ülkede çocuklarımız rahat edecek. İktidara geldiğimizde bir Ulusal Çocuk Koruma Eylem Planı'nı uygulayacağız. Ve az önce bahsettiğim sorunlarla tek tek mücadele edeceğiz. Erken yaşta ve zorla evlilik diye bir şey olmayacak. Çünkü bu başlı başına çocuğa yönelik şiddettir, nokta. Bunun yanına bir başka cümle kurulamaz."




