ÖMER FARUK ALTIN/EGE’YE BAKIŞ-Bayraklı ve Bornova’da yapılan taramalar sonucunda yaklaşık 4 bin 100 yapının depreme dayanıklı olmadığı tespit edildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, bu binalarda performans testleri yapılacağını ve riskli yapıların tahliye edileceğini açıkladı. Bu kapsamda yaklaşık 40 bin kişinin tahliye edileceği öngörülüyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Bölümü Dr. Öğretim Üyesi İlker Kahraman, konuyla ilişkili olarak değerlendirmelerde bulundu.
“EN KISA ZAMANDA TAHLİYELERİN YAPILMASI ELZEMDİR”
Dr. Öğretim Üyesi İlker Kahraman, yapılması planlanan tahliyeye ilişkin, “6306 sayılı kanuna görede, riskli ilan edilen yapılar 60 gün içinde tahliye edilmelidir. Burada bahsi geçen süre de aynıdır. Depremin ne zaman olacağını ve ne kadar zarar vereceğini bilmediğimizden en kısa zamanda tahliyenin yapılması elzemdir. Unutulmamalıdır ki en önemli nokta vatandaşlarımızın yaşamalarının riske atılmamasıdır” dedi.
“BU HATALAR CİDDİ KAYIPLARLA SONUÇLANABİLMEKTEDİR”
Uygulamadaki eksiklikler ve bilgisizliklerden kaynaklı olarak çok ciddi kayıpların olduğunu ifade eden Kahraman, “Deprem sadece İzmir’in sorunu değildir. Aslında hem ülkemizde hem de yakın çevremizdeki farklı ülkelerde deprem tehlikesi vardır. Her bölge için yapı stokunu dönüştürmek oldukça zorlu bir süreçtir, ancak bu dönüşümün gerçekleşmesi, hemşerilerimizin bölgemizde sağlıklı ve mutlu şekilde yaşayabilmeleri için elzemdir. Bölgemizdeki depremlerin binlerce yıldır gerçekleştiğini biliyoruz. Yani depremle karşılaşmamız yeni değildir ve depreme yönelik önlemler yönetmeliklerimizle alınmıştır. Hâlihazırda yeni deprem yönetmeliği taslağımız da hazırdır. Ancak 1999 depreminden sonra zemine verilen önemin artmasıyla, yönetmeliklerde yapılan değişiklikler, hazır beton kullanımı ve yapı denetim şirketlerinin varlığı sayesinde sağlıklı ve güçlü yapıların elde edilmesinde ciddi adımlar atılmıştır. Ancak uygulamadaki eksiklikler, bilgisizlik ve kontrolsüzlük sebebiyle hatalar yapılabilmekte ve bu hatalar çok ciddi kayıplarla sonuçlanabilmektedir” diye konuştu.
“DAR SOKAKLARA AFET DURUMUNDA İTFAİYE VE AMBULANS GİRMESİ ÇOK ZORDUR”
Şehir planlamasının önemine değinen Kahraman, “Yapılacak ilk çalışma verinin elde edilmesidir. Şehrimizde mikro bölgeleme çalışmaları yaygınlaştırılmalı ve zeminle ilgili daha fazla bilgiye sahip olmamız sağlanmalıdır. Bunun yanında Alaybey, Hatay gibi bölgelerde var olan yerleşim alanları “kat sayılarının ve yoğunluğun arttırılması ile oluşturulmuş bölgelerdir. Bu bölgelerde dar sokaklara herhangi bir afet durumunda itfaiyenin ve de ambulansın girmesi çok zordur. Kent planlarının çağdaş yaklaşımlarla, yoğunluğu arttırmadan, yeşil alan ve sosyal donatı alanlarını arttırarak yapılması elzemdir. Bahsi geçen bu mahallelerin de ileride yapılacak planlarla ile daha geniş caddelere ve soakaklara sahip olması, yeşil alanların ve sosyal donatıların arttırılması gereklidir. Hala 1/25000 planları onaylanmamış semtlerimiz vardır. Bu planlarda gerekli yeşil alanlar ve sosyal donatı alanları oluşturulması gerekir ise kamulaştırma yolu ile satın almalar yapılıp çağdaş kentlerin ihtiyaç duyduğu yaklaşım uygulanmalıdır. Bu konuda yetişmiş çok değerli şehir ve bölge uzmanlarımız vardır. Tek eksik bu uzmanların özgürce ve bilimin ışığında işlerini yapmalarını sağlayacak siyasi erkin varlığıdır. Bu siyasi erk siyasi çıkarlar yerine halk sağlığını ve güvenliğini gözettiğinde, kullanıcılar kent rantına ortak olmak yerine sağlıklı kentlerin yaratılması yönünde oy kullandığı taktirde değişimin gerçekleşmemesi imkansızdır” ifadelerini kullandı.