Berivan Kaya/Ege'ye Bakış- Brezilya donanmasına ait Nae Sao Paulo isimli uçak gemisi Aliağa’da sökülmek üzere yola çıktı. İçerisinde yüksek miktarda asbest ve kanserojen madde içeren gemiye karşı İzmir halkı ayağa kalktı. Bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye Barolar Birliği Erinç Sağkan, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Korkmaz, KESK Eş Başkanı Şükran Kablan Yeşil, TTB Merkez Konsey Üyesi Prof. Dr. Nursel Şahin ve çok sayıda vatandaş katıldı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Sao Paulo gemisinin çöp kargosundan ibaret olduğuna dikkat çekerek, “Bu şehre hep beraber sahip çıkıyor olmanın gururunu yaşıyorum. Ölüm gemisi diyoruz, zehir gemisi ya da toksik gemisi diyoruz; ama bir küçük düzeltmeye ihtiyacımız var. Aslında gelen bir gemi falan değil, gemi olma özelliğini tamamen bitirmiş, bir kargo geliyor. Bu kargo zehir, çöp kargosu. Gelen binlerce tonluk bir çöp, binlerce tonluk bir zehir. Öncelikle bunu daha iyi anlamalıyız. Bu sabah 850 kardeşimizi İzmir’den Afyon’a yolcu ettik. Nereye gittiler? Mustafa Kemal Atatürk’ün ve ordumuzun yürüdüğü güzergahtan 9 Eylül’de İzmir’ varacak şekilde yürüyecekler. Çünkü bugün o büyük zaferin başladığı ilk gün. Geçmişte emperyalistler çizmeleriyle mazlum ülkeleri işgal ederlermiş şimdi tohumlarıyla, zehirleriyle, çöpleriyle işgal ediyorlar. İzmir emperyalizme geçit vermeyecek. Göreceksiniz geldikleri gibi gidecekler! Çünkü bu vatan bizim, bu vatanı bize emanet edenler kanlarıyla özgürlüğün demokrasinin cumhuriyetin bedelini özediler. Bir belediye başkanının asli görevi şehrini korumaktır. Nehirlerini denizlerini ağaçlarını korumaktır, ondan sonra vazife gelir. Ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak son nefesime kadar koruyacağım” dedi.
Aynı gemide değiliz!
DİSK Arzu Çerkezoğlu, Brezilya sendikalar konfederasyonu CUT’la birlikte ortak mücadele edeceklerini belirterek, “Bugün bu ülkenin aydınlık geleceğini temsil eden kurumlar olarak bir aradayız. Bugün emeğimizi, kentlerimizi, doğamızı, insana dair her şeyi değersizleştiren bu düzene ve zihniyete karşı buradayız. DİSK olarak dostlarımızla birlikte zehir gemisinin topraklarımıza, denizlerimize, İzmir’e, ülkemize girmesini engellemek ve dur demek için buradayız. Geçtiğimiz haftalarda Brezilyalı sınıf kardeşlerimizle ve dost örgütümüz Brezilya sendikalar konfederasyonu CUT’la birlikte DİSK olarak bir açıklama yaptık. İşçi sınıfı olarak bu zehir gemisine karşı ortak mücadele edeceğimizi duyurduk. Hükümetleri şeffaf bir biçimde denetimleri yapmaya ve uluslararası sözleşmelere uymaya çağırdık. Buraya doğru Sao Paulo gemisi yol alıyor. Bu gemi bugün dünyamızı, bütün birikimlerimizi, değerlerimizi piyasayı açan, her şeyi para olarak gören, sermayeye rant olarak sunan bu zihniyetin temsilcisidir. Bu gemi tüm dünyada her şeyi piyasaya açan ve artık iflas ettiği çok açık bir biçimde ortaya çıkmış olan Neoliberal kapitalizmin simgesidir. Bu gemi insanı, halkı, halkın sağlığını, doğayı, kentleri yok sayan bir zihniyetin temsilcisidir. Ülkemizde bu zihniyetin temsilcileri yıllardır iktidarda, rant uğruna sermayeye para kazandırmak uğruna işçi sağlığını, halkın sağlığını, kentlerimizi, doğamızı yok sayarak bu geminin gelişine izin veriyorlar. Hani diyorlar ya ‘aynı gemideyiz’ diye herkes bilsin, yıllardır bu ülkede emeğimizi değersizleştirenlerin, Türkiye’nin 4 bir yanından bütün doğamızı sermayeye peşkeş çekenlerin ve aynı zamanda bu ülkenin tüm değerlerini yok sayanların gemisinde biz hiçbir zaman olmadık, olmayacağız” ifadelerini kullandı.
Avrupa’nın çöplüğü Türkiye
KESK Eş Başkanı Şükran Kablan Yeşil, İktidarın talan politikası yürüttüğünü belirten açıklamasında, “20 yıldır biz bu ülkede bu iktidarın doğamızı talan etmesine tanıklık ediyoruz. Solduğumuz havayı gasp etmesine tanıklık ediyoruz. Bu iktidar doğası geleceği için yaşamı savunanların cezalarla karşısına çıkıyorlar. Bu iktidar kadın düşmanı politikalarla her gün 3 kadının bu ülkede katledilmesine suç ortaklığını yapıyor. Bu iktidar sermayeye peşkeş çektiği kaynaklarımızla, rant ile ekonomik krizi derinleştirerek, yoksul emekçilerin, işçilerin, asgari ücretlilerin aşını çalıyor. Bu emek düşmanı politikaları aynı şekilde soluyacağımız, yaşayacağımız var olacağımız doğamızı da sermayeye peşkeş çekerek bugün ülkeyi darp etmeye çalışıyor. Son 16 yılda Türkiye katı atık ithalatında Avrupa birincisi oldu. Bu ülkeyi çöplüğe çeviriyor. Bugünde aynı şeyi İzmir’de Aliağa’da ölüm gemisine yol açarak yapmaya çalışıyor. Bizim sözümüz kısa açık ve net bizim için tek tercih var. Çocuklarımızın ve bizlerin bu ülkedeki insanların bugünü ve yarını için var olan bütün seçecekler o gemi gidecek. Asla ve asla o geminin burada sökülmesine izin vermeyeceğiz. İzmir’den yükselen bu çığlığa ses vermek için buradayız. Burada olmaya o gemi gidene kadar devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.
Nükleer deneme ve radyoaktif madde vurgusu
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Korkmaz ise açıklamasında, “Biz ekolojiye doğaya insan zarar verecek her türlü projeye uygulamaya yönetmeliklere davalar açıyoruz. Bugün yine bir çevre felaketi olan halk sağlığı açısından tehdit eden bir uygulamaya karşı mahkemedeyiz. Yaşamımıza sahip çıkmak için İzmir halkı ve dost örgütler ile mücadele içindeyiz. 1 yıldır bir dizi açıklamalar yaptık, yetkilileri ve kamuoyunu uyarmaya çalıştık. Bizim sözlerimize kulak tıkayıp sadece söküm ihalesini alan firmayı dinlediler. Firmanın hazırladığı raporlar esas alınarak geminin gelmesine izin verildi. Sürecin titizlikle işlediğini söylüyorlar, bu konuda geminin taşıdığı yüklere yönelik araştırma raporları var diyorlar. Ama talep eletmemize rağmen bunları bizlerle paylaşmadılar. Bu savaş gemisinin nükleer denemelerde kullanıldığı ve bu yüzden de radyoaktif maddeler de içerdiği yönünde ciddi iddia ve belgeler var. Ancak bakanlık, bütün bunlara kulağını tıkayıp firmanın beyanlarına güveniyor. Biz bu filmi defalarca izledik” dedi.
Etkiler 40 yıl sürecek!
İzmir’e ölüm gemisinin geldiğini belirten TTB Merkez Konsey Üyesi Prof. Dr. Nursel Şahin, “Bundan 1 yıl önce uyarmamıza rağmen bu geminin Türkiye’de ya da herhangi bir kara sularında önlemler alınmadan sökülemeyeceğini söylememize rağmen ölüm gemisi yola çıktı. Geminin söküm işlerini alan şirket henüz ihaleye girdiğinde atık envanteri bile incelenmemişti. Bakan da bizimle asbest miktarını tartışıyor. TBB söyledi bir kez daha söylüyorum; bu tartışmalarsa gerek yok biz 9 gram asbeste bile karşıyız. Belki 20 belki de 40 yıl sonra bile kansere yakalanacağımızı biliyoruz. Biz bunu soluma yoluyla alabiliyoruz, üstümüzde taşıyabiliyoruz. Gemi söküm çalışmalarının şeffaf olmadığını bütün başkanlarımız söyledi. Bu kapalı havuzda değil denizde yapılacak. Bu tehlikeli maddeler denize toprağımıza karışacak, besinlerimle bize geri dönecek. Bu gemiden sadece asbest yok birçok ağır metal ve ağır gazlar da var” ifadelerini kullandı.
Aliağa’ya doğru hareket eden savaş gemisinin İnsan sağlığı için son derece tehlikeli olduğunu belirten Şahin, “Bu gelişim geriliğinden tutun kansızlık ve siroza giden tablolar var. Bu parçalar buharlaştırılacak ve dolayısıyla piyasaya girecek. Nükleer denemelerin yapıldığı bir gemiden söz ediyoruz. Bilimsel bir değerlendirme yapılmadı; ama bu ihaleyi alan şirketin de umurunda değil aynı iktidarın da olmadığı gibi” dedi.
Ülkeye en büyük ihanet!
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise, “Bu ülkenin toprağına havasına suyuna sahip çıkmak için mücadele ediliyor. Bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerden birisi ile karşı karşıyayız. Göz göre göre Brezilya Federal Bölge Mahkemesi’nin limandan ayrılmama yönündeki tedbir kararına rağmen kaçırılırcasına getirilen bir geminin çok olumsuz unsurlara rağmen rant uğruna yapılıyor. Bizler bu suça ortak olmayacağız. Gemi karasulardan çıkana kadar mücadeleyi devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.