ÖMER FARUK ALTIN/EGE’YE BAKIŞ-Kamuoyunda hem çevre ve insan sağlığı konusundaki tehditler hem de gemilerin ülkeye giriş ve söküm süreçlerine ilişkin eksik, uygunsuz ve yetersiz denetimden dolayı tepkiler gelmeye devam ediyor. Son çıkan haberlere göre, Gemi Söküm Tesisi’nin Aliağa Belediyesi’ne devredileceğinin açıklanması üzerine TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi, basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir okudu. Yapılan basın açıklamasında Mimarlar Odası, sürecin takipçisi olduklarını ve tesiste yürütülen faaliyetlerin sorumluluklarının devam ettiği vurgulandı.
“ÇED PROSEDÜRÜNÜN İŞLETİLMESİ YETERLİ DEĞİLDİR”
Yapılan basın açıklamasında gerekli çevresel önlemlerin alınması gerektiğini ve ÇED sürecinin planlanması gerektiğini vurgulayan Akdemir, “Bakanlık tarafından verilen ÇED kapsamdışı belgeleri ile bugüne kadar Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) süreci işletilmeksizin çalışmaya devam eden gemi söküm tesisleri için ÇED süreci işletilmesi gerektiğine ilişkin EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası ve 8 yurttaş, 10 OCAK 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı açtığı dava süreci devam ederken, “Gemi Söküm Ve Gemi Geri Dönüşümü Faaliyeti Alan Artışı Projesi” adı ile ÇED sürecinin başladığı duyurusu ÇŞİM sayfasında paylaşıldı. Geçtiğimiz günlerde ise Aliağa Gemi Söküm Bölgesi alanının Aliağa Belediyesine devredildiğine dair haberler paylaşıldı. Devir işlemlerinin hangi koşullarda gerçekleştiği, Aliağa Belediyesi tarafından alanla ilgili ne planlandığına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Bu sürecin takipçisi olduğumuzu; mülk sahibi değişse de gemi söküm faaliyetini yürüten işletmelerin ve denetleyici kurumların yükümlülüklerinin devam ettiğini belirtmek isteriz. Gemi söküm sektöründe sorunların çözümü için tek başına ÇED prosedürünün işletilmesi yeterli değildir. Gemi söküm tesislerinin çevre ve işçi sağlığı açısından en az riskle faaliyet göstermesi için kuru havuz yöntemi zorunlu tutulmalıdır. Gerekli çevresel önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda öncelikli olarak bölgenin ihtiyaçları belirlenmeli, bu doğrultuda bir ÇED süreci planlanmalı ve ÇED muafiyetlerinin halihazırda mevcut koşullar dikkate alınarak iptali gerekmektedir” diye konuştu.
“UZMAN PERSONELLER TARAFINDAN TİTİZLİKLE İNCELENMELİDİR”
Gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ve uluslararası düzenlemelere uyumlu şekilde işlemlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Akdemir, “ÇED süreci “yasal prosedürün kağıt üzerinde tamamlanması” şeklinde gerçekleşmemeli, bu süreçte çalışma yöntemi, alınması gereken önlemler, kontrol ve denetim mekanizmaları sorgulanmalıdır. Gemi geri dönüşüm tesisleri Çevre İzin Ve Lisans Yönetmeliğine göre çevreye kirletici etkisi olan işletmeler olarak tanımlanmasına rağmen, gemi geri dönüşümü ile ilgili özel mevzuat düzenlemesi yapılmadığı için lisanstan muaf, denetimsiz ve kontrolsüz olarak çalışmaya devam etmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Gemi Geri Dönüşümü ile ilgili usul ve esaslar, tesislerin özellikleri, işletme koşulları, çevre kirliliği kapsamında alınması gereken önlemler, denetimi ile ilgili hususları içerecek şekilde uluslararası düzenlemelere uyumlu olarak yayınlanmalıdır. Gemilerin sökülmesi sürecinde tehlikeli madde envanter raporları, söküm planları, atık yönetim planları, asbest ve radyoaktivite ile ilgili özel mevzuat kapsamında gerekli envanter ve ölçüm raporları istenmeli ve konusunda uzman olan personel tarafından titizlikle incelenmelidir. Söküm için getirilen tüm gemilerin fiziki koşullarının sunulan belgelerle uyumlu olup olmadığı, söküm işlemleri sırasında gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı denetlenmelidir” ifadelerini kullandı.
“ÇALIŞAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞI İLE DOĞAYI KORUYAN BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLMELİDİR”
Konuşmasının sonunda İşçi sağlığı ve güvenliğine değinen Akdemir, “İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili İLO tarafından hazırlanan rehber dokümanlar ışığında ve yasal mevzuat kapsamında gerekli önlemler alınmalıdır. Aliağa, çevresel yük ve kirlilik taşıma kapasitesinin aşılmış olduğu bilimsel ve kurumsal raporlarla defalarca ortaya konmuş ve özel işletim koşullarının gerekli olduğu bir yerdir. Gemi söküm tesisleri demir çelik tesisleri ile birlikte Aliağa bölgesinde en önemli kirletici kaynaktır. Şeffaf, çalışan sağlığı, çevre ve halk sağlığı ile doğayı koruyan bir perspektifle süreç yürütülmelidir. Yaşanan olumsuzlukların tekrarlanmaması için, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, hem gemi söküm tesislerinin hem de tüm Aliağa'da bulunan ağır sanayi tesislerinin işletim koşulları etkin bir şekilde denetlenmelidir. Gemi Sökümü süreci; bilimsel ve teknik değerlendirmeleri ile etkin bir kamusal denetimle yürütülmelidir. Çevresel yük ve kirlilik taşıma kapasitesi aşılmış olan Aliağa’da gemi geri dönüşüm tesislerinde kapasite artırımına gidilmesi kabul edilemez. Çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan, çevre izin lisansı olmadan denetimsiz ve kontrolsüz olarak çalışan gemi söküm tesisleri faaliyetten men edilmelidir Kentimizin ve bölgemizin doğal ve kültürel değerlerinin, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olan meslek odaları, sivil toplum örgütleri, yaşam savunucuları olarak; çevre ve halk sağlığını tehdit eden gemi söküm faaliyetlerine ve yarattığı kirliliğe karşı mücadelemize devam ediyoruz. Aliağa bölgesindeki gemi söküm çalışmaları başta olmak üzere, kentte insan ve çevre sağlığını tehdit eden tüm çalışmaların bilime, hukuka, kamu ve çevre sağlığına uygun hale getirilmesi nihai hedefi ile kararlılığımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz” şeklinde konuştu.
“İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE ÇOK BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR”
Avukat Arif Ali Cangı, söz alarak “Aliağa deyince kirlilik, kirlilik deyince gemi söküm tesisi akla geliyor. Şimdiye kadar ÇED’ten muaf tutulmaları üzerine açıklamada da dile getirildiği gibi dava açtık. Açılan dava, İzmir 2. İdare Dairesi Mahkemesinde görülüyor. Yürütmeyi durdurma kararı çıkacak. Bundan sonraki süreç için belirleyici bir karar olacak. Kapasitesi zaten defalarca artırıldı. Muaf tutulması nedeni 7 şubat 1993 tarihinden önceye dayanıyor. Tesislerin bu tarihten önce faaliyete başlaması nedeniyle hala aynı kapasitede mi çalışıyor? Kim bunu söyleyebilir? Ancak ÇED’ten muaf tutuluyor. Şimdiye kadar yapılan başvuru yanlışı örtmeye yönelik bir çaba olarak nitelenebilir. Aykırı davranıldığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Gemi Söküm Tesislerini aklayamaz. Kapalı havuz sistemini tartışmaya başlıyoruz. Yapılacaksa tüm taraflarında katılımı ile ÇED’in nasıl önüne geçileceği, nasıl hazırlanacağı konusunda tartışılması gerekiyor. Tarafların tartışmaya katılması yaşamsal öneme sahip. Ruhsat verme yetkisi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndedir. Gemi söküm tesislerinin ruhsatı, iş yeri açma çalıştırma ruhsatını veren İzmir Büyükşehir Belediyesine çok büyük sorumluluk düşüyor. Hakkında pek çok şikayet alan bu tesislerin ruhsatı büyükşehir tarafından derhal denetlenmelidir ve faaliyetten men edilmelidir” ifadelerini kullandı.