İnsanoğlu birçok yönünün yanı sıra ; asosyal/sosyal yapısıyla, yaşama kattığı negatif- pozitif enerji ile dikkat çeker. Biz insanoğlu zaman za man, iyi /kötü, güzel /çirkin ,negatif /pozitif, boş / dolu, yanlış/doğru gibi kalıplara sığdırılırız. Kişi Sosyal yapısı dolayısıyla sadece bir yere değil birçok yere aittir. Ailede bir anne, bir baba bir evlat, toplulukta bir üye, bir ressam, bir doktor, avukat, bir öğretmen vb. Bir iş yerinde ise yönetici veya çalışandır. Bu rollerin hepsinde ayrı ayrı özellikleri, duruşlar ve yetenekler vardır.
*****************
Öncelikle doğduğumuz ailede başlarız sosyal yaşama. Daha sonraları, okul, çevre akraba, arkadaş ilişkileri derken hayatımızı devam ettiririz. Dünyaya gözlerimizi ilk açtığımız andan, dünyaya gözlerimizi kapayıncaya kadar birçok yaşam mücadelesini acısıyla, tatlısıyla veririz. Bu sorumluluk ve roller çerçevesinde, tolumda ki yerimiz gerçekleşir ve kişiliğimiz oturur. Sosyal yaşamda bilgi ile donanımlı olan, çevresine ışık saçan insan, sosyal ağlar içerisinde gelişir ve bir yer edinir. Biz ebeveynler olarak; çocuklugumuzda oynadığımız o güzel oyunları, (topaç çevirme, ip atlama, kör ebe, sek sek, gazoz kapağı, misket oynama vb. oyunları çocugumuzla zaman geçirip oynuyor isek ; bu sosyal yaşama çocugumuzu katmanın en güzel şeklidir.. Çocugumuzu sosyal medyayla, saatlerce bilgisayar başında uzunca zaman geçirmesini sağlıyor isek; işte bu da asosyal yaşamdan ziyade, antisosyal olmasına davet çıkarmaktır..Asosyal olmak farklı, antisosyal olmak daha farklı.Burada önemli olan çocugumuzun antisosyal olmamasını sağlamaktır.
**************
Bazen de, asosyalliği çoğu zaman ‘’yapay ilişkilerle kafayı bulmaktan daha iyidir.’’ diyenlere de rastlayabiliyoruz. Kendi başına olan insanlara asosyal diyemeyiz. Bu yolu bilerek, isteyerek seçmişlerse saygı duyulmalıyız derim. Asosyal görülemez. Çünkü yalnız kalıp başarıya zaman ayıran insan, birçok ünlü düşünür dahi, yalnızlıklarına teslim olup başarıyı yakalamışlardır. Yaşamış ve görmüş olduğu birçok güvensizlikten dolayı kabuğuna çekilen ve kendisine asosyal denilmesini toplum içerisinde ki gördüğü olumsuzluklar asosyal olmasına davetiye çıkarmıştır. Bu yapıda asosyal olarak görülmesinin yanında bir o kadar da normaldir diye düşünenlerimiz vardır.
****************
Bazen çevremizden duyarız. Daha sık çocuklarımızla ilgili konuşulur. Benim çocuk çok asosyal biridir! Veya çok sosyal biridir! Sosyal biriyim! Asosyal birisiyim ya! Çocuğum asosyal ne olacak? Çocuğumun bu durumu ne olacak? Gibi evhamlar ve birçok yakınmalar biz anne ve babalarda görülür. Eğitim ile aile arasına sıkışan çaresiz kalan çocuklar. Doğal olarak geleceklerine yön veremeyen sevimli, çaresiz yavrularımız. Başarısız çocuğu öğretmenine sorsan aileden, ailesinden sorsan okuldan kaynaklı der durur. Başarısız çocuk asosyal, başarılı çocuga ise sosyal yakıştırmalarını yapar dururuz..
****************
Asosyallikten, sosyal insan olmaktan kastedilen nedir? diye soracak olursak; Sosyal deyince sinema tiyatro opera dans,spor,müzik kültürel-sanatlarla içiçe olana sosyaldir diyen vardır. Fakat çok gezen, ama boş gezen diyenlerimizde vardır. Asosyal deyince, toplum içine çıkmayan, aktivitelere katılmayan, yalnızlığına teslim olmuş insan yapısı diye düşünenlerimiz de vardır. Asosyal kişi insan ilişkilerinden tercih olarak uzak kalmayı isteyebilir. Bu o kişinin kişisel tercihidir. Burada önemli olan antisosyal olmamasına dikkat edilmesidir.
Hayat içerisinde asosyal olmak başarısızlık olarak algılansa da, öyle olmadığını birçok araştırmalar göstermiştir. Örneğin biz ebeveynler olarak; çocuklarımıza akranlarıyla okul öncesi hatta ilköğretim dönemlerinde, arkadaş guruplarına katılmalarını ve sosyal, paylaşımcı, dayanışma ruhunun geliştirmelerini isteriz. Fakat garip olan Orta- Lise / Üniversite çağına geldiğinde çocuğumuza, sosyal yaşamdan uzaklaşmasını ve arkadaşlarını azaltmasını isteriz. Aslında burada sorgulanması gereken sosyal- asosyal modeli yapıları ortaya çıkaran toplumsal yapı içerisinde ki endişelerimiz ve çocuklarımıza vererek sonrasında geri almaya çalıştığımı özgüvenleridir. Bir anlamda bizler çocuklarımıza ”Tersine Yaşam” sunuyoruz. Doğru zamanda doğru çevreyi, doğru eğitimi sunmayı çocuklarımıza bizler tepside sunuyoruz. Sonrasında ver geri yapıyoruz. Sonuç; ‘’Çocuğum al sana Tersine Yaşam’’ diyoruz..
*****************
Sosyallik gidip sinemada sessizce film izlemek yerine, arkadaşlarınla okulda bir çay keyfinde sohbet etmektir, sosyallik. Yakın olmadığın insanlarla bile konuşabilecek paylaşabilecek şeyler bulabilmektir sosyalliktir. Seninle aynı düşüncede olmayan biriyle bile anlaşabilmek, hiç konuşmayı sevmeyen biriyle konuşabilmek, seni tanımasalar bile onlara kendini sıcak hissettirmektir sosyallik. En önemlisi yaşamla barışık, insanlarla barışık, alçakgönüllü, saygılı,empatili, gönül birliği içerisinde toplumdaki yerini alabilmektir sosyal insan olmak.
Çocuklarımız konu olunca, değinmeden geçemeyeceğim. Bir yıldan buyana yerel ve ulusal basında kendinden bahsettiren başarılı çalışmalarından gurur duyduğum, çocukluk arkadaşım; Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi/ Eğitim Yönetimi ve Planlama Mezunu Sevgili Namık Duran ülkemizde bir ilki başarıp, çocuklarımızın geleceği ile ilgili EğitimCheck-Up bilimsel çalışması ile bana göre bir anlamda çocuklarımızın zekâ röntgenini çekti. Geleceklerinin rotasını belirledi. Psikolojik Danışman Namık Duran'ın gazete söyleşilerinde; ‘’Çocuğunuzu tanımak demek, onun fiziksel özellikleri veya zevklerini bilmek değil. Bilinmesi gerekenler yeterlilik, tutum, davranış, yetenek ve beklentilerini bilmektir. Çocuğunuzun zihin ve öğrenme haritasının rotasını bulmak en doğrusudur.'' diyor.
****************
Çocuklarımızın zekâ, dikkat, algı, yetenek, ders tutumları, başarılı, başarısızlık nedenleri, sınav stresi yaşayıp, yaşamadıklarının durumlarını analiz etmeye yarayan ve doğru yönlendirilmelerini hedef almış bir bilimsel program. 1,5 yılı aşkın bir ARGE çalışması sonucunda İlgi Etüt Merkezi ve Psikodemi kurumunda Psikolojik Danışman Eğitimci - Namık Duran, çalışma arkadaşları ve psikologlar tarafından geliştirilmiş bu eğitimsel başarılı çalışmasının, yukarıda bahsetmiş olduğum sosyal asosyal kişiliklerin oluşmasında, belirlenmesinde önceden öğrenilmesi ve doğru eğitimsel bilimsel bilgiler ışığında acil kurtarıcı bir rol oynayacağının yüksek kanaatini taşıyorum. Eğitim Check-Up 'ta emeği geçenlere teşekkürler.
***********
Çocuklarımızın teknolojik bağımlılıkları, sergiledikleri olumlu olumsuz davranışları okulda gözlemlenebilmesi, öğretmenler tarafından tespit edilebilmesinin yanında biz aileler de aynı bilinçle takip etmeliyz. Fakat takip edilmesi ve sonuca ulaşılması ne kadar takipte ve ne kadar başarıya ulaşıldı verilerle bunu anlamak gerekir. Çocukların hareketli veya agresif olmaları ne kadar derslerine yansıyorsa asosyal olmaları ve sosyal kaygı yaşamaları da o oranda derslerini etkileyecektir. O nedenle, çocukların içe dönük davranışlarının belirlenmesi olumsuz dışa dönük davranışlarının belirlenmesi kadar önem taşımaktadır. Eğitimcilerimize burada düşen en büyük görev, ailelerle iletişimlerinin daha güçlü olmasıdır.Ailelerinde eğitimcilerle iletişimi güçlü olmalıdır..
**********
Ailelerin gerekli müdahalelerde bulunmaları için eğitimcilerimizin ailelere yön göstermeleri ve bilinçlendirmeleri daha fazasıyla gerekiyor. Bu sayede sağlıklı, başarılı bir gelecek nesil oluşturulacaktır. Asosyal /sosyal kişiliklerimizin oluşması, okul öncesinden başlar, yaşamın sonuna kadar devam eder. Gölge gibi bizlerin arkasından gelir. İyiyi güzeli, doğruyu, yanlışı, bilgiyi, zararlı değil yararlı olmayı, eleştiren değil özeleştiren olmayı, empatiyi ve iletişimi, gelişimi ve girişimciliği çocuklarımıza, kurum ve kuruluşlarca, Üniversitelerle, STK’larla sunmalıyız.
Hepsinden önemlisi çocuklarımızın, ailesine , yaşadığı topluma faydalı bir nesil olması adına daha fazla ilgi ve zaman ayırmamız ve daha fazla sevgi.. Çocuklarımızı tersine yaşama değil, asosyalliğe değil, antisosyalliğe hiç değil, başından doğru yaşama yönlendirmeliyiz.
Erdemsizliğin ve ahlaksızlığın, kişilik bozukluğunun, hastalığın bir sonucu olarak ortaya çıkan ; Son zamanlara ülkemizde yaşanılan çocuk tacizlerini nefretle kınıyor, burada hukuksal cezaların, bu arsız olaylarda daha katı ve kararlı uygulanmasını diliyorum..
Sosyolog-Yazar
Gökhan İlhan.
*****************
Öncelikle doğduğumuz ailede başlarız sosyal yaşama. Daha sonraları, okul, çevre akraba, arkadaş ilişkileri derken hayatımızı devam ettiririz. Dünyaya gözlerimizi ilk açtığımız andan, dünyaya gözlerimizi kapayıncaya kadar birçok yaşam mücadelesini acısıyla, tatlısıyla veririz. Bu sorumluluk ve roller çerçevesinde, tolumda ki yerimiz gerçekleşir ve kişiliğimiz oturur. Sosyal yaşamda bilgi ile donanımlı olan, çevresine ışık saçan insan, sosyal ağlar içerisinde gelişir ve bir yer edinir. Biz ebeveynler olarak; çocuklugumuzda oynadığımız o güzel oyunları, (topaç çevirme, ip atlama, kör ebe, sek sek, gazoz kapağı, misket oynama vb. oyunları çocugumuzla zaman geçirip oynuyor isek ; bu sosyal yaşama çocugumuzu katmanın en güzel şeklidir.. Çocugumuzu sosyal medyayla, saatlerce bilgisayar başında uzunca zaman geçirmesini sağlıyor isek; işte bu da asosyal yaşamdan ziyade, antisosyal olmasına davet çıkarmaktır..Asosyal olmak farklı, antisosyal olmak daha farklı.Burada önemli olan çocugumuzun antisosyal olmamasını sağlamaktır.
**************
Bazen de, asosyalliği çoğu zaman ‘’yapay ilişkilerle kafayı bulmaktan daha iyidir.’’ diyenlere de rastlayabiliyoruz. Kendi başına olan insanlara asosyal diyemeyiz. Bu yolu bilerek, isteyerek seçmişlerse saygı duyulmalıyız derim. Asosyal görülemez. Çünkü yalnız kalıp başarıya zaman ayıran insan, birçok ünlü düşünür dahi, yalnızlıklarına teslim olup başarıyı yakalamışlardır. Yaşamış ve görmüş olduğu birçok güvensizlikten dolayı kabuğuna çekilen ve kendisine asosyal denilmesini toplum içerisinde ki gördüğü olumsuzluklar asosyal olmasına davetiye çıkarmıştır. Bu yapıda asosyal olarak görülmesinin yanında bir o kadar da normaldir diye düşünenlerimiz vardır.
****************
Bazen çevremizden duyarız. Daha sık çocuklarımızla ilgili konuşulur. Benim çocuk çok asosyal biridir! Veya çok sosyal biridir! Sosyal biriyim! Asosyal birisiyim ya! Çocuğum asosyal ne olacak? Çocuğumun bu durumu ne olacak? Gibi evhamlar ve birçok yakınmalar biz anne ve babalarda görülür. Eğitim ile aile arasına sıkışan çaresiz kalan çocuklar. Doğal olarak geleceklerine yön veremeyen sevimli, çaresiz yavrularımız. Başarısız çocuğu öğretmenine sorsan aileden, ailesinden sorsan okuldan kaynaklı der durur. Başarısız çocuk asosyal, başarılı çocuga ise sosyal yakıştırmalarını yapar dururuz..
****************
Asosyallikten, sosyal insan olmaktan kastedilen nedir? diye soracak olursak; Sosyal deyince sinema tiyatro opera dans,spor,müzik kültürel-sanatlarla içiçe olana sosyaldir diyen vardır. Fakat çok gezen, ama boş gezen diyenlerimizde vardır. Asosyal deyince, toplum içine çıkmayan, aktivitelere katılmayan, yalnızlığına teslim olmuş insan yapısı diye düşünenlerimiz de vardır. Asosyal kişi insan ilişkilerinden tercih olarak uzak kalmayı isteyebilir. Bu o kişinin kişisel tercihidir. Burada önemli olan antisosyal olmamasına dikkat edilmesidir.
Hayat içerisinde asosyal olmak başarısızlık olarak algılansa da, öyle olmadığını birçok araştırmalar göstermiştir. Örneğin biz ebeveynler olarak; çocuklarımıza akranlarıyla okul öncesi hatta ilköğretim dönemlerinde, arkadaş guruplarına katılmalarını ve sosyal, paylaşımcı, dayanışma ruhunun geliştirmelerini isteriz. Fakat garip olan Orta- Lise / Üniversite çağına geldiğinde çocuğumuza, sosyal yaşamdan uzaklaşmasını ve arkadaşlarını azaltmasını isteriz. Aslında burada sorgulanması gereken sosyal- asosyal modeli yapıları ortaya çıkaran toplumsal yapı içerisinde ki endişelerimiz ve çocuklarımıza vererek sonrasında geri almaya çalıştığımı özgüvenleridir. Bir anlamda bizler çocuklarımıza ”Tersine Yaşam” sunuyoruz. Doğru zamanda doğru çevreyi, doğru eğitimi sunmayı çocuklarımıza bizler tepside sunuyoruz. Sonrasında ver geri yapıyoruz. Sonuç; ‘’Çocuğum al sana Tersine Yaşam’’ diyoruz..
*****************
Sosyallik gidip sinemada sessizce film izlemek yerine, arkadaşlarınla okulda bir çay keyfinde sohbet etmektir, sosyallik. Yakın olmadığın insanlarla bile konuşabilecek paylaşabilecek şeyler bulabilmektir sosyalliktir. Seninle aynı düşüncede olmayan biriyle bile anlaşabilmek, hiç konuşmayı sevmeyen biriyle konuşabilmek, seni tanımasalar bile onlara kendini sıcak hissettirmektir sosyallik. En önemlisi yaşamla barışık, insanlarla barışık, alçakgönüllü, saygılı,empatili, gönül birliği içerisinde toplumdaki yerini alabilmektir sosyal insan olmak.
Çocuklarımız konu olunca, değinmeden geçemeyeceğim. Bir yıldan buyana yerel ve ulusal basında kendinden bahsettiren başarılı çalışmalarından gurur duyduğum, çocukluk arkadaşım; Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi/ Eğitim Yönetimi ve Planlama Mezunu Sevgili Namık Duran ülkemizde bir ilki başarıp, çocuklarımızın geleceği ile ilgili EğitimCheck-Up bilimsel çalışması ile bana göre bir anlamda çocuklarımızın zekâ röntgenini çekti. Geleceklerinin rotasını belirledi. Psikolojik Danışman Namık Duran'ın gazete söyleşilerinde; ‘’Çocuğunuzu tanımak demek, onun fiziksel özellikleri veya zevklerini bilmek değil. Bilinmesi gerekenler yeterlilik, tutum, davranış, yetenek ve beklentilerini bilmektir. Çocuğunuzun zihin ve öğrenme haritasının rotasını bulmak en doğrusudur.'' diyor.
****************
Çocuklarımızın zekâ, dikkat, algı, yetenek, ders tutumları, başarılı, başarısızlık nedenleri, sınav stresi yaşayıp, yaşamadıklarının durumlarını analiz etmeye yarayan ve doğru yönlendirilmelerini hedef almış bir bilimsel program. 1,5 yılı aşkın bir ARGE çalışması sonucunda İlgi Etüt Merkezi ve Psikodemi kurumunda Psikolojik Danışman Eğitimci - Namık Duran, çalışma arkadaşları ve psikologlar tarafından geliştirilmiş bu eğitimsel başarılı çalışmasının, yukarıda bahsetmiş olduğum sosyal asosyal kişiliklerin oluşmasında, belirlenmesinde önceden öğrenilmesi ve doğru eğitimsel bilimsel bilgiler ışığında acil kurtarıcı bir rol oynayacağının yüksek kanaatini taşıyorum. Eğitim Check-Up 'ta emeği geçenlere teşekkürler.
***********
Çocuklarımızın teknolojik bağımlılıkları, sergiledikleri olumlu olumsuz davranışları okulda gözlemlenebilmesi, öğretmenler tarafından tespit edilebilmesinin yanında biz aileler de aynı bilinçle takip etmeliyz. Fakat takip edilmesi ve sonuca ulaşılması ne kadar takipte ve ne kadar başarıya ulaşıldı verilerle bunu anlamak gerekir. Çocukların hareketli veya agresif olmaları ne kadar derslerine yansıyorsa asosyal olmaları ve sosyal kaygı yaşamaları da o oranda derslerini etkileyecektir. O nedenle, çocukların içe dönük davranışlarının belirlenmesi olumsuz dışa dönük davranışlarının belirlenmesi kadar önem taşımaktadır. Eğitimcilerimize burada düşen en büyük görev, ailelerle iletişimlerinin daha güçlü olmasıdır.Ailelerinde eğitimcilerle iletişimi güçlü olmalıdır..
**********
Ailelerin gerekli müdahalelerde bulunmaları için eğitimcilerimizin ailelere yön göstermeleri ve bilinçlendirmeleri daha fazasıyla gerekiyor. Bu sayede sağlıklı, başarılı bir gelecek nesil oluşturulacaktır. Asosyal /sosyal kişiliklerimizin oluşması, okul öncesinden başlar, yaşamın sonuna kadar devam eder. Gölge gibi bizlerin arkasından gelir. İyiyi güzeli, doğruyu, yanlışı, bilgiyi, zararlı değil yararlı olmayı, eleştiren değil özeleştiren olmayı, empatiyi ve iletişimi, gelişimi ve girişimciliği çocuklarımıza, kurum ve kuruluşlarca, Üniversitelerle, STK’larla sunmalıyız.
Hepsinden önemlisi çocuklarımızın, ailesine , yaşadığı topluma faydalı bir nesil olması adına daha fazla ilgi ve zaman ayırmamız ve daha fazla sevgi.. Çocuklarımızı tersine yaşama değil, asosyalliğe değil, antisosyalliğe hiç değil, başından doğru yaşama yönlendirmeliyiz.
Erdemsizliğin ve ahlaksızlığın, kişilik bozukluğunun, hastalığın bir sonucu olarak ortaya çıkan ; Son zamanlara ülkemizde yaşanılan çocuk tacizlerini nefretle kınıyor, burada hukuksal cezaların, bu arsız olaylarda daha katı ve kararlı uygulanmasını diliyorum..
Sosyolog-Yazar
Gökhan İlhan.