KÜBRA CEYLAN/EGE’YE BAKIŞ- Disk Ege Genel İş Sendikası,7 ve 8 nolu İzmir Şube Temsilcileri öncülüğünde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde “Her Yerdeyiz” adlı kadına şiddet gününe dikkat çekmek amacıyla İzmir Fuar alanı 9 Eylül kapısı önünde basın açıklaması düzenledi.
Kadın haklarının her yıl katlanarak arttığını söyleyen Ege Disk 8 nolu şube başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ”Ülkemizde kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri her yıl katlanarak artmaktadır. Bu artışın en büyük sebebi: AKP iktidarının kadın düşmanı politikaları, kadını ötekileştiren ev içine hapsetmeye çalışan kanunları, şiddeti ve tacizi meşru kılan, kadını yok sayan söylemleridir. AKP, erkek egemen sistemini derinleştirmekte yargı ve medya eliyle kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmakta ve pekiştirmektedir. İktidarın nefret dili sokaklara yansımakta kadınlar katledilmekte, özgürlüklerine ve yaşam haklarına saldırılmaktadır”
İran’ da ahlak polisi tarafından öldürülen Mahsa Amini’ nin ardından dünyayı saran sömürü ve zorbalığa karşı İran’ da kadınların yaktığı özgürlük ateşi, direniş ve boykotlarla birleşerek örgütlü bir halk hareketine dönüşmüştür. Buradan işçi kadınlar olarak diyoruz ki haklarımız ve hayatlarımızdan vazgeçmiyor, eşitlik ve özgürlük için bulunduğumuz her yerde mücadele ediyor ve başta İranlı kadınlar olmak üzere, hakları için mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz ”dedi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
İstanbul Sözleşmesi bizim, sözleşmeden asla vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz diyen Gümüştekin, ”İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alan AKP iktidarı, bir kez daha kadınların karşısında yer aldığını ve cinayetlerin esas faili olduğunu göstermiştir. 6284 sayılı kanun, yerel ve mülki amirler tarafından uygulanmamakta ve uygulanması engellenmektedir. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti davalarında yargı her daim erkekleri koruyan bir pozisyon almaktadır. Boşanmalar fiili olarak zorlaştırılmakta ve kadınların nafaka hakkına sürekli göz dikilmektedir. Biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi bizim diyoruz ve sözleşmeden asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz.
Yoksulluğun derinleştiği, geçim derdinin en çok can yaktığı ve geçinebilmek için her şeyden kısmak zorunda kaldığımız bir süreç yaşıyoruz. Çocuklarımızın iyi eğitim alması her geçen gün pahalılıktan güçleşirken, sağlıklı beslenmesi için pazara markete gidip torbaları doldurmak lüks hale geldi. AKP iktidarının ve yandaşlarının, ceplerini doldurmak adına daha da büyüttüğü ekonomik kriz ile birlikte iş yerlerinde kadınlar üzerinde mobbing artmış, kadınlar düşük ücrete ve esnek çalışmaya mahkum bırakılmıştır. Ev içinde görünmeyen emek daha fazla görünmez olmuş yaşlı, hasta ve çocuk bakımı kadınların mecburi görevi haline getirilmiştir. Ekonomik kriz yoksulluğu derinleştirmiş alım gücü düşmüş emekçiler yemek, barınma, ısınma gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiş, ekonomik krizin yarattığı yoksulluk, kadına yönelik şiddeti ve baskıyı arttırdığı ortadadır” ifadesinde bulundu.
“KADIN DAYANIŞMASI YAŞATIR”
Şiddete uğrayan kadın sayısı da her geçen gün artıyor, biz ezilen kadınların yanında olacağız diyen Gümüştekin “Biliyoruz ki birçok fabrika ve işyerinde kadınlar işsizlik ve açlık tehdidi altında tacize, mobbinge, baskıya karşı savunmasız. Şiddetten kurtulmak, kendine bir hayat kurmak kadınlar için gittikçe zorlaşıyor. Kadınların yaşadığı şiddet de, şiddete uğrayan kadın sayısı da her geçen gün artıyor. Bu düzeni değiştirene kadar şiddete uğrayan, ezilen ve sömürülen kadınların her biri için dayanışarak mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz, çünkü biliyoruz ki kadın dayanışması yaşatır ”dedi.
“KADIN SIĞINMA EVLERİ YOK”
Şiddete uğrayan kadınların sığınacak yerinin olmadığını söyleyen Gümüştekin, ”Kadınlar evde, sokakta, işte şiddet karşısında bir çıkış ararken bizzat AKP iktidarı tarafından engellemelerle de mücadele etmek durumunda kalıyor. Ülkede şiddet gören kadınların çocuklarıyla güvenle başvurabileceği danışma merkezleri, sığınma evleri yok. Kadınların yoksulluk nedeniyle başvurup destek alabileceği sosyal hizmet birimleri, çocuklarını bırakabilecekleri nitelikli güvenilir devlet kreşleri, güvenceli istihdam olanakları yok. Ne yoksulluk ne de şiddete karşı çözümsüz değiliz.
Eşit yaşamı, kreş talebimizi, üretimde yer alma ve emeğimizi görünür kılma, eşit işe eşit ücretlerle çalışma, taciz ve mobbinge uğramadan yaşama, her ilçeye sığınma evi, İLO 190 ve İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatma, kadın istihdamının arttırılması, elde ettiğimiz kazanımları koruma ve uygulanmayanları uygulatma taleplerimize bugün dünden daha çok sarılma zamanı.
Biz sendikalı kadın işçiler bu gidişe örgütlü müdahalemizle son verebilir, işçi ve emekçi kadınlar için zindana çevrilen bu hayatı yeniden kurabiliriz. Seçeneksiz değiliz. Bilmeliyiz ki seçenek ancak gücümüzü birliğe dönüştürürsek var olabilir ”şeklinde konuştu.
“YAN YANA DURMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Bizi kurtaracak olan kendi kollarımız, hayatı yeniden kuracak olan bizim birliğimizdir. “Evde, işte sokakta, şiddet her yerde, çözüm örgütlü mücadelede” sloganımızla sokakları, meydanları dolduracağımızı ve eşit haklara sahip oluncaya dek mücadeleden, yan yana durmaktan vazgeçmeyeceğimizi haykırıyoruz” dedi.
Diskli kadınlar olarak 1-.21 Haziran 2021 de yürürlüğe giren işyerinde şiddeti ve tacizi amaçlayan “ILO 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi”nin hemen imzalanmasını istiyoruz diyen Gümüştekin,
İstanbul sözleşmesinden çıkmayı kabul etmiyoruz, eşit işe eşit ücret, güvenceli iş, güvenceli gelecek, her işyerine kreş ve her ilçeye sığınma evi, ucuz ve güvencesiz işlerde çalışmak, 6284 sayılı yasanın uygulanmasını ve ekonomik krizin bedelin ekonomik krizi yaratanlar ödesin istiyoruz ”dedi.