ÖZEL RÖPORTAJ/ÖZGÜN ARAZ
Uzun bir bekleyişin ardından sonunda o gün geldi çattı ve Ayşe Deniz Gökçin ile keyifli bir sohbetin içine düştük.Piyanist AyşeDeniz Gökçin ; Türkiye ve Londra'da çeşitli konserler veren genç bir piyanist; ilk konserini 9 yaşında veren sanatçıyla ,gelecek hedeflerinden,Pink Floyd projesinin kendisine ne kazandırdığından ve yaz ayında neler yapacağına dair konuştuk.Keyifli okumalar...
Mülteci çocuklara adadığınız besteleriniz var. Bu besteleri yaparken neler hissettiniz?
Bu besteleri yaparken Avusturya’da turnedeydim. Avrupa’daki ülkelerde gittikçe ilerleyen bir ayrımcılık hala var, ve milliyetçi partiler her geçen gün güç kazanmakta.
Avrupa ülkeleri, Suriye’deki savaştan kaçan mültecileri kabul etmek istemiyordu - ve bu kriz her yere yayıldı. Olan çocuklara oldu - onların hiçbir suçu yokken ciddi travmalar yaşadılar. Ben de onlar aklımdayken konsantre olamıyordum. Piyano hikayesi diye bir eser yazdım, bilinçaltında o çocukları düşünerek, hem savaşı hem insanların birbirine yaptığı yanlışları anlatan bu hikaye aslında hüzün dolu.
Bundan sonraki süreçteki hedeflerinizi nasıl tanımlarsınız?
Hedeflerimin içinde yılda 200 konser vermek, müzik eğitimi konusunda öğrencilere yardımcı olmak, filmlerde müziğimin kullanılması, ve nesli tükenen hayvanları koruma girişimlerinde bulunmak.
Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
2014’te Pianocity Milano’da ana sahnede büyük bir konser verdim. Konserime Ludovico Einaudi’nin geleceğini hiç bilmiyordum - sahne arkasına beni tebrik etmeye gelince tabii çok sevindim. Beni o tebrik ettikçe ben de onu tebrik ettim... :)) yaklaşık yarım saat sürdü bu diyalog 🙃 Ben de idealimde onun gibi bir orkestra kurup kendi bestelerimi çalmak istiyorum.
Turnelerinizde seyirciyle buluşmadan önceki duygularınızı nasıl ifade edersiniz?
Çok güzel soru - hiç sormamışlardı. Sahnede olmadığım zaman tıpkı yeni tarif öğrenip “insanlar gelsin de tadına baksınlar!” diyen bir şef gibi hissediyorum kendimi! O yemekleri binlerce kez kendim, ailem ve yakın arkadaşlarım ile paylaşıp konser gününü iple çekiyorum.
Sosyal medyada her ne kadar haberleşsek de sahnede dinleyicilerinle buluşmak artık internetten gerçek hayata geçişi sağlıyor!
Gelecek albüm çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Haziran’da yeni bestelerimi ve birkaç düzenleme kaydedeceğim. Bunun yanısıra bir nota kitabı üzerinde çalışıyorum. Üstelik çizimleri de ben yaptım! Bu kitabı piyano öğrencileri icin tasarlıyorum - çok heyecanlı!
Başarılı bir müzik insanı olmak için yurt dışında eğitim almak şart mıdır?
Tüm kaynaklardan yararlanabilmek için bence gerekli - yani deha olabilirsiniz ve belki inanılmaz şekilde çalışıp teorik olarak internetten eğitim alabilirsiniz ama aynen olimpik sporcu gibi bir antrenör gibi hem de size vizyon katan profesörler sizin başarılı bir icracı olmanız için şart. Bunun yanısıra orada yaşıtlarınızın neler yaptığını görüp seviyenizi ölçebilir, çeşitli müzik yarışmalarına katılıp icra etmek için platformlardan yararlanabilirsiniz.
Klasik için bunlar geçerli, ama pop Rock rap gibi diğer cinsler için daha çok sosyal çevre etkili. Enstrüman çalmak ya da güzel ses sahibi olmak yetmiyor, hem prodüksiyon teknolojisini bilmek, hem icra edebilecek alan hem de kendinizi geliştirebileceğimiz ayni kafadan arkadaşlar lazım. Bu tarzlardaki öncüler de aynen sizin ilerlemenizi sağlar.
Pink Floyd projesinin viral olmasının size ne gibi kazanımları oldu?
Bana inanılmaz bir seyirci platformu yarattı - ve dünyayı turladım bu albümle. Eğer bu proje olmasaydı muhtemelen öğretmen olur ya da is değiştirmem gerekirdi. Öğretmenlik aslinda cok farklı bir meslek - kendi eğitim dalı da var. Ama çoğu zaman icra vererek kariyer yapamayanların ikinci seçeneği oluyor. Maalesef müzik endüstrisinin açıklığı burada - icra ederek kariyer yapmak genellikle çok çok zor ve nadir.
Bir röportajınızda 9 yaşında ilk büyük konseriniz verdiğinizde neler hissettiniz? sorusuna ‘“Bir tarafımla çocuk, diğer tarafımla da Bach çalmak üzere olan olgun biriydim.” demişsiniz. Peki sizi küçükken besleyen, ilham veren en büyük kaynak neydi?
İçimden gelen bir enerji vardı - tüm duygularımı müzikle ortaya çıkartıyordum. Sözlere koyamadığını hisleri notalarla iletiyordum bu benim icin temel bir ihtiyaçtı.
Tutku, duygusallık, müzisyenlere duyduğum hürmet, başarma isteği ve hiçbir zaman pes etmemek birleşti.
Yaz ayları için ne gibi çalışmalarınız olacak?
Yazın Bodrum, Çeşme ve Datça gibi yazlık yerlerde icra etmeyi düşünüyorum. Ama oralarda salon eksikliği bir problem - bakalım eğer çözebilirsek oradaki dinleyicilerimle de buluşmak isterim. Takipte kalın - bu tür haberleri instagram (@adpianist) ve Facebook’tan (@adpianist) paylaşıyorum.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Dinleyicilerim şehirlerini listeme yazarlarsa en çok istek olan yerlere konser koyuyorum. Bunu ADPianist.com’dan yapabilirler!
Uzun bir bekleyişin ardından sonunda o gün geldi çattı ve Ayşe Deniz Gökçin ile keyifli bir sohbetin içine düştük.Piyanist AyşeDeniz Gökçin ; Türkiye ve Londra'da çeşitli konserler veren genç bir piyanist; ilk konserini 9 yaşında veren sanatçıyla ,gelecek hedeflerinden,Pink Floyd projesinin kendisine ne kazandırdığından ve yaz ayında neler yapacağına dair konuştuk.Keyifli okumalar...
Mülteci çocuklara adadığınız besteleriniz var. Bu besteleri yaparken neler hissettiniz?
Bu besteleri yaparken Avusturya’da turnedeydim. Avrupa’daki ülkelerde gittikçe ilerleyen bir ayrımcılık hala var, ve milliyetçi partiler her geçen gün güç kazanmakta.
Avrupa ülkeleri, Suriye’deki savaştan kaçan mültecileri kabul etmek istemiyordu - ve bu kriz her yere yayıldı. Olan çocuklara oldu - onların hiçbir suçu yokken ciddi travmalar yaşadılar. Ben de onlar aklımdayken konsantre olamıyordum. Piyano hikayesi diye bir eser yazdım, bilinçaltında o çocukları düşünerek, hem savaşı hem insanların birbirine yaptığı yanlışları anlatan bu hikaye aslında hüzün dolu.
Bundan sonraki süreçteki hedeflerinizi nasıl tanımlarsınız?
Hedeflerimin içinde yılda 200 konser vermek, müzik eğitimi konusunda öğrencilere yardımcı olmak, filmlerde müziğimin kullanılması, ve nesli tükenen hayvanları koruma girişimlerinde bulunmak.
Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
2014’te Pianocity Milano’da ana sahnede büyük bir konser verdim. Konserime Ludovico Einaudi’nin geleceğini hiç bilmiyordum - sahne arkasına beni tebrik etmeye gelince tabii çok sevindim. Beni o tebrik ettikçe ben de onu tebrik ettim... :)) yaklaşık yarım saat sürdü bu diyalog 🙃 Ben de idealimde onun gibi bir orkestra kurup kendi bestelerimi çalmak istiyorum.
Turnelerinizde seyirciyle buluşmadan önceki duygularınızı nasıl ifade edersiniz?
Çok güzel soru - hiç sormamışlardı. Sahnede olmadığım zaman tıpkı yeni tarif öğrenip “insanlar gelsin de tadına baksınlar!” diyen bir şef gibi hissediyorum kendimi! O yemekleri binlerce kez kendim, ailem ve yakın arkadaşlarım ile paylaşıp konser gününü iple çekiyorum.
Sosyal medyada her ne kadar haberleşsek de sahnede dinleyicilerinle buluşmak artık internetten gerçek hayata geçişi sağlıyor!
Gelecek albüm çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Haziran’da yeni bestelerimi ve birkaç düzenleme kaydedeceğim. Bunun yanısıra bir nota kitabı üzerinde çalışıyorum. Üstelik çizimleri de ben yaptım! Bu kitabı piyano öğrencileri icin tasarlıyorum - çok heyecanlı!
Başarılı bir müzik insanı olmak için yurt dışında eğitim almak şart mıdır?
Tüm kaynaklardan yararlanabilmek için bence gerekli - yani deha olabilirsiniz ve belki inanılmaz şekilde çalışıp teorik olarak internetten eğitim alabilirsiniz ama aynen olimpik sporcu gibi bir antrenör gibi hem de size vizyon katan profesörler sizin başarılı bir icracı olmanız için şart. Bunun yanısıra orada yaşıtlarınızın neler yaptığını görüp seviyenizi ölçebilir, çeşitli müzik yarışmalarına katılıp icra etmek için platformlardan yararlanabilirsiniz.
Klasik için bunlar geçerli, ama pop Rock rap gibi diğer cinsler için daha çok sosyal çevre etkili. Enstrüman çalmak ya da güzel ses sahibi olmak yetmiyor, hem prodüksiyon teknolojisini bilmek, hem icra edebilecek alan hem de kendinizi geliştirebileceğimiz ayni kafadan arkadaşlar lazım. Bu tarzlardaki öncüler de aynen sizin ilerlemenizi sağlar.
Pink Floyd projesinin viral olmasının size ne gibi kazanımları oldu?
Bana inanılmaz bir seyirci platformu yarattı - ve dünyayı turladım bu albümle. Eğer bu proje olmasaydı muhtemelen öğretmen olur ya da is değiştirmem gerekirdi. Öğretmenlik aslinda cok farklı bir meslek - kendi eğitim dalı da var. Ama çoğu zaman icra vererek kariyer yapamayanların ikinci seçeneği oluyor. Maalesef müzik endüstrisinin açıklığı burada - icra ederek kariyer yapmak genellikle çok çok zor ve nadir.
Bir röportajınızda 9 yaşında ilk büyük konseriniz verdiğinizde neler hissettiniz? sorusuna ‘“Bir tarafımla çocuk, diğer tarafımla da Bach çalmak üzere olan olgun biriydim.” demişsiniz. Peki sizi küçükken besleyen, ilham veren en büyük kaynak neydi?
İçimden gelen bir enerji vardı - tüm duygularımı müzikle ortaya çıkartıyordum. Sözlere koyamadığını hisleri notalarla iletiyordum bu benim icin temel bir ihtiyaçtı.
Tutku, duygusallık, müzisyenlere duyduğum hürmet, başarma isteği ve hiçbir zaman pes etmemek birleşti.
Yaz ayları için ne gibi çalışmalarınız olacak?
Yazın Bodrum, Çeşme ve Datça gibi yazlık yerlerde icra etmeyi düşünüyorum. Ama oralarda salon eksikliği bir problem - bakalım eğer çözebilirsek oradaki dinleyicilerimle de buluşmak isterim. Takipte kalın - bu tür haberleri instagram (@adpianist) ve Facebook’tan (@adpianist) paylaşıyorum.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Dinleyicilerim şehirlerini listeme yazarlarsa en çok istek olan yerlere konser koyuyorum. Bunu ADPianist.com’dan yapabilirler!