Berivan Kaya/Ege'ye Bakış- İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, içerisinde asbest ve çok sayıda zehirli madde taşıdığı iddia edilen NAe São Paulo gemisi hakkında müze iddialarında bulunmuştu. Özgür Hızal açıklamasında, “Brezilya’nın yerel mahkemesi tedbir kararı verdi. O gemi tehlike arz ettiğinden değil, geminin müze olarak kullanmak istediğinden dolayı geri çağırılıyor” ifadelerini kullanmıştı. Foça Çevre ve Kültür Platformu Dönem Sözcüsü Bahadır Doğutürk, Hollanda’da müze olmasını isteyen bir sivil toplum örgütü olduğunu fakat mahkeme tarafından yapılan ‘Geri dön’ çağrısının farklı bir davada çıkan karar olduğunu belirtti. Sözcü Bahadır Doğutürk, “Durdurma kararı gemiyi ortak aldığı şirket kanalıyla açılan bir dava bu. Sök denizcilik tek başına almadı, orada bir şirket ile ortak aldılar bu gemiyi. Aralarında ne olduğunu bilemiyoruz ama o şirketin açtığı davada gemiyi durdurma kararı çıktı. Kararın çıktığı günden 1 gün önce hareket edip, tabiri caiz ise kaçar gibi Brezilya karasularını terk etti” dedi.
FOÇEP Sözcüsü Bahadır Doğutürk, zehirli geminin İzmir’e gelmemesi için mücadeleye devam ettiklerini belirterek, “Uluslararası kuruluşlara baskı yapılıyor. Cebelitarık Boğazı ile ilgili İngiltere kurullarına yazılar gönderiliyor. Şu anda uluslararası sularda olduğu için herhangi bir müdahale olmuyor. ‘Cebelitarık Boğazı’nda bir engel çıkarabilir miyiz?’ diye kendi aramızda fikirler üretiyoruz” ifadelerini kullandı.
Çöp sıfatında bir gemi
NAe São Paulo gemisinin sadece asbest değil, bir çok zehirli madde taşıdığını aktaran Bahadır Doğutürk, “Asbestli gemi söylemi bizi biraz yanlış yerlere sevk ediyor. Gemi için baştan 600 ya da 900 ton gibi rakamlar ifade edildi. Bakan ise 9 ton var diye işi hafife alıyor. Zehirli gemi, tehlikeli gemi demek daha doğru. Sırf asbest ile ilgili söylem geliştirdiğimiz zaman asbest ile ilgili sorun ortadan kalktığında gemi temiz gibi algılanıyor. Oysaki geminin içinde bir sürü tehlikeli madde var. Sadece asbest üzerinden değil bu geminin bir savaş gemisi olması dolayısıyla nükleer denemelerde de kullanıldığı söz önüne alındığında tamamen çöp sıfatında bir gemi” dedi.
Akdeniz’e sokulmaması gerekiyor…
Geminin Akdeniz’e dahi sokulmaması gerektiğine dikkat çeken Doğutürk, “Biz bu gemi ile ilgili bilgileri ikiz gemisi olan "Clemenceau" adlı gemiden öğreniyoruz. Daha önce Clemenceau gemisi sökülürken onda çıkan tehlikeli maddeler envanterindeki rakamlar üzerinden baktığımızda gemi bırakın İzmir’i Akdeniz’e sokulmaması gereken bir gemi” ifadelerine yer verdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, NAe São Paulo gemisi hakkında yaptığı açıklamada "9.2 ton asbest olduğu belirtiliyor. Bu oran kanunlara uygun. Ancak gemi karasularımıza girmeden kontrolden geçirilecek. Eğer belirtilen miktardan fazla asbest varsa geldiği yere geri gönderilecek" ifadelerini kullanmıştı.
“O bakandan, bu bakana!”
2006 yılında Aliağa’da sökülmek için gelen ve sökülmeden geri giden Otopan gemisini hatırlatan Doğutürk, “Bugüne kadar Türkiye’ye gelip, geri giden bir tek ‘Otopan’ gemisini biliyorum. Otopan gemisinde bin ton asbest olduğu iddia edildi. Biz bin ton olmadığını belirtmiştik. Gemi Hollanda’ya gittiğinde 76 ton asbest olduğu ortaya çıkmıştı. O dönem Hollanda Çevre Bakanı istifa etti. Türkiye’deki Çevre Bakanı Osman Tepe, ‘Ben hurdacı müsveddelerinin diktelerine boyun eğecek değilim’ diye bir ifade kullanmıştı. Öyle bir bakandan 9 ton asbesti hafif gören bir bakana doğru geldik” dedi.
Geminin içerisinde bulunan diğer kirletici maddelerin en az asbest kadar zarar verdiğini dile getiren Bahadır Doğutürk, “9,6 ton rakamını geminin sadece yüzde 12’sini inceleyerek verdiler. Geminin yüzde 88’lik bir kısmı incelenmedi. Asbestin miktarı bizim için önem arz etmiyor. Diğer kirletici maddeler bizim için çok daha önem arz ediyor. Sadece balast ve sintine suyunun denize dökülmesi başlı başına bir sorun teşkil ediyor. Gemi geldiğinde açıkta bekletilip, birkaç saat inceledikten sonra söküm tesislerine gönderiyorlar. Bu incelemeler 2-3 saat ya da birkaç günde kontrol edilecek bir durumu yok” dedi.
Kim ürettiyse o söksün!
Aliağa Çevre Platformu’nun halkı bilgilendirmek için nöbet başladığını söyleyen Doğutürk, “Aliağa sadece gemi üzerinden değerlendirilemez. Vahşi söküm teknikleriyle ilgilenmek gerekiyor. Söküm tesislerinde uluslararası standartlara ulaşacak şekilde revizyona gidilmezse, biz daha çok gemilerin peşinden eylem yapmak zorunda kalacağız. Aliağa zaten çevresel kirlilik bakımından kritik eşiklerin aşıldığı bir bölge. Gemi söküm tesislerinde rehabilitasyon süreci başlaması lazım. Biz zaten dünyanın çöplüğü olmaya niyetli bir ülke olmamalıyız. Eğer sökülecekse kendi gemilerimizi sökmeliyiz. Bu tür tehlikeli gemileri hangi ülkeler ürettiyse o ülkeler söksün. Dünyada bunun çözümleri var. Dünyada 4 merkezde baştankara sistemi ile söküm yapılıyor. Bu merkezler, Bangladeş, Hindistan, Pakistan ve Türkiye… Bu kadar düşük bir ligde adımızın geçmesi bile Türkiye için olumsuz bir durum. Sadece asbest ve gemi üzerinden durumu değerlendirmek yerine, Aliağa’da mevcut kirliliğe ek kirlilik olarak düşünülmeli. Bu gemi söküm tesislerinin kapalı havuz sistemine geçmesi gerekiyor. Bu sisteme geçmediği sürece bu tip gemilerin burada sökülmesine asla izin verilmemelidir” dedi.