Yanardağ, Haziran ayında yayınlanan programdaki sözlerinin internette dolaşıma sokulmasının ardından tutuklanmış ve 4 Ekim’de yapılan duruşmada 2 yıl 6 ay hapse mahkum edilerek, tahliye olmuştu. Mahkeme, gerekçeli kararını tamamladı.
Kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla emniyetin 26 Haziran 2023 tarihinde Açık Kaynak Araştırma Tutanağı düzenlediği belirtildi. Tutanakta, Türkiye Yüzyılı adlı sosyal medya hesabından, “Öcalan’ın serbest bırakılması gerekiyor” başlıklı 1 dakika 3 saniyelik video yayınlandığı, bu videoda, Yanardağ’ın şunları söylediğinin görüldüğü anlatıldı: “Şimdi İmralı'ya baktığımız zaman yani 70 yaşını geçmiş bir Abdullah Öcalan ve kabul etmek gerekir ki çok uzun süredir yani 25 yıldır hapiste kesintisiz hapiste ve tecritte olan bir kişiden söz ediyoruz. Türkiye'de en uzun süre yatan siyasi mahkumdur. En uzun süre. Normal infaz yasaları geçerli olsa aslında serbest bırakılması gerekiyor. Ev hapsi vesaire. Abdullah Öcalan'a uygulanan tecritin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Biz görmüyoruz, duymuyoruz, tartışamıyoruz, o izliyor mu izlemiyor mu bilmiyoruz. Ama orada elinde rehin olarak ailesiyle bile görüşemiyor, avukatlarıyla görüşemiyor. Öyle bir öyle bir infaz düzen olabilir mi ya? Şimdi bunlar da hiçbirini uygulamıyorsunuz. Çünkü Abdullah Öcalan hafife alınacak birisi değil. Çok okuyan, neredeyse cezaevinde filozof oldu. Çünkü okumaktan başka bir şey yapmıyor. Siyaseti doğru okuyan doğru gören doğru çözümleyen son derece zeki birisidir.” Kararda, bunun üzerine söz konusu kaydın bütününün izlendiği belirtilerek, Yanardağ’ın soru üzerine yaptığı açıklamalara yer verildi.İroni savunması
Kararda, gözaltına alınan Yanardağ’ın savunmasında, “tespiti yapılan sözlerin kendisine ait olduğunu, ancak bu sözlerinin öncesi ve aralarında kesilen bölümler mevcut olduğunu, bu sözlerin kötü niyetli bir şekilde cımbızlandığını ve bağlamından koparıldığını, kendi katıldığı programdan bir kaç gün önce çözüm sürecine ilişkin açıklama yapan Galip Ensarioğlu'nun sözlerine atıfta bulunduğunu, bu konuşmayı samimi bulmadığı için bir takım eleştirilerde bulunduğunu, programın tamamı izlendiğinde başından sonuna ironi yaptığının net olarak anlaşılacağını, yapmış olduğu yayın sırasında kullandığı tecrit ifadesinin, daha önce Duran Kalkan tarafından yapılmış açıklamalar ile yakından uzaktan ilgisi olmadığını, tecrit kavramını konuşmalarını eleştirdiği Galip Ensarioğlu'nun ifadesinde duyduğu için kullandığını, yaptığının tam olarak Galip Ensarioğlu'nun Abdullah Öcalan hakkındaki sözlerini yorumlamak ve eleştirmekten ibaret olduğunu" dediği aktarıldı.“İç acıtan sözler”
Kararda, Yanardağ’ın "Öcalan’ın tecrit edildiği, hafife alınacak biri olmadığı, çok okuduğu için neredeyse filozof olduğu, siyaseti doğru gören, doğru çözümleyen biri olduğu, geçmişine ve manevralarına baktığında bunu gördüğüne" yönelik sözlerinin altı çizilerek, “Sözleri ile, toplumda infial oluşturan, iç acıtan ve insanları derinden rahatsız eden suçları işleyen ve kesinleşmiş mahkeme kararı ile bu suçları işlediği sabit olan terör örgütü liderini yüceltip, eylemlerinden övgüyle bahsettiği ve bu kişiyi siyasi mahkum olarak nitelendirdiği anlaşılmıştır” denildi.“Şiddeti meşru gösterdi”
Kararda, yine bu sözlerin, "bütün halinde, PKK/KCK silahlı terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek nitelikte bulunduğu" vurgulanarak, “Bu suretle sanığın üzerine atılı 'terör örgütü propagandası yapmak' suçunu işlediği anlaşılmıştır” denildi.Uluslararası sözleşmelere atıf
Kararda, propaganda kavramı konusunda uluslararası sözleşmelere atıf yapılarak, kanun maddeleri sıralandı. Terörle Mücadele Kanunu’na göre, “şiddeti teşvik edici nitelikte olmayan açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında olduğu”nun anlatıldığı kararda, AİHM’nin terör propagandası konusunda, “Demokratik bir toplumda terör, aşağılama, nefret söylemlerinin himaye görmesi mümkün değildir. Salt terör eylemlerinin değil terörü vasıta olarak benimseyen örgüt ya da benzeri oluşumlarında demokratik toplum için tehlike teşkil ettiği bu tür örgütlerin destekçisi olduğunu belli edecek ifade açıklamalarının demokratik toplumda korunması mümkün bulunmamaktadır" yorumunu yaptığı kaydedildi.