Oktay Güçtekin-Ege'ye Bakış/ küresel ısınma ile birlikte yakın gelecekteki en büyük tehlikelerden biri kuraklık olarak görülüyor.Ülkemiz açısından baktığımızda ise özellikle güney ve orta kesimlerde yer alan Burdur,Isparta,Antalya,Afyonkarahisar ve Konya’nın güneyindeki Göller Bölgesi kuruma riski ile karşı karşıya.
2019 yılının Nisan ayında yapılan arastırma ise korkutucu gerçeği gün yüzüne vuruyor. Yapılan araştırmada Türkiye’de son 50 yılda yaklaşık 36 gölün kuruduğu belirtiliyor. Burdur’da 1960‘lı yıllarda 14 göl bulunurken bu sayı günümüze geldiğimizde 5’e kadar düşmüş durumda
Dünyada kullanılan su miktarı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. 1900’lü yıllarda dünya genelinde su kullanım miktarı 500 metreküp seviyesindeyken bu oranın 2025 yılında 10 katına çıkması bekleniyor.
‘’Çevresel risklerin olumsuz etkilerini yaşıyor ve görüyoruz’’
İZSU verilerine göre, 2017 yılında temin edilen suyun yaklaşık % 55 i yeraltı suyu kaynaklarından , % 40 ı Tahtalı Baraj Havzasından sağlandığını söyleyen İzmir Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Emine Helil İnay Kınay, İzmir Kentinin su ihtiyacını karşılayan kaynakların miktar ve kalite olarak sürdürülebilirliğinin sağlanması ve korunmasının öneminin altını çizdi.
Kınay ‘’ Bölgemizde Bergama Altın Madeninin yarattığı ve yaratacağı çevresel risklerle ilgili hukuki ve toplumsal mücadele devam ederken; Efemçukuru Altın Madeninin İzmir’in Su kaynağı olan Çamlı Baraj Havzasında , Çukuralan Altın Madeninin Balıkesir’in Su kaynağı olan Madra Barajı Havzasında, Gördes Nikel Madeninin İzmir ve Manisa’nın Su Kaynağı olan Gördes Havzasında , Çaldağ'da İşletilmesi Planlanan Nikel Madeninin Gediz Havzasında, Kışladağ Altın Madeninin Uşak’ta yarattığı çevresel riskler ve bu projelere verilen ÇED Olumlu
kararları ile ilgili Odamızın da içerisinde bulunduğu hukuki süreçler devam ederken diğer taraftan işletmelerin yarattığı olumsuz etkileri de yaşıyor ve görüyoruz’’ dedi.
''Atık sular, arıtıldıktan sonra yeniden kullanılmalıdır''
Mevcut durumu ile karanlık bir tablo olarak karşımıza çıkan su yönetimi; İklim Değişikliğinin getirdiği diğer olumsuz süreçlerle de su kaynaklarımızın korunmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Kınay, ‘’Alternatifi olmayan tek madde olarak tanımlanan suyun tüm dünyada kısıtlı miktarda olduğu ve temiz su miktarının her geçen gün azaldığı artık bilinen bir gerçektir. İzmir için yaklaşık bir hesap yapılırsa kişi başına yıllık su miktarı 1316 m3 olarak verilebilir. Bu değer de su kısıtı bulunan yerler için verilen 1.500 m3 değerinden düşüktür. Bu durum İzmir’de su yönetiminin önemini ortaya koymaktadır. İzmir için temiz su ihtiyacını karşılamak üzere akılcı yatırımlara ve yeni su kaynaklarına acilen ihtiyaç vardır. İlgili kurum ve kuruluşlar mevcut su kaynaklarını en iyi şekilde yönetirken, gelecek için alternatif su kaynaklarını elde etmek için gerekli yatırımları geç olmadan yapmalıdır. Evsel veya endüstriyel amaçlı kullanım sonucu oluşan atık suları, arıtıldıktan sonra yeniden kullanılmalıdır. Enerji yönetimi artık su yönteminin olmazsa olmaz bir parçası olarak düşünülmeli ve konunun uzmanı olan kişiler ile Su Yönetimi süreci planlanmalıdır’’ ifadelerini kullandı.
2019 yılının Nisan ayında yapılan arastırma ise korkutucu gerçeği gün yüzüne vuruyor. Yapılan araştırmada Türkiye’de son 50 yılda yaklaşık 36 gölün kuruduğu belirtiliyor. Burdur’da 1960‘lı yıllarda 14 göl bulunurken bu sayı günümüze geldiğimizde 5’e kadar düşmüş durumda
Dünyada kullanılan su miktarı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. 1900’lü yıllarda dünya genelinde su kullanım miktarı 500 metreküp seviyesindeyken bu oranın 2025 yılında 10 katına çıkması bekleniyor.
‘’Çevresel risklerin olumsuz etkilerini yaşıyor ve görüyoruz’’
İZSU verilerine göre, 2017 yılında temin edilen suyun yaklaşık % 55 i yeraltı suyu kaynaklarından , % 40 ı Tahtalı Baraj Havzasından sağlandığını söyleyen İzmir Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Emine Helil İnay Kınay, İzmir Kentinin su ihtiyacını karşılayan kaynakların miktar ve kalite olarak sürdürülebilirliğinin sağlanması ve korunmasının öneminin altını çizdi.
Kınay ‘’ Bölgemizde Bergama Altın Madeninin yarattığı ve yaratacağı çevresel risklerle ilgili hukuki ve toplumsal mücadele devam ederken; Efemçukuru Altın Madeninin İzmir’in Su kaynağı olan Çamlı Baraj Havzasında , Çukuralan Altın Madeninin Balıkesir’in Su kaynağı olan Madra Barajı Havzasında, Gördes Nikel Madeninin İzmir ve Manisa’nın Su Kaynağı olan Gördes Havzasında , Çaldağ'da İşletilmesi Planlanan Nikel Madeninin Gediz Havzasında, Kışladağ Altın Madeninin Uşak’ta yarattığı çevresel riskler ve bu projelere verilen ÇED Olumlu

''Atık sular, arıtıldıktan sonra yeniden kullanılmalıdır''
Mevcut durumu ile karanlık bir tablo olarak karşımıza çıkan su yönetimi; İklim Değişikliğinin getirdiği diğer olumsuz süreçlerle de su kaynaklarımızın korunmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Kınay, ‘’Alternatifi olmayan tek madde olarak tanımlanan suyun tüm dünyada kısıtlı miktarda olduğu ve temiz su miktarının her geçen gün azaldığı artık bilinen bir gerçektir. İzmir için yaklaşık bir hesap yapılırsa kişi başına yıllık su miktarı 1316 m3 olarak verilebilir. Bu değer de su kısıtı bulunan yerler için verilen 1.500 m3 değerinden düşüktür. Bu durum İzmir’de su yönetiminin önemini ortaya koymaktadır. İzmir için temiz su ihtiyacını karşılamak üzere akılcı yatırımlara ve yeni su kaynaklarına acilen ihtiyaç vardır. İlgili kurum ve kuruluşlar mevcut su kaynaklarını en iyi şekilde yönetirken, gelecek için alternatif su kaynaklarını elde etmek için gerekli yatırımları geç olmadan yapmalıdır. Evsel veya endüstriyel amaçlı kullanım sonucu oluşan atık suları, arıtıldıktan sonra yeniden kullanılmalıdır. Enerji yönetimi artık su yönteminin olmazsa olmaz bir parçası olarak düşünülmeli ve konunun uzmanı olan kişiler ile Su Yönetimi süreci planlanmalıdır’’ ifadelerini kullandı.