Avrupa Parlamentosu’nda yapılan görüşmelerde, Yüksek Temsilci/Başkan Yardımcısı Josep Borrell Osman Kavala davasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Osman Kavala hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının siyasi bir karar olduğuna dikkat çeken Borell, ''İçinden geçmekte olduğumuz bu zorlu dönemde, başta insan hakları olmak üzere evrensel değerlerin korunması ve desteklenmesi, her zamankinden daha önemli bir hâl almıştır'' dedi.
İstanbul 13üncü Ağır Ceza Mahkemesi 25 Nisan’da Osman Kavala ve yedi sanıkla ilgili olarak verile kararın derinden üzüntü yarattığına değinen Josep Borell, ''İstanbul Ceza Mahkemesinin kabul ettiği bu karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Aralık 2019’daki kararında yer alan bulguları tümüyle göz ardı etmekte ve Türkiye’de sivil toplum için var olan alanın küçüldüğüne dair ürkütücü bir işaret vermektedir'' ifadelerini kullandı.
Türkiye temel haklar kapsamında geriye gidiyor!
Osman Kavala hakkında verilen kararın kusurlu olduğuna dikkat çeken açıklamada, ''Bunun neticesinde Avrupa Konseyi, halen devam etmekte olan ihlal sürecini başlatmış olup Yüksek Temsilci de kararın akabinde, bir kez daha Sn Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulunduğu bir açıklama yapmıştır. Birçok usule aykırılık dolayısıyla kusurlu olan bu yargılama ve karar, Türkiye’nin temel haklar alanında daha da geriye gittiğini gösteren endişe verici işaretlerin bir yenisidir'' ifadeleri yer aldı.
Davanın yoğun bir şekilde siyasileştirilmesinin ciddi endişelere neden olduğunu belirten Borell, '' Sistematik olarak Türk yargısının bağımsız olmadığına dair yeni bir örnek teşkil etmektedir. Konsey, insan hakları savunucularının hedef alınmasının, Türkiye’nin demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygı mükellefiyetine ters düştüğünü defalarca ifade etmiştir'' dedi.
Kavala davası AB-Türkiye ilişkilerinin temel taşlarındandır
Davanın sadece Türkiye’nin bir iç meselesi olmadığını belirten açıklamada, ''Bu Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve katılmayı arzu ettiği Avrupa Birliği’nin temel değerleriyle ilgilidir. Her düzeyde Türk yetkililerle yaptığımız görüşmelerde, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunu sürekli olarak gündeme getiriyoruz ve getirmeye devam edeceğiz. Bu konu, AB-Türkiye ilişkilerinin temel taşlarındandır'' denildi.
Türkiye’nin temel haklar konusunda somut ve sürekli bir ilerleme kaydetmesi gerektiğini altını çizen Borell, '' Avrupa Konseyi’nin eski bir üyesi olan Türkiye, hukuki bir gereklilik olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamalıdır. Bu hususta Türkiye bir istisna teşkil etmemektedir. Bu itibarla Türkiye ile diyalogumuzda hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularını kuvvetle gündeme getirmeyi sürdüreceğiz'' dedi.
İstanbul 13üncü Ağır Ceza Mahkemesi 25 Nisan’da Osman Kavala ve yedi sanıkla ilgili olarak verile kararın derinden üzüntü yarattığına değinen Josep Borell, ''İstanbul Ceza Mahkemesinin kabul ettiği bu karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Aralık 2019’daki kararında yer alan bulguları tümüyle göz ardı etmekte ve Türkiye’de sivil toplum için var olan alanın küçüldüğüne dair ürkütücü bir işaret vermektedir'' ifadelerini kullandı.
Türkiye temel haklar kapsamında geriye gidiyor!
Osman Kavala hakkında verilen kararın kusurlu olduğuna dikkat çeken açıklamada, ''Bunun neticesinde Avrupa Konseyi, halen devam etmekte olan ihlal sürecini başlatmış olup Yüksek Temsilci de kararın akabinde, bir kez daha Sn Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulunduğu bir açıklama yapmıştır. Birçok usule aykırılık dolayısıyla kusurlu olan bu yargılama ve karar, Türkiye’nin temel haklar alanında daha da geriye gittiğini gösteren endişe verici işaretlerin bir yenisidir'' ifadeleri yer aldı.
Davanın yoğun bir şekilde siyasileştirilmesinin ciddi endişelere neden olduğunu belirten Borell, '' Sistematik olarak Türk yargısının bağımsız olmadığına dair yeni bir örnek teşkil etmektedir. Konsey, insan hakları savunucularının hedef alınmasının, Türkiye’nin demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygı mükellefiyetine ters düştüğünü defalarca ifade etmiştir'' dedi.
Kavala davası AB-Türkiye ilişkilerinin temel taşlarındandır
Davanın sadece Türkiye’nin bir iç meselesi olmadığını belirten açıklamada, ''Bu Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve katılmayı arzu ettiği Avrupa Birliği’nin temel değerleriyle ilgilidir. Her düzeyde Türk yetkililerle yaptığımız görüşmelerde, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunu sürekli olarak gündeme getiriyoruz ve getirmeye devam edeceğiz. Bu konu, AB-Türkiye ilişkilerinin temel taşlarındandır'' denildi.
Türkiye’nin temel haklar konusunda somut ve sürekli bir ilerleme kaydetmesi gerektiğini altını çizen Borell, '' Avrupa Konseyi’nin eski bir üyesi olan Türkiye, hukuki bir gereklilik olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamalıdır. Bu hususta Türkiye bir istisna teşkil etmemektedir. Bu itibarla Türkiye ile diyalogumuzda hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularını kuvvetle gündeme getirmeyi sürdüreceğiz'' dedi.