Kübra Ceylan/Ege’ye Bakış- İzmir Ticaret Odası Ekim ayı meclis toplantısı bugün çok amaçlı salonda gerçekleştirildi. Meclis açılış konuşmasını Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener yaptı. Özgener” Dünyada ekonomik göstergelerde keskin revizyonların yapıldığı bir dönemden geçiyoruz. Tüketici güveninde bir süredir düşüş yaşandığını görüyorduk, ayrıca reel sektör güven endekslerinde de, bazı sektörel üretim verilerinde de aşağı doğru bir gidişatın olduğunu gözlemlemeye başladık” dedi.
“Dünya ekonomisi 2023 yılında %2,7’ye inecek”
Dünya ekonomiyle ilgili düşüncelerini dile getiren Özgener;”Dünya ekonomisine ilişkin 2023 tahminlerinde aşağı yönlü revizyonlar dikkat çekiyor. IMF’nin tahminlerine göre, 2021 yılında %6 olan dünya ekonomik büyümesi 2023 yılında %2,7’ye inecek. IMF, gelişmiş ekonomilerde bu sürecin daha hızlı olacağını tahmin ediyor. Yine 2021’den 2023’e %5,2’den %1,1’lere doğru keskin bir düşüş söz konusu. Elbette, gelişmekte olan ekonomiler de bu süreçten payını alacak ve büyüme oranları aynı dönemde %6,6’dan %3,7’ye, yani neredeyse yarı yarıya aşağı inecek” ifadesinde bulundu.
“Enflasyon ortalaması %9,9; bizde %83,5”
Türkiye’de sanayi üretiminin yavaşladığının altını çizen Özgener ;“Türkiye ekonomisindeki gelinen son durumda, global ekonomide olduğu gibi Türkiye’de de sanayi üretim endekslerinden ve PMI üretim verilerinden bizde de yavaşlamanın başladığı sinyallerini alıyoruz. Ancak, diğer ülkelerden farklı olarak ülkemizde enflasyon çok yüksek ve fakat para politikası gevşek. Gelişmekte olan ülkelerde tüketici enflasyon ortalaması %9,9; bizde ise son rakam %83,5. Bütün dünya ekonomileri, enflasyon ve ekonomik yavaşlama problemi ile aynı anda uğraşırken, Türkiye tam bir yıldır enflasyon seviyesinden bağımsız bir para politikası uyguluyor. Bunun sonucunda bir yıldır yükselen enflasyon ve hızla değer kaybeden bir TL ile karşı karşıyayız. Bu enflasyon seviyesine rağmen, Merkez Bankası Nisan ayından beri faizleri 350 baz puan indirirken, bizim de dahil olduğumuz gelişmekte olan ülkelerdeki ortalama faiz artışı 150 puanın üstünde. Reel faizlerin Türk Lirası’nın avantajına çalışmadığı çok net” olduğunu söyledi.
“Türk Lirasının değeri 2013’ten beri düşük”
Türk Lirasının 2013 yılında bu yana değer kaybetmesinin alım gücünü düşürdüğünü belirten Özgener,”Nitekim Türk Lirasının, tüm zamanların en değerli olduğu 2013’ten beri en düşük seviyede olması ve enflasyonun yükselmesi, hane halkının alım gücünü önemli ölçüde düşürmeye devam ediyor .Türk Lirasının değer kaybetmesinin ilk bakışta ihracat üzerinden bir avantaj yaratacağı düşünülebilir; fakat aynı süreçte cari açığın azalmasına bir katkı sağlamadığını gözlemliyoruz. Artan ihracat ve turizm gelirine rağmen, sene sonunda cari açık 2022 başında tahmin edilen 10 milyar doların yaklaşık 5 katı yüksek bir seviyede olacak” dedi.
“Rekabetin artması için sağlıklı bir patika olması gerekir”
Özgener bir başka tekrarı da dış ticaret ve ihracatımızla ilgili olarak ifade etme gereği duymadığını belirterek,”Başta Avrupa Birliği olmak üzere bütün dünya ekonomisi yavaşlarken, artan ihracat rekabetine sürekli değerini kaybeden Türk Lirası ile cevap vermek mümkün değil. Ülke ekonomisinde rekabetin artması için, ihracat dışında, ithalatta da sağlıklı bir patikada olması gerekir. Hem enflasyondaki yükseliş, hem dış ticarette rekabet sıkıntılarını ve cari açıktaki yükselişi aynı anda yaşamamız, bu politika setinin bir an önce gözden geçirilmesi için bir sinyal olmalı. Global ekonomik koşulların kötüleşmesi ise bu değişiklik ihtiyacını daha da artırıyor” diye konuştu.
Konuşmasının sonlarına doğru Özgener, Meclis üyelerine bugüne kadar yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederek, “İhracatımıza ciddi katkılar sağlayan fuarlara büyük önem verdik, yeni dönemde de hız kesmeden üyelerimizin fuarlardan en üst seviyede yararlanması için sizlerle beraber çalışacağız ”dedi.