TMMOB, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve EGEÇEP; Çeşme Projesi için çarşamba günü yapılacak olan keşif ve bilirkişi incelemesi ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Açıklamayı okuyan Çamlı: “Ülkemizde son 20 yıldır sürdürülebilir ekonomik bir model yerine uygulanan ranta dayalı ekonomi politikalarına bağlı olarak yapılan mevzuat ve plan değişiklikleri, ayrıcalıklı imar hakları düzenlemeleri, sit alanlarında yapılan değişiklikler ile korunması gereken alanların kullanım amaçları değiştirilmiş; kentlerimiz, tarım alanlarımız, kıyılarımız, ormanlarımız, derelerimiz, doğal karakteri korunması gereken alanlarımız inşaat, turizm, sanayi, madencilik ve enerji sektörlerinin baskısı altında plansız yapılaşma ve talana maruz bırakılmıştır. ” dedi.
12 Şubat 2020 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesine değinen Çamlı: “ ‘Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’ ilan edilen ve Yarımadanın yaklaşık % 55’ini kapsayan alan; ekolojik ve doğal yapısı itibari ile korunması gereken özel bir alan statüsündedir. İzmir’in en önemli ekolojik yutak alanlarından biri olan Yarımada, ekosistem bütünü içinde benzersiz ve hassas yapısı ile iklim değişikliği sürecinde de İzmir için büyük bir şans olma özelliği taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.
Bilimsel Dayanaktan Yoksun
Çamlı: “Çeşme Turizm Planı olarak sunulan proje bilimsel dayanaktan yoksun, kamu ve doğa yararına aykırıdır. Kamu kullanımına açık ve devlete ait olan kıyıların, hatta tapuda kaydı olmayan deniz alanlarının turizm amaçlı bölge ilan edilmesi ve hatta özel kullanıma tahsis edilmesi; başta Anayasa olmak üzere mevzuata aykırı olduğu gibi, bu kamusal alanların, gerçekte sahibi ve hak alacaklısı, İzmir halkı tarafından kullanılamaması sonucunu da doğuracaktır. Kalkınma ve turizmin gelişmesi adı altında bize sunulan proje, İzmir halkını yoksullaştıracak, nefes alma alanlarını elinden alacak, iklim krizinin sebep olduğu doğal süreçlerin olumsuz sonuçlarının artarak hızlanmasını sağlayacak ve sermaye sahiplerinin elinde köleleştirecektir. Bu sadece bir doğa yıkımı değil aynı zamanda kentimizin ve tüm ülkenin doğal zenginliklerini bir avuç sermaye sahibine kurban eden; sosyal adalet, çevresel adalet gibi temel yaşam ilkelerine aykırı planı, bir turizm planı olarak, kamunun alanlarını ve kaynaklarını kısa vadeli rant politikalarının hizmetine sunmaktır.” dedi.
“Çeşme Projesi İzmir’in KANAL İSTANBUL’UDUR”
Açıklamanın devamında Lütfi Çamlı: “Çeşme Projesi İzmir’in Kanal İstanbul’udur! Kamunun malı, kamu için, kamu yararı için, kamu için kullanılmalıdır. Aksi düşünce ve tasarruf için yapılan her türlü plana projeye karşı çıkmak, kamunun malını, kamu adına korumak her yurttaşın, her kurumun görevidir. Çeşme Turizmini Koruma ve Geliştirme Kararı’nın iptali talebiyle meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar ile açtığımız ortak davamızda, Danıştay Altıncı Dairesi’nce, 27 Ekim Çarşamba günü saat 11.00 de Çeşme Adliyesi önünden başlamak suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılacaktır. İzmir için, Yaşam hakkımız, geleceğimiz, yaşam alanlarımız için, Çeşme Projesi’ne dur diyeceğiz.” ifadelerine yer verdi.
“İzmir Halkını Yarımada’ya Sahip Çıkmaya Davet Ediyoruz”
TMMOB, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve EGEÇEP adına açıklamayı okuyan Lütfi Çamlı, açıklamayı şu sözlerle bitirdi: “Başta Kenti Korumakla sorumlu olduğunu ve bu mücadeleye devam edeceğini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç SOYER olmak üzere, kentin tüm yöneticileri, başkanlarını, milletvekillerini, İzmir halkını, Yarımada’ya sahip çıkmaya, mücadelemize ortak olmaya, 27 Ekim saat 11.00 de Çeşme Adliyesi önünde toplanmaya davet ediyoruz.”
Açıklamayı okuyan Çamlı: “Ülkemizde son 20 yıldır sürdürülebilir ekonomik bir model yerine uygulanan ranta dayalı ekonomi politikalarına bağlı olarak yapılan mevzuat ve plan değişiklikleri, ayrıcalıklı imar hakları düzenlemeleri, sit alanlarında yapılan değişiklikler ile korunması gereken alanların kullanım amaçları değiştirilmiş; kentlerimiz, tarım alanlarımız, kıyılarımız, ormanlarımız, derelerimiz, doğal karakteri korunması gereken alanlarımız inşaat, turizm, sanayi, madencilik ve enerji sektörlerinin baskısı altında plansız yapılaşma ve talana maruz bırakılmıştır. ” dedi.
12 Şubat 2020 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesine değinen Çamlı: “ ‘Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’ ilan edilen ve Yarımadanın yaklaşık % 55’ini kapsayan alan; ekolojik ve doğal yapısı itibari ile korunması gereken özel bir alan statüsündedir. İzmir’in en önemli ekolojik yutak alanlarından biri olan Yarımada, ekosistem bütünü içinde benzersiz ve hassas yapısı ile iklim değişikliği sürecinde de İzmir için büyük bir şans olma özelliği taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.
Bilimsel Dayanaktan Yoksun
Çamlı: “Çeşme Turizm Planı olarak sunulan proje bilimsel dayanaktan yoksun, kamu ve doğa yararına aykırıdır. Kamu kullanımına açık ve devlete ait olan kıyıların, hatta tapuda kaydı olmayan deniz alanlarının turizm amaçlı bölge ilan edilmesi ve hatta özel kullanıma tahsis edilmesi; başta Anayasa olmak üzere mevzuata aykırı olduğu gibi, bu kamusal alanların, gerçekte sahibi ve hak alacaklısı, İzmir halkı tarafından kullanılamaması sonucunu da doğuracaktır. Kalkınma ve turizmin gelişmesi adı altında bize sunulan proje, İzmir halkını yoksullaştıracak, nefes alma alanlarını elinden alacak, iklim krizinin sebep olduğu doğal süreçlerin olumsuz sonuçlarının artarak hızlanmasını sağlayacak ve sermaye sahiplerinin elinde köleleştirecektir. Bu sadece bir doğa yıkımı değil aynı zamanda kentimizin ve tüm ülkenin doğal zenginliklerini bir avuç sermaye sahibine kurban eden; sosyal adalet, çevresel adalet gibi temel yaşam ilkelerine aykırı planı, bir turizm planı olarak, kamunun alanlarını ve kaynaklarını kısa vadeli rant politikalarının hizmetine sunmaktır.” dedi.
“Çeşme Projesi İzmir’in KANAL İSTANBUL’UDUR”
Açıklamanın devamında Lütfi Çamlı: “Çeşme Projesi İzmir’in Kanal İstanbul’udur! Kamunun malı, kamu için, kamu yararı için, kamu için kullanılmalıdır. Aksi düşünce ve tasarruf için yapılan her türlü plana projeye karşı çıkmak, kamunun malını, kamu adına korumak her yurttaşın, her kurumun görevidir. Çeşme Turizmini Koruma ve Geliştirme Kararı’nın iptali talebiyle meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar ile açtığımız ortak davamızda, Danıştay Altıncı Dairesi’nce, 27 Ekim Çarşamba günü saat 11.00 de Çeşme Adliyesi önünden başlamak suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılacaktır. İzmir için, Yaşam hakkımız, geleceğimiz, yaşam alanlarımız için, Çeşme Projesi’ne dur diyeceğiz.” ifadelerine yer verdi.
“İzmir Halkını Yarımada’ya Sahip Çıkmaya Davet Ediyoruz”
TMMOB, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve EGEÇEP adına açıklamayı okuyan Lütfi Çamlı, açıklamayı şu sözlerle bitirdi: “Başta Kenti Korumakla sorumlu olduğunu ve bu mücadeleye devam edeceğini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç SOYER olmak üzere, kentin tüm yöneticileri, başkanlarını, milletvekillerini, İzmir halkını, Yarımada’ya sahip çıkmaya, mücadelemize ortak olmaya, 27 Ekim saat 11.00 de Çeşme Adliyesi önünde toplanmaya davet ediyoruz.”