GÜLPERİ TİBİN/ EGE’YE BAKIŞ – İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, ülke gündeminde büyük yankı uyandıran ve birçok bebeğin ölümüne neden oldukları ortaya çıkan Yenidoğan Çetesi’yle ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel okudu.
“GERÇEK, ÇÖKEN BİR SAĞLIK SİSTEMİDİR”
Yüksel, sağlıkta dönüşüm programının yıkıcı etkilerine değindiği konuşmasında şunları kaydetti:
“Meslek etik kurallarını ihlal ederek hekimlik mesleğinin saygınlığına, onuruna, kutsallığına leke sürenler ve sağlık çalışanlarına ilişkin güven duygusunu zedeleyenler, bebeklerin ölümüne neden olan ve halkın sağlığını riske atanlar hak ettikleri cezaları almalıdır. Kamu yöneticilerinin sistemin yarattığı bu kara tabloyu, işini hakkıyla yapan hekim ve sağlık çalışanlarına yükleyerek, suçu üstlerinden atma çabaları gerçeğin üstünü örtme gayretinden öte değildir. Gerçek, sağlıkta dönüşüm programının halk sağlığı üzerindeki yıkıcı etkisidir. Gerçek, koruyucu sağlık hizmetlerinin yok sayılmasıdır. Gerçek, aşı bulamamak, ilacı parasız alamamaktır. Gerçek, çöken bir sağlık sistemidir ve bunun sorumluları bellidir.”
“SORUMLU OLANLAR HESAP VERMELİ”
Kamu yöneticilerinin, sağlık müdürlüğü yetkililerinin görev ihmali yönünden soruşturulması gerektiğini vurgulayan Yüksel, şöyle konuştu:
“Yürütme ve denetim görevini elinde tutan kamu yöneticilerinin, sağlık müdürlüğü yetkililerinin, görev ihmali yönünden soruşturulması gerekir. Bu olayda ciddi bir denetim eksikliğine dair güçlü emareler vardır. Yıllardır sürdürülen bu suç düzeninin esas failleri kadar suçun ortaya geç çıkmasından sorumlu olanlar da adalet önünde hesap vermelidir.
Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğu gerçeğini inkar edilemeyecek şekilde ortaya koymuştur.
Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizi çökertmiştir.”
“EŞİT SAĞLIK HİZMETİ SAĞLANMALI”
Yüksel, açıklamasını tamamlarken şu ifadeleri kullandı:
“Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç insanın çıkarına boşa harcanmasına yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar bir an önce terk edilmelidir.
En büyük hayal olarak ifade edilen devasa hastanelere aktarılan bütçenin, diğer alanda duyulan ihtiyaçlar için harcanmaması tercihi, aslında sayısını tam olarak bilemediğimiz kaybettiğimiz bebeklerin ailelerinin hayallerini yıkmış, hayatlarını cehenneme çevirmiştir. Bir bebeğimizin daha bu nedenlerle ölümüne tahammülümüz yoktur. Yıllardır bıkmadan usanmadan söylediğimiz gibi sağlıkta ticaret ölüm getirmiştir. Kar odaklı bu yönetim anlayışı canımızı yakmaktadır ve yakmaya da devam edecektir.
Herkese eşit ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetinin kamu eliyle sunulması sağlanmalıdır. Beklemeden, oyalanmadan.”
“BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ”
Yüksel’in ardından açıklamalarda bulunan TTB (Türk Tabipler Birliği) Merkez Konseyi Üyesi Prof. Ali Osman Karababa, “Bir kişi bir yılda 11 kez ortalama sağlık kurumlarına başvuruyor. Bu kışkırtılmış bir sağlık hizmeti talebi. Bu talep nedeniyle çalışanlar şiddete uğruyor, hizmet almak sıkıntıya düşüyor. SGK özel sağlık kurumlarının harcamalarını karşılamaya başladı, özel sağlık güvencesi olanlarının. Bunun üzerine vatandaşların cebinden de çok büyük paralar akıyor. Bu y0zden özel sektörün SGK tarafından finanse edilmesinin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Parası olan özel hastanelere gidebilir ama onun dışındaki ödemeleri SGK yapmamalı. Bu karşılaştığımız olay buzdağının görünen yüzü. Arkasında neler olduğunu soruşturma sürecinde göreceğiz.” dedi.
“GERÇEK, ÇÖKEN BİR SAĞLIK SİSTEMİDİR”
Yüksel, sağlıkta dönüşüm programının yıkıcı etkilerine değindiği konuşmasında şunları kaydetti:
“Meslek etik kurallarını ihlal ederek hekimlik mesleğinin saygınlığına, onuruna, kutsallığına leke sürenler ve sağlık çalışanlarına ilişkin güven duygusunu zedeleyenler, bebeklerin ölümüne neden olan ve halkın sağlığını riske atanlar hak ettikleri cezaları almalıdır. Kamu yöneticilerinin sistemin yarattığı bu kara tabloyu, işini hakkıyla yapan hekim ve sağlık çalışanlarına yükleyerek, suçu üstlerinden atma çabaları gerçeğin üstünü örtme gayretinden öte değildir. Gerçek, sağlıkta dönüşüm programının halk sağlığı üzerindeki yıkıcı etkisidir. Gerçek, koruyucu sağlık hizmetlerinin yok sayılmasıdır. Gerçek, aşı bulamamak, ilacı parasız alamamaktır. Gerçek, çöken bir sağlık sistemidir ve bunun sorumluları bellidir.”
“SORUMLU OLANLAR HESAP VERMELİ”
Kamu yöneticilerinin, sağlık müdürlüğü yetkililerinin görev ihmali yönünden soruşturulması gerektiğini vurgulayan Yüksel, şöyle konuştu:
“Yürütme ve denetim görevini elinde tutan kamu yöneticilerinin, sağlık müdürlüğü yetkililerinin, görev ihmali yönünden soruşturulması gerekir. Bu olayda ciddi bir denetim eksikliğine dair güçlü emareler vardır. Yıllardır sürdürülen bu suç düzeninin esas failleri kadar suçun ortaya geç çıkmasından sorumlu olanlar da adalet önünde hesap vermelidir.
Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğu gerçeğini inkar edilemeyecek şekilde ortaya koymuştur.
Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizi çökertmiştir.”
“EŞİT SAĞLIK HİZMETİ SAĞLANMALI”
Yüksel, açıklamasını tamamlarken şu ifadeleri kullandı:
“Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç insanın çıkarına boşa harcanmasına yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar bir an önce terk edilmelidir.
En büyük hayal olarak ifade edilen devasa hastanelere aktarılan bütçenin, diğer alanda duyulan ihtiyaçlar için harcanmaması tercihi, aslında sayısını tam olarak bilemediğimiz kaybettiğimiz bebeklerin ailelerinin hayallerini yıkmış, hayatlarını cehenneme çevirmiştir. Bir bebeğimizin daha bu nedenlerle ölümüne tahammülümüz yoktur. Yıllardır bıkmadan usanmadan söylediğimiz gibi sağlıkta ticaret ölüm getirmiştir. Kar odaklı bu yönetim anlayışı canımızı yakmaktadır ve yakmaya da devam edecektir.
Herkese eşit ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetinin kamu eliyle sunulması sağlanmalıdır. Beklemeden, oyalanmadan.”
“BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ”
Yüksel’in ardından açıklamalarda bulunan TTB (Türk Tabipler Birliği) Merkez Konseyi Üyesi Prof. Ali Osman Karababa, “Bir kişi bir yılda 11 kez ortalama sağlık kurumlarına başvuruyor. Bu kışkırtılmış bir sağlık hizmeti talebi. Bu talep nedeniyle çalışanlar şiddete uğruyor, hizmet almak sıkıntıya düşüyor. SGK özel sağlık kurumlarının harcamalarını karşılamaya başladı, özel sağlık güvencesi olanlarının. Bunun üzerine vatandaşların cebinden de çok büyük paralar akıyor. Bu y0zden özel sektörün SGK tarafından finanse edilmesinin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Parası olan özel hastanelere gidebilir ama onun dışındaki ödemeleri SGK yapmamalı. Bu karşılaştığımız olay buzdağının görünen yüzü. Arkasında neler olduğunu soruşturma sürecinde göreceğiz.” dedi.