GÜLPERİ TİBİN/ EGE’YE BAKIŞ – İzmir Deprem Master Planı 2024 Çalıştayı’nın açılışı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen açılışa ilçe belediye başkanları, CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ve DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, TMMOB de katılım gösterdi. Etkinlikte açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zeki Yıldırım, altyapı ve üstyapının da önemine değinerek, “Depremlerde bize yaşatılan acılarda gördük ki alt yapı ve üst yapı da önemli. 6 Şubat depremlerinin ardından ölenlerden sonra kalanların yaşayacağı hiçbir alan da kalmamış, kamu hizmeti veren yapılar zarar görmüştü.” dedi.
Yıldırım’ın ardından konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, sözlerine başlarken 30 Ekim İzmir depremi ve 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlattı. Tugay, “30 Ekim 2020 depremi benim Karşıyaka Belediye Başkanı olduğum dönemde gerçekleşti. Bize İzmir’de bir deprem durumunda yaşananları gösterdi. Birçok konu konuşuldu sonrasında. O günden bugüne pek çok çaba gösterildi. Yaklaşık dört yıl geçti depremin üzerinden. 6 Şubat depreminin de bize gösterdiği pek çok şey oldu.” ifadelerini kullandı.
“MUTLAKA BİR ŞEYLER YAPILDI AMA YETERLİ DEĞİL”
Tugay, depremlerin ardından yapılması gereken mevzuat değişiklikleri, alınan kararlar ve yapılması gerekenlerin yapılıp yapılmadığıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Yapılanların yeterli olmadığını belirten Tugay, “Yapılması gereken mevzuat değişiklikleri yapıldı mı? Almamız gereken kararları aldık mı? Verileri alıp bunları analiz ederek hazırlandık mı? Mutlaka bir şeyler yapıldı ama görünen o ki yeterli değil. Biz bir deprem master plan çalışması yaptık. Yeni bir plan çalışması olacak bu çünkü 1999’da yapılanın güncelliğini kaybettiğine dair birçok verimiz var. 1999’dan beri İzmir çok değişti. Ama bir yerden sonra bir şeyleri artık gerçekten hakkıyla yapmak zorunda olduğumuza dair bir inançla bu plan çalışmasını yapmak istiyoruz.” diye konuştu.
“HERKES KENDİNE GELSİN”
Tugay, iklim krizi, çevre kirliliği gibi konularda siyasi ayrıştırmaların doğru olmadığını belirtti ve şunları kaydetti:
“Körfez konusunda da aynı söyledim yine aynı şeyi söylüyorum. Bu ülkede artık siyasi söylemlerle kendini ayırmaktan vazgeçmelidir. Belki burada belediye başkanı olarak size vereceğim en net mesaj budur. Bu ülkenin kaynakları kullanılıyor, bilim insanlarımız çok değerli çalışmalar yapıyor ancak ayrıştırılıp. İnsanların artık benim küçük iktidar alanım olsun, başarılar da bana it olsun anlayışından en azından afetler gibi konularda vazgeçmesi gerektiğimi düşünüyorum. İklim krizi gibi konularda da afet gibi konularda da siyasi ayrışma olmaz. Rica ediyorum herkes kendine gelsin. Ülkemizde, şehrimizde üniversiteler var. Çok değerli çalışmalar yapılıyor. Ben Karşıyaka Belediyesi’nde başkanlık yaparken mevzuat değişikliği için başvuru yaptım ancak ne yapıldı, hiçbir şey? 4 sene öncene kadar yanlışsa yine aynı yanlışlı devam ediyor. Bu kapanmış kulaklar ne zaman açılacak?”
“BELEDİYEDEN NE İSTEDİĞİNİZE DİKKAT EDİN”
Tugay, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu belirtti. Yaşanan depremlerin ardından hasarlı binalara emsal artışı verilmesinin doğru olmadığını ifade eden Tugay, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye bir deprem ülkesi. Her gün bir yerlerde depremler oluyor. Ancak hepimiz biliyoruz ki önemli fay hatları yeni büyük depremler mutlaka üretecek. İzmir’in depremselliğiyle ilgili şunu biliyoruz ki 6,5 7 şiddetinde deprem üretmeye yatkın fay hatlarımız var.
Bununla ilgili, kat sayısını önce beşe düşür birkaç yıl geçsin sekize çıkar anlayışıyla yönetilmeyi hak etmeyen değerli inşalar yaşıyor bu ülkede. Mevzuat öyle bir mevzuat ki bir binanın hangi noktada hangi problemlerle depreme dayanıksız olduğunu tanımlamanın yetersiz olduğuna eminim. Zemin altında temele yapılması gereken çalışmanın yeterli olmadığını ya da korozyon etkisiyle yıpranma olduğunu biz anladık. Bunun mevzuatta bir net karşılığı olmalı. Nasıl net olarak problem anlaşılacak ve sonrasında da bu binalarda kendi arazında anlaşın denmeyecek. İnsanlara yarımcı olunacak. Problemin net olarak tanımlanması, sonra da insanlara yardımcı olunması gerekiyor. Bizim için çok büyük üzüntü kaynağıdır ki biz orta hasarlı binalara emsal artışı vermek zorunda kaldık ve bu doğru değildi. Bugün de özellikle bozuk zeminli yerlerde, binalarda emsal artışı verme özellikle bazı bölgeleri için vahim bir hatadır. Bu arsanın sahibi olabilirsiniz, mülkiyet hakkınıza saygı duyuyorum ama olası bir depremde bina yıkılır da altında kalırsınız bu bizim müdahale edemeyeceğimiz bir şey olur. O yüzden belediyeden ne istediğinize de dikkat edin.”
“OY İSTEMEK GÜZEL AMA…”
Tugay, konuşmasını şu ifadelerle noktaladı:
“Oy istemek çok güzel ama yıllardır çözülmeyen sorunlar ne olacak? Ben buna İzmir’in, STK’ların hayır demesini özellikle rica ediyorum. Bundan sonra doğru olduğuna inandığımız şeylerin arkasında duralım.
Bu dönem bir şeyleri değiştirmenin ve dönüştürmenin dönemi olsun. Bu dönem İzmir’in bilinci ön plana çıksın. Söylenen yalanlara inanılmasın. Bu yüzden bu toplantı da sonrasındaki her çalışmada gerçekten bir sonuca varmak için yapılan çalışmalar olacaktır. Kanun değişikliği diyerek de durmayacağız. Bekliyoruz evet, ama yapmayanlar kendilerinin sorumluluğudur. İnşallah yaşanmaz ama kötü bir durum da onların sorumluluğudur. Onlar da artık kulaklarını açsınlar ve insanlarımızın ölmesine izin vermeyelim.
Sorun çözmeyi amaçlayarak çalışmalıyız. Bir şeyleri çok akıllıca yönetmemiz lazım. İzmir’de kaç binanın deprem riski nedeniyle yeniden imar edilmesi, boşaltılması katlarının azaltılması gerekiyor bilmiyorum ama şunu biliyorum bugün bir tane evin deprem riski yüksek olan kolonlarını yeni tekniklerle güçlendirirsek belki o bina hasar alacak ama insanlar katlar arasında sıkışmadan hayatını kurtarabilecek. Olayın bu tarafına da bakmamız lazım. Kim ne zaman deprem olacağını nereden bilebilir? BU arada ne yapacağız? Kökünden bir bina yapma yıkma işlemini yetiştiremeyeceğimiz kesin. Ara çözümler üretmeliyiz. Bunları da ele aldığımız bir deprem master planı istiyorduk.”