EGE'YE BAKIŞ- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, maden Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasına tepkiler sürüyor. Büyükşehir Belediyesi'nin Danıştay'a yaptığı iptal başvurusunun ardından; Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) tarafından yapılan çağrı ile İzmir sivil inisiyatifi ve yerel idare ile parti temsilcileri bir araya geldi.
Yapılan eylemde okunan basın açıklaması şu şekilde:
ZEYTİN HAYATTIR, ZEYTİNİME DOKUNMA!
Zeytinliklerin enerji madenciliğine açılmasını sağlamak için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Maden Yönetmeliği değişikliğine karşı bugün, 12 Mart Cumartesi günü, EGEÇEP ve Çeşme Çevre Platformu çağrısı ile “zeytinler katledilmesin” diyenler buraya toplandı.
Bölgemiz çiftçilerinin en önemli gelir kaynaklarından olan zeytinciliğe yeni bir darbe daha vurulmak isteniyor! Zeytinliklerimiz enerji ve maden şirketlerinin yağma ve talan projelerine açılmak isteniyor!
1939 yılında çıkartılan ve Zeytinliklerimizi koruyan 3573 Sayılı ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI VE YABANİLERİNİN AŞILATTIRILMASI HAKKINDA KANUN’u daha önce 8 kez değiştirmeye çalışan enerji ve maden lobileri, yasayı değiştirtemeyince çareyi bu kez Maden Yönetmeliğini değiştirtmekte buldu.
İKTİDAR, ZEYTİNLİKLERİ KÖMÜRE FEDA ETMEK İSTİYOR
01.03.2022 tarih ve 31765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Maden Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile zeytinlikler iktidar tarafından enerji ve maden projelerine, kömüre feda edilmek isteniyor.
Bizler daha ne oluyor derken bu yönetmelikten tam 4 gün sonra 05.03.2022 tarihinde bu sefer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 31769 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak KORUNAN ALANLARIN TESPİT, TESCİL VE ONAYINA İLİŞKİN USUL VE ESASLARA DAİR YÖNETMELİKTE değişiklik yapılıp, Nitelikli Koruma Alanlarında Rüzgar, Güneş ve Hidroelektrik santrallerinin yapımına da izin verildi.
İktidar, tam da ülkemizin yanı başında bir savaş sürerken ve dikkatlerimiz bu savaşa yönelmişken bu değişikleri gerçekleştirerek zeytinliklerimizi, tarım alanlarımızı, doğal varlıklarımızı talanın yolunu açtı.
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ HUKUKSUZLUKTUR
Eğer biz Anayasal bir Hukuk Devleti isek; Yasalar Anayasaya, Yönetmelikler ise Yasalara aykırı düzenlenemez. O zaman bu yönetmelik değişikliği tam bir HUKUKSUZLUK’tur. 2017 tarihli Maden Yönetmeliği zaten gerekli istisnaları madencilik lehine vermişken, 1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği ile Ege’de ve de ülkemizin her yerindeki zeytinliklerimizin talanına normlar hiyerarşisine aykırı bir şekilde yeni bir yasal kılıf hazırlanmaktadır.
ZEYTİN AĞACINI MADENLERE KURBAN ETTİRMEYECEĞİZ
Zeytin bütün kutsal metinlerde, dinlerde, edebi eserlerde kutsaldır! O "ölmez ağaç"tır. Binlerce yıldır Anadolu insanının en kadim dostu, geçim kaynağı, can damarıdır.
Zeytinliklerimizin ölüm fermanı olacak olan bu değişikliği asla kabul etmiyoruz. Kutsal ve ölümsüz zeytin ağacını kömüre, taş ocaklarına, madenlere kurban ettirmeyeceğiz.
Kanunları değiştirmeyi başaramayan şirketler bu kez de Yönetmeliklerle amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Gerekçeleri ise enerji madenciliği için kamu yararı imiş. Gerçekte kimin yararı? Enerji ve maden şirketleri zeytinliklerimizde daha rahat at koşturacak. Zeytin mi üstün kamu yararıdır kömür mü? Şu ana kadar açtığımız birçok davada Bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararı, yargı tarafından “üstün kamu yararı doğayı ve tarım alanlarını korumaktır” gerekçesiyle bozulmuştur.
Kazdağları örneğinde de görüldüğü gibi, değişiklikte yer alan “madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla” ifadesinin koruyucu hiçbir etkisi yoktur.
Taahhütlere uyulması konusunda günümüze kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının da Tarım ve Orman Bakanlığının da somut hiçbir yaptırımı olmamıştır. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda göstermelik yapılan birkaç rehabilitasyon çalışması doğal alanlarımızın yok edilmesinden sonraki yapay alanlar olarak gösterilmektedir.
1 ağaca karşı 5 ağaç dikeceğiz diyorlar. Madem bu yeni ağaçları dikebilecek tarım arazimiz var diye zeytin ağaç varlığını arttırmıyoruz.
İNŞAAT İÇİN FAY HATTINI TAŞIYAN ZİHNİYETTEN HİÇBİR FARKI YOK
Zeytinlik bir taşınmaz tarım arazisi vasfıdır. Üzerindeki Zeytin ağaçlarının taşınarak vasfının değiştirilmesi normal karşılanabilecek bir durum değildir. Bu bilimsel olarak ta kabul edilemez bir zorlamadır. Bunun bir zamanlar inşaat için fay hattını taşıyan zihniyetten hiçbir farkı yoktur.
Enerji ve madencilik madencilik projelerinin iklim değişikliğine olan etkisini hepimiz biliyoruz. Daha yeni Paris Anlaşmasını imzalayarak kömürlü enerji santrallerinin terkedilmesi konusunda taahhüt vermediniz mi?
KABUL EDİLEMEZ
Zeytin ağaçlarımızın yok edilmesi, orman varlığımızın tahrip edilmesi, havamızın kirletilmesi, sağlıklı gıdaya erişim hakkımızın ihlal edilmesi ve iklim krizine karşı kırılganlığımızın arttırılması, kabul edilemez.
Biz dost örgütler, meslek odaları, STK’lar, çevre gönüllüleri kısaca bu toprakların sevdalıları zeytinimize, tarım alanlarımıza, doğamıza yani yaşama sahip çıkıyoruz. Yaşadığımız bu doğayı ve toprakları korumak için mücadelemiz omuz omuza artarak devam edecektir. Bu saldırılar bitene kadar her karış toprağında bu hainlikleri yapanların karşısında olacak, hukuk tanımazlara karşı her zaman hukukun üstünlüğünü savunarak geleceğimize sahip çıkacağız.
Unutulmamalıdır ki barışın simgesini yok etmeye çalışanlar kendi savaşları içinde yok olacaktır.
SOYER: DOĞAYA SAHİP ÇIKMAK HAYATA SAHİP ÇIKMAKTIR
Başkan Tunç Soyer konuşmasında belediye başkanları olarak asli görevlerinin doğaya sahip çıkmak olduğunu söyledi. Soyer, “Biz aslında zeytin ağaçlarının sahibi değiliz onlar bize sahip. Binlerce yıldır bu coğrafyada onlar vardı. Biz hepimiz geçip gideceğiz bu topraklardan ama zeytin ağaçlarımız kalmaya devam edecek. Biz zeytin ağaçlarımızı korumak, onlara sahip çıkmak zorundayız. Şunu da biliyoruz ki doğaya sahip çıkmak hayata sahip çıkmaktır. Bu aynı zamanda cesaret gerektirir. Bugün İstiklal Marşı'mızın kabulünün 101. yılı. Bu marş, Kurtuluş Savaşı destanının yaşandığı günlerde ortaya çıkmıştır. Dönemin acılarını, umutlarını içinde taşır ve 'korkma!' diye başlar. Korkmuyoruz! Hiçbirimiz korkmuyoruz. Hayatı savunmaya, doğayı savunmaya devam edeceğiz. Bugün dünyada yaşanan bu büyük savaş, hayatı savunmayanların ödediği bedeldir. Biz savunmaya, doğamızı korumaya, zeytinimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Tek yapmamız gereken birbirimize sahip çıkmak, uyum içinde mücadele etmektir. Çok yakınız. Doğadan yana, hayattan yana bir iktidarı kurmaya ilk defa bu kadar çok yakınız” dedi.
Yapılan eylemde okunan basın açıklaması şu şekilde:
ZEYTİN HAYATTIR, ZEYTİNİME DOKUNMA!
Zeytinliklerin enerji madenciliğine açılmasını sağlamak için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Maden Yönetmeliği değişikliğine karşı bugün, 12 Mart Cumartesi günü, EGEÇEP ve Çeşme Çevre Platformu çağrısı ile “zeytinler katledilmesin” diyenler buraya toplandı.
Bölgemiz çiftçilerinin en önemli gelir kaynaklarından olan zeytinciliğe yeni bir darbe daha vurulmak isteniyor! Zeytinliklerimiz enerji ve maden şirketlerinin yağma ve talan projelerine açılmak isteniyor!
1939 yılında çıkartılan ve Zeytinliklerimizi koruyan 3573 Sayılı ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI VE YABANİLERİNİN AŞILATTIRILMASI HAKKINDA KANUN’u daha önce 8 kez değiştirmeye çalışan enerji ve maden lobileri, yasayı değiştirtemeyince çareyi bu kez Maden Yönetmeliğini değiştirtmekte buldu.
İKTİDAR, ZEYTİNLİKLERİ KÖMÜRE FEDA ETMEK İSTİYOR
01.03.2022 tarih ve 31765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Maden Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile zeytinlikler iktidar tarafından enerji ve maden projelerine, kömüre feda edilmek isteniyor.
Bizler daha ne oluyor derken bu yönetmelikten tam 4 gün sonra 05.03.2022 tarihinde bu sefer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 31769 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak KORUNAN ALANLARIN TESPİT, TESCİL VE ONAYINA İLİŞKİN USUL VE ESASLARA DAİR YÖNETMELİKTE değişiklik yapılıp, Nitelikli Koruma Alanlarında Rüzgar, Güneş ve Hidroelektrik santrallerinin yapımına da izin verildi.
İktidar, tam da ülkemizin yanı başında bir savaş sürerken ve dikkatlerimiz bu savaşa yönelmişken bu değişikleri gerçekleştirerek zeytinliklerimizi, tarım alanlarımızı, doğal varlıklarımızı talanın yolunu açtı.
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ HUKUKSUZLUKTUR
Eğer biz Anayasal bir Hukuk Devleti isek; Yasalar Anayasaya, Yönetmelikler ise Yasalara aykırı düzenlenemez. O zaman bu yönetmelik değişikliği tam bir HUKUKSUZLUK’tur. 2017 tarihli Maden Yönetmeliği zaten gerekli istisnaları madencilik lehine vermişken, 1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği ile Ege’de ve de ülkemizin her yerindeki zeytinliklerimizin talanına normlar hiyerarşisine aykırı bir şekilde yeni bir yasal kılıf hazırlanmaktadır.
ZEYTİN AĞACINI MADENLERE KURBAN ETTİRMEYECEĞİZ
Zeytin bütün kutsal metinlerde, dinlerde, edebi eserlerde kutsaldır! O "ölmez ağaç"tır. Binlerce yıldır Anadolu insanının en kadim dostu, geçim kaynağı, can damarıdır.
Zeytinliklerimizin ölüm fermanı olacak olan bu değişikliği asla kabul etmiyoruz. Kutsal ve ölümsüz zeytin ağacını kömüre, taş ocaklarına, madenlere kurban ettirmeyeceğiz.
Kanunları değiştirmeyi başaramayan şirketler bu kez de Yönetmeliklerle amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Gerekçeleri ise enerji madenciliği için kamu yararı imiş. Gerçekte kimin yararı? Enerji ve maden şirketleri zeytinliklerimizde daha rahat at koşturacak. Zeytin mi üstün kamu yararıdır kömür mü? Şu ana kadar açtığımız birçok davada Bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararı, yargı tarafından “üstün kamu yararı doğayı ve tarım alanlarını korumaktır” gerekçesiyle bozulmuştur.
Kazdağları örneğinde de görüldüğü gibi, değişiklikte yer alan “madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla” ifadesinin koruyucu hiçbir etkisi yoktur.
Taahhütlere uyulması konusunda günümüze kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının da Tarım ve Orman Bakanlığının da somut hiçbir yaptırımı olmamıştır. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda göstermelik yapılan birkaç rehabilitasyon çalışması doğal alanlarımızın yok edilmesinden sonraki yapay alanlar olarak gösterilmektedir.
1 ağaca karşı 5 ağaç dikeceğiz diyorlar. Madem bu yeni ağaçları dikebilecek tarım arazimiz var diye zeytin ağaç varlığını arttırmıyoruz.
İNŞAAT İÇİN FAY HATTINI TAŞIYAN ZİHNİYETTEN HİÇBİR FARKI YOK
Zeytinlik bir taşınmaz tarım arazisi vasfıdır. Üzerindeki Zeytin ağaçlarının taşınarak vasfının değiştirilmesi normal karşılanabilecek bir durum değildir. Bu bilimsel olarak ta kabul edilemez bir zorlamadır. Bunun bir zamanlar inşaat için fay hattını taşıyan zihniyetten hiçbir farkı yoktur.
Enerji ve madencilik madencilik projelerinin iklim değişikliğine olan etkisini hepimiz biliyoruz. Daha yeni Paris Anlaşmasını imzalayarak kömürlü enerji santrallerinin terkedilmesi konusunda taahhüt vermediniz mi?
KABUL EDİLEMEZ
Zeytin ağaçlarımızın yok edilmesi, orman varlığımızın tahrip edilmesi, havamızın kirletilmesi, sağlıklı gıdaya erişim hakkımızın ihlal edilmesi ve iklim krizine karşı kırılganlığımızın arttırılması, kabul edilemez.
Biz dost örgütler, meslek odaları, STK’lar, çevre gönüllüleri kısaca bu toprakların sevdalıları zeytinimize, tarım alanlarımıza, doğamıza yani yaşama sahip çıkıyoruz. Yaşadığımız bu doğayı ve toprakları korumak için mücadelemiz omuz omuza artarak devam edecektir. Bu saldırılar bitene kadar her karış toprağında bu hainlikleri yapanların karşısında olacak, hukuk tanımazlara karşı her zaman hukukun üstünlüğünü savunarak geleceğimize sahip çıkacağız.
Unutulmamalıdır ki barışın simgesini yok etmeye çalışanlar kendi savaşları içinde yok olacaktır.
SOYER: DOĞAYA SAHİP ÇIKMAK HAYATA SAHİP ÇIKMAKTIR
Başkan Tunç Soyer konuşmasında belediye başkanları olarak asli görevlerinin doğaya sahip çıkmak olduğunu söyledi. Soyer, “Biz aslında zeytin ağaçlarının sahibi değiliz onlar bize sahip. Binlerce yıldır bu coğrafyada onlar vardı. Biz hepimiz geçip gideceğiz bu topraklardan ama zeytin ağaçlarımız kalmaya devam edecek. Biz zeytin ağaçlarımızı korumak, onlara sahip çıkmak zorundayız. Şunu da biliyoruz ki doğaya sahip çıkmak hayata sahip çıkmaktır. Bu aynı zamanda cesaret gerektirir. Bugün İstiklal Marşı'mızın kabulünün 101. yılı. Bu marş, Kurtuluş Savaşı destanının yaşandığı günlerde ortaya çıkmıştır. Dönemin acılarını, umutlarını içinde taşır ve 'korkma!' diye başlar. Korkmuyoruz! Hiçbirimiz korkmuyoruz. Hayatı savunmaya, doğayı savunmaya devam edeceğiz. Bugün dünyada yaşanan bu büyük savaş, hayatı savunmayanların ödediği bedeldir. Biz savunmaya, doğamızı korumaya, zeytinimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Tek yapmamız gereken birbirimize sahip çıkmak, uyum içinde mücadele etmektir. Çok yakınız. Doğadan yana, hayattan yana bir iktidarı kurmaya ilk defa bu kadar çok yakınız” dedi.