Berivan Kaya/Ege'ye Bakış- Gezi Parkı olaylarının 9. yıldönümünde İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri basın açıklaması gerçekleştirdi. Kıbrıs Şehitleri caddesinde toplanan kalabalığa Polis barikat kurdu. Polisin engelini aşan topluluk basın açıklamasını gerçekleştirmek üzere Gündoğdu Meydanı’na yürüdü. Basın metnini İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına KESK Dönem Sözcüsü Necip Vardal okudu.
KESK Dönem Sözcüsü Vardal açıklamasında, “Dokuzuncu Yılında Milyonların Demokrasi, Eşitlik, Adalet Mücadelesinin Eseri GEZİ’Yİ Selamlıyoruz! Ülke tarihinin en onurlu, en haklı halk hareketlerindendir gezi; onurumuzdur. Bu onuru paylaştığımız arkadaşlarımızın yanındayız. Ülkemiz halk hareketleri tarihine altın harflerle yazılan, en barışçıl, en güzler yüzlü direnişin, Gezi’nin üzerinden dokuz yıl geçti. Her şey Gezi Parkı’ndaki tarihi ağaçların kesilip, yerine Topçu Kışlası adı verilen AVM projesinin yapılmasına itiraz edenlerin gecenin karanlığını yırtan haykırışı ile başladı. Evet, bundan DOKUZ yıl önce her şey ‘3-5 ağaç’ için başlamıştı. Ancak İstanbul’un son yeşil alanlarından birisinin daha betonlaştırılmasına karşı çıkanlara reva görülen amansız şiddete duyulan tepki milyonların eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebi ile birleşerek o ağaçların yeşeren dalları gibi kısa sürede tüm ülkeyi sardı” ifadelerini kullandı.

Kent hakkı mücadelesi!
Gezi direnişinin kamusal alanların yok edilmesine karşı kent hakkı hareketi olduğuna dikkat çeken Vardal, “Yıllardır süren antidemokratik ve baskıcı ortamda kaç çocuk sahibi olacaklarından, çocuklarını hangi okullara göndereceklerine, nasıl giyinip ne yiyip içeceklerine, hangi müziği dinleyip, hangi festivale gideceklerine kadar yaşamlarının her hücresine müdahale edilen, en temel sendikal hakları tek tek ellerinden alınmasına rağmen kölece çalışmaları beklenen milyonlar “yeter artık” diyerek omuz omuza verdiler. Demokrasiye, adalete, özgürlüğe susamış her yaştan, her kimlikten, her düşünceden, her inançtan, her meslekten milyonlar dayanışmayı, karşılıklı saygı ve sevgiyi, kardeşliği temel alan bir toplumsal direnişe, Gezi’ye imza attılar. Doğanın, doğal kaynakların yağma ve talanına, ülkeyi betona boğan, kamu kaynaklarını beşli çeteye peşkeş çeken politikalara karşı ekoloji mücadelesiydi Gezi; Kamusal alanların, parkların yok edilmesine karşı kent hakkı mücadelesiydi Gezi” dedi.

“Aradan geçen dokuz yılda karanlık arttı!”
Gezi Davası kararının hukuksuz ve dayanaksız olduğunu vurgulayan Necip Vardal, “AKP iktidarı, iktidarını mutlaklaştırmak, ülkeyi daha büyük bir karanlığa sürüklemek, yağma ve talanı sürdürmek için yargı eliyle, ceza davalarıyla ülke tarihinin en haklı, en onurlu direnişlerinden biri olan, hemen tüm illerde milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi direnişini karalamak ve mahkum etmek istedi. İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı. Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; arkadaşlarımız da Gezi kadar aktır, yanlarında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Güçleri yetmedi!
Gezi’den sonraki dokuz yılda ülkede OHAL’in kalıcı hale getirildiğini belirten Vardal, “Tek bir kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edilir hale geldiği, en temel özgürlüklerin dahi askıya alındığı bir düzene geçildi. Bu düzenin muktedirleri, farklıkları zenginlik olarak gören, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan Gezi’nin değerlerine, demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik talebine adeta savaş açtılar. 12 gencimizin yaşamını yitirmesine, binlerce insanımızın yaralanmasına yol açanlar Gezi’ye vandallık etiketi yapıştırmaya kalktılar. FETÖ’den devralınan iddia-namelere sığınarak, kişi veya kurumlara mal edilemeyecek genişlikte ve zenginlikte çok önemli bir toplumsal direnişten gizli örgüt, darbe senaryosu çıkarmaya çalıştılar. Milyonların eseri bir direnişi sahiplenen açıklamalarını, attıkları tweetleri ‘suç delili’ gibi gösterdikleri insanlar için ağırlaştırılmış müebbet cezası isteyecek kadar pervasızlaştılar. Beraat ile sonuçlanan her davadan sonra bile düşmanlaştırıcı, hukuk tanımayan açıklamalarına yenilerini eklemeye devam ettiler. Üretime değil, betonlaşmaya, ranta dayalı, iğneden ipliğe dışarıya bağımlı hale getirerek çökerttikleri ekonominin faturasını bile Gezi’ye bağladılar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar milyonların eseri Gezi’yi hafızlarımızdan silmeye, Gezi’nin değerlerini, ruhunu yok etmeye güçleri yetmedi” ifadelerini kullandı.

Bugün Gezi’nin değerlerine daha çok ihtiyacımız var!
Demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin son kırıntılarının dahi rafa kaldırıldığını ileri süren KESK Dönem Sözcüsü Vardal, “Kazdağlarından, Salda Gölü’ne, Kirazlıyayla’dan Olimpos’a , zeytinlik alanlarından çeşme yarımadasına uzanan doğa talanının hız kesmeden sürdüğü, Toplumsal yaşamın her alanının Diyanet fetvaları ile yeniden şekillendirilmesinin hedeflendiği özgürlükten, demokrasiden, barıştan, yaşanabilir bir kent ve doğadan yana olan herkesin açlıkla, ölümle ve hapisle sınandığı, buna karşın katillerin hırsızlıların, yolsuzluk yapanların, tacizci ve tecavüzcülerin pandemi fırsatçılığı ile dışarı salındığı, sadece kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını değil, kamu hizmetlerinden yararlanan milyonlarca yurttaşın haklarını korumak için çalışan, emek meslek örgütleri üyelerinin sürgün gibi çağdışı cezalarla karşı karşıya bırakıldığı, günümüz koşullarında Gezi’nin değerlerine, dayanışmaya, birliğe, daha çok ihtiyacımız var” dedi.
“Gezi tutsaklarını selamlıyoruz”
Mücadelenin kararlılıkla süreceğini belirten Vardal, “Gezi değerlerini kendi değerleri olarak gören emek demokrasi güçleri olarak, her geçen gün daha yakıcı hale gelen bu ihtiyaca cevap vermek için, eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın, insanca yaşamın hakim olduğu bir ülke için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Gezi sürecinde aramızdan hunharca koparılan Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit’in, Ahmet Atakan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın anıları önünde saygıya eğilirken; Milyonların demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesinin eseri Gezi'yi ve Gezi tutsaklarını bir kez daha selamlıyoruz!” dedi.
Basın açıklamasının hemen ardından Praksis müzik grubu konser verdi.

KESK Dönem Sözcüsü Vardal açıklamasında, “Dokuzuncu Yılında Milyonların Demokrasi, Eşitlik, Adalet Mücadelesinin Eseri GEZİ’Yİ Selamlıyoruz! Ülke tarihinin en onurlu, en haklı halk hareketlerindendir gezi; onurumuzdur. Bu onuru paylaştığımız arkadaşlarımızın yanındayız. Ülkemiz halk hareketleri tarihine altın harflerle yazılan, en barışçıl, en güzler yüzlü direnişin, Gezi’nin üzerinden dokuz yıl geçti. Her şey Gezi Parkı’ndaki tarihi ağaçların kesilip, yerine Topçu Kışlası adı verilen AVM projesinin yapılmasına itiraz edenlerin gecenin karanlığını yırtan haykırışı ile başladı. Evet, bundan DOKUZ yıl önce her şey ‘3-5 ağaç’ için başlamıştı. Ancak İstanbul’un son yeşil alanlarından birisinin daha betonlaştırılmasına karşı çıkanlara reva görülen amansız şiddete duyulan tepki milyonların eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebi ile birleşerek o ağaçların yeşeren dalları gibi kısa sürede tüm ülkeyi sardı” ifadelerini kullandı.

Kent hakkı mücadelesi!
Gezi direnişinin kamusal alanların yok edilmesine karşı kent hakkı hareketi olduğuna dikkat çeken Vardal, “Yıllardır süren antidemokratik ve baskıcı ortamda kaç çocuk sahibi olacaklarından, çocuklarını hangi okullara göndereceklerine, nasıl giyinip ne yiyip içeceklerine, hangi müziği dinleyip, hangi festivale gideceklerine kadar yaşamlarının her hücresine müdahale edilen, en temel sendikal hakları tek tek ellerinden alınmasına rağmen kölece çalışmaları beklenen milyonlar “yeter artık” diyerek omuz omuza verdiler. Demokrasiye, adalete, özgürlüğe susamış her yaştan, her kimlikten, her düşünceden, her inançtan, her meslekten milyonlar dayanışmayı, karşılıklı saygı ve sevgiyi, kardeşliği temel alan bir toplumsal direnişe, Gezi’ye imza attılar. Doğanın, doğal kaynakların yağma ve talanına, ülkeyi betona boğan, kamu kaynaklarını beşli çeteye peşkeş çeken politikalara karşı ekoloji mücadelesiydi Gezi; Kamusal alanların, parkların yok edilmesine karşı kent hakkı mücadelesiydi Gezi” dedi.

“Aradan geçen dokuz yılda karanlık arttı!”
Gezi Davası kararının hukuksuz ve dayanaksız olduğunu vurgulayan Necip Vardal, “AKP iktidarı, iktidarını mutlaklaştırmak, ülkeyi daha büyük bir karanlığa sürüklemek, yağma ve talanı sürdürmek için yargı eliyle, ceza davalarıyla ülke tarihinin en haklı, en onurlu direnişlerinden biri olan, hemen tüm illerde milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi direnişini karalamak ve mahkum etmek istedi. İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı. Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; arkadaşlarımız da Gezi kadar aktır, yanlarında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Güçleri yetmedi!
Gezi’den sonraki dokuz yılda ülkede OHAL’in kalıcı hale getirildiğini belirten Vardal, “Tek bir kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edilir hale geldiği, en temel özgürlüklerin dahi askıya alındığı bir düzene geçildi. Bu düzenin muktedirleri, farklıkları zenginlik olarak gören, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan Gezi’nin değerlerine, demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik talebine adeta savaş açtılar. 12 gencimizin yaşamını yitirmesine, binlerce insanımızın yaralanmasına yol açanlar Gezi’ye vandallık etiketi yapıştırmaya kalktılar. FETÖ’den devralınan iddia-namelere sığınarak, kişi veya kurumlara mal edilemeyecek genişlikte ve zenginlikte çok önemli bir toplumsal direnişten gizli örgüt, darbe senaryosu çıkarmaya çalıştılar. Milyonların eseri bir direnişi sahiplenen açıklamalarını, attıkları tweetleri ‘suç delili’ gibi gösterdikleri insanlar için ağırlaştırılmış müebbet cezası isteyecek kadar pervasızlaştılar. Beraat ile sonuçlanan her davadan sonra bile düşmanlaştırıcı, hukuk tanımayan açıklamalarına yenilerini eklemeye devam ettiler. Üretime değil, betonlaşmaya, ranta dayalı, iğneden ipliğe dışarıya bağımlı hale getirerek çökerttikleri ekonominin faturasını bile Gezi’ye bağladılar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar milyonların eseri Gezi’yi hafızlarımızdan silmeye, Gezi’nin değerlerini, ruhunu yok etmeye güçleri yetmedi” ifadelerini kullandı.

Bugün Gezi’nin değerlerine daha çok ihtiyacımız var!
Demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin son kırıntılarının dahi rafa kaldırıldığını ileri süren KESK Dönem Sözcüsü Vardal, “Kazdağlarından, Salda Gölü’ne, Kirazlıyayla’dan Olimpos’a , zeytinlik alanlarından çeşme yarımadasına uzanan doğa talanının hız kesmeden sürdüğü, Toplumsal yaşamın her alanının Diyanet fetvaları ile yeniden şekillendirilmesinin hedeflendiği özgürlükten, demokrasiden, barıştan, yaşanabilir bir kent ve doğadan yana olan herkesin açlıkla, ölümle ve hapisle sınandığı, buna karşın katillerin hırsızlıların, yolsuzluk yapanların, tacizci ve tecavüzcülerin pandemi fırsatçılığı ile dışarı salındığı, sadece kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını değil, kamu hizmetlerinden yararlanan milyonlarca yurttaşın haklarını korumak için çalışan, emek meslek örgütleri üyelerinin sürgün gibi çağdışı cezalarla karşı karşıya bırakıldığı, günümüz koşullarında Gezi’nin değerlerine, dayanışmaya, birliğe, daha çok ihtiyacımız var” dedi.
“Gezi tutsaklarını selamlıyoruz”
Mücadelenin kararlılıkla süreceğini belirten Vardal, “Gezi değerlerini kendi değerleri olarak gören emek demokrasi güçleri olarak, her geçen gün daha yakıcı hale gelen bu ihtiyaca cevap vermek için, eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın, insanca yaşamın hakim olduğu bir ülke için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Gezi sürecinde aramızdan hunharca koparılan Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit’in, Ahmet Atakan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın anıları önünde saygıya eğilirken; Milyonların demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesinin eseri Gezi'yi ve Gezi tutsaklarını bir kez daha selamlıyoruz!” dedi.
Basın açıklamasının hemen ardından Praksis müzik grubu konser verdi.
