ÖMER FARUK ALTIN/EGE’YE BAKIŞ- İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı Afet İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından “İzmir Afet Koordinasyon Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayın gündemini; altyapı ve lojistik, koordinasyon ve iletişim, teknolojik araçlar ve veri kullanımı, insani yardım ve acil müdahale konuları üzerinde yeni senaryolar geliştirilecek, ayrıca eğitim, olay yeri ve olay yeri dışı uygulamalar, gönüllü yönetimi ve dezavantajlı bireylerin desteklenmesi oluşturdu.
“BUNLARLA İLGİLİ DERS ÇIKARDIĞIMIZI BİLİYORUM”
İzmir’in bir deprem Master Planı olmadığını dile getiren Tugay, “Bilgi bilen insanlardan öğrenilebilir ve paylaştıkça çoğalır. Bu çalıştaylar aramızda bilgi paylaşımı için yardımcı olurken aynı yöne bakmamızı sağlıyor. O nedenle bu tür buluşmalar yol haritamıza ışık oluyor. Ama diğer taraftan birbirimizin eksiğini de tamamlamamıza yardımcı oluyor. Zaman zaman belediye böyle etkinlikleri düzenliyor ama somut gelişmeler oluyor mu diye soruyorlar ama herkesi emin olsun ki, olmaya da devam edecek. Kentlerimiz, İzmir dahil olmak üzere her geçen yıl daha kalabalık ve bazen kontrolsüzce büyüyor. Sık sık altyapı sorunlarını yaşıyoruz, yönetmekte sıkça zorluklar yaşadığımız yerlerin birimleri haline dönüşüyor. Bir yerde ne kadar bina varsa ve ne kadar çok insan yaşıyorsa afet sonrası oluşan yıkım da fazla oluyor. Bunun bilincinde olarak şehrimizi katılımcı bir anlayışla yönetirken her türlü şeyi hesaba katıyoruz. Bir gün yaşayabileceğimiz, hesapladığımız afetlere hazırlıklı olmalıyız. İzmir 30 Ekim depremini yaşadı. Yaklaşık 2 yıl önce de 6 Şubat Depremi meydana geldi. Her iki deprem de bize çok şeyi hatırlattı ve fakına varmamızı sağladı. Bu iki deprem de bazı şeyleri hatalı hesapladığımızı gösterdi. Bunlarla ilgili ders çıkardığımızı biliyorum. Ama bu çıkarılan dersleri uygulamada yeterli hızla gerçekleştirildiğini ve güvenli dönüşümü sağladığını düşünmüyorum. İzmir’in Deprem Master Planı şu an itibariyle yok. 1990 yılında yapılmış Raius Projesi var, üzerinden 25 yıl geçmiş. Bu mutlaka güncellenmesi gereken bir çalışma. Göreve geldiğimiz günden beri yeni bir Deprem Master Planı için çalışıyoruz ve bu plan belli bir noktaya geliyor. Bu çalıştay, Deprem Master Planımıza da ışık tutacak” diye konuştu.
“YANGIN TAKİP SİSTEMİ KURACAĞIZ”
Orman yangını olabilecek yerlerde yangın takip sistemi kuracaklarını açıklayan Tugay, “Şehrimizde bir afete hazırlık anlamında her şeyi daha iyi planlamış olmak, şu anda yaptığımız çalıştay ve deprem master plan çalışmasının en önemli amacıdır. Bu çalıştay bizim için gerçekten çok kıymetli. Elde ettiğimiz sonuçlarla kurumlar arası koordinasyonu sağlayacağız. Geçen yıl Yamanlar’da ormanlık alanda büyük bir yangın yaşadık. Yangınla ilgili pek çok şey yapıyoruz. Afetlerin öncesi ve sonrasında yapılacak çalışmalarla ilgili teknolojinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarımız hangi ormanlık alanlarda yangın riskli olduğunu haritalandırdılar, artık elimizde böyle bir harita var. Bu harita bizim için şu anlama geliyor: yangın başlama ihtimali olan yerleri yakından takip edeceğiz, takip sistemi kuracağız ve daha hızlı müdahale için çalışmalar yapacağız.0 İklim krizi nedeniyle bu yaz da sonraki yaz da orman yangınlarının daha fazla yaşanmaya devam edecek. Beraberinde ani yağışlarla belki hiç beklemediğimiz seller yaşanabilecek. O nedenle kentlerimizi yapılandırırken artık bunları mutlaka hesaba katlamalıyız. İstesek de istemesek de risklere açık bir halde yaşayan kent olduğumuzu, o nedenle bu çalışmaların çok değerli olduğunu bilmeliyiz” şeklinde konuşmasını noktaladı.
Başkan Tugay’ın ardından Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma Uygulama ve Araştırma Merkezi (DAUM) Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bir sunum gerçekleştirdi.
“ÖNLEM ALMAMIZ GEREKİYOR”
Sözbilir’in sunumunda öne çıkan başlıklar şu şekilde:
İzmir’de doğal afet tehlikeleri dediğimizde dünyada gözlenen bütün doğal afetler ilimizde etkili oluyor. Çok alışık olmadığımız bir afet türü de karşımızda, volkanik patlama. Bunları değerlendirdiğimizde volkanik patlamayla ilgili de çalışma yapmamız gerekiyor. Bu depremler Santorini adasının kuzeyinde yaşanıyor orada 1 milyon yılda çok farklı zamanlarda püskürmeler gerçekleşmiş. Bazen deprem olmuş sonra bir patlama gerçekleşmiş ve ardından tsunami bazen de patlamadan sonra deprem. Dalma batma olayı oldukça bu devam edecek. Santorini’de büyük bir patlama oluyor; İstanbul’da da İsrail’de de Mısır’da da Burdur’da da Fethiye’de de Santorini küllerine rastlanıyor. Volkanik patlamada hava durumu da önemli, örneğin rüzgâr kuzeye doğru eserse etkilenmiyoruz. Volkanik patlamanın zararları; hava kirliliği, solunum güçlüğü, hava ulaşımı aksar, deniz ve hava araçlarının motorlarına zarar verir, tarımsal alanlar etkilenir ya da çatısı zayıf olan köy evlerinin çatısı çöker. Bu patlamaya karşı da herkesin cebinde ağzını ve burnunu kapatacak bir mekanizma olması gerekiyor. 1956 yılında Amargos Depremi oluyor, depremden etkilenmiyoruz. Ama 30 Ekim’de o depremde bir şey olmaması gerekiyordu, biz hasarı zeminin kötü olduğu yerlerde gördük. Ancak daha deprem de olmadı tsunami de gelmedi volkan da patlamadı. Önlem almamız gerekiyor. O dönem tsunami olduğunda kıyılarımıza tsunami gelmiş ancak çok düşük ölçekte etkilenmişiz. Depremden sonra anında tsunami olmuyor yaklaşık yarım saatimiz var, Çanakkale taraflarına doğru 3 saat. Yani tsunamide ne yapmamız gerektiğini biliyorsak sorun yaşamayacağız, sadece ufak tefek hasarlar olur.
“20 GÜNDE 3 BİN 500 DEPREM OLMUŞ”
Ege Denizi’nde yaşanan depremler hakkında açıklamalarda bulunan Sözbilir, “Santorini’de yaşanan olaylardan çok az zararla çıkabiliriz. 20 günde 3 bin 500 deprem olmuş, bu çok yüksek. Bunu yalnızca bir fayın oluşturması çok zor, başka bir şeyin olması lazım. Magma yükseldiği zaman fayların içine girmeye çalıştığı için depremler meydana geliyor buna da o nedenle volkanik tektonik depremler deniyor. Daha önce de buralarda deprem fırtınası yaşanmış ancak bu kadar fazla değildi. Günde 500 deprem yaşadığımız zamanlar oldu ancak şu anda öyle değil. Bu da deprem fırtınasında ikinci bir aşamaya geçtiğimizi gösteriyor
“VOLKANİK PATLAMADA DA ÖNCEDEN ÖNLEM ALMALIYIZ”
Deprem Master Planı çok kilit, bunu kesinlikle yenilememiz gerekiyor. Her faya göre ayrı ayrı senaryo kurmak gerekiyor. Hasar tahminlerine gelmemiz lazım. İRAP Eylemleri’ne volkanik patlama eklenmesi gerekiyor. 2030 yılında çalışmalar bitince İzmir’in her türlü afete hazır olduğu süreç diyebiliriz. Bina bazı deprem erken uyarı sistemi olması gerekiyor. Halkı sürekli bilgi ve uyarı notlarıyla aydınlatmamız gerekiyor. Tsunamide erken uyarı sistemimiz var, bir tehlikede AFAD ile paylaşılıyor o da halka aktarıyor. Volkanik patlamada da önceden önlem almalıyız, alırsak can ve mal kaybı olmayacağını biliyorum.