Berivan Kaya/Ege’ye Bakış- Aliağa Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen mitinge siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve çevre örgütleri katılım sağladı. Basın açıklamasını Aliağa emek ve demokrasi adına Deniz Gültekin okudu. Gemi söküm tesislerinde çalışan işçilerin ölümlerinin sıradanlaştığına değinen Deniz Gültekin, "Gemi söküm patronlarının kar hırslarını bu zamana kadar ne yarattıkları çevre tahribatı ne sökülen gemilerle bizlerin soluduğu havayı, içtiği suyu, bastığı toprağı zehirlemeleri ne de işçi ölümleri durduramadı. Gemi söküm patronlarının kar hırsı Aliağalıların sağlığından gemi söküm işçilerinin yaşamından değerli değildir" dedi.
İşçilerin ve kent sakinlerinin yaşamları tehlikede!
Yıllardır Aliağa’da denizin, havanın, toprağın kurulu sanayi işletmelerinin el birliğiyle kirletildiğine dikkat çeken Gültekin," Rafinerilerinden sızan gaz kokularıyla, demirçelik fabrikalarından arda kalan cüruf dağlarıyla yaşıyoruz, gemi sökümden denize karışan zehirli maddelerle yaşıyoruz, yıllardır bu kentte yüzlerce işçinin ölümü, sakat kalması, kanser olması gerçeğiyle yaşıyoruz. Yani biz bu gemiyi buraya getirmek isteyenleri, biz işçilerin kentin sakinlerinin yaşamlarını tehlikeye atmak da beis görmeyenleri iyi tanıyoruz. Bu işletmeler; emniyet, güvenlik, çevreye, halk sağlığı konularında, uluslararası mevzuatlara da uyum sağlamıyor" ifadelerine yer verdi.
Sökümü yapılan gemilerden çevreye evsel nitelikli atık sularında bulaştığını dile getiren Gültekin," Bu atık sular özellikle kıyı sularında organik madde, azot ve fosfor artışına neden oluyor. Asbestin de yanmazlık özelliği sebebiyle, yalıtım güçlü kimyasal olarak nötr olmasından dolayı gemilerde makine dairesinin, mürettebat kamaralarının yalıtımında, boruların ve elektrik kablolarının izolasyonunda kullanıldığını biliyoruz. asbest fiberleri havada solunur durumda olduğunda insan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli ve öldürücü hastalıklara neden oluyor. Babadan oğula yıllardır bu işletmelerde ter döken işçiler, Aliağa gemi söküm tesislerinin AB denetimleri olduğu sırada deyim yerindeyse çiçek gibi bir hale getirildiği ancak denetlemeler olmadığında Asbest ve zehirli kimyasallarla önlemler alınmadan burun buruna çalıştıklarını anlatıyor. Bu yüzden kamuoyundan ve uzmanlardan tepkiler yükselince, GEMİSANDER başkanı Kamil Önal’ın SÖK denizcilik tarafından getirilmesi planlanan Brezilya donanmasına ait Sao Paulo uçak gemisi hakkında kendine çok güvenerek yaptığı açıklama bizler için yok hükmündedir" ifadelerini kullandı.
Sadece Aliağa değil, Ege tehlikede!
Asbest yüklü geminin sadece Aliağa'yı değil Ege Bölgesi'ni de etkileyeceğini belirten Deniz Gültekin,"São Paulo gemisinin ihracatı için Sök Denizcilik'in edindiği Tehlikeli Maddeler Envanteri'nin geminin sadece en fazla yüzde 12’sinin tespite tabi olduğu bir metot ile yapılmış olduğunu uzmanların açıklamalarından takip ediyoruz. Bu haliyle bile Tehlikeli Madde Envanterini yapan şirket tarafından kabul edilen, yüzlerce ton kurşun, kadmiyumlu boya, radyoaktivite tehlikesi ve işçi ve halk sağlığına uygun bertarafı ile ilgili hiçbir güvencemiz olmayan, belirsiz miktardaki asbesti Aliağa'da kabul etmemiz mümkün değildir. Bu gemi 5 Ağustos’ta Brezilya’dan yola çıkarılmak isteniyor. Uluslararası çevre örgütleri, Türkiye’deki kamuoyu ve STK’lar ve bizler bu kentte yaşamını sürdüren halk olarak hiçbir sözleşmeye, kanuna ve denetlemeye tam anlamıyla tabi tutulmayan Sao Paulo uçak gemisinin karasularımıza girmesini istemiyoruz. Bu geminin yaratacağı tahribatın Aliağa’yla sınırlı kalmayacağını İzmir ve hatta ege bölgesini de etkileyeceği gerçeğini de unutmamalıyız" dedi.
Aliağa Belediyesi kafasını kuma gömdü…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na çağrıda bulunan Deniz Gültekin,"Tüm dünyada emperyalistler önce savaş gemilerini inşa ederek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanıyor ardından bu gemilerle işleri bitse bile sökümüyle beraber yaşamlarımızı hiçe saymaya devam ediyor. Tüm bu sebeplerle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bir avuç sermayedarın değil halkın bakanlığı olmaya davet ediyor ve verdiği izinleri bir an evvel iptal edilmesini istiyoruz. Sadece bakanlık değil Aliağa Belediyesi’ni de kafasını gömdüğü kumdan çıkararak oylarını aldığı Aliağa halkının çevre mücadelesine ve taleplerine yüzünü dönmesi gerektiğini bir kez daha bu meydandan hatırlatıyoruz" ifadelerini kullandı.
Talepleri sıralayan Deniz Gültekin,"Sau Paulo ve diğer tüm zehirli gemiler, nerede yapılıyorsa orada sökülsün! Aliağa Gemi söküm tesisleri tam anlamıyla denetlensin ve çalışma koşulları, işçi sağlığı ve güvenliğine uygun hale getirilsin. Mevcut yönetmeliklere kağıt üzerinde uyan ancak insan ve çevre sağlığını hiçe sayan işletmeler kapatılsın" dedi.
Bakanlık izinlerinin iptal edilmesi gerektiğini söyleyen Gültekin," Biz bu gemiyi Aliağa’da istemiyoruz. San Paulo ülkemizin karasularına giremez, girmemelidir. Hiçbir ülkenin sökümünü üstlenmediği geminin ülkemize getirilmesine itiraz ediyoruz. Aliağa’ya dünyanın hurdalığı muamelesi yapılmasını reddediyoruz. Türkiye Avrupa’nın, Aliağa Türkiye’nin hurdalığı, çöplüğü değildir. Başka bir Türkiye, başka bir Aliağa yok! Çocuklarımıza yaşanabilir bir kent ve ülke bırakmak bizlerin tarihsel, insani, vicdani sorumluluğumuzdur" dedi.
Gelecek için mücadele!
DİSK Emekli-Sen Aliağa Şube Başkanı Sebahattin Yeşiltepe, " Bizler bugün burada yan yana gelen binlerce çevre savunucusu olarak temiz bir çevre, yaşanabilir bir kent ve sermayenin insafına bırakılmamış bir gelecek için mücadele etme sözü veriyoruz. Biliyoruz bu hayat bizim değil, biz bu hayatı kendimizden önceki nesillerden devraldık ve çocuklarımıza devredeceğiz. Nasıl bir hayat devredeceğiz? İşte bunun kararını vermek için toplandık. Nasıl bir Aliağa, Nasıl bir İzmir istiyoruz, bunu yüksek sesle dile getirmek için buradayız" dedi.
Aliağa’ya sahip çıkma mücadelesinin uzun zamandır sürdüğüne değinen Sebahattin Yeşiltepe, " Şimdiye kadar defalarca Aliağalılara seslendik, farklı yol ve yöntemlerle kentimizin karşı karşıya olduğu tehlikeler konusunda kent kamuoyunu bilgilendirdik. Aliağa’nın içinde bulunduğu olumsuz koşulları nasıl değiştirebiliriz, Aliağa’yı gözden çıkanlara karşı nasıl direnebiliriz, Aliağa’ya nasıl sahip çıkabiliriz bunun arayışını hep canlı ve diri tutmaya gayret ettik. Bu zaman zarfında hayli mesafe aldığımızı biliyoruz. Zehir yüklü geminin sökümü nedeniyle başlayan süreçte, haklı davamıza karşı İzmir başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında mücadelemize ses verildiğini gördük" dedi.
“Demokrasinin önünü açacak hamle”
HDP Genel Başkan Yardımcı Naci Sönmez, "Bugün Türkiye'nin her tarafı cumhur ittifakı, uluslararası şirketler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından çöplük haline getirilmiştir. Aliağa emek sömürüsü ile gündeme geldi. Çarpık kapitalizmin inşa etmeye çalıştığı sanayisi ile gündeme geldi. Ne yazık ki Brezilya'da ki bir savaş gemisinin söküm işlemlerini için iktidarın aklına yine Aliağa geldi. Biz demokratik ve ekolojik bir gelecek inşa etmeye çalışanlar, Aliağa'yı, Fatsa'yı, Kazdağları'nı, Şırnak'ı sermayeye ve iktidara teslim etmeyeceğiz. Biz bu suça ortak olmadığımızı burada gösteriyoruz. 2023 seçimlerinde doğaya ve yaşam alanlarına saldıran bir iktidarı da göndererek, demokrasinin önünü açabilecek hamleyi hep birlikte yapacağız" ifadelerini kullandı.
“Sarayın saltanatını devireceğiz”
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur ise açıklamasında, "Çağırdınız geldik, sizin için değil kendimiz için geldik. Çocuklarımızın geleceği için buradayız. Bir felâket çağından geçiyoruz. Bir felâket yönetimi ile yönetiliyoruz. Köpeksiz köyde değneksiz gezdiklerini sananlara yanıldıklarını göstereceğiz. Bu gemi sadece Aliağa'nın felaketi değildir. Doğadan bahsediyorsak sınırları unutacaksınız. Buradaki felaket Şırnak'ın felaketidir. Sınırların ötesinde yaşamı kurtarmak için kapitalizme son vermekten başka yol yok. Sarayın saltanatını devireceğiz" ifadelerine yer verdi.
Geminin içerdiği tek zarar asbest değil!
Türk Tabipler Birliği adına konuşan Behiye Mungan, uzun zamandır Aliağa'da iş cinayetlerinin bildirilmediğine değinerek, " Geminin Türkiye sınırlarına sokulmasını planlıyoruz. Türkiye'ye ulaşmasını engellemek zorundayız. Geminin içerdiği tek zarar asbest değil. Gemi söküldükten sonra atıkların nasıl yok edileceği bir soru işareti. Bu atıklar yakılarak çevreye daha fazla zarar verecek. Gemi söküm istasyonlarının yalnızca kendi gemilerimizi sökmesi gerekiyor. Aliağa'da uzun zamandır iş sağlığı ölümleri bildirilmiyor. Bu konuda da girişimlerimiz var" dedi.
Dünyanın çöpünü Türkiye ithal ediyor
Sol Parti Genel Merkez Yönetim Üyesi Barış İnci, 2013ten bu yana 97 işçinin iş cinayetleri sebebiyle hayatını kaybettiğine değinerek," Türkiye'de çarpık kapitalizm ile birlikte halkların, işçilerin kanı üzerinden rant sağlanıyor. Bu kapitalizmin son 20 yıldır da bu cehennemin bir zebanileri var. Bu zebaniler bizleri ateşe atmak için başımızdalar. 2013’ten bu yana 97 işçi, iş cinayetlerinden dolayı yaşamını yitirdi. On binlerce insan kanser riskiyle karşı karşıya. Bugün dünyanın çöpünü Türkiye ithal ediyor" ifadelerini kullandı.
O gemiyi bu limana yanaştırmayız!
EGEÇEP Yönetim Kurulu adına konuşan Seçil Ege Değerli ise açıklamasında, "Rant ve talan projeleriyle iktidarını sağlamlaştıran yönetime ve onun işbirlikçisi sermayeye buradan sesleniyoruz. Türkiye ve Aliağa dünyanın çöplüğü değildir. O gemiyi bu limana yanaştırmayız" dedi.