GÜLPERİ TİBİN/ EGE’YE BAKIŞ – İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, genel başkanlık görevine seçilmesinin ardından ilk kez İzmir’de geldi. Partisinin İzmir İl Başkanlığı binasında basın toplantısı gerçekleştiren Dervişoğlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına başlarken 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı da kutlayan Dervişoğlu, “Biliyorsunuz Türkiye’nin çok nemli meseleleri var. İzmir’in de artık Türkiye’nin en sorunlu kentlerinden birine dönüştüğünü ve bunların çözümüne dair ciddi çalışmaların olmadığını görüyoruz. Buna bağlı olarak da İzmir’de yaşayanların zor günler geçirdiğini görüyoruz. Dün 30 Ağustos kutlamaları vardı, tebrik ediyorum. Bazı zaferler unutulmaz. Türk tarihinde önemli izler bırakmış zaferler vardır. Ağustos ayı da Türklerin zafer ayıdır. Hem Malazgirt Zaferi’ni hem de Büyük Taarruzu ve 30 Ağustos Zaferi’ni farklıca ele almamız gerekiyor.” dedi. ALİ ERBAŞ’A İSTİFA ÇAĞRISIDervişoğlu açıklamalarına devam ederken, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbelerinde 30 Ağustos’la ilgili olarak Atatürk’e yer verilmemesini de eleştirdi. Atatürk tarafından kurulan bir kurum tarafından hazırlanan hutbede Atatürk’ün anılmamasına olanak sağlayanların istifa etmeleri gerektiğini belirten Dervişoğlu, şunları kaydetti:
“Konuyla ilgili konuşmalar gerçekleştirilen bazı törenlerde tarih şuurundan yoksun bazı kişilerin yarın neye sebep olacağı kestirilemeyen kelamlarına da şahit oluyoruz. Bu coğrafya yüzyıllardır Türkiye olarak bilinir ve zaferler Türklerin zaferidir. Dört önemli zafer sayayım Dandanakan savaşı vatan kurmuştur. Malazgirt vatan kurmuştur, Sakarya da vatan kurtarmıştır. Peşinde de bir büyük Cumhuriyet inşa edilmiştir. Burada emeği olan başta Sultan Alparslan’a, Selçuklu Devletini kuran Selçuk ve Tuğrul Beylere ve onların mirasını yaşatan Atatürk’e şükranlarımızı bildirmek borcumuzda. Ama görüyoruz ki 30 Ağustos’ta Cuma hutbelerinde Atatürk’ün adı yine anılmadı.
Kim ne yaparsa yaptın Atatürk’ü bu milletin gönlünden atamayacaklar. Onlar ne kadar buna uğraşsa da bu millet ne zaman dua etse Atatürk’ü de anacaktır.
Tüm uyarılarımıza rağmen Atatürk’ün bir kurum olduğunu belirtmemize rağmen kurumun başında bulunan zaafın kendisini iç siyasetin malzemesi yapacak şeylerden uzak durması için uyarmamamıza rağmen ne yazık ki olumsuz tavrını sürdürüyor. Eğer bu zat Atatürk’ü anmıyorsa o koltuğu derhal terk etmek zorundadır. BU ülkenin değerlerine sahip çıkma zorundayız. Milli değerlerimiz de bizimdir kimsenin kullanmasına izin vermeyiz, Cumhuriyet de Atatürk de bizimdir. Ortak değerimizdir. Bunları siyaset malzemesine dönüştürmek isteyenlerle mücadelemiz sürecektir.”
İZBB’YE KÖRFEZ ELEŞTİRİSİ Dervişoğlu, İzmir Körfezi’nde görülen balık ölümleri ve koku sorununa da değindi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni, kentin asıl sorunlarıyla ilgilenmekten uzak olmakla eleştiren Dervişoğlu, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“İzmir’de biliyorsanız çok ciddi bir körfez problemi var. 25 yıldır bu kenti yönetenler bu sorumsuzluktan kendine pay çıkarmak yerine suçlayacak birilerini arıyor. Bunu yerinde görmüyoruz. Kokunun sebebi bellidir. Kanalizasyondan arıtmaya giden kirli sular düzgün şekilde arıtılmadan İzmir Körfezi’ne aktarılıyor. Böyle olunca da sulardaki oksijene zarar veren unsurlalar Balıklara bile yaşam alanı bırakmayacak bir ortam oluşturuyor. Böylece de çok kötü bir koku ortaya çıkıyor. Bunun çözülmesi arıtma tesislerinin doğru şekilde çalıştırılmasından geçiyor. Orada eksikler varsa ihmalden geçiyor. Bu koku İzmir halkının kaderi değildir. Başta İZBB olmak üzere herkesin sorumluluk alması lazım. Her şey tek başına Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla ortadan kalkmıyorsa merkezi hükümetle eş güdümlü bir faaliyete de ihtiyaç duyula bilir. Ama belediye kendi işinden daha çok, İzmir’deki olumsuzluklardan, doğruyönetim için atılması adımdan, personel düzeninden uzak durduğuna şahit oluyoruz.” “BÖYLE BİR CİDDİYETSİZLİK OLAMAZ” İzmir Enternasyonal Fuarı’nın resmi açılış töreninin tarihinin kısa bir süre önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in talimatıyla değiştirilmesine de tepki gösteren Dervişoğlu, törene katılmama nedeninin değişikliğe gösterdiği olduğunu belirtti.
İzmir’de bir sokak röportajında söylediklerin dolayı tutuklanan ve yakın zamanda serbest bırakılan Dilruba Kayserilioğlu’nun, törene onur konuğu olarak davet edilmesini değerlendiren Dervişoğlu, “Dilruba hanımın söylediklerine katılmıyor olabilirim ama böyle bir şey yüzünden bir kadının tutuklanmasını doğru bulmadığımı söylemiştim. Böyle bir süreçte yeni tartışmalar yaratacak sembolleştirmeleri doğru bulmuyorum.” dedi.
Dervişoğlu, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Bu fuar sıradan bir fuar değil. Dolayısıyla birçok ülke tarafından önemsenen bir organizasyon ve 93’üncüsü yapılıyor. Bu fuarın programı bize yaklaşık 3 ay önce gönderildi. 31 Ağustos’ta açılış olacağı belirtildi. Dün aldığımız bir bildirimle açılış tarihinin 30 ağustosta yapılması vurgusu yapıldı. Böyle bir ciddiyetsizlik olamaz. Tarihi üç ay önce belirlenmiş bir organizasyonun son gün kişilerin talep isteklerine bağlı olarak değişmesi kabul edilemez. Ciddiyetsizliktir.
İzmir kimsenin tapulu malı değildir.
Ben programımı 31 Ağustos’a göre hazırladım ama özgür özel beyin 30 Ağustos’a çekildi. Özgür bey belediye başkanı ve CHP’li arkadaşlarıyla açılış yaptığı sırada vali 30 Ağustos protokolünde yoktu böyle bir şey olabilir. Dünyayı kucaklamak için düzenlediğimiz fuar sanki bir partinin kongresine dönüşmüş. Takvimi değiştirmiş bir fuar açılışına da İYİ Parti Genel Başkanı olarak katılmam mümkün değil. Fuara ve fuarın anlam ve önemine zarar vermemek için çok şey söylemek istemiyorum ama herkes sözlerimden kendine pay çıkarmak zorunda diyorum. İzmir halkının kaderine el koymaya kalkmak bizim müsaade edeceğimiz bir tavır değildir.”
YENİ ANAYASADervişoğlu’nun açıklamalarının devamı şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu unsuru Türk milletidir. BU bir etnik işaretleme değildir. Vatandaşlık tanımlamasıdır. Verdiğimiz kurtuluş mücadelesinde kimse kendisine etnik bir farklılıktan kaynaklı olarak avantaj sağlamaya çalışmasın. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Türklerin kurduğu devlettir. Bu bayrak da Türk milletinin bayrağıdır ve sonsuza kadar dalgalanacaktır. Önümüzde bazı anayasa değişiklikleri konuşuluyor. Bu devletin kuruluşuna dair bazı farklı söylemler dolaşıyor. Buradan da onlara sesleniyorum Türkiye Türklüğü kabul edenlerin ülkesidir.” İZMİRLİLERE ÇAĞRI “İzmir’de birçok yangın oldu. Bu yangınlara ne kadar erken müdahale edilse de tahribatı ortadan kaldırmak kısa sürede mümkün değil. Yapılan araştırmalara göre yangınların tamamı ormanların dışında başlayıp ormanalar sıçrayan yangınlardı. Yine yapılan araştırmalara göre tamamen duyarsızlıktan kaynaklanan yangınlardı. İzmir halkının çevre duyarlılığına sahip olduğuna inanıyorum. Doğal yaşama katkı sağlamak için sorumluluk duygusuyla hareket edeceği hususuna güveniyorum.” “MUHALEFET ERKEN SEÇİM TALEP ETMEKTE HAKLIDIR” “Muhalefet erken seçim talep etmekte her zaman haklıdır. Vadesi olan bir seçim erken seçim olmaktan çıkar. Bir buçuk yıl içinde olur diyorlarsa ülke gündemine seçimle ilgili tartışmaları da yeniden taşıyacaklar. BU çerçeveden bakarak bu tartışmaların spekülasyona dayalı görüyorum. Ederken seçim istiyorsanız bu hemen gerçekleştirilmesi gereken bir talebe dönüştürülmeli. Ama CHP lideri ne zaman çağrıda bulunsa bugün olmazsa yarın çağrısında bulunu. Bunun bir buçuk yıl sonrasında gerçekleştirilebileceğini söylüyor. Bu bir erken seçim tanımlaması değil.
Dolaysıyla iktidarı erken seçim kararı alması noktasında muhalefetle ayı yerde durması lazım. Erken seçimi iktidarın şartlarıyla yapmaya sebep olacak adımlar atmanın doğruluğunun muhalefete tarafından sorgulanması lazım.
Ayrıca mevcut şartlar içinde yeniden aday olmasının da önü açılıyor. Bu konudaki tartışmalarda beraberinde geliyor. Seçim konusu uzun süre gündemi işgal edecek ve bu gerçek sorunların konuşulmasını da engelleyecek.” “ÜRETENLER KAYBEDİYOR” “Sadece üretenlerin kaybettiği banakların kazandığı bir ülke olduk. Fındıkçı, domatesçi, buğday üreten kaybediyor. Çiftçi, üretici kaybediyor. Bu sorunlar yapay tartışmalar yüzünden konuşulmaz hale geliyor. Gençlerimiz eğitimden çekiliyor kimse farkında değil. Barınma ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için kayıtlarını sildiriyor okullardan ve vize kuyruklarına giriyor. Bunların konuşulması için de demokrasinin olması lazım. Hep söylerim, Türkiye sorunlarını doğru ve gerçekçi bir dille belirtmek lazım. Muhalefetin de düzgün yapılması lazım. Ülkemiz bir demografik saldırıyla karşı karşıya. Bu ülkede kaç sığınmacının olduğuna dair verileri de alamıyoruz yetkililerden. Bu sorunları konuşabilir hale gelmemiz lazım.”
“Konuyla ilgili konuşmalar gerçekleştirilen bazı törenlerde tarih şuurundan yoksun bazı kişilerin yarın neye sebep olacağı kestirilemeyen kelamlarına da şahit oluyoruz. Bu coğrafya yüzyıllardır Türkiye olarak bilinir ve zaferler Türklerin zaferidir. Dört önemli zafer sayayım Dandanakan savaşı vatan kurmuştur. Malazgirt vatan kurmuştur, Sakarya da vatan kurtarmıştır. Peşinde de bir büyük Cumhuriyet inşa edilmiştir. Burada emeği olan başta Sultan Alparslan’a, Selçuklu Devletini kuran Selçuk ve Tuğrul Beylere ve onların mirasını yaşatan Atatürk’e şükranlarımızı bildirmek borcumuzda. Ama görüyoruz ki 30 Ağustos’ta Cuma hutbelerinde Atatürk’ün adı yine anılmadı.
Kim ne yaparsa yaptın Atatürk’ü bu milletin gönlünden atamayacaklar. Onlar ne kadar buna uğraşsa da bu millet ne zaman dua etse Atatürk’ü de anacaktır.
Tüm uyarılarımıza rağmen Atatürk’ün bir kurum olduğunu belirtmemize rağmen kurumun başında bulunan zaafın kendisini iç siyasetin malzemesi yapacak şeylerden uzak durması için uyarmamamıza rağmen ne yazık ki olumsuz tavrını sürdürüyor. Eğer bu zat Atatürk’ü anmıyorsa o koltuğu derhal terk etmek zorundadır. BU ülkenin değerlerine sahip çıkma zorundayız. Milli değerlerimiz de bizimdir kimsenin kullanmasına izin vermeyiz, Cumhuriyet de Atatürk de bizimdir. Ortak değerimizdir. Bunları siyaset malzemesine dönüştürmek isteyenlerle mücadelemiz sürecektir.”
İZBB’YE KÖRFEZ ELEŞTİRİSİ Dervişoğlu, İzmir Körfezi’nde görülen balık ölümleri ve koku sorununa da değindi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni, kentin asıl sorunlarıyla ilgilenmekten uzak olmakla eleştiren Dervişoğlu, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“İzmir’de biliyorsanız çok ciddi bir körfez problemi var. 25 yıldır bu kenti yönetenler bu sorumsuzluktan kendine pay çıkarmak yerine suçlayacak birilerini arıyor. Bunu yerinde görmüyoruz. Kokunun sebebi bellidir. Kanalizasyondan arıtmaya giden kirli sular düzgün şekilde arıtılmadan İzmir Körfezi’ne aktarılıyor. Böyle olunca da sulardaki oksijene zarar veren unsurlalar Balıklara bile yaşam alanı bırakmayacak bir ortam oluşturuyor. Böylece de çok kötü bir koku ortaya çıkıyor. Bunun çözülmesi arıtma tesislerinin doğru şekilde çalıştırılmasından geçiyor. Orada eksikler varsa ihmalden geçiyor. Bu koku İzmir halkının kaderi değildir. Başta İZBB olmak üzere herkesin sorumluluk alması lazım. Her şey tek başına Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla ortadan kalkmıyorsa merkezi hükümetle eş güdümlü bir faaliyete de ihtiyaç duyula bilir. Ama belediye kendi işinden daha çok, İzmir’deki olumsuzluklardan, doğruyönetim için atılması adımdan, personel düzeninden uzak durduğuna şahit oluyoruz.” “BÖYLE BİR CİDDİYETSİZLİK OLAMAZ” İzmir Enternasyonal Fuarı’nın resmi açılış töreninin tarihinin kısa bir süre önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in talimatıyla değiştirilmesine de tepki gösteren Dervişoğlu, törene katılmama nedeninin değişikliğe gösterdiği olduğunu belirtti.
İzmir’de bir sokak röportajında söylediklerin dolayı tutuklanan ve yakın zamanda serbest bırakılan Dilruba Kayserilioğlu’nun, törene onur konuğu olarak davet edilmesini değerlendiren Dervişoğlu, “Dilruba hanımın söylediklerine katılmıyor olabilirim ama böyle bir şey yüzünden bir kadının tutuklanmasını doğru bulmadığımı söylemiştim. Böyle bir süreçte yeni tartışmalar yaratacak sembolleştirmeleri doğru bulmuyorum.” dedi.
Dervişoğlu, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Bu fuar sıradan bir fuar değil. Dolayısıyla birçok ülke tarafından önemsenen bir organizasyon ve 93’üncüsü yapılıyor. Bu fuarın programı bize yaklaşık 3 ay önce gönderildi. 31 Ağustos’ta açılış olacağı belirtildi. Dün aldığımız bir bildirimle açılış tarihinin 30 ağustosta yapılması vurgusu yapıldı. Böyle bir ciddiyetsizlik olamaz. Tarihi üç ay önce belirlenmiş bir organizasyonun son gün kişilerin talep isteklerine bağlı olarak değişmesi kabul edilemez. Ciddiyetsizliktir.
İzmir kimsenin tapulu malı değildir.
Ben programımı 31 Ağustos’a göre hazırladım ama özgür özel beyin 30 Ağustos’a çekildi. Özgür bey belediye başkanı ve CHP’li arkadaşlarıyla açılış yaptığı sırada vali 30 Ağustos protokolünde yoktu böyle bir şey olabilir. Dünyayı kucaklamak için düzenlediğimiz fuar sanki bir partinin kongresine dönüşmüş. Takvimi değiştirmiş bir fuar açılışına da İYİ Parti Genel Başkanı olarak katılmam mümkün değil. Fuara ve fuarın anlam ve önemine zarar vermemek için çok şey söylemek istemiyorum ama herkes sözlerimden kendine pay çıkarmak zorunda diyorum. İzmir halkının kaderine el koymaya kalkmak bizim müsaade edeceğimiz bir tavır değildir.”
YENİ ANAYASADervişoğlu’nun açıklamalarının devamı şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu unsuru Türk milletidir. BU bir etnik işaretleme değildir. Vatandaşlık tanımlamasıdır. Verdiğimiz kurtuluş mücadelesinde kimse kendisine etnik bir farklılıktan kaynaklı olarak avantaj sağlamaya çalışmasın. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Türklerin kurduğu devlettir. Bu bayrak da Türk milletinin bayrağıdır ve sonsuza kadar dalgalanacaktır. Önümüzde bazı anayasa değişiklikleri konuşuluyor. Bu devletin kuruluşuna dair bazı farklı söylemler dolaşıyor. Buradan da onlara sesleniyorum Türkiye Türklüğü kabul edenlerin ülkesidir.” İZMİRLİLERE ÇAĞRI “İzmir’de birçok yangın oldu. Bu yangınlara ne kadar erken müdahale edilse de tahribatı ortadan kaldırmak kısa sürede mümkün değil. Yapılan araştırmalara göre yangınların tamamı ormanların dışında başlayıp ormanalar sıçrayan yangınlardı. Yine yapılan araştırmalara göre tamamen duyarsızlıktan kaynaklanan yangınlardı. İzmir halkının çevre duyarlılığına sahip olduğuna inanıyorum. Doğal yaşama katkı sağlamak için sorumluluk duygusuyla hareket edeceği hususuna güveniyorum.” “MUHALEFET ERKEN SEÇİM TALEP ETMEKTE HAKLIDIR” “Muhalefet erken seçim talep etmekte her zaman haklıdır. Vadesi olan bir seçim erken seçim olmaktan çıkar. Bir buçuk yıl içinde olur diyorlarsa ülke gündemine seçimle ilgili tartışmaları da yeniden taşıyacaklar. BU çerçeveden bakarak bu tartışmaların spekülasyona dayalı görüyorum. Ederken seçim istiyorsanız bu hemen gerçekleştirilmesi gereken bir talebe dönüştürülmeli. Ama CHP lideri ne zaman çağrıda bulunsa bugün olmazsa yarın çağrısında bulunu. Bunun bir buçuk yıl sonrasında gerçekleştirilebileceğini söylüyor. Bu bir erken seçim tanımlaması değil.
Dolaysıyla iktidarı erken seçim kararı alması noktasında muhalefetle ayı yerde durması lazım. Erken seçimi iktidarın şartlarıyla yapmaya sebep olacak adımlar atmanın doğruluğunun muhalefete tarafından sorgulanması lazım.
Ayrıca mevcut şartlar içinde yeniden aday olmasının da önü açılıyor. Bu konudaki tartışmalarda beraberinde geliyor. Seçim konusu uzun süre gündemi işgal edecek ve bu gerçek sorunların konuşulmasını da engelleyecek.” “ÜRETENLER KAYBEDİYOR” “Sadece üretenlerin kaybettiği banakların kazandığı bir ülke olduk. Fındıkçı, domatesçi, buğday üreten kaybediyor. Çiftçi, üretici kaybediyor. Bu sorunlar yapay tartışmalar yüzünden konuşulmaz hale geliyor. Gençlerimiz eğitimden çekiliyor kimse farkında değil. Barınma ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için kayıtlarını sildiriyor okullardan ve vize kuyruklarına giriyor. Bunların konuşulması için de demokrasinin olması lazım. Hep söylerim, Türkiye sorunlarını doğru ve gerçekçi bir dille belirtmek lazım. Muhalefetin de düzgün yapılması lazım. Ülkemiz bir demografik saldırıyla karşı karşıya. Bu ülkede kaç sığınmacının olduğuna dair verileri de alamıyoruz yetkililerden. Bu sorunları konuşabilir hale gelmemiz lazım.”