Mert DELEN/EGE’YE BAKIŞ- 2017 yılında altın madeni tehdidiyle karşı kaşıya kalan Murat Dağı’nda, bölge halkının direnişi ile 2019’da madene dur denilmişti. Ege Bölgesi'nin en önemli su kaynaklarını barındıran; Gediz Nehri ve Küçük Menderes nehirlerinin doğduğu Murat Dağı, yeniden maden tehdidiyle karşı karşıya. 2019’da mahkemeyi kaybeden ‘Anadolu Expert Maden A.Ş.’, “altın gümüş madeni kapasite artırımı, pasa döküm ve kırma eleme tesisi” başlığıyla, bakanlıktan kapasite artırımı istedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulunan Anadolu Expert firmasının, bakanlığa sunduğu başvuruda itiraf niteliğinde ifade yer aldı. 2019’daki raporda belirtilen ‘2 bin 100 ağaç’ kesiminin yaklaşık 100 katı olan 190 bin ağaç kesileceği bilgisi yer aldı.
Murat Dağı’nda altın madeni kurulması sonucunda, kesilecek ağaçların canlı popülasyonuna ciddi zarar vereceğini ve tesiste kullanılacak kimyasalların binlerce yıldır uyuyan ağır metalleri uyandırıp aktifleştireceğini, bölgenin yaşanmaz hale geleceğini aktaran Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akçura; konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“190 BİNDEN FAZLA AĞAÇ KESİLECEKTİ”
Anadolu Export firması 2019 yılında ÇED dosyasında ‘2 bin 100 ağaç kesileceğini’ aktarmasına karşın, 8 Ekim 2022 tarihinde İnceleme Değerlendirme Komisyonu’na sunduğu raporda ‘190 binden fazla ağaç kesileceği’ yönünde tahminini revize ettiği belirtildi.
(Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akçura)
Yapılacak herhangi bir maden çalışmasının, Murat Dağı ekosistemini yok edeceğine dikkat çeken Öz Akçura, şirketin 2019’yılı ÇED dosyasındaki “sadece 2 bin 100 ağaç kesileceği” ifadesini yalanlayarak “190 binden fazla ağaç kesileceğini” kabul ettiğini savundu. Öz Akçura; “Murat Dağı’nın önemi, yaşam yaratan bir ekosistem olması. Ormanı, dereleri, kurdu kuşu ile bir bütündür. Bir tanesini yok ettiğinizde domino taşı misali diğerleri de yok olur.” diye konuştu.
ŞİRKET İTİRAF ETTİ
2022 yılı ÇED raporunda, Anadolu Expert’in 2019 yılındaki maden projesine dair itirafta bulunduğunu dile getiren Funda Öz Akçura, raporda yer alan bazı ifadelere yer verdi. Öz Akçura şu şekilde konuştu:
2019’daki ÇED dosyasında “tüm önlemleri aldık; hiçbir şey olmayacak” diyen şirket, 2022’deki ÇED dosyasında gerçeği kabul etmek zorunda kaldığını şu cümlelerle anlatıyor: Süreç sırasında uygulanan işlemler sadece altın ve gümüşü çözmeyip aynı zamanda topraktaki civa, nikel, arsenik, antimon, krom, kurşun vb. diğer mineralleri de çözecek ve açığa çıkaracak.
“Altın madeninin işlenmesi sırasında cevher hidroklorik asit ile muamele edildiğinden sahada zenginleşmiş olan cıva, nikel, arsenik, antimon, krom, kurşun ve bunlara ek olarak alüminyum iyonlaşmış hallerinin suya karışacağı kesindir ve ÇED Raporunda bunlarla ilgili önlemlere değinilmemiştir. Barajlarda bekletilen atıklardaki ağır metaller hiç dikkate alınmamış; sel, aşırı yağış, toprak kayması gibi çevresel etkiler ÇED raporunda tüm boyutları ile değerlendirilmemiş, olaya daha çok siyanür kirliliği olarak bakılmış, açığa çıkacak ağır metallerin bertarafı için hangi önlemlerin alınacağı açıklanmamış, zehirli atıkların sulara karışması durumunda hangi noktalara kadar uzanabileceği, kaç kişiyi etkileyebileceği, ağır metal kirliliğin canlılar, sucul yaşam ekosistem flora ve faunaya etkileri değerlendirilmemiştir. Cevher zenginleştirme tesisinden vazgeçilmiştir.”
Funda Öz Akçura, bölge halkı ve Murat Dağı Yok Olmasın Platformu olarak daha önce olduğu gibi sonuna kadar mücadele edeceklerini ve madene asla izin vermeyeceklerini belirterek sözlerini noktaladı.