Sözcü yazarı İsmail Saymaz, “MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı nedeniyle tutuklanan gazeteci Tolga Şardan’ın ifadesine dikkat çekti. Şardan’ın ifadesindeki “Ben TCK 217. maddeye (halkı yanıltıcı bilgiyi yayma) aykırı hareket etmiş olsam, ulaştığım ama teyidini alamadığım bilgileri kullanabilirdim. Bu bilgiler içinde Çağlayan Başsavcısı Şaban Yılmaz'la ilgili de kimi iddialar bulunmaktadır. Çağlayan Adliyesi'nin kantin ve yemekhanesini işleten F.S.'nin hakim ve savcılarla olan, kamu bürokrasisinde tepki çekebilecek ilişkileri ortaya koyabilirdim.” sözlerini hatırlatan Saymaz, şunları kaydetti:
“Şardan'ın bildiği ama teyit edemediği için yazmadıkları nelerdi? Acaba bu operasyon Şardan'da neyi bildiğini ve kaynaklarının kimler olduğunu tespit için miydi? Olası bir sızmanın daha önüne geçebilmek için mi? Şardan'ın ifadesinde Yılmaz'ın adının geçmesi ve soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re'sen başlatılması, bu ihtimali akla getiriyor.
Şardan, sevk edildiği İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nde, katalog suçlardan olmadığı halde, yani tutuklanmayı gerektirmemesine rağmen halkı yanıltıcı bilgiyi yaymaktan tutuklandı. Üstelik cezanın üst sınırı üç yıl. Savcı bey haberin yanlış olduğu sonucuna nasıl varıyor? Diyelim ki, yanlış… Suçun gerçekleşmesi için “sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak” kastıyla hareket etmeniz, “Ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığına aykırı gerçeğe aykırı bilgiyi” paylaşmanız, “kamu barışını bozmana elverişli şekilde” yaymanız lazım.
Gördük ki… Şardan'ın yazısı, halkta yalnızca merak duygusunu uyandırdı. Endişe, korku ve paniğe kapılan varsa; uyuşturucu kaçakçılarına rüşvet karşılığı tahliye kararı verenler olmalı değil mi? Kamu düzeni ve barışı ancak, Çağlayan Adliyesi'nde iki mafya lideri aynı hakim tarafından birer gün arayla tahliye edilirken organize suç örgütlerinin üzerine yürüyen Şardan'ın tutuklanmasıyla bozulur.”