Berivan Kaya/Ege'ye Bakış- İzmir Gazeteciler Cemiyeti, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü dolayısıyla Basın Müzesi önünde anma gerçekleştirdi. Katledilen gazetecilerin yakınlarının da katıldığı anmaya Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi Birinci Başkan Vekili Mustafa Özuslu ve Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Atilla Sertel katıldı.
Bu mücadele hiç bitmeyecek
Türkiye tarihinde 67 Gazetecinin katledildiğini hatırlatan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, ‘’ Türkiye’nin gazetecilerini kaybetmesi Hasan Tahsin’le başladı. Türkiye’de 67 gazeteci bombaların, kurşunların hedefi oldu. 2005 yılından itibaren Öldürülen Gazeteciler Günü olarak kalemlerine sadık kalmanın bedelini hayatlarıyla ödeyen meslektaşlarımı anıyorum. Ömürlerini adadıkları bu mücadele hiç bitmeyecek. Basın özgürlüğünün önündeki engelleri aşmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.
Basının hala özgür olmadığını ve haberciliğin tutsak edildiğini dile getiren Gappi, ‘’Bugün içinde yaşadığımız gerçekler geçmişten çokta farklı değil. Hala haber tutsak, hala kendi derin devletlerini koruma adına basın özgürlüğüne tahammülü olmayanlar var. Tanık olduğu çağ içersinde toplumun vicdanı olmuş yitirdiğimiz tüm gazeteci dostlarımızı büyük bir özlemle anıyoruz’’ dedi.
‘’Bu acı yüreğimizde soğusun’’
7 Kasım 1980'de Mamak Cezaevi'nde görevli erler tarafından dövülerek öldürülen Muzaffer İlhan Erdost’un kızı Alaz Erdost, ‘’ Bizim canlarımızı yitirdiğimiz gibi daha nice can yitecek. Biz bu acının bizim yüreğimizde soğumasını istiyoruz. Başka kimsenin yüreğinde bir acı kalmasın. El ele tutuştuğumuzda hep beraber olduğumuzu görmek bizim içimizi ferahlatıyor’’ dedi.
4 Eylül 1990'da evinin önünde köktendinciler tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürülen Turan Dursun’un oğlu Abit Dursun ise açıklamasında, ‘’Hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku var. Üstünlerin hukuku varsa orada bir suç akışı söz konusudur. Suç işleyenlerin suçlarını ortaya çıkaran da gazetecilerdir. Daha yaşanılabilir bir dünya arzu ediyorum. Onun için hep birlikte mücadele ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.
‘’Babamın öldürüldüğü yaşa geldim’’
20 Eylül 1992 yılında Diyarbakır'da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Musa Anter’in kızı Rahşan Anter, Öldürülen Gazetecilerin hesabını sormaya devam edeceklerini belirterek, ‘’Bu ülkenin titreyip kendine gelmesi gerekiyor. Babamın öldürüldüğü yaşlara geldim. Hala aynı rezilliği çekiyoruz. Her gün acı, isyan içindeyiz. Bir an evvel ne yapmak gerekiyorsa yapmalıyız. Baskı altında korkuyoruz. Bugün burada ölülerimiz var hesabını sormak için buradayız’’ dedi.
8 Ocak 1996'da İstanbul'da gözaltında işkence yapılarak öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe ise açıklamasında, ‘’Onlar biz doğru haber almayalım diye öldürüldüler. Onlar gerçekler açığa çıkmasın diye öldürüldüler. Gerçeklerin öldürülemeyeceğini kanıtladılar. Bedenen ayrıldılar aramızdan ama onların fikirleri düşleri burada bulunan herkesin düşleri. Daha iyi bir dünya mümkün bunun için biz yakınlarımızı kaybettik ’’ ifadelerini kullandı.
Siyasilerden basın özgürlüğü vurgusu
Öldürülen Gazetecileri anmak için Basın Müzesine gelen siyasilerde basın özgürlüğü vurgusu yaptı. Karabağlar Belediye başkanı Muhittin Selvitopu, ‘’Ülkemizde demokrasinin bir an önce tüm kurumlara yerleşmesi, basının da özgürce görevini yapması en doğal hakkıdır. Burada öldürülen gazetecileri rahmetle anıyorum. Onlar önemli görevler yaptılar ışıklar içinde uyusunlar’’ dedi.
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay Öldürülen Gazetecilerin yaşadıkları süreç içerisinde ülkeye önemli katkıda bulunduklarına değindi. Tugay açıklamasında ‘’Gerçeklerin insanlar tarafından duyulması ve anlaşılması için çaba gösterdiler. Birileri onların gerçekleri anlatmasından rahatsız oldukları için öldürüldüler. Ne kadar doğru kalmaya ve halkın yanında yer almaya çalışırsanız o kadar hedef oluyorsunuz. İnsanların çıkarlarına dokunuyorsunuz. Bugün demokrasi, özgürlük, basın özgürlüğü yok. Bugün bunları talep eden halkta yok. Biraz daha fazla tüketime, pragmatik bakış açısına yönlendirilmiş bir toplum var. Bununla yüzleşmedikçe hatalarımızı görmedikçe biraz cesur olup gerektiğinde canımızı vermedikçe bu mücadeleler kazanılmayacak. Bu gerçekle yüzleşerek daha fazla mücadele edilmesi çağrısına bende katılıyorum’’ ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Atilla Sertel, kardeşlik ve barış vurgusu yaptığı açıklamasında, ‘’Suçsuz ve günahsız yere gazetecilerin, halkı aydınlatmak için görevlerini icra ederken öldürüldüler. Onları öldüren kanlı ellerin büyük bölümü yakalanamadı. Yakalananların ardındaki güçler ortaya çıkarılamadı. Türkiye’de barışı, kardeşliği, demokrasiyi, insan haklarını ve o kurallar içerisinde Türkiye’yi yaratırsak o yolda mücadele edenlerin gönülleri rahat olacaktır’’ dedi.
Bu mücadele hiç bitmeyecek
Türkiye tarihinde 67 Gazetecinin katledildiğini hatırlatan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, ‘’ Türkiye’nin gazetecilerini kaybetmesi Hasan Tahsin’le başladı. Türkiye’de 67 gazeteci bombaların, kurşunların hedefi oldu. 2005 yılından itibaren Öldürülen Gazeteciler Günü olarak kalemlerine sadık kalmanın bedelini hayatlarıyla ödeyen meslektaşlarımı anıyorum. Ömürlerini adadıkları bu mücadele hiç bitmeyecek. Basın özgürlüğünün önündeki engelleri aşmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.
Basının hala özgür olmadığını ve haberciliğin tutsak edildiğini dile getiren Gappi, ‘’Bugün içinde yaşadığımız gerçekler geçmişten çokta farklı değil. Hala haber tutsak, hala kendi derin devletlerini koruma adına basın özgürlüğüne tahammülü olmayanlar var. Tanık olduğu çağ içersinde toplumun vicdanı olmuş yitirdiğimiz tüm gazeteci dostlarımızı büyük bir özlemle anıyoruz’’ dedi.
‘’Bu acı yüreğimizde soğusun’’
7 Kasım 1980'de Mamak Cezaevi'nde görevli erler tarafından dövülerek öldürülen Muzaffer İlhan Erdost’un kızı Alaz Erdost, ‘’ Bizim canlarımızı yitirdiğimiz gibi daha nice can yitecek. Biz bu acının bizim yüreğimizde soğumasını istiyoruz. Başka kimsenin yüreğinde bir acı kalmasın. El ele tutuştuğumuzda hep beraber olduğumuzu görmek bizim içimizi ferahlatıyor’’ dedi.
4 Eylül 1990'da evinin önünde köktendinciler tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürülen Turan Dursun’un oğlu Abit Dursun ise açıklamasında, ‘’Hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku var. Üstünlerin hukuku varsa orada bir suç akışı söz konusudur. Suç işleyenlerin suçlarını ortaya çıkaran da gazetecilerdir. Daha yaşanılabilir bir dünya arzu ediyorum. Onun için hep birlikte mücadele ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.
‘’Babamın öldürüldüğü yaşa geldim’’
20 Eylül 1992 yılında Diyarbakır'da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Musa Anter’in kızı Rahşan Anter, Öldürülen Gazetecilerin hesabını sormaya devam edeceklerini belirterek, ‘’Bu ülkenin titreyip kendine gelmesi gerekiyor. Babamın öldürüldüğü yaşlara geldim. Hala aynı rezilliği çekiyoruz. Her gün acı, isyan içindeyiz. Bir an evvel ne yapmak gerekiyorsa yapmalıyız. Baskı altında korkuyoruz. Bugün burada ölülerimiz var hesabını sormak için buradayız’’ dedi.
8 Ocak 1996'da İstanbul'da gözaltında işkence yapılarak öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe ise açıklamasında, ‘’Onlar biz doğru haber almayalım diye öldürüldüler. Onlar gerçekler açığa çıkmasın diye öldürüldüler. Gerçeklerin öldürülemeyeceğini kanıtladılar. Bedenen ayrıldılar aramızdan ama onların fikirleri düşleri burada bulunan herkesin düşleri. Daha iyi bir dünya mümkün bunun için biz yakınlarımızı kaybettik ’’ ifadelerini kullandı.
Siyasilerden basın özgürlüğü vurgusu
Öldürülen Gazetecileri anmak için Basın Müzesine gelen siyasilerde basın özgürlüğü vurgusu yaptı. Karabağlar Belediye başkanı Muhittin Selvitopu, ‘’Ülkemizde demokrasinin bir an önce tüm kurumlara yerleşmesi, basının da özgürce görevini yapması en doğal hakkıdır. Burada öldürülen gazetecileri rahmetle anıyorum. Onlar önemli görevler yaptılar ışıklar içinde uyusunlar’’ dedi.
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay Öldürülen Gazetecilerin yaşadıkları süreç içerisinde ülkeye önemli katkıda bulunduklarına değindi. Tugay açıklamasında ‘’Gerçeklerin insanlar tarafından duyulması ve anlaşılması için çaba gösterdiler. Birileri onların gerçekleri anlatmasından rahatsız oldukları için öldürüldüler. Ne kadar doğru kalmaya ve halkın yanında yer almaya çalışırsanız o kadar hedef oluyorsunuz. İnsanların çıkarlarına dokunuyorsunuz. Bugün demokrasi, özgürlük, basın özgürlüğü yok. Bugün bunları talep eden halkta yok. Biraz daha fazla tüketime, pragmatik bakış açısına yönlendirilmiş bir toplum var. Bununla yüzleşmedikçe hatalarımızı görmedikçe biraz cesur olup gerektiğinde canımızı vermedikçe bu mücadeleler kazanılmayacak. Bu gerçekle yüzleşerek daha fazla mücadele edilmesi çağrısına bende katılıyorum’’ ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Atilla Sertel, kardeşlik ve barış vurgusu yaptığı açıklamasında, ‘’Suçsuz ve günahsız yere gazetecilerin, halkı aydınlatmak için görevlerini icra ederken öldürüldüler. Onları öldüren kanlı ellerin büyük bölümü yakalanamadı. Yakalananların ardındaki güçler ortaya çıkarılamadı. Türkiye’de barışı, kardeşliği, demokrasiyi, insan haklarını ve o kurallar içerisinde Türkiye’yi yaratırsak o yolda mücadele edenlerin gönülleri rahat olacaktır’’ dedi.