EMEP Partisi İzmir İl Örgütü tarafından yapılana açıklamada İzmir’de işçi ve emekçilerin gündeminin asgari ücret ve geçim sıkıntısı olduğu ifade edildi.
Yoksulluğun katlanarak arttığı, asgari ücretin temel ücret halini aldığı ifade edilen açıklamada, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin emekçiler açısından gerçekliğinin bulunmadığı ifade edildi. EMEP Partisi İzmir İl Örgütü; işçilerin tatil yöresine gidip bir hafta dinlenmeden ziyade memlekete gidip aile ziyareti bile yapamayacak duruma geldiğin ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
“Yoksulluk katlanarak artıyor. Asgari ücret temel ücret halini almış durumda. Yeni belirlenen asgari ücret ise daha cebe girmeden bir günde yüzde 8 eridi. Bu koşullarda bayram tatilini 9 güne çıkarmanın emekçiler açısından gerçekliği bulunmuyor. Bırakın bir tatil yöresine gidip bir hafta dinlenmeyi, memleketine gidip aile ziyareti yapamayacak duruma gelmiş halde işçi ve emekçiler uzun zamandır. Bugün kurban bayramında bir kilo et almak demek en az 6 saat çalışma ve başka ihtiyaçlardan kısmak demek. Oysa diğer tarafta lüks, sefahat ve saltanatın adresi haline gelmiş tek adamın sarayına günlük 18 milyon lira harcama bütçesi ayrılıyor. Bu ülkenin zenginleri, patronları, ağa babaları bayram yaparken işçi ve emekçiler bayramda ne yesek hesabı yapıyor. İzmir’de işçiler bayrama girerken yoksullaşmanın yanı sıra ücret alacakları için de uğraşıyor. Kamu işyerleri olmasından kaynaklı daha güvenceli iş olarak bakılan belediyelerde, hastanelerde dahi ücretler yatırılmıyor. Çiğli Belediyesinde Genel İş üyesi işçiler, Karşıyaka Belediyesinde Genel İş üyesi işçiler ve TÜMBELSEN üyesi kamu emekçileri, Büyükşehir Belediyesinde Genel İş Üyesi İZENERJİ işçileri ücret ve ikramiye alacakları için eylemler yapıyor. Yine AKP ve Erdoğan yönetiminin her yerde öğündüğü çılgın projelerinden biri olan Bayraklı Şehir Hastanesi yapımında çalışan inşaat işçileri eylem ve açıklamalarla çalışmasının karşılığı olan ücretlerinin ödenmesini istiyor. Yoksulluk içindeki işçilere bayram öncesi ücretlerini ödememe pervasızlığı, işçilerin taleplerini “maaşımızı zamanında verin”e geriletmiş durumda. En fazla kâr eden şirketler listesinin en başında duran TÜPRAŞ’ta işçilerin geçtiğimiz şubat ayında yaptıkları ek zam eylemi karşısında temmuz ayında zam yapılacağı taahhüdü şimdi bizzat Genel müdür Yelmenoğlu’nun ülkedeki ekonomik kriz ve şirketi düşünme söylemine yerini bıraktı. Bu nedenle Tüpraş işçileri bayramı ek zam sözünün tutulmayacağı endişesi ve buna karşı yeni bir mücadeleye hazırlanma tartışmalarının gerilimi ile karşılıyor. Habaş Demir-Çelik’te işçilerin promosyon alacağı ve temsilcilik talebi, şirket yetkilileri ile birlikte sendikacıların “Promosyon da seçim de yok” ,“Burada genel müdür Haşim Ayten’in dediği olur” şeklinde ifade edilen baskısıyla geri çevrilirken, işçiler bu tutuma karşı işverene olduğu kadar sendikaya karşı da öfke ve huzursuzlukla bayrama giriyor.” “YENİ MÜCADELELER KAPIDA”
Geçen yıl ek zam için 17 günlük direnişle taleplerini elde ederek gündem olan TPI Composit işçilerinin bu yıl işten atılmalarla karşı karşıya olduğu açıklamada yeni mücadelelerin yakın olduğuna dikkat çekildi.
İşçi sınıfına gerçek bayramlarını kazanmak ve insanca yaşamak için birlikte mücadele çağrısı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Geçtiğimiz yıl bayramda ek zam için 17 günlük direnişle taleplerini elde ederek gündem olan TPI Composit işçileri, bu bayram henüz yeni imzalanan toplu sözleşmenin kazanımlarıyla çalışamadan işten atmalarla karşı karşıya. Yüzlerce işçi tazminatları ve bir miktar teşvik parasıyla işten çıkartılarak bayrama işini kaybetmiş olarak giriyor. Tek tek örneklerle açıklamaya çalıştığımız bu somut durum karşısında “İşçiler ne yapmalı?” sorusuna cevap ise yine işçilerin mücadelesinde var. İşyeri özelinde, eriyen ücretlerin, artan hayat pahalılığı karşısında korunması için kısmi kazanımlar sağlayan toplu iş sözleşmesi örnekleri az da olsa var. Ancak tek tek işyerlerinde yapılan sözleşmelerle alınan önlemler sermayenin programına karşı yaşamımızı ve eriyen ücretlerimizi korumaya yetmiyor. TÜPRAŞ işçileri fazla mesailerin sonlandırılması, çalışma yaşamının iş güvenliği ve işçi sağlığı temelinde yeniden düzenlenmesi, ücretlerinin insanca yaşayacak seviyeye çekilmesi için temmuza ertelediği ek zam mücadelesine hazırlanıyor. Metal işçileri, ağırlaşan çalışma koşulları, işten atılma kaygısı ve enflasyon karşısında eriyen ücretleri nedeniyle dört gözle eylül ayında başlayacak MESS ile toplu iş görüşmelerini bekliyor. Artan enflasyon alım gücünün düşmesi yüzünden geçinemeyen kamu emekçileri için ek zam acil bir ihtiyaç. Daha yeni imzalanmış toplu iş sözleşmeleri ile zamlanan işçilerin ücretleri bile hayat pahalılığı karşısında eridi. Yeni belirlenen asgari ücret daha cebe girmeden bir günde yüzde 8 eridi. Milyonlarca asgari ücretli ise geçinmek bir yana karnını dahi duyuramayacak halde. Asgari ücrete çalıştırılan işçilerde ek zam ve sendikalaşma mücadeleleri kaçınılmaz. Bütün bu talep ve tek tek gerçekleşen mücadelelerin birleşmekten başka çaresi yok! Bugün yapılması gereken bizi kendi açıkladığı yoksulluk sınırının altında yaşama mahkum eden ücretleri kabul eden, mücadeleyi örmek yerine yakınmayı seçen sendikal bürokrasiye, sermayeye ve tek adama karşı iş yerlerinden başlamak üzere birleşik ve örgütlü mücadele için harekete geçmek. 15-16 Haziran gösterdiği gibi Türkiye işçi sınıfı hiç vakit kaybetmeden işyeri komiteleri ve örgütleriyle sendikal bürokrasiyi de aşacak bir mücadele pratiğini hayata geçirecek birikime sahip. Hesap kitap yapmadan sevdiklerimizle geçireceğimiz güzel günler için, işçi sınıfının gerçek bayramlarını kazanmak için insanca yaşayacak, yoksulluk sınırının üzerinde ücretler için birleşelim, mücadele edelim!”
Yoksulluğun katlanarak arttığı, asgari ücretin temel ücret halini aldığı ifade edilen açıklamada, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin emekçiler açısından gerçekliğinin bulunmadığı ifade edildi. EMEP Partisi İzmir İl Örgütü; işçilerin tatil yöresine gidip bir hafta dinlenmeden ziyade memlekete gidip aile ziyareti bile yapamayacak duruma geldiğin ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
“Yoksulluk katlanarak artıyor. Asgari ücret temel ücret halini almış durumda. Yeni belirlenen asgari ücret ise daha cebe girmeden bir günde yüzde 8 eridi. Bu koşullarda bayram tatilini 9 güne çıkarmanın emekçiler açısından gerçekliği bulunmuyor. Bırakın bir tatil yöresine gidip bir hafta dinlenmeyi, memleketine gidip aile ziyareti yapamayacak duruma gelmiş halde işçi ve emekçiler uzun zamandır. Bugün kurban bayramında bir kilo et almak demek en az 6 saat çalışma ve başka ihtiyaçlardan kısmak demek. Oysa diğer tarafta lüks, sefahat ve saltanatın adresi haline gelmiş tek adamın sarayına günlük 18 milyon lira harcama bütçesi ayrılıyor. Bu ülkenin zenginleri, patronları, ağa babaları bayram yaparken işçi ve emekçiler bayramda ne yesek hesabı yapıyor. İzmir’de işçiler bayrama girerken yoksullaşmanın yanı sıra ücret alacakları için de uğraşıyor. Kamu işyerleri olmasından kaynaklı daha güvenceli iş olarak bakılan belediyelerde, hastanelerde dahi ücretler yatırılmıyor. Çiğli Belediyesinde Genel İş üyesi işçiler, Karşıyaka Belediyesinde Genel İş üyesi işçiler ve TÜMBELSEN üyesi kamu emekçileri, Büyükşehir Belediyesinde Genel İş Üyesi İZENERJİ işçileri ücret ve ikramiye alacakları için eylemler yapıyor. Yine AKP ve Erdoğan yönetiminin her yerde öğündüğü çılgın projelerinden biri olan Bayraklı Şehir Hastanesi yapımında çalışan inşaat işçileri eylem ve açıklamalarla çalışmasının karşılığı olan ücretlerinin ödenmesini istiyor. Yoksulluk içindeki işçilere bayram öncesi ücretlerini ödememe pervasızlığı, işçilerin taleplerini “maaşımızı zamanında verin”e geriletmiş durumda. En fazla kâr eden şirketler listesinin en başında duran TÜPRAŞ’ta işçilerin geçtiğimiz şubat ayında yaptıkları ek zam eylemi karşısında temmuz ayında zam yapılacağı taahhüdü şimdi bizzat Genel müdür Yelmenoğlu’nun ülkedeki ekonomik kriz ve şirketi düşünme söylemine yerini bıraktı. Bu nedenle Tüpraş işçileri bayramı ek zam sözünün tutulmayacağı endişesi ve buna karşı yeni bir mücadeleye hazırlanma tartışmalarının gerilimi ile karşılıyor. Habaş Demir-Çelik’te işçilerin promosyon alacağı ve temsilcilik talebi, şirket yetkilileri ile birlikte sendikacıların “Promosyon da seçim de yok” ,“Burada genel müdür Haşim Ayten’in dediği olur” şeklinde ifade edilen baskısıyla geri çevrilirken, işçiler bu tutuma karşı işverene olduğu kadar sendikaya karşı da öfke ve huzursuzlukla bayrama giriyor.” “YENİ MÜCADELELER KAPIDA”
Geçen yıl ek zam için 17 günlük direnişle taleplerini elde ederek gündem olan TPI Composit işçilerinin bu yıl işten atılmalarla karşı karşıya olduğu açıklamada yeni mücadelelerin yakın olduğuna dikkat çekildi.
İşçi sınıfına gerçek bayramlarını kazanmak ve insanca yaşamak için birlikte mücadele çağrısı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Geçtiğimiz yıl bayramda ek zam için 17 günlük direnişle taleplerini elde ederek gündem olan TPI Composit işçileri, bu bayram henüz yeni imzalanan toplu sözleşmenin kazanımlarıyla çalışamadan işten atmalarla karşı karşıya. Yüzlerce işçi tazminatları ve bir miktar teşvik parasıyla işten çıkartılarak bayrama işini kaybetmiş olarak giriyor. Tek tek örneklerle açıklamaya çalıştığımız bu somut durum karşısında “İşçiler ne yapmalı?” sorusuna cevap ise yine işçilerin mücadelesinde var. İşyeri özelinde, eriyen ücretlerin, artan hayat pahalılığı karşısında korunması için kısmi kazanımlar sağlayan toplu iş sözleşmesi örnekleri az da olsa var. Ancak tek tek işyerlerinde yapılan sözleşmelerle alınan önlemler sermayenin programına karşı yaşamımızı ve eriyen ücretlerimizi korumaya yetmiyor. TÜPRAŞ işçileri fazla mesailerin sonlandırılması, çalışma yaşamının iş güvenliği ve işçi sağlığı temelinde yeniden düzenlenmesi, ücretlerinin insanca yaşayacak seviyeye çekilmesi için temmuza ertelediği ek zam mücadelesine hazırlanıyor. Metal işçileri, ağırlaşan çalışma koşulları, işten atılma kaygısı ve enflasyon karşısında eriyen ücretleri nedeniyle dört gözle eylül ayında başlayacak MESS ile toplu iş görüşmelerini bekliyor. Artan enflasyon alım gücünün düşmesi yüzünden geçinemeyen kamu emekçileri için ek zam acil bir ihtiyaç. Daha yeni imzalanmış toplu iş sözleşmeleri ile zamlanan işçilerin ücretleri bile hayat pahalılığı karşısında eridi. Yeni belirlenen asgari ücret daha cebe girmeden bir günde yüzde 8 eridi. Milyonlarca asgari ücretli ise geçinmek bir yana karnını dahi duyuramayacak halde. Asgari ücrete çalıştırılan işçilerde ek zam ve sendikalaşma mücadeleleri kaçınılmaz. Bütün bu talep ve tek tek gerçekleşen mücadelelerin birleşmekten başka çaresi yok! Bugün yapılması gereken bizi kendi açıkladığı yoksulluk sınırının altında yaşama mahkum eden ücretleri kabul eden, mücadeleyi örmek yerine yakınmayı seçen sendikal bürokrasiye, sermayeye ve tek adama karşı iş yerlerinden başlamak üzere birleşik ve örgütlü mücadele için harekete geçmek. 15-16 Haziran gösterdiği gibi Türkiye işçi sınıfı hiç vakit kaybetmeden işyeri komiteleri ve örgütleriyle sendikal bürokrasiyi de aşacak bir mücadele pratiğini hayata geçirecek birikime sahip. Hesap kitap yapmadan sevdiklerimizle geçireceğimiz güzel günler için, işçi sınıfının gerçek bayramlarını kazanmak için insanca yaşayacak, yoksulluk sınırının üzerinde ücretler için birleşelim, mücadele edelim!”