KARDAN ATEŞ
[caption id="attachment_30767" align="alignleft" width="244"] [email protected][/caption]
Elazığ’da yıkıldık,
İdlip’te vurulduk,
Van’da donduk,
İstanbul’da düştük,
Kayseri’de savrulduk…
Gün geçmiyor ki bir olay daha yaşanmasın. Vallahi hangisine yanacağımızı şaşırdık! Sanki tüm bu olanlar bir kabusmuş gibi, bir an evvel, ülkece bu rüyadan uyanmak ve silkelenmek istiyoruz. 2020’ ye girdiğimizden beri bir türlü belimiz doğrulmadı. Her gelen yeni yılın bize getireceği güzellikleri dilemektense, bizden bir şeyler götürmesin diye korka korka geçiriyoruz her günümüzü.
Kaybettiğimiz canların sayısını belirtme gereği duymuyorum; çünkü 1 kişi dahi olsa benim için, aslında o bir kişi değil, onlarca kişi demek. Birinin evladı, birinin eşi, birinin babası, annesi, birinin kardeşi, abisi, ablası, arkadaşı, yeğeni, kuzeni, torunu…Bu böyle sürer gider tıpkı yüreğimizdeki yangın gibi. Bir kişi gidiyor; ama ardından gözü yaşlı, yüreği dağlı onlarca kişi bırakıyor. Bir eve değil, sayısı belirsiz kim bilir kaç eve ateş düşüyor.
“Ateş düştüğü yeri yakar” elbet; ama bu ateşin dumanı, hepimizin genzini yakıyor, boğazını düğüm düğüm ediyor. Artık yutkunamıyoruz!
Bütün bu yaşanılanlar bir korku filmi olsaydı eğer, “yok artık, daha neler, senaryoya bak!” der, filmden çıkardık; ama maalesef milletçe, peş peşe çok acı olaylar yaşıyoruz. Nefesimizi tuttuk, çaresizce bütün bu olanları izliyoruz. Dur demeye, durdurmaya gücümüz yok. Bütün bu olanlar karşısında, insanoğlunun ne kadar aciz ve çaresiz olduğuyla yeniden yüzleşiyoruz. Kendimizce yardıma koşmaktan ve dua etmekten ziyade elimizden başka bir şey gelmiyor.
Allah’ım çaresizlik ne kötü!
Kaybettiğimiz canlara Allah’tan rahmet ve milletimize sabır diliyorum.
Selam, Sevgi ve Rahmetle…