Açıklamanın tamamı şu şekilde:İzmir
— Emek Gençliği (@emekgencligi) December 13, 2022
Erdal’ın ve gençlik kesimlerinin askeri darbeciler karşısında geri adım atmadan, korkmadan ve yılmadan mücadeleye sarılması bugün bütün gençlere bu karanlık tablodan çıkış yolunu gösteriyor.
DİKTATÖRLER YENİLECEK, ERDALLAR YAŞAYACAK, GENÇLİK KAZANACAK!#ErdalEren pic.twitter.com/kxZTZS2JN4
Tıpkı bugün olduğu gibi Türkiye’nin yakın tarihi gençlik açısından baskı, yoksulluk ve antidemokratik uygulamalar içinde geçmekteydi. Bugün sosyal medyaya sansür yasası, yasaklar ve lisede öğrencilerin giyiminden kuşamına tüm hayatına müdahaleler geçmişte gençlik mücadelesi üzerinde sıkıyönetim uygulamaları gibi gençliğe nefes alacak bir alan bırakmıyordu.
Eğitim masraflarına para yetiştiremediğimiz, öğle yemeği alacak para bulamadığımız okul saatlerini aç geçirdiğimiz bu dönemler yaşantımızı da hayli zora sokuyor. Bu koşullara tepki gösterecek bütün araçlar ise tek adam iktidarı tarafından büyük oranda engellenmiş durumda. Okullarda bu durumu arkadaşlarımız ile konuşmak istediğimizde okulda siyaset yasak deniyor, gidip bunu sosyal medyada yazayım dediğimizde karşımızda sansür yasası beliriyor. Ve bu zor koşullarda yaşam mücadelesi vermenin yanı sıra bombaların. Patlamaların, askeri operasyonların gölgesinde yaratılan korku iklimine hapsedilmekle karşı karşıya kalıyoruz. Yani egemenler diyor ki söz söyleme, sorunlarını ve taleplerini tartışma, bu karanlıktan çıkış yolu arama çünkü biz o yolları kapattık.
12 Eylül darbesinin gençliğe bıraktığı kirli miras bugün Erdoğan iktidarının elinde hâlâ gençliğe karşı kullanılıyor. Tarikat ve cemaatlere tam destek veren hükümet 6 yaşında bir kızın İsmailağa Cemaati üyesi bir müride veren Yusuf Ziya Gümüşel’i korumak için kolları sıvamış durumda. Haberi yapan gazeteci Timur Soykan’a tutuklama kararı çıkartan tek adam yönetimi istismarcıları korumakta gerçekleri ortaya çıkaranları İslam düşmanlığı ile suçlamakta. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ertesinde çocukları cinsel istismara karşı koruyan Lanzorette Sözleşmesi’nden de çekilmeyi vaat eden Hükümet çocuk istismarcılarına, tarikat ve cemaatlere uygun zemini yaratmak için kolları sıvamış durumda.
Devrim niteliğinde bir zam olacak yaygarası yapan Gençlik Bakanı tek adam yönetiminin gençliğin beklenti ve ihtiyaçları ile dalga geçer tutumunu sürdürdü. TÜİK enflasyonunun yüzde 90lara ilerlediği gerçek enflasyonun yüzde 200leri aştığı şu koşullarda KYK kredi ve bursları sadece yüzde 47 zam yapmayı müjde gibi sunan hükümet temsilcileri gençliği açlığa, barınamamaya, okurken çalışmaya bir kere daha mahkûm bıraktı. Üniversite yakını semtlerde kiralara gelen astronomik artışları, yemekhane ve yurt zamları, okul ve kırtasiye masrafları daha yılın bu döneminde gençlerin belini bükmüş durumda.
12 Eylül darbesinin mirası bugün gençliği örgütsüzlüğe, tarikat ve cemaat yuvalarına, YÖK’e, baskıya, ucuz işgücü olmaya ve sömürüye mahkûm etmiştir. Erdal Eren’in mirası ise gençliğe örgütlülüğü, yoldaşlığı ve son mektubunda söylediği şekilde: “Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir.” Devrimci iradeyi ve yaşamı savunmayı miras bırakmıştır. Türkiye’nin bağımsız, gerçekten laik ve demokratik bir ülke olmasının yolu Erdal Eren’in mirasından geçiyor.
Erdal Eren 13 Aralık 1980’de 12 Eylül darbecileri tarafından yaşı büyütülerek idam edilen 17 yaşında bir genç. Tıpkı bugün olduğu gibi o günde ülkemizin kaynakları emperyalistlere peşkeş çekiliyor, gençliğin geleceği kapitalist sömürü çarklarının arasında ezilmek isteniyordu. Erdal o günlerde ayağa kalkarak baskıya, sömürüye ve yasaklara karşı mücadele eden gençlik hareketinin parçasıydı. Gençliğin, demokratik üniversite mücadelesi, emekçi çocuklarının orta öğrenimde eşit ve parasız eğitim talebi etrafında yığınlar halinde harekete geçmesi burjuvaziye ve iktidarlarına korku salıyordu. Erdal’ın ve gençlik kesimlerinin askeri darbeciler karşısında geri adım atmadan, korkmadan ve yılmadan mücadeleye sarılması bugün bütün gençlere bu karanlık tablodan çıkış yolunu gösteriyor.
Bütün bunlara karşı Erdal’dan mücadele bayrağını devralan Emek Gençliği ise Türkiye’nin dört bir yanında işçi ve öğrenci gençlik yığınları içerisinde gençliğin bu koşullardan kurtulması için bağımsızlık, demokrasi, laiklik ve sosyalizm şiarıyla mücadelesini sürdürüyor, tüm Türkiye gençliğini mücadeleye çağırıyor.
Diktatörler yenilecek, Erdallar yaşayacak, gençlik kazanacak!