ÖMER FARUK ALTIN/EGE'YE BAKIŞ- 2024 Yerel Seçimleri'nin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın SGK borçlarını gündeme getirerek Bakan Işıkhan'a "silkeleyin" talimatı vermişti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde uygulanan kesintinin ardından İzBB’nin yıl başında genel bütçe payından beklediği gelirden 1,5 milyar TL’ lik bir kesinti belediye şirketlerinin SGK borçlarına karşılık yapıldı. Bu gelişme İzBB’nin ocak ayı başındaki maaş ve ikramiye ödemelerini aksattı. Bu aksaklık belediye çalışanlarının tepkisine, işi bırakmasına ve hizmetlerin durmasına yol açtı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, "Belediyelere yönelik mali baskılar ekonomiye zarar verebilir" uyarısında bulundu.
"MALİ BASKILAR, SADECE YEREL HALKI HUZURSUZ ETMEKLE KALMIYOR"
Sorunun daha başlangıç aşamasındayken müdahale edilip, bir çözüm bulunabileceğini dile getiren Toptaş, "Belediyelerin (ve/veya iştiraklerinin) SGK borçlarının Sayıştayın da yıllardır yaptığı hatırlatmalara rağmen, sanki bir tuzağa çeker gibi, yıllar içinde milyarlarca liraya yükselmesinin beklenip (Bkz. Tablo 1), sonra mali ablukaya alınmaları doğru değil. Soruna daha başlangıç aşamasında müdahale edilebilir, bir çözüm bulunabilirdi. Ama ne yazık ki bizde bir sorun krize dönüşmeden müdahale edilmiyor. Belediyelere yönelik mali baskıların sonuçları sadece bu kurumların temel hizmetlerinin aksamasına yol açmakla ve yerel halkı huzursuz etmekle kalmıyor. Belediyeler ve belediye şirketleri bulundukları şehrin önemli ekonomik aktörleri. Personel istihdam ediyorlar, iş verdikleri şirketlerin elemanları istihdam edilmiş oluyor, mal ve hizmet satın alıyorlar. Belediyelerin harcamalarındaki aksama veya azalmalar bulundukları şehrin ekonomisini yavaşlatabilir, işsizliği artırabilir, şehrin ödediği vergilerin düşmesine sebep olabilir. Konunun teknik, hukuki ve idari bir yaklaşımla ele alınmayıp, siyasi rakibin silkelenmesi üslubuyla ele alınması veya bir didişme ve ağız dalaşı konusu haline getirilmesi ise yatırımcı güveninin aşağı seviyelere düşmesine yol açıyor" ifadelerini kullandı.
"BELEDİYENİN KENT PLANLAMASI ÜZERİNDEKİ HAKİMİYETİ DE OLUMSUZ ETKİLENEBİLİR"
Açıklamasının devamında, belediyelerin ellerindeki taşınmazları acilen satmak zorunda kalmalarının sonuçlarının da dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Toptaş, "Belediyelerin yoğun mali baskı karşısında ellerindeki taşınmazları acilen, haraç mezat satmak zorunda kalmalarının sonuçları da dikkate alınmalı. Bu taşınmazların kamudan özel sektöre geçmesi ile kentsel rant da özel sektöre geçer, gelir dağılımı eşitsizliği artar ve gelecek nesillerin bu taşınmazlardan en geniş şekilde yararlanma olanağı ortadan kalkar. Ayrıca, belediyenin kent planlaması üzerindeki hakimiyeti de olumsuz etkilenebilir" diye konuştu.
"SORUNUN BU NOKTAYA GELMESİNDE BELEDİYELERİN DE HATASI VAR"
Sorunun bu noktaya gelmesinde belediyelerin de hatasının olduğunu dile getiren Toptaş, "Özellikle, belediye şirketlerinin partilerin yandaşlarının istihdam deposu olarak görülmesi, liyakatin olmaması, iyi denetlenmemeleri, bunların ana görevlerine yönlendirilmemesi, piyasada rekabet edecek derecede verimli çalıştırılamaması bu kuruluşların belediyeler için birer yüke dönüşmesine yol açmakta. Bakan Işıkhan’ın açıklamaları geniş yankı uyandırdı. Bununla birlikte bakanın kendince uygun gördüğü bir televizyon kanalında, kendince uygun gördüğü belediyelerle ilgili Borç verilerini açıklaması, daha geniş bir veri tabanını kamuoyu ile paylaşmaya açmaması şeffaflık açısından önemli bir eksiklik olarak değerlendirildi. Bu yaklaşım yine teknik ve hukuki bir meselenin siyasi manipülasyon malzemesi yapıldığı izlenimi yaratıyor ve kamu yönetimine olan güveni azaltıyor. Bu açıklamalar bakanlıkta bir basın toplantısı ile yapılabilirdi ve daha geniş bir veri tabanı (hangi kurumların ne kadar SGK borcu olduğunu gösteren) erişime açılabilirdi" şeklinde konuştu.
"KISA VADEDE MUHALEFETİ SİLKELEYEBİLİR, İKTİDARI MEMNUN EDEBİLİR AMA ORTA VADEDE..."
Ekonomist Toptaş, açıklamasının sonunda şu ifadelere yer verdi:
Özetlemek gerekirse, belediyelerin SGK ve vergi borçlarının üzerine sert yöntemlerle gitmek kısa vadede muhalefeti silkeleyebilir, iktidarı memnun edebilir. Ama orta vadede bu hamleler bumerang etkisi yaparak ekonomiyi vurup, halkın refahını düşürüp, memnuniyetsizliğini artırarak iktidarı da vurabilir. Ayrıca halkın siyasete olan inancı daha da aşağı seviyelere düşer. Sorunun çözümü hiç de zor değil. İlgili bakanlıklar belediyelerle iktidar veya muhalefet belediyesi olarak ayırt etmeden görüşerek makul bir ödeme planı üzerinde anlaşmalı, belediyeler de artık bu konuda daha sorumlu davranmaya başlamalı. Böyle yapılmazsa, bu borç tahsilatı süreci ilgili herkesin ciddi kayıplara uğrayacağı bir süreç olacak.