İzmir Tabip Odası, 19 Kasım 2015 tarihinde Samsun'da özel bir hastanede birlikte çalıştığı sağlık çalışanının eski eşi tarafından bıçaklanarak katledilen Dr. Aynur Dağdemir’i andı. İzmir Tabip Odası Konferans Salonu’nda ‘Sağlıkta Şiddette Karşın Etkin Yasa ve Güvenli İşyeri İstiyoruz’ başlığında gerçekleştirilen basın açıklamasını İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. nuri seha yüksel okudu. Sağlık kurumlarının giriş ve çıkışlarında güvenli olmamasından dolayı elinde bir bıçak olan kişinin yoğun bakıma kadar girebildiği dikkat çekilen açıklamada, sağlık kuruluşlarının korumasız olduğu vurgulandı. Basın açıklamasına, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. süleyman kaynak ve Op. Dr. Hakan Köse katıldı
GÜVEN ÇIKIŞI
Basın açıklamasını okuyan Nuri Seha Yüksel, güvenli olmayan iş yerlerinde sağlık çalışanlarının uğradıkları şiddet sonrası hayatlarını kaybettiğini vurgulayarak, “ Kayıplarımızın yanı sıra meslektaşlarımız işyerlerinde bıçaklı, silahlı, sopalı, oraklı, taşlı fiziksel saldırılara uğruyor, klinikler ateşe veriliyor, her birimiz her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz. Yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşanmıştır. Yaptığımız ankette hekimlerin yüzde 84’ü daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirtmiştir. Tüm bunlara rağmen hâlâ işyerlerimizde şiddetten koruyacak önlemler alınmazken, çıkarılan sağlıkta şiddet yasası algıyı yönetmeye çalışmak dışında bir işe yaramamıştır. Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere akla gelebilecek her türlü zarar verici alet ile girilebilmesini kabul etmiyoruz. Klinikler, yoğun bakımlar, acil servisler, ambulanslar, polikliniklerdeki fiziksel şartlar şiddetin önünü açmaktadır. Bu nedenle güvenli çalışma alanları oluşturulmasının ivedi gereklilik olduğunu ve bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz. Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz” dedi.
TALEPLERİNİ SIRALADI
Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesini talep ettikleri değinen Nuri Seha Yüksel, “Sağlıkta şiddet için Türk Tabipleri Birliğinin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılmasın istiyoruz. Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmasını, güvenli işyerleri oluşturulmasını talep ediyoruz. Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konup etkili bir şekilde uygulanmasını ve iş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 Sözleşmesinin imzalanmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
KURULUŞLAR KORUMASIZ
Birçok sağlık çalışanının hareket ve sözel şiddete maruza kalmasına rağmen Beyaz Kod vermediğini dikkat çeken İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak, sağlık kuruluşlarının korumasız olduğunu dikkat çekerek, “Çünkü Beyaz Kod verilince o suçlu ile birlikte emniyet teşkilatının ve yargının karşısında beraber çıkıyorsunuz. İşinden vaktinden oluyor sağlık çalışanı. Bu yüzden hareket veya sözel şiddetleri sağlık personeli beyaz kodla duyurmuyor. Beyaz koda caydırıcı değil. Yasal düzenleme gerekiyor. AVM’lere, kamu kurumlarına girerken bir manyetik alandan geçiriliyor. Ama sağlık kuruluşlarında yada hastanede cebinde bir bıçak olan yoğun bakıma kadar girebiliyor. Sağlık kurumlarının giriş çıkışları emniyet gözetiminde olmalı ve sağlık kuruluşları ciddi şekilde korunması gerekiyor. Hastaneye giriş çıkılara emniyet bariyeri gerekiyor” ifadelerini kullandı.
KAMU YÖNETİMİ İNSANLARI SAYGIYLA YÖNETMİYOR
Prof. Dr. Kaynak ise, “Kamu yönetimi insanları saygıyla yönetmiyor. Bugün itibariyle 256 dolar asgari ücret. 15 milyon civarında çalına var. 12 milyon emekli veya farklı gelir grubu var. Bunun yüzde 60 asgari ücret veya birazcık üzerinde hayatını devam etmeye çalışıyor. Günlük 8 dolara tekabül ediyor. Dar bütçe ile hayatını devam ettirmeye çalışıyor Bu kamu yönetimin insanlara verdiği değeri yansıtıyor. Bunun yanında sağlık sisteminde insanlar müşteri haline getirildi. Sağlık talebi yerine getirmek için kendilerine 5 dakika süre veriliyor. Bu bence insanlara gösterilen büyük bir saygısızlıktır. Sağlıkta şiddet diğer çalışma alanlarına kıyasala en yüksek şiddet bölgesi olarak dikkat çekiyor. Şiddetin en yaygınlaştığı yer birincisi sağlık, ikincisi eğitim. Diğer gerginliklerin altında kamu yönetimi gerek maddi ve manevi saygısızlık olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
GÜVEN ÇIKIŞI
Basın açıklamasını okuyan Nuri Seha Yüksel, güvenli olmayan iş yerlerinde sağlık çalışanlarının uğradıkları şiddet sonrası hayatlarını kaybettiğini vurgulayarak, “ Kayıplarımızın yanı sıra meslektaşlarımız işyerlerinde bıçaklı, silahlı, sopalı, oraklı, taşlı fiziksel saldırılara uğruyor, klinikler ateşe veriliyor, her birimiz her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz. Yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşanmıştır. Yaptığımız ankette hekimlerin yüzde 84’ü daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirtmiştir. Tüm bunlara rağmen hâlâ işyerlerimizde şiddetten koruyacak önlemler alınmazken, çıkarılan sağlıkta şiddet yasası algıyı yönetmeye çalışmak dışında bir işe yaramamıştır. Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere akla gelebilecek her türlü zarar verici alet ile girilebilmesini kabul etmiyoruz. Klinikler, yoğun bakımlar, acil servisler, ambulanslar, polikliniklerdeki fiziksel şartlar şiddetin önünü açmaktadır. Bu nedenle güvenli çalışma alanları oluşturulmasının ivedi gereklilik olduğunu ve bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz. Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz” dedi.
TALEPLERİNİ SIRALADI
Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesini talep ettikleri değinen Nuri Seha Yüksel, “Sağlıkta şiddet için Türk Tabipleri Birliğinin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılmasın istiyoruz. Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmasını, güvenli işyerleri oluşturulmasını talep ediyoruz. Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konup etkili bir şekilde uygulanmasını ve iş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 Sözleşmesinin imzalanmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
KURULUŞLAR KORUMASIZ
Birçok sağlık çalışanının hareket ve sözel şiddete maruza kalmasına rağmen Beyaz Kod vermediğini dikkat çeken İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak, sağlık kuruluşlarının korumasız olduğunu dikkat çekerek, “Çünkü Beyaz Kod verilince o suçlu ile birlikte emniyet teşkilatının ve yargının karşısında beraber çıkıyorsunuz. İşinden vaktinden oluyor sağlık çalışanı. Bu yüzden hareket veya sözel şiddetleri sağlık personeli beyaz kodla duyurmuyor. Beyaz koda caydırıcı değil. Yasal düzenleme gerekiyor. AVM’lere, kamu kurumlarına girerken bir manyetik alandan geçiriliyor. Ama sağlık kuruluşlarında yada hastanede cebinde bir bıçak olan yoğun bakıma kadar girebiliyor. Sağlık kurumlarının giriş çıkışları emniyet gözetiminde olmalı ve sağlık kuruluşları ciddi şekilde korunması gerekiyor. Hastaneye giriş çıkılara emniyet bariyeri gerekiyor” ifadelerini kullandı.
KAMU YÖNETİMİ İNSANLARI SAYGIYLA YÖNETMİYOR
Prof. Dr. Kaynak ise, “Kamu yönetimi insanları saygıyla yönetmiyor. Bugün itibariyle 256 dolar asgari ücret. 15 milyon civarında çalına var. 12 milyon emekli veya farklı gelir grubu var. Bunun yüzde 60 asgari ücret veya birazcık üzerinde hayatını devam etmeye çalışıyor. Günlük 8 dolara tekabül ediyor. Dar bütçe ile hayatını devam ettirmeye çalışıyor Bu kamu yönetimin insanlara verdiği değeri yansıtıyor. Bunun yanında sağlık sisteminde insanlar müşteri haline getirildi. Sağlık talebi yerine getirmek için kendilerine 5 dakika süre veriliyor. Bu bence insanlara gösterilen büyük bir saygısızlıktır. Sağlıkta şiddet diğer çalışma alanlarına kıyasala en yüksek şiddet bölgesi olarak dikkat çekiyor. Şiddetin en yaygınlaştığı yer birincisi sağlık, ikincisi eğitim. Diğer gerginliklerin altında kamu yönetimi gerek maddi ve manevi saygısızlık olduğunu söyleyebiliriz” dedi.