Berivan Kaya/Ege'ye Bakış- İzmir’de gazeteciler TBMM komisyonlarında kabul edilen Dezenformasyon yasasına tepki göstermek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Kamuoyunda ‘Dezenformasyon Yasası’ olarak bilinen, basın ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren 40 maddelik yasa teklifi, kısmi değişikliklerle TBMM komisyonlarında kabul edildi.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Kanun teklifi hazırlanırken gazetecilerin ve meslek örgütlerinin görüşlerinin alınmadığına değinerek, “Bu teklifi adı “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” dur. Bir grup siyasetçi ve bürokrat tarafından kapalı kapılar ardında hazırlanmıştır. Para cezaları, Hapis cezası, kapatma, internet basınına ağır denetim ve basın kartı iptalleri ve Dezenformasyon adı altında bağımsız haberciliğe sansür var” dedi.
Seçim yaklaştı, baskı arttı!
Seçim döneminin yaklaşmasıyla baskıların artacağına dikkat çeken Dilek Gappi, “ Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak. Yani diyorlar ki, kaynağın belli dahi olsa, eğer bilgi birileri tarafından keyfi olarak yanlış diye nitelendirilirse, bunu yayan yani gazeteci ya da vatandaş, iktidarın istemediği her kim ise doğrudan hapis cezasıyla cezalandırılacak. Özellikle Seçim dönemi yaklaşırken; bu türden bir teklifin yasalaşacak olması; yaklaşan seçimlerin baskı altında yapılacağının işareti olur” ifadelerini kullandı.
Medyaya yönelik olarak öngörülen idari tedbirler arasında para cezası, reklam yasakları ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımı da olduğuna dikkat çeken Gappi, “Yasa teklifinde keyfiyete dayalı yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır. Öyle ki Anadolu basını hiçe sayılmış, gözden çıkarılmıştır. Yaklaşık 1000 gazete, yaşam kaynağı olan resmi ilanları alamamakla ve kapanmakla karşı karşıya kalacaktır. Bu yasa teklifi yasallaşırsa sadece gazeteci için değil vatandaş için de yanlış bilgiyi alenen yayma suçu nedeniyle 3 yıl hapis cezası riski vardır” dedi.
Tüm toplumun yazmaktan, eleştirmekten, sosyal medyada mesaj paylaşmaktan alıkoymak için yasanın çıkarılacağını belirten Gappi, “ Bu yasa toplumsal bir otosansür dalgası yaratacaktır. Bu nedenle sadece gazetecilerin sorunu değil tüm toplumun sorunudur. Tüm toplumun ifade onurudur. Basın örgütleri olarak haftalarca Meclis’te iktidar ortaklarına ‘Bunu yapmayın’, “bu anti demokratik, ortaçağ zihniyetli yasakçı yasa teklifinden vazgeçin, gelin birlikte basın kanunu hazırlayalım” dedik, ‘Gazetecileri dinlemeden basın yasası yapılmaz’ dedik, öneriler verdik, itirazlar ettik ama dinlemediler, dinlemiyorlar” dedi.
Anayasa’ya aykırı!
Yasanın temel insan haklarına aykırı olduğunu dile getiren Gappi, gazetecileri mücadeleye çağırdı. Yarın meclise gidereceklerini söyleyen Gappi, “Ülkemizin en büyük basın meslek örgütleri olarak Türkiye’nin dört bir yanından yarın milletin meclisine gideceğiz ve bu yasa teklifinin Anayasal güvence altına alınmış haber alma ve paylaşma hakkımızı ortadan kaldıracak yasa tasarısının acilen geri çekilmesi çağrısında bulunacağız. Bugün burada da sesleniyoruz Bu yasa temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır. Yani Anayasa’ya aykırıdır” ifadelerini kullandı.
Tüm Türkiye gözaltında!
Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve otosansür mekanizmalarından birine yol açabileceği endişesiyle, “dezenformasyonla mücadeleyi” değil gazeteciliğe baskıyı artırmak üzere tasarlanan bu yasa teklifi Anayasa’nın basın ve ifade özgürlüğüne alenen aykırı olduğunu belirten Dilek Gappi, “ Bu yasa teklifinde gazeteciler yok, gazetecilerin görüşleri yok, basın özgürlüğü yok, tüm toplumu susturma, korkutma ve hapsetme vardır. Bu yasa teklifi ile yalnızca habere ve gazetecilere gözdağı verilmekle kalmamakta, halkın iletişim ve haber alma özgürlüğü de engellenmektedir. Bu yasa teklifi yasalaşırsa tüm Türkiye gözaltında olacaktır” dedi.
Bizi özgür bırakın…
İktidarın Türkiye’yi şekillendirmek için yasalarla gazetecileri baskı altına almaya çalıştığını belirten Gappi, “Haberin doğruluğu bizim sorumluluğumuzdur. Bizler bağımsız ve doğru habercilik için bir ömür adayanları; siyasi iradeyi elinde bulunduranlar kontrol edemezler. Doğru ve tarafsız habercilik bizim işimizdir. Haberin doğru olup olmadığını kim kontrol edecektir. Şimdi bazıları yurtdışına kaçan geçmişteki savcı ve hakimler mi? Bizi özgür bırakın. Türkiye’yi toplumu bizim üzerimizden şekillendirmekten vazgeçin. Bağımsız habercilik, yalnızca gazeteler ve gazeteciler için değil, içerisinde vicdan taşıyan doğrudan yana mücadele eden herkes için gereklidir. Her zaman söylediğimiz gibi bizler fikir işçileriyiz. Bu mesleğin onurunu hissederek yaşayan insanlarız. Para kazanmak için değil ideallerimiz için bu mesleği seçen insanlarız” ifadelerini kullandı.
Haber sansür edilemez!
Dünya Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasından Türkiye’nin 149. olduğuna dikkat çeken Gappi, “Sadece hakkımızı özgür ortamda Gazetecilik yapabilmeyi istiyoruz. İnternet fenomenleri ile gazetecilerin birbirine karıştırılmaya çalışıldığı bir düzende yerel ve gerçek gazeteciliğin ölmemesini istiyoruz. Bitirmeye çalışılan, adeta yok edilen, birine alıp diğerine satılan, kamu kaynaklarıyla oyun haline getirilmeye çalışılan bir mesleğin kalbinden vurulmasına izin vermeyeceğiz. Dünya Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasından 149.olan Türkiye’nin daha ne kadar gerilemesini istiyorsunuz. 180. mi göz diktiniz? Haber sansür edilemez. Gerçekler susturulamaz” dedi.
Yasayı teklif eden siyasilere seslenen Gappi, ‘’Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra General olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar” diyen Uğur Mumcu, o günün erkerine göre, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saiki ile yalan haber yapıyordu? Sizin onlardan ne farkınız var? Bugün buradayız çünkü omuzlarımızda, yüreğimizde vebal var” dedi.
Tarihe kara bir leke!
Basın yasasını basın tarihine kara bir leke olarak değerlendiren Dilek Gappi, “Gerçekleri doğruları yazmanın bedelini canlarıyla ödeyerek yazan Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Necip Hablemitoğlu, Musa Anter, Metin Göktepe ve nice gazeteci ve düşünürler sadece ve sadece doğruları yazdıkları, söyledikleri için öldürüldüler. Hasan Tahsin’in bağımsızlık anlayışının meşalesini taşıyanlar biz gazeteciler haykırıyoruz; Temel insan hak ve özgürlüklerine, Uluslararası sözleşmelere ve Anayasaya aykırı olan basın tarihine kara bir leke olacak bu teklifi çekin, Gelin ülkemizin aydınlık demokratik geleceği için bu tarihi hatadan dönün ve siyasi emeller uğruna bağımsız haberciliğin üzerinden ellerinizi çekiniz” dedi.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Kanun teklifi hazırlanırken gazetecilerin ve meslek örgütlerinin görüşlerinin alınmadığına değinerek, “Bu teklifi adı “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” dur. Bir grup siyasetçi ve bürokrat tarafından kapalı kapılar ardında hazırlanmıştır. Para cezaları, Hapis cezası, kapatma, internet basınına ağır denetim ve basın kartı iptalleri ve Dezenformasyon adı altında bağımsız haberciliğe sansür var” dedi.
Seçim yaklaştı, baskı arttı!
Seçim döneminin yaklaşmasıyla baskıların artacağına dikkat çeken Dilek Gappi, “ Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak. Yani diyorlar ki, kaynağın belli dahi olsa, eğer bilgi birileri tarafından keyfi olarak yanlış diye nitelendirilirse, bunu yayan yani gazeteci ya da vatandaş, iktidarın istemediği her kim ise doğrudan hapis cezasıyla cezalandırılacak. Özellikle Seçim dönemi yaklaşırken; bu türden bir teklifin yasalaşacak olması; yaklaşan seçimlerin baskı altında yapılacağının işareti olur” ifadelerini kullandı.
Medyaya yönelik olarak öngörülen idari tedbirler arasında para cezası, reklam yasakları ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımı da olduğuna dikkat çeken Gappi, “Yasa teklifinde keyfiyete dayalı yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır. Öyle ki Anadolu basını hiçe sayılmış, gözden çıkarılmıştır. Yaklaşık 1000 gazete, yaşam kaynağı olan resmi ilanları alamamakla ve kapanmakla karşı karşıya kalacaktır. Bu yasa teklifi yasallaşırsa sadece gazeteci için değil vatandaş için de yanlış bilgiyi alenen yayma suçu nedeniyle 3 yıl hapis cezası riski vardır” dedi.
Tüm toplumun yazmaktan, eleştirmekten, sosyal medyada mesaj paylaşmaktan alıkoymak için yasanın çıkarılacağını belirten Gappi, “ Bu yasa toplumsal bir otosansür dalgası yaratacaktır. Bu nedenle sadece gazetecilerin sorunu değil tüm toplumun sorunudur. Tüm toplumun ifade onurudur. Basın örgütleri olarak haftalarca Meclis’te iktidar ortaklarına ‘Bunu yapmayın’, “bu anti demokratik, ortaçağ zihniyetli yasakçı yasa teklifinden vazgeçin, gelin birlikte basın kanunu hazırlayalım” dedik, ‘Gazetecileri dinlemeden basın yasası yapılmaz’ dedik, öneriler verdik, itirazlar ettik ama dinlemediler, dinlemiyorlar” dedi.
Anayasa’ya aykırı!
Yasanın temel insan haklarına aykırı olduğunu dile getiren Gappi, gazetecileri mücadeleye çağırdı. Yarın meclise gidereceklerini söyleyen Gappi, “Ülkemizin en büyük basın meslek örgütleri olarak Türkiye’nin dört bir yanından yarın milletin meclisine gideceğiz ve bu yasa teklifinin Anayasal güvence altına alınmış haber alma ve paylaşma hakkımızı ortadan kaldıracak yasa tasarısının acilen geri çekilmesi çağrısında bulunacağız. Bugün burada da sesleniyoruz Bu yasa temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır. Yani Anayasa’ya aykırıdır” ifadelerini kullandı.
Tüm Türkiye gözaltında!
Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve otosansür mekanizmalarından birine yol açabileceği endişesiyle, “dezenformasyonla mücadeleyi” değil gazeteciliğe baskıyı artırmak üzere tasarlanan bu yasa teklifi Anayasa’nın basın ve ifade özgürlüğüne alenen aykırı olduğunu belirten Dilek Gappi, “ Bu yasa teklifinde gazeteciler yok, gazetecilerin görüşleri yok, basın özgürlüğü yok, tüm toplumu susturma, korkutma ve hapsetme vardır. Bu yasa teklifi ile yalnızca habere ve gazetecilere gözdağı verilmekle kalmamakta, halkın iletişim ve haber alma özgürlüğü de engellenmektedir. Bu yasa teklifi yasalaşırsa tüm Türkiye gözaltında olacaktır” dedi.
Bizi özgür bırakın…
İktidarın Türkiye’yi şekillendirmek için yasalarla gazetecileri baskı altına almaya çalıştığını belirten Gappi, “Haberin doğruluğu bizim sorumluluğumuzdur. Bizler bağımsız ve doğru habercilik için bir ömür adayanları; siyasi iradeyi elinde bulunduranlar kontrol edemezler. Doğru ve tarafsız habercilik bizim işimizdir. Haberin doğru olup olmadığını kim kontrol edecektir. Şimdi bazıları yurtdışına kaçan geçmişteki savcı ve hakimler mi? Bizi özgür bırakın. Türkiye’yi toplumu bizim üzerimizden şekillendirmekten vazgeçin. Bağımsız habercilik, yalnızca gazeteler ve gazeteciler için değil, içerisinde vicdan taşıyan doğrudan yana mücadele eden herkes için gereklidir. Her zaman söylediğimiz gibi bizler fikir işçileriyiz. Bu mesleğin onurunu hissederek yaşayan insanlarız. Para kazanmak için değil ideallerimiz için bu mesleği seçen insanlarız” ifadelerini kullandı.
Haber sansür edilemez!
Dünya Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasından Türkiye’nin 149. olduğuna dikkat çeken Gappi, “Sadece hakkımızı özgür ortamda Gazetecilik yapabilmeyi istiyoruz. İnternet fenomenleri ile gazetecilerin birbirine karıştırılmaya çalışıldığı bir düzende yerel ve gerçek gazeteciliğin ölmemesini istiyoruz. Bitirmeye çalışılan, adeta yok edilen, birine alıp diğerine satılan, kamu kaynaklarıyla oyun haline getirilmeye çalışılan bir mesleğin kalbinden vurulmasına izin vermeyeceğiz. Dünya Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasından 149.olan Türkiye’nin daha ne kadar gerilemesini istiyorsunuz. 180. mi göz diktiniz? Haber sansür edilemez. Gerçekler susturulamaz” dedi.
Yasayı teklif eden siyasilere seslenen Gappi, ‘’Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra General olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar” diyen Uğur Mumcu, o günün erkerine göre, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saiki ile yalan haber yapıyordu? Sizin onlardan ne farkınız var? Bugün buradayız çünkü omuzlarımızda, yüreğimizde vebal var” dedi.
Tarihe kara bir leke!
Basın yasasını basın tarihine kara bir leke olarak değerlendiren Dilek Gappi, “Gerçekleri doğruları yazmanın bedelini canlarıyla ödeyerek yazan Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Necip Hablemitoğlu, Musa Anter, Metin Göktepe ve nice gazeteci ve düşünürler sadece ve sadece doğruları yazdıkları, söyledikleri için öldürüldüler. Hasan Tahsin’in bağımsızlık anlayışının meşalesini taşıyanlar biz gazeteciler haykırıyoruz; Temel insan hak ve özgürlüklerine, Uluslararası sözleşmelere ve Anayasaya aykırı olan basın tarihine kara bir leke olacak bu teklifi çekin, Gelin ülkemizin aydınlık demokratik geleceği için bu tarihi hatadan dönün ve siyasi emeller uğruna bağımsız haberciliğin üzerinden ellerinizi çekiniz” dedi.