Buca’nın kozmopolittik bir ilçe olduğuna dikkat çeken Uygur, “Buca'da doğan ve doyanı yeni bir kültürle buluşturabilmemiz gerekiyor” diye konuştu. Uygur, Türkiye siyaseti ile ilgili de değerlendirmelerde bulunarak Buca’nın Türkiye ve İzmir siyasetine önemli siyasetçiler yetiştirdiğinin altını çizdi.
Buca çok faza şey yitirdi!
Buca çok geniş bir alana sahip ve Türkiye’nin 53 ilinden daha büyük bir nüfusu olduğunu vurgulayan Uygur, “Bir Anadolu coğrafyasının bütün özelliklerini içinde barındırıyor. Daha önce 4 köyü olan sonrasında yasa ile köyleri mahalle olan; ama bizim için hala köy olan 850 bin kişiye ulaşmış koca bir alan. Buca’da siyaset yapmak tarihin üstümüze yüklediği sorumluluk açısından çok önemli. Buca, İzmir ve Türkiye siyasetine çok kıymetli siyasetçiler yetiştirdi. Bu bizim tarihi misyonumuz ve sorumluluğumuz. Buca’da çok fazla şey yitirildi; ama bu kaybettiğimiz önemli şeylerden biriydi. Tarih itibariyle baktığımızda Türkiye’nin en özel coğrafyalarından bir tanesiydi. Alanının geniş olması göçü getirdi ve kozmopolittik bir alana dönüştü” ifadelerini kullandı.
Tütünü kirazı kaybettiğimiz gibi…
Buca iki seçim bölgesinin arasında olmakla beraber 100’ün üstünde hemşeri derneği olduğunu belirten Uygur, “ Çok göç aldığı için her gelen gelenek ve göreneklerini bu derneklerde yaşıyorlar. Buca kültürünü gelecek nesillere aktarabilmek için doğan ve doyanı yeni bir kültürle buluşturabilmemiz gerekiyor. Dumlupınar’daki evler Şirince’de bile yok. Bugün o evler yıkılarak yüksek katlı apartmanlar yapıldığı döneme gidiyoruz. TOKİ doğanın en güzel yerine 100 konutluk bir proje yapıyor, ona karşı çıkmalıyız. Gürlek Pınar’ını korumalıyız. Buca’dan Işılay Saygın, Yüksel Çakmur, Ahmet Piriştina, Cemil Şeboy… Son 20 yılda baktığınızda Bucaspor dâhil olmak üzere bütün değerlerini kaybetti. Tütünü kirazı kaybettiğimiz gibi siyasetçi geleneğimizi de kaybettik. DEVA burada yeni soluk olarak çok kıymetli. Bugün 50 yaşındayım ben kendimi siyaseten yaşlı hissediyorum. Buca’da siyaset sadece belediyeye işe girmek, kamu dairelerinde taşeron iş yerlerinde çalışmak değil. Siyaset belediye başkanı olmak, milletvekili olmak değil hikâyesi olmak demek. Hikâyeniz yoksa ister milletvekili ister belediye başkanı olun unutulup gidersiniz. Buca’ya hizmet etmek demek Anadolu’ya hizmet etmek demektir” ifadelerini kullandı.
Nefes alacak yer yok!
Buca’da Hasanağa dışında nefes alacak yerin bulunmadığına dikkat çeken Uygur, “Cezaevini hangi politika anlayışı ile başardık? İktidarı yerel yönetimi uzlaşması ile. Demek ki siyasette sizci bizci kavgası dışına çıkıldı. Bunun hepsi metroda da cezaevinde de yaşandı. Kim Bucalı’nın refahına nokta kadar katkı koyuyorsa başımızın üstünde yeri vardır. Ben bu olanın yeşil alan olması yönünde ısrarcıyım çünkü Buca’nın Hasanağa dışında nefes alacak bir yeri yok. Gördüğüm kadarıyla yeşil alan olması yönünde söylemler de var” ifadelerine yer verdi.
“Erdoğan Güç zehirlenmesi içinde”
Uygur, AK Parti’nin tekrardan seçilme gibi bir ihtimali olduğunu görmediğini söyleyerek, “Önümüzde 20 yıllık bir iktidar var. Ben AK Parti’den 2013 Haziran’da istifa ettim. AK Parti’nin miladını Recep Tayyip Erdoğan’ın Keçiören’deki apartman dairesinden askerli saraya geçişi olarak değerlendiriyorum. Evine giderken halkla olan bir Erdoğan vardı. Şimdi ise halkla arasında kalın duvarları olan bir lidere dönüştü. Bugün rasyonellikten ve ortak akıldan uzaklaşmış yönetimin geldiği noktalardayız. Ben Sayın Erdoğan’ın çok ciddi bir güç zehirlenmesi içinde olduğunu düşünüyorum. AK Parti’nin 2002’deki manifestosunu açık okusunlar ve bugüne baksınlar” dedi.
Buca çok faza şey yitirdi!
Buca çok geniş bir alana sahip ve Türkiye’nin 53 ilinden daha büyük bir nüfusu olduğunu vurgulayan Uygur, “Bir Anadolu coğrafyasının bütün özelliklerini içinde barındırıyor. Daha önce 4 köyü olan sonrasında yasa ile köyleri mahalle olan; ama bizim için hala köy olan 850 bin kişiye ulaşmış koca bir alan. Buca’da siyaset yapmak tarihin üstümüze yüklediği sorumluluk açısından çok önemli. Buca, İzmir ve Türkiye siyasetine çok kıymetli siyasetçiler yetiştirdi. Bu bizim tarihi misyonumuz ve sorumluluğumuz. Buca’da çok fazla şey yitirildi; ama bu kaybettiğimiz önemli şeylerden biriydi. Tarih itibariyle baktığımızda Türkiye’nin en özel coğrafyalarından bir tanesiydi. Alanının geniş olması göçü getirdi ve kozmopolittik bir alana dönüştü” ifadelerini kullandı.
Tütünü kirazı kaybettiğimiz gibi…
Buca iki seçim bölgesinin arasında olmakla beraber 100’ün üstünde hemşeri derneği olduğunu belirten Uygur, “ Çok göç aldığı için her gelen gelenek ve göreneklerini bu derneklerde yaşıyorlar. Buca kültürünü gelecek nesillere aktarabilmek için doğan ve doyanı yeni bir kültürle buluşturabilmemiz gerekiyor. Dumlupınar’daki evler Şirince’de bile yok. Bugün o evler yıkılarak yüksek katlı apartmanlar yapıldığı döneme gidiyoruz. TOKİ doğanın en güzel yerine 100 konutluk bir proje yapıyor, ona karşı çıkmalıyız. Gürlek Pınar’ını korumalıyız. Buca’dan Işılay Saygın, Yüksel Çakmur, Ahmet Piriştina, Cemil Şeboy… Son 20 yılda baktığınızda Bucaspor dâhil olmak üzere bütün değerlerini kaybetti. Tütünü kirazı kaybettiğimiz gibi siyasetçi geleneğimizi de kaybettik. DEVA burada yeni soluk olarak çok kıymetli. Bugün 50 yaşındayım ben kendimi siyaseten yaşlı hissediyorum. Buca’da siyaset sadece belediyeye işe girmek, kamu dairelerinde taşeron iş yerlerinde çalışmak değil. Siyaset belediye başkanı olmak, milletvekili olmak değil hikâyesi olmak demek. Hikâyeniz yoksa ister milletvekili ister belediye başkanı olun unutulup gidersiniz. Buca’ya hizmet etmek demek Anadolu’ya hizmet etmek demektir” ifadelerini kullandı.
Nefes alacak yer yok!
Buca’da Hasanağa dışında nefes alacak yerin bulunmadığına dikkat çeken Uygur, “Cezaevini hangi politika anlayışı ile başardık? İktidarı yerel yönetimi uzlaşması ile. Demek ki siyasette sizci bizci kavgası dışına çıkıldı. Bunun hepsi metroda da cezaevinde de yaşandı. Kim Bucalı’nın refahına nokta kadar katkı koyuyorsa başımızın üstünde yeri vardır. Ben bu olanın yeşil alan olması yönünde ısrarcıyım çünkü Buca’nın Hasanağa dışında nefes alacak bir yeri yok. Gördüğüm kadarıyla yeşil alan olması yönünde söylemler de var” ifadelerine yer verdi.
“Erdoğan Güç zehirlenmesi içinde”
Uygur, AK Parti’nin tekrardan seçilme gibi bir ihtimali olduğunu görmediğini söyleyerek, “Önümüzde 20 yıllık bir iktidar var. Ben AK Parti’den 2013 Haziran’da istifa ettim. AK Parti’nin miladını Recep Tayyip Erdoğan’ın Keçiören’deki apartman dairesinden askerli saraya geçişi olarak değerlendiriyorum. Evine giderken halkla olan bir Erdoğan vardı. Şimdi ise halkla arasında kalın duvarları olan bir lidere dönüştü. Bugün rasyonellikten ve ortak akıldan uzaklaşmış yönetimin geldiği noktalardayız. Ben Sayın Erdoğan’ın çok ciddi bir güç zehirlenmesi içinde olduğunu düşünüyorum. AK Parti’nin 2002’deki manifestosunu açık okusunlar ve bugüne baksınlar” dedi.