ÖMER FARUK ALTIN/EGE’YE BAKIŞ- Dün, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin şubat ayı ikinci oturumu gerçekleştirildi. Gündem dışı konuşmalar bölümünde söz alan CHP’li Meclis Üyesi Seyhan Müşerref Kuralı, geçtiğimiz günlerde 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya faciasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Kuralı, olayın kader ya da ihmal değil, göz göre göre işlenmiş bir cinayet olduğunu vurgulayarak iktidara yönelik eleştirilerde bulundu.
“O ÇATI ONLAR İÇİN BİR MEZARA DÖNÜŞTÜ”
Facianın yaşandığı anları anımsatarak konuşmasına başlayan Kuralı, “Kadın, tatile gittiği otel odasında gece yoğun duman kokusuyla gözünü açtığında odayı dumanlar sarmıştı. Eşini uyandırdı. Uyku mahmurluğuyla ne olduğunu anlamaya çalışırken ne olmadığını fark ettiler. Otel yanıyordu, ancak çalan bir yangın alarmı yoktu. Çalışan bir otomatik yangın söndürme sistemi de yoktu. Oysa 21 Ocak gecesi o oteldeki yüzlerce insan için sıradan bir tatil gecesiydi. Dumanlar odalara dolarken uyananlar kendilerini kapana kısılmış halde buldu. Koridorlarda çığlıklar yankılanıyordu, insanlar panik içinde yangın merdivenlerine koştu. Ama kapılar açılmadı. O anı düşünün: Arkanda yükselen alevler, önünde açılmayan bir kapı, kaçacak hiçbir yerin yok. Nefesin daralıyor, alevler yaklaşıyor. Bir baba, üç yaşındaki çocuğunu kucağına aldı, camdan aşağıya sarkıttı. Çocuk hayatta kalsın diye. Kendisi düşüp öleceğini bile bile... Bir genç kız dumandan boğulmak üzereyken annesinin ellerini tuttu ve "Anne, bizi kurtaracaklar mı?" diye sordu. Annesi veremedi, çünkü ikisi de o gece kurtulamadı. Bir başka odada balayı tatiline gelen bir çift, çarşafları birbirine bağlayarak camdan inmeye çalıştı. Adam yere düştü, bacağını kırdı ama hayatta kaldı. Eşi ise dumanlar arasında kayboldu ve otelin çatısında son çare olarak kendini alevlerden korumaya çalışan insanlar... Helikopter gelmedi, kurtarma ekipleri zamanında yetişemedi ve o çatı onlar için bir mezara dönüştü” dedi.
“OTEL YANGINDAN ALTI AY ÖNCE TURİZM SERTİFİKASINI KAYBEDEREK KAÇAK DURUMA DÜŞMÜŞ”
Faciaya ilişkin konuşmasının devamında otelin yangından altı ay önce turizm belgesini kaybederek kaçak duruma düştüğünü dile getiren Kuralı, Kültür ve Turizm Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’a eleştirilerde bulundu. Kuralı, Bakan Ersoy’a ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Yangın haberinin hükümet yetkililerine 03.40'ta ulaştığını biliyoruz. Ve o sabah Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un duşunu alıp güne hazırlandığı saatlerde, dumandan boğularak ve yanarak can vermiş insanların bedenleri bir piliç firmasına ait tırın dorsesiyle taşınıyordu. Öte yandan, bakanımızın şirket ortağı olduğu ETS Tur üzerinden otel rezervasyonlarını yapan vatandaşlardan tahsil edilen komisyon bedelleri ETS’nin hesabına yatmıştı bile. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın güvenli turizm sertifikası olan oteller arasında listelediği, Bakan Ersoy’un şirketi ETS Tur’un "mutlu misafir oteli" sertifikası verdiği Grand Kartal Otel, yangından en az altı ay önce turizm belgesini kaybederek kaçak duruma düşmüş. Turizm Teşvik Kanunu’nun 2021 yılında değişen beşinci maddesine göre teşviklerden yararlanmak için turizm belgesi ya da işletme belgesi alınması zorunluluğu, oteli kaçak duruma getiren süreci başlattı. Buna göre, İl Özel İdaresi tarafından iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verilen tesislerin altı ay içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yeniden turizm işletme belgesi alması gerekiyordu. 2 Temmuz 2024 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Turizm İşletmeler Genel Müdürlüğü, bir resmi yazıyla Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ortağı olduğu ETS’nin de bulunduğu seyahat acentelerine duyuru yaptı. Yazılan belgede açıkça, yapılan ön incelemede belgesi bulunmadığı ve yasal olarak faaliyette bulunmaları mümkün olmayan diye nitelenen tesislerin reklam, tanıtım, pazarlama ve satışlarının yapılmamasını belirttiği halde, hiçbir şey yokmuş gibi internet siteleri üzerinden yanıltıcı belgelerle tanıtım, satış ve rezervasyonlar devam etti”

“BU YAŞANANLAR GÖZ GÖRE GÖRE İŞLENMİŞ BİR CİNAYET!”
Dünya’da benzer felaketlerin yaşandığı ülkelerde iktidarların yaklaşımına değinen Kuralı, Türkiye’de yaşanan felaketlerin sorumluluğunu kimsenin üstlenmediğini dile getirdi. Kuralı, “Bu yaşananlar bir kader değil, bir ihmal değil; bu, göz göre göre işlenmiş bir cinayet! Otelde yangın merdivenleri kullanılamadı. Yangın alarmı çalışmadı. Bu ahşap otelde yangın tatbikatı hiç mi yapılmadı? Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, "Kazanç uğruna güvenliği ihmal edenler hesap verecek." dedi. Maalesef yine ortada sorumluluk alan bir yetkili göremedik. Dünyada bu tür felaketler yaşandığında sorumlu yöneticiler hesap vermekten kaçamıyorlar. Güney Kore’de 2014'te Sewol feribotu faciasında 300’den fazla kişi hayatını kaybettiğinde Ulaştırma Bakanı ve Başbakan istifa etti. Japonya'da 2011'de Fukuşima nükleer felaketinde hükümetin yetersiz kriz yönetimi nedeniyle Sanayi Bakanı ve Enerji Ajansı Başkanı görevlerinden ayrılmak zorunda kaldı. İtalya’da 2018'de Morandi Köprüsü'nün çökmesi ve 43 kişinin hayatını kaybetmesi sonrası Ulaştırma Bakanı istifa etti. Rusya'da 2018'de Kemerovo’daki alışveriş merkezinin yangınında 60’tan fazla insan hayatını kaybettiğinde bölge valisi yetkililerle birlikte istifa etmek zorunda kaldı. Sorumluluk bilincini görmek için çok büyük felaketlere ve çok büyük yaralara da gerek yok. Aslında daha birkaç gün önce Avustralyalı Ulaştırma Bakanı, makam aracıyla öğle yemeğine giderek devlete 750 dolar zarara uğrattığı gerekçesiyle istifa etmek zorunda kaldı. Bizde durum nasıl? Hatırlayalım: Soma'da 301 madenci öldü. Çorlu tren kazasında 25 kişi öldü. Adana’da cemaat yurdunda 12 kız çocuğu yanarak öldü. Erzincan’da maden çöktü, işçiler göçük altında kaldı. Eğer bu listeyi uzatmak istersek daha da sayabiliriz aslında. Tüm bu olanların sorumluluğunu kim üstlendi? Kim istifa etti?” diye konuştu.
“BUGÜN BURADAN TÜM YETKİLİLERE VE SORUMLULUK ALMAKTAN KAÇAK HERKESE SESLENİYORUM”
Konuşmasının sonunda yetkililere seslenen Kuralı, “Bu felaket yalnızca bir otelin yanması değil, bu ülkenin yönetilemeyen sisteminin iflasıdır! İnsan hayatına değer vermeyen çarpık bir düzenin sonucudur. Ve eğer biz burada bu sistemin bu şekilde devam etmesine izin verirsek, Kartalkaya son olmayacak. Bu olayı uluslararası turizm perspektifinden değerlendirirsek, bu durumun sonuçları Türkiye’nin turizmde en büyük rakipleri olan Yunanistan, İspanya ve İtalya için bir fırsata dönüşecek. Çünkü onlar kendi turizm bölgelerinde güvenlik standartlarına uyduklarını ve denetim mekanizmalarının güçlü olduğunu anlatırken biz, Kartalkaya’da yaşadığımız felaketin izlerini silmeye çalışıyor olacağız. Bugün buradan tüm yetkililere ve sorumluluk almaktan kaçan herkese sesleniyorum: Turizm tesislerinde güvenlik denetimlerini göstermelik olmaktan çıkaralım. Yangın tatbikatlarını zorunlu hale getirelim. Güvenlik önlemlerini almayan otellere ve turizm tesislerine sert yaptırımlar uygulayalım. Ve en önemlisi, en büyük beklentimiz, bu felaketten sorumluluğu olan herkesin hesap vermesini sağlamaktır. Çünkü artık bu ülkenin bir sonraki felaket haberini izlemek istemiyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, geçmişte "Dicle’nin kenarında bir kurt bir koyunu kapsa, onun hesabı bizden sorulur." demişti. O halde, Kartalkaya’da yanarak can veren 78 kişinin hesabı kimden sorulacak? Kartalkaya’da hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Eğer bu felaketi unutur ve üzerini örtersek, bir sonraki facianın sorumluluğu hepimizin olur” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.