İzmir Büyükşehir Belediyesi Ekim Ayı Meclis Toplantısı 1. Birleşimi’ne ülkede yaşanan kadın ve çocuk cinayetleri damgasını vurdu. Toplantıda konuşan CHP Menderes Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Seyhan Müşerref Kuralı Cumhuriyet’in 101. Yılına kadın, çocuk cinayetleri ve bu şiddetlerin her geçen gün daha da tırmanışa geçmesi ile girildiğini belirtti.
Verileri paylaştı
Hazırladığı slayt üzerinden kadın ve çocuk cinayetleriyle ilgili veriler aktaran CHP’li Kuralı, “Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk sayesinde tüm dünyada ilk kez kadınlara,1923’de medeni haklar, 1930’da Seçme ve seçilme hakkı tanınan ülkemde şimdi yaşama hakkı için savaşılıyor. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin önüne geçmek için, ayrıştıran ve ötekileştirilen dil acilen terk edilmelidir. Türkiye de maalesef ki kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve ayrımcılık her geçen gün azalacağına artıyor. Oysa ki anadoludan aktarılan tarihimiz göz önüne alındığında, dünya sıralamasında kadına şiddetin hiç yaşanmadığı, kadınların her anlamda değer gördüğü bir ülke olmamız gerekmekteyken, her gün kadın ve çocuk cinayetleriyle gözümüzü açar olduk. Gün geçmiyor ki bir çocuğa cinsel istismar vak’ası yaşanmasın. Veriler son on yılda cinsel istismar vak’alarında büyük artış yaşandığını gösteriyor. Ülkemizde cinsel istismara maruz kalan çocuk sayısının 9 yılda ne kadar yükseldiğini biliyor musunuz? Yüzde 287 arttı. Verilere göre 2014’te 11 bin 95 olan bu sayı 2023’de 31 bin 890’a kadar yükseldi.” Dedi.
İktidara eleştiri
Yaşananların hükümetin ihmalkar tutumundan kaynaklandığını kaydeden Kuralı, “ Toplumsal yaşamı dinsel referanslarla dizayn eden siyasi iktidarın, cinsel ilişkide rıza yaşını düşürmesi, çocuk gelinlere göz yumması ve benzer politikaları istismarcıları cesaretlendiriyor. Türkiye’nin bu mevcut duruma artık ‘’dur’’ deme vakti geldi! Keşke kanayan yaralara tuz olmak zorunda kalmasak! Ancak unutulmamalıdır ki çocuklar haklarını savunabilecek, ses çıkarabilecek güce sahip değiller. Şimdi soruyorum size çocuklar bizlerin geleceği ve onların yerine bizlerin artık ses çıkartma zamanı gelmedi mi? Bu noktada sorulması gereken kritik bir soru daha var; neden failler, bu denli korkusuz bir şekilde suç işlemeye devam ediyor? Bunun cevabı, maalesef hukuk sistemimizin zayıflıklarında ve hükümetin bu konudaki ihmalkâr tutumunda gizli. Suç işleyen bireylerin yargılandıkları davalarda verilen cezalar ya yetersiz kalıyor ya da iyi hâl indirimi gibi uygulamalarla hafifletiliyor. Kravat ve yüzüne pişmanlık maskesi takan suçluların iyi hal indirimi ile salıverilmesi nedeniyle adalet sisteminin caydırıcılığına dair güvenimizi kaybettik. Adaletin sağlanmadığı, caydırıcı cezaların verilmediği, verilmesi gereken cezanın uygulanmadığı bir toplumda şiddet ne yazık ki durmaksızın büyümeye devam eder. Çocukları ve kadınları koruması gereken adaletin işleyişi, ne yazık ki mağdurları değil failleri kollayan bir yapıya büründü. Adaletin gücünden ziyade, güçlünün adaletinden konuşur olduk! Cezaevlerinde düşünce suçlularına yer açmak adına değersizleştirilen infaz sistemi yüzünden cinayetten mahkum olmuş katiller bir iki yıla kalmadan yeniden aramıza karışır oldu. Ülkemizde yaşayan kadınlar, en temel hak olan yaşam hakkı için direnmek, eylem yapmak, sesini duyurmak, hayatta kalabilmek için mücadele ediyor. Toplumumuzun kanayan yarası olan kadına şiddet, ‘insan hakkı ihlalidir.’ Akp’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana kadın cinayetleri sistematik olarak artıyor. 2023 yılının verilerine göre erkekler tarafından 365 günde, 315 kadın öldürüldü, 248 kadın şüpheli olarak ölü bulundu. Bu yılın ilk dokuz 9 ayında yani 274 günde 297 kadın erkekler tarafından şiddete uğrayarak öldürüldü. Görüyorsunuz ki yıllar farklı, sayılar farklı, isimler farklı ama şiddet aynı!” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesine vurgu
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine paylaşan Kuralı, “ 2023 yılında öldürülen kadınların yüzde 65’i evlerinde öldürüldü. Evi bir insanın kendini en güvende hissettiği yerdir değil mi! Kadınların güvende olmaları gereken yer olan evleri geçen yıl 205 kadına mezar oldu. Bu veriler gösteriyor ki en güvenli alan olarak görülen evler kadınlar için en güvensiz alanlar haline gelmiştir. 2024 Eylül ayında öldürülen kadınların yüzde 91’ i bizzat tanıdıkları, sevmeleri ve güven duymaları beklenen erkek aile bireyleri tarafından öldürüldü. Kocası, eski kocası, sevgilisi, oğlu, babası veya bir erkek akrabası tarafından hayattan koparıldı. Geçtiğimiz ay kadınların en çok ateşli silahla vurularak öldürüldüğünü biliyor musunuz? Öldürülen kadınların yüzde 31’i bıçaklanarak öldürülürken yüzde 55’i ateşli silahla vurularak öldürüldü. Türkiye’deki bireysel silahlanma hakkındaki yasal düzenlemelerin ne kadar uygulanmakta olduğu tartışılır. Öte yandan ruhsatsız ateşli silahlara erişimin kolaylığı ve denetimlerin eksikliğinin bedelini kadınlar yaşam özgürlükleriyle ödüyor. Geçen bu 22 yılda kadın cinayetlerinin azaldığı tek yıl ise İstanbul sözleşmesine imzanın atıldığı 2011 yılı. İstanbul sözleşmesi hakkında tartışmalar başladığından bu yana kadın cinayetleri ve şüpheli ölümlerde artış yaşandı. 6284 sayılı kanun olmadan geçirdiğimiz bu yılda da kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerinde büyük artış gerçekleşmiş. İstanbul sözleşmesi etkin olarak uygulandığında birçok kadının hayatta kaldığı bu kadar açıkken, siyasi iktidar İstanbul sözleşmesinden imza çekti. Bir gece yarısı kararnamesi ile kadınlarımızı koruyup ve yaşatacak olan İstanbul sözleşmesinden çıkma kararı alındı. Kadını şiddetten koruyan, çocukları istismara karşı güvence altına alan İstanbul sözleşmesini geri çekmek, failleri cesaretlendirmektir. Yakın zamanda iki kızımız cani bir kişi tarafından vahşice öldürüldü. İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil 19 yaşında gencecik umut ve hayat dolu 2 kadın. Bu cinayetlerle birlikte yepyeni marjinal kavram ve gruplar olduğunu öğrendik. Adını yeni duyduğumuz İNCEL yani “istemsiz bekar” olarak bilinen ve kadınlarla cinsel ilişki kurmakta zorlanan erkeklerden oluşan bir sanal alt kültür topluluğu olduğunu öğrendik ve bu topluluğun Discord ve Telegram gibi mecralarda kapalı gruplar kurarak, genç kızlarımızın izinsiz ya da baskı ile çektikleri fotoğraf ve videolarını paylaştıkları, bunların üzerinden kızlara şantaj yaptıkları, ve de çocuk ve hayvanlara yönelik cinsel istismar videolarını da bu platformlardan yaydıkları yönünde haberler okuyoruz. Şimdi soruyorum size bu grupların denetimini yapmak, IP adreslerini tespit edip ulaşmak bu kadar zor mu? Toplumun kullandığı platformların güvenliğini sağlamak yerine kapatmak çözüm mü? Sapkın suç çeteleri göz göre göre sosyal ağlar üzerinde örgütlenirken hükümetin siber güvenlik konusunda nasıl bir strateji uygulayacağını öğrenmek istiyoruz! Geçen hafta İzmir Milletvekilimiz Sevda Erdan Kılıç’ın içinden geçtiğimiz gündemden yola çıkarak “gençler arasındaki suç oranlarındaki artışın nedenlerinin araştırılması” için TBMM’ne verdiği önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi! Anlaşılan o ki bir neslin bir tarafta katil, diğer tarafta kurban olarak yok olup gitmesine göz yumup, seyirci kalmamız isteniyor! Daha kaç kadının ve çocuğun isminin önünde hachtag kullanmamız gerekiyor! Kadın olarak kazanılmış haklarımıza dahi göz diken, kadınları “fıtrat ve kader” arasında sıkıştıran bir iktidarla mücadele ediyoruz. Kadınların kıyafetinden kaç çocuk doğuracağına, sezeryanla mı vajinal mi doğuracağına, nafaka hakkından İstanbul sözleşmesine kadar uzanan ellere karşı ben bugün bu kürsüden, kimi kadınlarımız sokakta, kampüste, kimi kadınlarımız hukuk yoluyla mücadele vermeye devam edecek. Tekrar hatırlatıyorum ki hayatını kaybetmiş kadınlar ve melek olmuş çocuklarımız birer rakam ve hachtag’den ibaret değildir. Kadın bireydir! Kadın cesarettir!Kadın emektir, yaşamı cennete çevirir! Kadın annedir, üretir, çoğaltır! Kadın azimdir, her şeye rağmen sevgiyi paylaşır! Tüm kimliklerimizi ve temsiliyetlerimizi bir kenara bırakıp, el ele verip, önce yıkıcı ve egosantrik eril zihniyeti, egosantrik eril bakış açısını kullandığımız eril dili, eril merkezli koyduğumuz kuralları değiştirmek zorundayız.” diye konuştu.