Mert DELEN/EGE’YE BAKIŞ - Foça Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Hakan Barçın, Foça Belediye Başkanlığı için yola çıktı. İzmir’de doğa ve çevre korumasında önemli bir rol üstlenen Barçın, gazetemize verdiği röportajda, küresel iklim krizi sorunlarına büyük bir önem verilmesi ve buna sorunlara göre politikalar uygulanması gerektiğini vurguladı. Barçın, Foça halkının kalkınmasının ve refah düzeyinin artmasının Foça’nın doğasını korumaktan geçtiğini belirtti.
“ARTIK ÇEVRECİLERİN YEREL YÖNETİMDE OLMASI GEREK”
Doğa ve çevre korunmasın global bir sorun olduğunu ifade eden Barçın, bu konudaki önemli faaliyetlerini sıraladı. Barçın, “Artık benim gibi çevrecilerin kesinlikle bir yerde yöneticilik yapması lazım. Bu kişisel bir tatminin, kişisel bir problem olmanın dışına çıktı. Global bir hal aldı. Dolayısıyla çevrecilerin STK’lardan çıkıp yerel yönetici olması lazım. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyeliği yaptım. Ne gibi işler yaptığımı sorabilirsiniz. Deniz ve Kıyı Alanları Komisyonu’nu kurdum. Aynı zamanda başkanlığını da yapıyorum. Bu komisyon neredeyse hiç yok Türkiye’de. Bu bir ilk oldu. Bu komisyon, Deniz Koruma Şube Müdürlüğü’nün ilk önergesini verdi. Ayrıca bu bilinç ve fikirlerle paralel Foça Doğal Ürünler ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kurduk. Bu da yine aynı amaçla yerli üreticiyi destekleyen, benim ve belediyenin de çok katkı verdiği bir kooperatif. Onun dışında Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyon Başkan Yardımcılığı yapıyorum. Bir de Tarihi Kentler Birliği İzmir Büyükşehir meclis üyesiyim. Bu bahsettiklerim hem yurt içi hem yurtdışı deneyimleri getiriyor. Dolayısıyla birçok şey öğreniyorsunuz. Birçok deneyim oluyor. Peki bunu pratikte nasıl yansıttık? Mesela Sao Paulo Gemisi’nin durdurulması konusunda çok büyük katkım oldu. Bir önerge verdim Büyükşehir Belediyesi’ne ve çok ciddi bir kamuoyu oluşturduk. Ulusala yaydık ve durdurduk. Aliağa ventilinin çıkartılması. Bu da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı en radikal şeylerden biri. Bunun da önergesini ben verdim. Ege Üniversitesi ve TÜBİTAK, hava, su ve toprak tahlilleri yaptı Aliağa bölgesinde. Bu raporlar sonrasında artık Aliağa’ya bırak rafineriyi, termik santrali çivi bile çakılamaz. Bunlar dışında yine aktif bir şekilde rol oynadığım Buca Cezaevi’nin yeşil alan olarak bırakılması. Bu konu hakkında da yine çevreci bir yaklaşımla, Cezaevi alanının yeşillendirilmesine büyük katkıda bulundum. Kamu yararı adına mahkemeleştik. Bizi mahkemeye verdiler, ancak bu davayı kazandık. Buca Cezaevi çatır çatır kazanılmış bir zaferdir” ifadelerini kullandı.
KÜRESEL İKLİM KRİZİNE GÖRE POLİTİKA
Uygulanacak projelerin Foçalılar ve meclis üyeleri ile üretileceğini söyleyen Barçın, önemli olanın küresel iklim krizine olan fikirler ve çizgiler olduğunu belirterek, “Proje söylemek doğru değil, bakış açılarını söylemek doğru. Bu bakış açılarından nasıl projelerin çıkacağına da konunun aktörleriyle birlikte karar verilebilir. Benim kurmaya çalıştığım çatı bütün politikaların üzerinde olan küresel iklim krizi. Belki de benim diğer adaylardan farkım bu. Bunun sağı, solu ya da herhangi bir ideolojik tarafı yok. Küresel iklim krizini kale almadan hiçbir proje yapamazsın. Kentin tarım, üretim, turizm, altyapı ve üstyapı gibi bütün politikalarda iklim krizini düşünerek karar vereceksin. Proje ve çalışmalar çevreye ne kadar zarar verecek? Önce bunu düşüneceksin. En büyük bakış açım bu. Diyeceksiniz ki küresel iklim krizi Foça’da seni nasıl bağlar? Her şekilde bağlar. Pazarda kullanacağın poşetten tut, yere atılan sigaraya kadar kirliliği önlemek adına bir sürü önlem alabilirsin. Başka ne gibi önlemler alabilirsin? Çok ciddi bir yeşillendirme yaparsın. Yolları genişletip her yeri yol yapmak yerine ağaç dikebilirsin. Mesela Antalya Kumluca domatesi yerine Gerenköy domatesini tercih edebilirsin. Hatta Gerenköy domatesini ucuza mal edilmesi ve orada satılabilmesi için üreticilere bedava yer verebilirsin. Bu sayede Kumluca’dan Foça’ya domates taşıyan araçların fosil yakıt kullanımına engel olursun” şeklinde konuştu.
YAYALAŞTIRMA’NIN ÖNEMİ
Fosil yakıt kullanımını en az seviyeye çekerek hava kirliliğinin önüne geçilmesinin ‘yayalaştırma’dan geçtiğini ifade eden Barçın, “Foça’da en çok kullanılan yerlerin giriş çıkışlarına otopark yapıp, shuttle tarzındaki araçlara özel yol yapılarak, elektrikli yolcu taşıma araçları ile ücretsiz bir şekilde hizmet verilebilir. Bu sayede ciddi bir salınım engellenebilir. Buna yayalaştırma deniyor. Yayalaştırma sadece bunun marifeti ile olmayacak. Bu yayalaştırma bisiklet yollarını teşvik etmeyle olacak. Ayrı bir yolu maviye boyayarak bisiklet yollarını herkes yapıyor. Ancak bisiklet yolu sadece bundan ibaret değil. Mesela markete gideceksin ama marketin önünde bisiklet için park yeri yok, bağlayacak bir yerin yok. Gidip direğe bağlıyorsun. Biri takılıp düşüyor, kaldırımları işgal ediyorsun. Bisiklet yolunun getirdiği yan ihtiyaçları da karşılaman lazım. Bu gibi şeyler çok düşük maliyetli. Teşvik çok önemli. Belediyenin yaptığı etkinliklerde çocuklara bisiklet hediye edeceksin mesela ve mümkünse sen de bisiklet kullanacaksın” dedi.
“FOÇA HALKI KAZANACAK”
Zincir marketler ve şirketler yerine Foçalıların kazanması için yerel halka bazı imtiyaz ve ayrıcalıklar tanınması gerektiğini vurgulayan Barçın, elde edilen sermayenin Foça’da kalacağına dikkat çekti. Barçın, “Zincir marketler tipik bir endüstriyel tüketim, tüketime özendirme ve bence ciddi anlamda da yeni bir sömürü düzeni getiriyor. Nasıl bir sömürü bu? Foça’da 19 adet zincir market var. 33 binlik bir nüfus, hadi kayıtlı olmayanla 50 bin olsun. Bu sayının sadece 3 ayda 100 bine çıktığını düşünün. Bu yüzden Foça’da bir tane bakkal kalmadı. Bunun dışında zincir marketler kâr bakımından bir artı değer kazanıyor. Bu artı değer nereye gidiyor? Foça’ya gelmediği kesin. Firma uluslararası olduğunda yurt dışına gidiyor. Hadi diyelim ulusal bir firma. Yine bize gelmiyor, İstanbul’a gidiyor. Hikaye zaten orada düğümleniyor, orada sömürü aracına dönüşüyor. Bu aynı zamanda üreticilerin çok fazla kemer sıkmasına neden oluyor. Çok fazla tekel var. 3-4 tane büyük zincir. Eğer çok alternatifsiz bir şey yapmadığınız sürece, herkesin ürettiği ürünleri üretiyorsanız istedikleri vadeyle sizden bu ürünleri alıyorlar. Bir rekabet ortamı yok çünkü. Kazanılan paralar burada harcanmıyor. Foça’da kazandıkları artı değeri alıp gidiyorlar, 3-5 tane de asgari ücretle işçi çalıştırıyorlar. Ama bir zincir market yerine 5 tane bakkal olsaydı; her bakkalda 4 kişi çalıştığını düşündüğünde 20 kişi istihdam edilmiş olacaktı. Kazanılan para da yine Foça’da harcanacaktı. Yani bakkaldan kazanılan para kasaba, kasapta kazanılan para restoranda harcanacaktı. Yani kapalı bir ekonomi oluşturulmuş olacaktı. Bu tür zincir marketlere ruhsatı belediye veriyor. Bunlara şehir içinde ruhsat verme zorunluluğumuz yok. Şehir dışına çıksınlar. En azından arabasız olan insanlar bakkaldan, arabayla gitmek durumunda olan insanlar marketlerden alışveriş yapsınlar. 19 tane market olmaz olmaz o zaman. Bu da yine küresel iklim krizine engel olacak bir proje. Bizim kendi çocuklarımızı işe alan turizm şirketlerini teşvik edeceğiz. Bir yere dışarıdan otobüse binip gelmeyecek insanlar. Orada kazanılan para yine orada harcanacak. Dışarıdan insan getirmeyeceksin. Bunun dışında Foça’da bulunan şeyleri yiyip içecekler. Bununla ilgili insanları eğiteceksin. Dışarıdan gelen bir adam kalkan balığını istese de bulamayacak. Turizmcileri, otelleri, restoranları ikna etmeye çalışacağız. Diyeceğiz ki; buranın kupesini, sardalyasını, çuprasını sat. Karadeniz ya da Akdeniz balığı satma. Buraya gelen insanlar Ankara döneri de yemesin. Ya da Mc Donald’s hamburgeri yemesin. Buradaki gastronomik lezzetleri tüketsin. Yine bu da küresel iklim krizi mücadelesine katkı sağlayacak” diye konuştu.
“YELKEN SPORLARI İÇİN FOÇA BİÇİLMEZ KAFTAN”
Foça’nın yelken sporları için oldukça elverişli bir konuma sahip olduğunu söyleyen Barçın, “Foça Yelken Kulübü vesilesiyle birçok yere gittik. Edindiğim bilgiler ve görüp duyduklarıma göre, yelken sporları için Türkiye’deki en elverişli yerlerden biri Foça. Bir sürü ada var çevresinde. Bunun dışında bir rüzgar sirkülasyonu var. Esen rüzgarlar değişiklik gösteriyor. Stabil rüzgarlar yok Foça’da. Bu yüzden de Foça, yelken sporları için biçilmez kaftan” ifadelerini kullandı.
“YERELİ, DOĞAYI, ÇEVREYİ, KÜLTÜRÜ KORUMAK İÇİN DEĞİŞİM”
Sürdürülebilir politikaların öneminin önemine dikkat çeken Barçın, “Sloganım; yereli, doğayı, çevreyi, kültürü korumak için değişim. Özellikle ‘değişim’ diyorum. Gelişim veya büyüme demiyoruz. Bütün bu saydıklarım bir değişimdir. Sürdürülebilirlik bizim odak noktamız. Sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir turizm, sürdürülebilir sosyal ilişkiler…” şeklinde konuştu.
“NELER YAPMAYACAĞIM KONUSUNDA ÇOK NETİM”
Foça’da ‘ekoköy’, ‘hobi bahçeleri’ gibi oluşumlara izin verilmeyeceğini dile getiren Barçın, “Kim ne derse siyaseti yapmıyoruz! Ekoköy adı altında, hobi bahçeleri adı altında kanunun açıklarından yararlanarak, hiçbir tarım arazisinin imara açılmasına izin vermeyeceğiz. Net! Neler yapmayacağım konularında çok netim. Beni seçecekler bunlara izin vermeyeceğimi bilsinler. Türkiye’de yapılan ekoköylerin zaten geçeğiyle alakası yok. Dünyadaki ekoköy kavramı çarpık kentleşmeye, tarım arazilerinin yanlış kullanımına, vahşi doğanın kirletilmesine protest bir tavırken, bizde yapılan ekoköyler bu amaçların tam tersine hizmet ediyor. Ekoköyün ‘eko’su yurt dışında ekolojiyken, bizdekiler bunu ekonominin ‘eko’su olarak kullanıyorlar” diye konuştu.
SAKİN ŞEHİR VURGUSU
Slowfood ve Cittaslow üyeliğinin Foça için büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Barçın, “Foça hem Slowfood, hem de Cittaslow üyesi. Slowfood çok daha önceydi, sonra da Cittaslow üyesi, yani sakin şehir üyesi yaptık. Bunda da ben büyük bir rol oynadım. 33 ülke ve 290 küsür belediyenin kurduğu bir örgüt bu. Koordine eden kişi bendim. Buna belediye devam ederken biraz süreci yavaşladı. Biz iktidara gelirsek bunu tekrar hızlandıracağız. Bir ekip ve finans işi bu. Bir yer Sakin Şehir olduğu zaman ünleniyor. Çok insan akın ediyor ve bozulmalar meydana geliyor. İmar açılıyor. Yapma, izin verme! O yüzden yerel yönetici çok önemli. Artısı o kadar çok ki… Bir görüntü kirliliği, bir ses kirliliği, bütün kirliliklere önlem oluşturuyor. 24 yıldır denenen ve güncellenen bir politikayı uyguluyorsun. Belli bir nüfusa kadar üye olmanıza izin veriliyor. Bu sayı da 50 bin. 50 binden sonra sakin şehir statüsünü kaybediyorsun. Üye olan yer çok itibarlı bir yer haline geliyor. Avrupa’nın çok sayıda fonuna başvurabiliyorsun ve bu fonlarda Cittaslow üyesi olduğun için sana öncelik veriliyor. Bunun dışında turizm anlamında 290 küsür belediye senin bedava tanıtımını yapıyor” dedi.
Başarılar
Şimdiden tebrik ederim Foça çok şanslı olacak.
Başarılarınızın devamını dilerim
Kesinlikle başarılı ve vizyoner bir yönetici. Tecrübe itibariyle de yerel yönetimlerde bilgi sahibi ve yurtdışındaki uygulamaları yerele entegre edebilir. İnşallah kazanır