ÖMER FARUK ALTIN/EGE’YE BAKIŞ – Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlenen basın açıklaması ile milli güvenlik, savunma ve sanayi konularında aylık değerlendirmelerde bulunuldu.
Açıklamayı Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu okudu.
ANITKABİR’DE ATILAN SLOGANLARA TEPKİ!
Bağcıoğlu’nun değerlendirmelerinde öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Bu sene Cumhuriyet Bayramı'nda Anıtkabir’i ziyaret eden vatandaşlarımızın sayısı geçen yıla göre yüzde 49 artmış, cumhuriyetimizin 100’üncü yılı kutlamalarındaki sayının da üstüne çıkmıştır. Cumhuriyet Bayramı'nda, Anıtkabir’e girişte, askeri personele yönelik kontrollere ilişkin talebimizin dikkate alınması ve Türk milletinin hassasiyetlerine uygun davranılması, olumlu bir yaklaşımdır. Ancak, birçok talep ve girişime rağmen, Anıtkabir’de siyasi sloganlarla milletimizin milli değerlerine saygısızlık yapılmaya devam edilmektedir.
Gelecek hafta ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 87’nci yılında anacağız. Devletin ilgili ve sorumlu tüm kurumlarından beklentimiz, 10 Kasım tarihinde kabir adabına, milletimizin örf, adet ve geleneklerine, günün anlam ve önemine uygun davranılmasının sağlanmasıdır.
“TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ KENDİ DENİZ TİCARETİNİN EMNİYETİ OLMALIDIR”
Rusya Federasyonu – Ukrayna çatışması, tüm çabalara rağmen devam ediyor. Hava gücü ve hava savunması ile insansız araçların önemli rol oynadığı çatışmalarda, Karadeniz’de dökülen mayınlar önemli tehdit. Deniz Kuvvetleri Komutanı geçtiğimiz günlerde Karadeniz’deki mayınların Türkiye tarafından temizleneceğini açıkladı. Bu devletin tüm kurumları ile koordineli verilmesi gereken stratejik seviyede bir karar.
Türkiye bu konuda yetkin, Romanya ve Bulgaristan ile devam eden iş birliği var; Türk deniz ticaretinin güvenliği elbette önemli ama, mayınları döken Rusya-Ukrayna öncelikle sorumludur.Maliyet ve risk sadece Türkiye’ye kalmamalı, Türkiye’nin önceliği kendi deniz ticaretinin emniyeti olmalıdır. Ayrıca, Karadeniz sahildarı olmayan devletler bu sürece kesinlikle dahil edilmemelidir.
Önce kirletenler gereğini yapsın, sonra Türkiye Karadeniz sahildarı devletler ile işbirliği içerisinde, elbette faaliyetleri destekleyebilir.
Karadeniz’in yanı sıra doğu Akdeniz de milli hak ve menfaatlerimizin korunması açısından çok önemli bir bölgedir. Bölgede son dönemde meydana gelen gelişmeler ve muhtemel girişimler dikkate alındığında, doğu Akdeniz’de uluslararası hukuk çerçevesinde münhasıran haklarımız olan, ancak yıllardır faaliyet gösterilmeyen bölgelerde, araştırma faaliyeti icra edilerek devlet uygulaması yapılması, bayrak ve varlık gösterilmesi, milli menfaatlerimiz açısından zorunludur.
“THPHOON’LARIN EN KISA SÜREDE HAREKÂTA HAZIR OLMASINI BEKLİYORUZ”
Caydırıcı ve etkin hava gücü bölgemizde milli güvenliğimizin teminatıdır. Ancak, son 20 yılda Hava Kuvvetleri Komutanlığımız envanterine, sadece 30 F-16 eklenebilmesi ciddi zafiyet yarattı; öngörüsüz ve yanlış kararlar neticesinde F-35 programından çıkarılmamız bu zafiyeti vahimleştirdi. Müşahade ve muhakeme eksikliği ile yönetim hataları hem milli güvenlik sorunu yarattı hem de tedarik maliyetlerini yükseltti, bütçemizi zorladı. Krizlerin merkezi olan bölgemizde, diğer ülkeler hava güçlerini geliştirir ve modernize ederken, Türkiye için Kaan muharip uçağımız envantere girene kadar hava gücümüzü güçlendirecek bir çözüm bulunması zorunlu idi. Bu konudaki görüşümüz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı değerlendirmeleri esas alınarak bir an önce muharip uçak tedarik edilmesi idi. Bu kapsamda; EF-2000 Typhoon tedarikinde Almanya’nın çekincelerinin giderilmesinde CHP’nin girişimleri de sürece katkı sağladı. Milli güvenlik konularında Türkiye’nin hak ve menfaatlerini önceleyen duruşumuz bellidir ve nettir. Milli güvenlik ve savunma sanayisi konularında atılan her doğru adımı destekler, ama tespit ettiğimiz yanlış hususları eleştirir, önerilerimizi sunarız. Hava Kuvvetlerimize güç katacak Typhoon’ların, en kısa sürede harekâta hazır olmasını bekliyoruz.
“SİBER TEHDİT HIZLA ARTIYOR VE DAHA ETKİLİ HALE GELİYOR”
Siber tehdit hızla artıyor ve daha etkili hale geliyor. Son bir hafta içerisinde, dünya üzerinde 102 değişik tip ve ölçekte, siber saldırı meydana geldi. Bu çerçevede sistemlerin güvenlik kontrolü, farkındalık ve hazırlık hayati önem taşıyor— tüm ilgili kurumlar daha önce çeşitli defalar hatırlattığımız gibi; önlemlerini almalı, hazırlık seviyesini yükseltmeli, toplumsal bilinçlenme sağlanmalı, farkındalık artırılmalı ve düzenli eğitimler ile gerçekçi tatbikatlar yapılmalıdır.
“TSK AFET MÜDAHALESİNDE DESTEK YERİNE ESAS ÇÖZÜM ORTAĞI OLMALI”
Bölgemizde kabullenmek zorunda olduğumuz bir gerçek olan deprem, maalesef kendisini hatırlatmaya devam ediyor. Bu kapsamda, ivedilikle alınması gerekli tedbirleri tekrar hatırlatıyorum. Türkiye Afet Müdahale Planı revize edilerek, TSK afet müdahalesinde “destek” yerine “esas çözüm ortağı” olarak görevlendirilmelidir. “Afet ve Acil Durum Kurulu”nda, MSB/Genelkurmay temsilcileri sürekli yer almalıdır. AFAD talebine bağlı kalmaksızın, hangi bölgede hangi askeri birlik/teçhizatın görevlendirileceğine dair, tüm Türkiye’yi kapsayan, bütüncül ve karşılıklı desteğe imkân veren müdahale planları hazırlanmalıdır. Denize kıyısı olan iller için, kurtarma/yardım deniz yoluyla da ulaştırılmalı; liman/marinalar güçlendirilmelidir. Yardım getirecek gemiler şimdiden belirlenmeli, liste periyodik olarak güncellenmelidir. Hastane kabiliyetli Deniz Kuvvetleri gemilerinde görevlendirilecek sivil sağlık ekipleri ve tıbbi malzemeler şimdiden belirlenmelidir. Sağlık Bakanlığı envanterine Hastane Gemisi dahil edilmelidir. Ciddi hasara yol açmayan depremler sonrası bile haberleşme sıkıntıları yaşandığı dikkate alınarak; Ulaştırma Bakanlığı tarafından nüfusu yoğun illerde, özellikle İstanbul’da kesintisiz iletişim tedbirleri alınmalıdır.
“GELECEK SENEYE YÖENLİK HAZIRLIKLARIN BAŞLAMASI GEREKİYOR”
Yaz mevsiminin sona ermesi ile, orman yangınlarına ilişkin gelecek seneye yönelik hazırlıkların şimdiden başlaması gerekiyor.
Gelecek dönemde;
Geçici orman işçileri kadroya alınmalı; eğitimli personel merkezi bölgelerde konuşlandırılarak, hızla yangın bölgesine sevk edilmelidir.
TSK’dan ayrılan uzman erbaş veya sözleşmeli erler, tecrübe ve fiziki yeterliklerinden yararlanmak üzere, kadrolu orman işçisi ve orman muhafaza memurları olarak istihdam edilmelidir.
THK yeniden yapılandırılmalı, kayyum yönetimi sona ermelidir.
Kiralama usulü bitirilmeli, Orman Bakanlığının kendi yangın söndürme uçak/helikopter filosu kurulmalıdır.
TSK rezerv filosu yangınlarda destek vermeli; esas sorumluluğun Tarım ve Orman Bakanlığı’nda olduğu unutulmamalıdır.
Yangınla mücadelede dünya genelinde giderek yaygınlaşan, zorlu arazi şartlarında yüksek hareket kabiliyetine sahip, askeri araçların dönüştürülerek kullanılması değerlendirilmelidir.
Sürekli gündeme getirdiğimiz askeri sağlık sisteminin tekrar tesisi konusunda önerilerimizi çeşitli defalar açıkladık. Dünya çapında bu kadar yoğun harekât ve görev temposuna sahip olup, askeri sağlık sistemi olmayan başka bir devlet yoktur. Yetkili makamlar tarafından sürekli olarak konu üzerinde çalışıldığı belirtilmektedir. Ancak somut çözüm yönünde adım atıldığı henüz tespit edilmemiştir. Basında gündeme getirilen, bazı asker hastanelerinin açılması veya askeri tıp akademisi olmadan askeri sağlık sisteminin tesisi gibi öneriler kesinlikle yetersiz ve ihtiyaçları karşılayamayacak önerilerdir. Askeri sağlık sistemi sadece asker hastanelerinden oluşmaz. Kademeli bir sistemdir. En tepesinde ise askeri sağlıkta uzmanlık ve eğitim fonksiyonlarını yerine getiren, adeta bir mükemmeliyet merkezi olan askeri tıp akademisi bulunmaktadır. İktidara bu konuda yaptığımız detaylı çalışmaları dikkate almasını ve en uygun çözümün ortak mutabakatla elde edilmesini öneriyoruz.
“ASKERİ SAĞLIK ACİL MİLLİ GÜVENLİK İHTİYACIDIR”
Askeri sağlık sisteminin etkinlikle tesisisi için:
Kıtalardan ve gemilerden, asker hastanelerine ve en sonunda askeri tıp akademisine, kademeler halinde oluşturulan sistem, geçmiş tecrübelerden elde edilen dersler çerçevesinde düzeltmeler yapılarak tesis edilmelidir. Harp cerrahisi, travmatoloji, acil müdahale, yanık tedavisi, uçuş/dalış tabipliği gibi kritik uzmanlık alanları ve kurumsal kültür yeniden tesis edilmelidir. Askeri sağlık eğitim kurumları yeniden yapılandırılmalı; TSK ihtiyaçlarına aşina, sağlık personeli – muharip uyumu olan, kurumsal ortak kültüre ve harekatın gerektirdiği uzmanlığa sahip personel yetiştirilmelidir. Gazilerimize hizmet veren “Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi” askeri sağlık sistemine dahil edilmelidir. Bölgelerde seçilecek asker hastanelerine gazilerin ortez-protez işlemleri için yetki verilmeli ve Ankara’ya gelme zorunluluğu kaldırılmalıdır. Askeri Sağlık Sistemi, harp ve kriz dönemleri ile barışta afetlerde, milletimize üst düzeyde hizmet verecek; acil milli güvenlik ihtiyacıdır.
Son olarak Orkun Özeller hakkında konuşan Bağcıoğlu, “Görev yaptığı sürece terörle mücadelede büyük kahramanlıklar gösteren emekli Albay Orkun Özeller, sadece şahsi görüşlerini ifade ettiği için 50 güne yakın süredir hapishanede tutulurken; İhraç edilen Teğmenlerimize ve Orkun Özeller’in ailesine fütursuzca ölüm tehditleri yağdıranlara, Haysiyet cellatlığı yapan, sosyal medya tetikçilerine, Milli değerlerimize hakaret edenlere herhangi bir işlem yapılmaması, Atatürk’e açıkça saygısızlık yaptığı tespit edilen iki teğmenin, Atatürk’ün kurduğu orduda görevine devam edebilmesi kabul edilemez bir çelişkidir.






