TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir'in yıllık çevre durum raporunu açıkladı. Şube Başkanı Helil İnay Kınay, çevre bakımından İzmir’in Türkiye’ye göre iyi durumda olmasına karşın yine de sınıfta kaldığını belirtti.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, İzmir’de uzun yıllardır devam eden ve bir türlü çözüm getirilemeyen çevresel sıkıntılara dair önemli açıklamalarda bulundu. Gediz’deki kirlilik, körfezdeki koku sorunu, Harmandalı’daki çöp sıkıntısı, Bergama ve Efemçukuru’ndaki altın madenlerinin yarattığı çevresel tahribatlar, Gaziemir’deki nükleer atıkların yarattığı tehlike ile Aliağa’da yaşanan hava kirliliği gibi konulara dikkat çeken Kınay ayrıca her yıl oda olarak hazırladıkları çevre durum raporunda yer alan sorunların giderek büyüdüğünü vurguladı. İzmir'in ayrıca çevresindeki altın ve nikel madenleri tarafından da kuşatıldığını dikkat çeken Kınay, Türkiye'de hukukun sağlıklı kentlerde yaşam hakkını tek başına koruyamadığını açıkladı.
SÖMÜRÜ POLİTİKALARI DEĞİŞMİYOR
Kınay basına yaptığı açıklamada yıkıma karşı yerel mücadelenin önemine değinerek şunları kaydetti: “Ülkemizde yıllardır iktidar partileri değişirken, emeğin ve doğanın sömürüsü üzerine kurulmuş olan yönetim politikaları değişmiyor. Uzun yıllardır egemen kılınan ve çağdaş, katılımcı demokrasi ile hiçbir ortak noktası olmayan yönetim anlayışı nedeniyle ülkemizin su kaynakları kirletilmiş, doğal varlıkları, orman alanları talan edilmiş, tarihi zenginliklerimiz tahrip edilmiştir. Doğanın ve emeğin sömürülmesi süreçleri bu dönemde tüm yıkıcı etkileriyle karşımızda durmaktadır. Çevrenin korunmadığı bir demokrasi olmadığı gibi, demokrasinin olmadığı bir ülkede de çevrenin korunamayacağını görmekteyiz.”
SORUNLARI TEK TEK AÇIKLADI
İzmir'in Türkiye genelinde göre iyi durumda olduğunu ancak yine de çevre açısından sınıfta kaldığına dikkat çeken Kınay, “Ülkemizin her yanında yaşanan kent ve doğa talanı ve çevre sorunlarının birçok örneğini İzmir’de de yaşamaya devam ediyoruz. Kentleşme ve yapılaşmanın getirdiği altyapı yetersizlikleri, su kayıpları, körfezde koku problemi olarak karşımıza çıkıyor. Kentleşme ve sanayileşme sorunlarından bir tanesi olan hava kalitesi ve atık yönetiminde de karnemiz pek iyi değil. Ülkemizin ilk depolama tesisi olan ve son günlerde Büyükşehir Belediyesi’nin atıktan enerji elde edilmesine yönelik projesiyle doğru bir yaklaşım yürüttüğü Harmandalı Depolama Alanı’nın yıllar içerisinde plansız kentleşme ile yapılaşma ortasında kalmış olmasının yarattığı problemlerle uğraşıyor, diğer taraftan atık değil kaynak olarak görülmesi gereken günlük 3 bin 500 ton çöpünü kaynak olarak değerlendirecek ve bertarafına yönelik gerçekleştirmeyi planladığı entegre katı atık bertaraf tesisine yönelik yer seçiminde süreçleri tamamlamaya çalışıyor. İzmir kentin her tarafında kuşatıldığı çevre problemleri ile boğuşmaya devam ediyor. Aliağa’da ağır sanayi kirliliği devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Çeşme’de yaşanan gemi kazasından sonra bu yıl Foça’da deniz kirliliği felaketi ile bölgemizde gemi trafiğinden kaynaklı çevresel kaza risklerini bir kez daha yaşadık. Gaziemir’de 2007 yılında tespit edilen nükleer atıklarla ilgili süreç halen devam ediyor. İzmir’de tarım alanlarımız, orman alanlarımız, doğal sit alanlarımız kontrolsüz ve plansız RES’lerle, taş ocaklarıyla elden çıkıyor. Diğer taraftan, bölgemizde Bergama altın madeninin çevresel risklerine karşı yıllardır verilen mücadele devam ederken, Efemçukuru altın madeninin İzmir’in su kaynağı olan Çamlı Barajı havzasına, Gördes nikel madeninin İzmir ve Manisa’nın su kaynağı olan Gördes havzasında yarattığı olumsuz etkileri görüyoruz. ÇED sürecinin anlamsız bir prosedüre dönüştüğünü, çevre ve halk sağlığını korumakla yükümlü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle yaşamlarımızın hiçe sayıldığını görmekteyiz” dedi.
“YAŞAMDAN YANA TARAFIZ”
Halk ve çevre için mücadeleyi sürdüreceklerine vurgu yapan Kınay, sözlerini şöyle tamamladı: “İzmir halkı anayasal hakkını, sağlıklı yaşam hakkını, yaşam alanlarını, havasını, suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak ülkemizde ve kentlerimizde doğal varlıklarımızın korunarak geliştirilmesini yaşamsal bir olgu olarak değerlendirdiğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz. Bu süreçte taraf olduğumuzu, yaşamın ve kamu yararının tarafında olduğumuzu, bu yöndeki çevre politikalarının hayata geçirilmesi konusundaki kararlılığımızı, örgütlü birliğimizi güçlendirerek, ülkemizi adalet, eşitlik, barış ve bilim temelinde yeniden kurmak, insanımıza, doğamıza yaşamımıza sahip çıkma inancımız ve kararlılığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.”